Müştak Baba’nın Kerbela matemi
Bitlis’in yetiştirdiği mutasavvıf, şair ve seyyah "Muhammed Mustafa Müştâk-ı Bitlîsi " Bitlislilerin çoğunun bildiği isimle Müştâk Baba Kerbela Vakası veya Kerbela katliamı ile ilgili divanın da yazdığı Muharremiye-i Müştâk-ı Merhum şiirin de;
Dilâ geldi yine eyyâm-ı mâtem
Bu rûz-ı bî-vefâda olma hurrem
Hemân hasretle kan ağla dem-â-dem
Muharremdür meded ey dil Muharrem
Bugün ol bersiyeh günde giy ey cân
Şehîd oldı o sultân-ı şehîdân
Bugün ehl-i muhabbet eyler enfüsân
Muharremdür meded ey dil Muharrem
Bugün derdile dûd eyler felekler
Bugün hasretle âh eyler felekler
Siyâh pûş oldı ashâb-ı dilekler
Muharremdür meded ey dil Muharrem
Hudâ ba’s eyleyüp Cibrîl-i emîni
Hüseynin dire dire beşiğini
Döküldi hâke hûn-ı nâzenîni
Muharremdür meded ey dil Muharrem
Sabâh-ı haşre dek Fâtıma Ana
Ciğer gûşum diye başlar figâna
Gözünden kan aksun dâne dâne
Muharremdür meded ey dil Muharrem
Bu ayda hâke düşdi mâh-ı enver
Hafîdi Fahr-i Âlem İbni Haydar
Vücûd-ı nâz-perver kaldı bî-ser
Muharremdür meded ey dil Muharrem
Bugün la’net ile yâd it Yezîdi
Hudânun düşmeni mel’ûn pelîdi
Şehîd itdi dirîgâ ol sa’îdi
Muharremdür meded ey dil Muharrem
Dilâ Müştâkîveş biz Haydarîyüz
Velî fazl-ı cehâletden beriyüz
Ali’nün kabrinün asâkiriyüz
Muharremdür meded ey dil Muharrem
İşte zahir ilminden muarızları ( karşıtları)bu beyitleri nedeniyle kendisine hücum etmişlerdir.Rivayete göre katledilme nedenlerinden birisi de bu dizeleridir.
Oysa gerek bu şiirin son kısmında ve gerekse başka bir gazelinde;
Sitk ile Sıddıkıyem, Farukiyem, Osmaniyem Hayderiyem eldeheman zülfîkarımdır benim diyerek karşıtlarına veciz (kısa ve anlamlı)bir cevap vermistir.
Ayrıca başka bir gazelinde de Kadiriyiz Kadiri gül gibi başta gezeriz Zerre-i hak-i der-i Padişah-i Geylaniyiz der.
MÜŞTAK BABA KİMDİR
Müştak Baba (1759 - 1832), sufi şair. Esas adı "Muhammed Mustafa Müştak" efendidir. Özleyen anlamına gelen Müştak ismini Neşet Efendi takmıştır. Babası Seyyid Süleyman Efendi olup, anneleri tarafından soyu Seyyid Abdülkadir Geylani'ye dayandırılır.
Eğitimlerini amcası Şems-i Bitlisi, Hasan Şirvani ve Bağdat’ta Nâkibül-eşraf Hasan Efendi ile İstanbul’da Mesnevihan Hoca Neşet Efendi’den almıştır. Kişiliği Düzenle İstanbul’da Eyüp Selâmi Efendi dergahında kalmış ve II. Mahmud ile yakın arkadaşlığı olmuştur. Şirvani’de musiki eğitimi alan Müştak Baba icralara udu ve sesiyle katılacak kadar musikiye aşina idi.
Bu nedenle, postnişin olduğu Kadirîye Tarikatı içinde, musikî ve semaya özel önem veren Müştâkiye şubesi onun ekolü olarak oluşmuştur. Vahdet-i vücud anlayışıyla Hakk’ı insanda arar. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin hayranıdır.
Edebî yönü ve hitâbeti güçlü olan Müştak Baba Arapça ve Farsça bilirdi ve aruz vezni ile yazdığı şiirlerinde, sembolik dil kullanırdı. Şiirlerinden oluşan divanı, ölümünden sonra, 1847 yılında basılmıştır. Biri erkek, ikisi kız olmak üzere üç çocuğu dünyaya gelmiştir. Kızlarından birisi Tafte Hanedanından Ahmet Bey'le, diğeri de Ahmet Muhlis Paşa ile evlenmiştir. Oğlu Edhem Baba'dır. 1832 yılında Bitlis’i ziyarete giderken, konakladığı Muş’ta 75 yaşındayken öldürülür.