VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 21 April 2024 02:08:46

0 Yorum

Kez Okundu.

Beklenen Kıyamet Savaşı

SİYONİZMİN VAHŞETİ VE BEKLENEN KIYAMET SAVAŞI!

Özlü Söz: İslam’ı ileri götürmek istiyorsak artık uşak olmamamız gerekir.

İmam Humeyni (Rah. Aleyh.)

_______________ 0 _______________

 

Müslümanlar ellerinin altında olan değerleri kaybettikten sonra yeniden elde edebilmek için ne kadar mücadele etse buna izin vermeyecek olan ve siyonizmin emrindeki emperyalist güçlerdir. Bunun farkında olan güç odakları emri altına aldığı dünya hâkimiyetini kaybetmemek adına buna asla müsaade etmeyecektir. Çünkü bu değişim düşüncesinin olduğu tek fikriyat İslam’da vardır ve onlarda bunu çok iyi bilmektedirler.

İslam’ı absorbe edip kendi hâkimiyetleri içine alan emperyalist güçler bunun aksini düşünmelerine ve teorilerindeki emirlerine asla hayatiyet hakkı tanımaz ve müsaade dahi etmezler. Osmanlı Devletinin yıkılması ile bunun mümkün olmadığını yapılan birçok girişimler meydana geldi. Hilafetin ortadan kaldırılmasından sonra yapılan bazı büyük girişimlere nasıl müsaade etmediklerini ve buna siyasi ayak oyunları ile nasıl engel olduklarına şahit olundu.

1948 yılında Mısır’daki İhvan hareketi, 1960 yılında Türkiye’deki Milli Görüş hareketi ve yine 1960 yılında Pakistan’daki Cemaati İslami hareketi nasıl önlenip pasifleştirildiyse şimdi de aynı konuda büyük hazırlık içindedirler. İran İslam İnkılabı ise onların ellerinden kaçırdıkları büyük bir olaydı ve böylesi büyük bir devrimin İslam topraklarında olmaması için bütün şer odakları harekete geçerek önlem almaya çalıştılar.

Arap Baharı ile yapılan girişimler tamamen batılı emperyalistlerin kontrolü içinde yapılan sahte devrim girişimleriydi. Amaçları İran İslam İnkılabı gibi bir toplumsal olayın İslam topraklarında herhangi bir İslam ülkesine sıçrayıp yeşermemesiydi. Bunu önlemek için birçok önlem ve senaryo devreye sokuldu. Bu senaryolara göre sözde İslami devletlerin başında bulunan “faşist ve dikta yönetimler” yerine “İslami kökenden gelen ama islamizasyon projesi ile ABD’nin şemsiyesi altında iktidarlar” devreye sokulmak istendi ve bu konuda yerli işbirlikçi iktidarlar sayesinde hedeflerine kısmen ulaşıldı.

Bütün çalışma ve çabaları ellerinden kaçırdıkları İran’ın inkılabi anlayışını diğer Müslüman ülkelere sıçramaması bir dizi önlemdi ve bunun için o günden bu yana birçok tedbir alındı. Fakat ne kadar önlem almış olsalar bile bu konuda başarılı oldukları söylenemez. Lübnan’da Hizbullah’ın yeşermesi, Irak’ta Haşti Şabi’nin kurulması ve Yemen’de Husilerin Kurana bağlı çıkışları bütün emperyalistlerin hesaplarını altüst etti.

Arap Baharı ile birlikte yapılmaya çalışılan sahte devrimlerden sonra İslam’ı ve Müslümanları terörist gösterme çabalarının boy göstermesi bu defa ters tepti. Çünkü gün geçtikçe Kurana dayalı kavramların ve Kuran-i anlayışın Müslümanlar tarafından daha ne olarak anlaşılıp hayata geçirilmesi oynanmak istenen bütün oyunları bozdu. Gerek DAİŞ olsun gerekse El KAİDE olsun İslam coğrafyasında hüsnü kabul görmedi. Bunların batılılar tarafından finanse edilip kullanıldığı hemen anlaşıldı.

Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı “Aksa Tufanı” harekâtı İslam toprakları üzerinde oynanmak istenen bütün oyunları, dengeleri ve kimlerin işbirlikçi olduklarını ortaya döktü. Kimler Allah’ın dininden yana, kimler iktidarlarını borçlu oldukları emperyalist güçlerden yana oldukları net olarak ortaya çıktı.

Kimler ne hesap yaparsa yapsın en sonunda tahakkuk edecek olan sadece Allah’ın hesabıdır.

Gazze’de Siyonist katillerin hava gücünü kullanarak sadece korunmasız ve sivil kişileri katletmeye başlaması onların bir soykırıma gittiklerini gösterdi. Buna engel olacak hiçbir Sünnilik iddiasında bulunan sözde İslami olan devletlerden ses çıkmadığı gibi sadece göstermelik diplomatik girişimlerde bulundular.

7. Ayına girecek olan bu savaşta bugüne kadar ateşkesin sağlanmasında olumlu hiçbir adım atılmadığı gibi birçok sözde İslami devletler Siyonist katil rejim ile ticari girişim ve faaliyetlerini sürdürdüler. Özellikle Türkiye’nin bu konuda gemilerle oraya mal göndermesi akla ziyan bir durum oldu. AKP iktidarının sözde İslami bir iddiası var ve bunun yanı sıra MÜSİAD gibi İslami hassasiyeti olan bir ticari kuruluşun Siyonistlere mal satması İslam’dan ziyade paraya ne kadar önem verdikleri ortaya çıkmış oldu.

7 aydır savaş olmasına rağmen çok önceden başlattıkları ticari faaliyetlerini gizli tutmaya çalışan AKP iktidarı için şapka düştü kel göründü misali artık saklanacak bir şeyin olmadığın ortaya çıktı. Savaşın çıktığı günden bu yana kesmesi gereken ticari faaliyetleri sürdürmekten geri durmayan AKP iktidarının ne olduğu artık halk tarafından öğrenildi. Bu konuda AKP’nin Siyonist rejim ile ilişkilerini ve niyetini en bariz ve net bir şekilde ifade eden Nihat Zeybekçi’nin skandal sözlerini aktaralım;

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nihat Zeybekçi, İzmir’de mermer ve doğal taş fuarında yaptığı konuşmada İsrail ile ticaret ilişkilerini değerlendirdi. “Katliamı şiddetle kınıyoruz, eyvallah ama diğer taraftan da İsrail serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke” diyen Zeybekçi İsrail’le ticaretin ayrı değerlendirilmesi gerektiğini savundu.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

"İSRAİL'DE ÇOK ÖNEMLİ ARKADAŞLARIMIZ VAR"

Nihat Zeybekçi'nin yaptığı konuşma şu şekilde:

"İsrail'de çok önemli bağlantıları olan arkadaşlarımız da var. Yani, eyvallah, İsrail'in Filistin’de, Gazze’de Müslümanlara yaptığı soykırımı, katliamı, bebek katliamını, nefretle, şiddetle kınıyoruz, eyvallah, buna diyecek hiçbir şey yok ama diğer taraftan da ticaretin hiç kimseye zarar vermeyen bölümleriyle ilgili de… Çünkü bizim İsrail serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke, yani 6 satıp 1 aldığımız bir ülke. O anlamda, daha hassas olmamız gerektiğine inanıyorum. Bununla ilgili de arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Ekonomi koordinasyonuyla, ilgili bakanlarımızla, bunu gündeme alıp biraz daha hassas bir ayardan geçmesi gerektiğine, ben şahsi olarak inanıyorum." (https://islamianaliz.com/haber/19927248/ak-partili-onemli-isimden-israille-ticaret)

1 Nisan'da Siyonist rejim Şam’da İran konsolosluğunu bombaladı 2 general ile birlikte 5 kişi şehit edildi. Bu bir savaş sebebidir ve İran bu konuda intikam alacağını söyledi. İran 13 Nisan gecesi 300’ü aşkın dron ve füze ile Siyonist rejime kendi topraklarından saldırdı. Bu onun en meşru hakkıydı ve İran bu hakkının kullandı. Herkes bunun bir tiyatro olduğunu söyleyerek bu saldırıyı hafife aldı. Oysa bu o kadar hafife alınacak bir saldırı değildi. Bu konuda Siyonist İsrail’in eski bir istihbarat yetkilisi bu konuda bakın neler söylüyor; İsrail'in ordusunun eski İstihbarat Dairesi Başkanı Amos Yadlin, İran'ın 13 Nisan akşamı, kendi topraklarından füze ve insansız hava araçları ile doğrudan İsrail’e düzenlediği saldırılar hakkında önemli yorumlar yaptı.

İsrailli yayın kuruluşu Kanal 12’ye açıklamalarda bulunan Yadlin, İran'a yönelik operasyonun “şüphesiz İran füzelerinin İsrail'e doğru uçtuğu bir zamanda, yani cumartesi ve pazar günleri arasındaki gecede gerçekleşmesi gerektiğini” söyledi. Yadlin devamında “Bugün İranlılar arasında genel olarak karşılığı olan şeye, yani stratejik sabra sahip olmalıyız” dedi. Yadlin, İran'ın balistik ve seyir füzelerinin yanı sıra insansız hava araçlarını da içeren yoğun tepkisi hakkında şu ifadeleri kullandı:

“Bu, yirminci yüzyıldaki herhangi bir savaşta benzeri görülmemiş bir saldırıdır. Rusya bile iki yıl içinde Ukrayna'da böyle bir yaylım ateşi gerçekleştirmeyi başaramadı.”

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi dün yaptığı açıklamada, 10'dan fazla ülkenin Sadık Vaad Operasyonunu engellemeye çalıştığını ancak başarısız olduğunu açıklamıştı.

Reisi ayrıca, İsrail işgalinin bir hata yapıp İran topraklarına saldırması durumunda, Tahran'ın misilleme yapacağını ve İsrail ile destekçilerini yaptıklarından pişmanlık duyacakları bir konuma sokacağının altını çizmişti. (https://islamianaliz.com/haber/19927640/israilli-eski-istihbaratci-iran-saldirisin)

İran ve Siyonist rejim arasında gerilim artarken bu gerilimin sonu 3. Dünya savaşına doğru gittiğini gözlemlemek pek yabana atılır bir durum değildir. Çünkü Müslümanların “Melheme-i Kübra” dedikleri, batılıların da Armegedon adını verdiği bu savaş olacaktır. Bu savaşın galibi Allah’ın yardımı ile Müslümanlar olacaktır. Bu Konuda Hz. Peygamber (sav)’in bir hadisini nakledelim;

Ebu Hureyre (ra) rivayet edilen hadise göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudi’yi kovalayan kimseye, ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız Garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.”

(Buhârî, Cihâd 94, Menakıp 25; Müslim, Fiten 82) Bir hadiste Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur:

“Horasandan siyah bayraklılar çıkar ve İlya’ya (Kudüs) kadar önlerinde hiçbir şey tutunamaz.” (Ebu Hureyre (ra). Ramuz El Ahadis 508-4)

Yine başka bir hadiste Hz. Peygamber (sav); “Siyah bayraklılar gelip de karşınıza çıktığınızda Farslılara ikramda bulunun. Zira sizin devletiniz onlarla beraberdir.” (İbni Abbas (ra). Ramuz El Ahadis 33-5)

Başka bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet edilir; “Yakında size Horasan tarafından siyah bayraklılar gelecek. Kar üzerinde emekleyerek olsa da onlara iltihak ediniz. Zira onların arasında Allah’ın halifesi Mehdi vardır. (Hz. Sevban (ra). Ramuz El Ahadis 298.2)

Sünni Müslümanların sustuğu ve sadece Şii Müslümanların yardım ettiği gerçek anlamda Sünni olan Gazzeli Müslümanların zaferinin duası ile…

 

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER