VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 28 December 2020 02:36:28

0 Yorum

Kez Okundu.

Merkadı Fatihi Ziyaret

Merkad-i Fatihi ziyareti

H24/Metin Hasırcı/Makale

Muhterem okurlarım; 1453'te 29 Mayıs'ta Peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.V)’in, fethini müjdelemiş olduğu Kostantaniyye'nin fethini gerçekleştiren Sultan Murad-ı Sani oğlu Mehmed, Fâtih unvanını kazanmayı hak ederken aynı zamanda dünya da çağ değiştirten, muazzam olayında sahibi oluyordu.

Bu muazzam fetih yıldönümünün 500. yılını teşkile vazifeli 1953 yılının 29 Mayıs’ı olmuştu. Henüz bir milyon nüfusa daha çok zaman dilimi varken, İstanbul'un 500. fetih yıldönümünde ilk defa kutlanması münasebetiyle bütün şehir surlarının iç ve dış tarafına sabahın erken saatlerinden itibaren doluşmaya başlamışlardı. Ben de Sultanahmet Erkek Sanat Enstitüsünde 2. sınıf talebesi idim.

Okul tatil ve ben ise Tesviye Atölyesi öğretmenlerinden 'İstanbul'un Fethi' ismini verdiği kitabından bir miktarla oraya gitmemi tavsiye etmişti. 66 yıl önceki bu öğretmenimin adını hatırlayamadığım için burada zikredemiyorum.

Öldüyse Allah rahmet eylesin, sağ ise kulakları çınlasın tabirine yapışırken aklıma ismi geliverdi şu satırları yazarken, Kemal Beydi. Bu görevle ben Topkapı Suru kapısında verilen kitapları satmak üzere çantamın üstüne serdiydim. Kitabın satış fiyatı 10 TL diye yazıyordu. Törenin bitimi öğlen sonrasını bulmuştu ve ben tek bir kitap satamamıştım.

Düşünüyordum da binlerce kişi önümden geçiyor, kitaba bakıyor fiyatı öğreniyor yerine koyup gidiyordu. Yıllar sonra düşündüğümde bin gram ekmeğin, 30 kuruş olduğu bir zaman diliminde, seksen sayfalık kitabın 10 lira olmasını ahalinin kabullenmemesi olarak tefsir ettim.

Dün akşam Şişli'de Cevahiroğlu Otelinde Yeniden Refah Partimizin iftarında Genel Başkan Dr. Fatih Erbakan'ın iftarın akabinde yaptığı ve muhalefet ve iktidar nasıl olmalıdır dersi sayılsa sezadır denecek beyanlarını adeta iftarın diş kirası olarak nitelendiriyorum. Bir başka yazımda temas edeceğim İnşaallah.

Dünya'nın merkezi İstanbul'umuzun 566. Fetih yıldönümü münasebetiyle Meşrutiyet Döne minin Şâiri Azamı unvanı sahibi Abdülhak Hamid Tarhan'ın yazımıza başlık olan şiiriyle devam edeceğiz. Fiemanillah Her kuşesinde dehrin, nâm-ı bekâ-nisârın; Şayestedİr denilse âlem seni mezarın. Kaldın cihanda bir ân, her ânın oldu bir devr; Mülki ezeldi güya tahtında hem civarın.

Sensin o padişah ki bu ümmet-i necibe; Emsâr bahşişindir, ebhar yadigârın. Meydân-ı harbi kıldın sana tahtgâh-ı şevket; Leşkerdi hep müsellâh etbâ-i bişümârın. Sen cism idin fenâ-Yâb, ol ruhi câvidâni; Düştün cüda sen amma. Bakîdir iştiharın. Ettin muvahhidine mülk-i cihâdı meftûh, Sulh oldu anda câri fermân-ı feyz-bârın. Mazi o perdei gayb Ukşade-i huzurun, Âti, o râh-ı muzlim âmâde-i güzârın. Tevhid idi meramın islâm ile enamı, Birleşti ol uğurda ilminle iktidarın.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Beyt-i Hudâya konmuş câhın metâf-ı eslâf; Durmuş başında bekler, bir kavm türbedârın. Tâkın da müncelidir hep beyyinât-ı mânâ, Esrâr-ı !em yezelden masnû'olan bu darın. Bir maksada ederdi seyf ü kalem teveccüh, Ahkâmına uyardı kânunu rüzgârın. Şemşir kuvvetinde hâmendi lerze-bahşâ Mu'cizdi misl-i hâme şemşir-i hud'a-kârın Okşardı zülf-i yârı tedbir-i âdilânen, Çarpandı fikri hasma takrir-i dil-şikârın.

Her şaha böyle tâli' yar olmaz ey Şehenşeh, Nâdir geyir nazîri bir böyle Şehriyârın. Bir dem ü yüzün gülünce âlem bahar olurdu; Misl-i küsûf her-câ zahirdi İğbirarın. Yoktur senin gurubun, ey neyyir-i maâli, Var şu'le-i dehadan bin necm-i tâbdârın. Bir mecma'-i siyaset buldun ukûle çesbân, Tâbân ufuklarından eczâ-i târmârın.

Ervâh-ı mü'minindir, encüm kadar meşail, Bâlâ-yı türbetinden tenvir eden kenarın. Sen muhrik-i fitendin, ey âteş-i celâdet; Söndün nihayet amma berk oldu her şirân. Mehd-i vücudu oldun bir çok nevâdirin sen, Hâkinden oldu nâbit esbabı kârzârın. Bir yıldırımdı nîzen, peyveste ka'r-ı hâke; bir burc-i Hak-nümândır, ermiş göğe menârın.

Bab-ı necatı sensin, ey Fatih, eyleyen feth, Miftâh yaptı ancak cedd-i büzürgvânın. Her dem sana açıktır ebvâb-ı Arş-ı rahmet, Türbendir en azîmi feth ettiğin diyarın. Gösterdiğin maâli ehramdır müselsel, Kühsârlar umumen bâlin-i ihtizârın. Perverdigâra nazır bünyad-ı ser-bülendi, Sâfillerin elinde tâbût-i pür-vekârın. İster idin ki olsun düşmenle yâr yek-dil: Devrân idi rakibin, Allah idi nigârın.

Tahtın getirdi bir dem umkıyyeti kıyhama, Eyler rükûa da'vet ulviyyeti mezarın. Her gün ederdin ihya bir başka cilve-i akl, Bi-hûş-i haletindi erkân-ı hûşyârın. Hâlâ dahi ukûlun ser-haddidir geçilmez, Seyl-i dumû' birle mahsur olan cidarın. . Ağuş-i mâdenden hâk-i vatan eazdır; Andan daha muazzez bir nurdur gubârın. Sen pençe-i kazadan bi-fark idi deminde, Zeyl-i rızâyı sarmış bâzû-yi zi medarın.

Titrerdi secdegâhın oldukça sen cebîn-sây, Hâlâ gelir zeminden tekbir-i zâr-zârın. Her azmin eylemişti tefsir-i âyet-i Hak, Zahirdi nâsiyen de âsârı çâr-yârın. Seyyâre-i vatandır, ardınca peyk-i harın, Eyler tavaf her-sûrûh-i fütûkârın. Sen yattığın düşekte bisterdi gülle-i top Tûfân-ı hûn u âteş gülzâr-ı nev-bâhârın. Eyler bu dem başında leyl ü nehâr-mânend Teşkil-i nûr-i u zulmet sayen ile çenârın.

Kılmış tulu' yerden, gözler bu inkılâbı: Bir devirdir mücessem destâr-hun-disarın. Kahhâr-ı müntakimden hiç kalmadı mahâfet; Senden biz eyleriz havf, ahz et gelip de sârin. Açdı cana cenahın cânân-ı sermediyyet, Etti anı der-âğûş cân-ı cihan-sipârın. Ecr-i azim-i vasfın kaydında Hâmid ey şah kıl bu sevabını sen afv ol günahkârın. Mehdinde şâirâna ilhamlar gerektir: Ta'rifi yerde bitmez Arşa çıkan kibarın. Aziz okurlar bir sonraki yazım bu şiirin şerhi olacaktır.

Fiemanillah.

Tarihçi yazar Metin HASIRCI

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER