İSLAM VE DİĞERLERİ

H24/ Makale / Adil AVAZ

Batılılar islamı bilmiyorlar. Onların bildiği islam, kendilerine görsel olarak sunulan islam coğrafyasındaki müslümanların yaşam tarzları ve eylemlerinden ibarettir.

Müslümanlar da İslamı bilmiyorlar. Onların da bildiği islam, kendilerinin ürettikleri ve kutsadıkları efendilerinin kendilerine öğrettiği İslamdır. Hem batılıların hem de müslümanların ortak yönleri ikisinin de islamı kaynağından öğrenmemeleridir. Zira kaynağa giden yolu bilinçli bir şekilde mayınlamışlar.

Bu iki gurubun da referansı, hiç bir zaman Kuran olmamıştır. İkisi de "öğretilmiş islam"ın karşıtı veya savunucu cahilleridir.

Netice olarak piyasadaki İslam'ın dünya insanlığının beklentilerini karşılamadığı veya karşılayamadığı yönünde oluşan doğal bir hükümle karşı karşıyayız.

Batılılıların islam algısı veya müslüman coğrafyanın yaşam tarzı gerçek islam ile alakası olmadığı halde, zan altında bırakılan ise yine Kuran'i İslam veya hakikattir. Bu durum elbette teadüfi bir gelişim değildir. Toplumlara, insanlara, hükmetmeyi gaye edinen birkaç muharisin plan, projeli çalışmalarının sonucudur.

İlk zamanlar bu planlar her ne kadar dar ölçeklerde koltuk, post, kabile mücadelesi şeklinde gözükse de, sonrasında günümüzde olduğu gibi artık global kapitalizmin bir dayatması haline getirtilmiştir. Şayet sermayeyi tek bir insan olarak düşünürseniz; geriye kalan yedi milyardan fazla insanın da, ancak o insan için çalıştırıldığını, köleleştirildiğini de tespit edebilirsiniz.

Demokrasi adlı sahtekarlıkla, müslüman coğrafyalara yönetici tayin eden, global sermaye diktatörleri, tayin ettiği bu kuklalar marifetiyle, kendi egemenlikleri için yegane tehdit olan islamı, fazlasıyla yozlaştırmayı başarmış; amaçlarına ulaşmışlardır. Ancak insanlık onurunun peşine düşenler teslim olmayacakladır.

Her daim bu köle düzenine karşı itirazları, mücadeleleri olacaktır. Ve Hak muhakak ki üstün gelecektir. Zira kölelerin özgürlüğü için başka da çare yoktur.

Sonuç olarak yakın bir gelecekte yeryüzü, islami itirazın eylemleşmesine gebedir. Dünya, mücadele ve insanlık devrimleriyle fıtri karakterine kavuşacak

tır.

• Adil-Avaz