Hayat Şeklimiz Tercihimiz(mi)dir!

H24 / Makale / Adil AVAZ

Dikkat edin. Sistemin size sunduğu yaşam tarzı ile Allahın size sunduğu yaşam tarzı aynı değil. Aralarında adalet ve zulüm kadar, özgürlük ve kölelik kadar velhasılı cennet ve cehennem kadar fark vardır. Bu yüzdendir birbirleriyle kıyamete kadar sürecek olan savaşları. Sistemin en tehlikeli yanı sizlere sureti haktan görünmesidir.

Oysa ki hak apaçık ortadadır. Sistem karakter genlerinize musallat olmuşken, hak sizi fıtratınıza davet eder. Tarafınız ne olursa olsun, sizin ve tüm insanlığın geleceğini etkileyecektir. Sözüm meclisten dışarı! Gerçekten islama hizmet etmek istiyorsanız, müslümanlığınızı gizleyin.

Zira yaşam tarzınıza şahid olanlar, en iyi ihtimalle deist oluyorlar ki haklılar da. "İlk taşı hiç günah işlememişler atsın" denildiğinde herkes geri çekilmiş! Siz ise "ya Allah bismillah" diyerek insanları taşa boğarsınız! Adaletten, ahlaktan, insanlıktan vaz geçtiğinizde, zaten dairenin dışındasınız.

Sıra dışı bir konu.

Toplumsal deprasyon PANİK ATAK Düşünen insanlar, kendilerini, kendinden olmayanların kuşattığını fark ederler. Ruhen ve madden tasvip etmedikleri bir hayatın parçası olmak onları rahatsız eder. Gırtlaklarında düğümlenen itirazları vardır seslendiremedikleri. Geleceklerine dair kalplerinin çırpınışları. Ve henüz hazır olamadıkları ölümün korkusu.

Bir bıçak sancısı gibidir yürekleriyle buluşan. Çağdaş tanrıların psikolojideki tanısıdır panik atak. Toplumsal olmasına rağmen, bilinçli olarak bireyselliğe indirgetilir. Eşe, çocuğa, ana/babaya yani aile içi problemliğe(!) Mahküm edilir. Hep geçmişten sorarlar, "küçüklüğünüzde yaşadıklarınız" diye.

Güncel yaşamlarının acısını, geçmişe yıkmak için sorarlar bunu. Çıkmazları bol olan toplumun yaşam küskünleridir bu insanlar. Aynı zamanda pimi çekilmiş bombaları. Geçmişimde beş yıl bu rahatsızlıkla cedelleşip, sonunda yendiğim için biliyorum her detayını. Bu rahatsızlık iki tür insandan uzak durur.

1. Köleliği içselleştirmiş insanlarla bu rahatsızlığın bir işi olmaz.

2.cisi ise özgürlüğü içselleştirmiş insanlara yanaşmaz.

Ancak ikisi arasına sıkışmışların da baş belasıdır. Bu durum, sadece kendi izlenimlerimden çıkardığım bir neticedir. Tıbbi veya "bilimsel" bir desteği yoktur.

"GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ"

Tesettürlü ve "hacı"ların uzak durduğu, heykeli ziyarete gidenlere, müşrik dediğim günlerdi. Özel, Türk bile değil; "gavur"du o zamanlar. Dücanenin tanrısına küfür etmeye başlamamıştım daha.

Devletin gö..ne kazık sokan fetö' yü, iktidarlar inat ile gözümüze sokuyordu.Türbanlılar o zamanlar kapitalist alemin fantazi oyuncakları değil; ikna odalarının direnişçileriydi. Cinsiyet olarak, o zamanlar kocası erkekti funda'nın, kendisi de kadındı daha.Tarikat şeyhleri daha tanrılaşmamıştı bu kadar. Din memurları, amirlerinin "emir eri" değillerdi. O zamanlar suriyeliler yoktu Türkler vardı.

Avrupalılar, Türkleri katlediyor defolun memleketinize diye bağırıyorlardı. Bu günkü gibi, depremler, seller, yangınlar, fırtınalar, hastalıklar fazla değildi ama "insanlık" biraz daha fazlaydı. İst sözleşmesi yoktu ama ibnelik te bukadar fazla değildi.

"Kadının beyanı esas" değildi ama kadın, ibne ve lezlerle aynı terazide de değil; ailenin şeref bayrağı idi. Vel hasılı kelam, Erbakan hocanın % 200 maaş zamı ile, emekliler o zamanlar "normal canlı insan" statüsünde idiler.

• Adil-Avaz