VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 29 October 2020 01:50:33

0 Yorum

Kez Okundu.

Yavuzer ile Kürtler Kitabı Üzerine Söyleşi

ABD’nin ve yandaş emperyalist ülkelerin Kürtlere şimdi sahip çıkmasının ana amacı topraklarındaki enerji ve su kaynaklarıdır. Bunun hesabını yüz yıla göre yapanlar ileride devlet vermedikleri Kürtlere devlet vaat etme üzere yeni pland

M. NECÄ°P YAVUZER Ä°LE YAZMIÅž OLDUÄžU “Ä°SLAM VE SOSYALÄ°ZM ARASINDA KÜRTLER” ADLI KÄ°TABI VE KÜRT SORUNU ÜZERÄ°NE SÖYLEŞİ…

Kürt meselesi ve OrtadoÄŸuya kadar uzayan bir araÅŸtırma ve Belge mmahiyetindeki bir eser, Kürtler dinleri, Kültürleri ve Sıkıştırılmak istendikleri coÄŸrafyalar üzerine tespitleri ile h24haberimizin güzide yazarı Mehmet Necip Yavuzer ile Kitabı Hakında söyleÅŸi yaptık

1-Üstad Mehmet Necip Yavuzer kimdir. Sizi tanıyabilir miyiz?

Bismillahirrahmanirrahim

Allah’a hamd, Resulüne salat ve selam olsun. 1954 yılında Hakkâri’ye baÄŸlı Akvanis köyünde dünyaya geldim.

Dedem Tillo’da Ä°slami eÄŸitimini aldıktan sonra aldığı ilmin hakkını vermek için Hakkâri yöresindeki aÅŸiretlerin arasına gitti. Yöre insanının âlime ve ilme verdiÄŸi deÄŸerle dedem kısa zamanda orda Ä°slami tebliÄŸi ve irÅŸada baÅŸladı. Yörede bulunanlar Kürt aÅŸiret ve beylikleriydi. Özellikle Seyyidlere ve Abbasilere çok kıymet veriyorlardı.

Bizde Hz. Abbas (r.a)’ın soyundan geldiÄŸimiz için ailemize büyük bir saygı besleniyordu. Dedem babamı Hakkâri’nin önde gelen aÅŸiretlerinden Gravilerin aÄŸasının kızı ile evlendirdi ve ben bu evlilikten 3. Sıra bir evlat olarak dünyaya geldim. 1961 yılında Hakkâri’den Van’a yerleÅŸtik. Ä°lkokul, ortaokul ve lise tahsilimi Van’da yaptım.

1975’te Ege Üniversitesi Ä°ÅŸletme Fakültesine girmeyi hak kazandım ve 1979 yılında mezun oldum. ÖÄŸrenciyken Van’da Bayındırlık Bakanlığı bünyesinde Yapı Ä°ÅŸleri 13. Bölge müdürlüÄŸünde iÅŸe baÅŸladım. Hem okulu hem iÅŸi birlikte yürüterek sonunda ve zamanında okuldan mezun oldum. Mezun olduktan bir yıl sonra 12 Eylül askeri darbesi oldu.

Açıklama yok.

Bende 1986 yılına kadar Van’da görev yaptım. Daha sonra Sakarya’ya tayin istedim ve orada 14 yıl kaldıktan sonra aynı iÅŸ yerinden emekli oldum. Evliyim 6 çocuÄŸum var hepsi üniversite mezunu ve yuvadan uçarak beni 11 torun sahibi yaptılar. Åžuan Van’dayım ve dava olarak kabul ettiÄŸim Milli GörüÅŸ saflarında siyaset yapıyorum. 2010 ve 2013 yılları arasında Van Saadet Partisi il baÅŸkanlığı yaptım. Halen Van il yönetimindeyim ve Saadet Partisi Hakkâri il sorumluluÄŸunu da yürütüyorum.

 

2-Sakarya’da da yaÅŸadınız ve ÅŸimdi Van’dasınız. Tekrar neden Van’a döndünüz ve ÅŸimdi kaç yıldır Van’da yaÅŸamaktasınız?

Sakarya’daki Ä°slami potansiyel ve oradaki ÅŸuur seviyesi hakkında çok ÅŸeyler duymuÅŸtum. Ä°çime oraya gitmek arzusu doÄŸdu ve tayin istedim nasip oldu ve gittim. Gerçekten de orda çok önemli ÅŸahsiyetlerle tanıştım ve güzel bir ortam oluÅŸturduk. Oradaki Ä°slami ÅŸuur ve potansiyel yerine oturmuÅŸ ve birçok açıdan ileri düzeydeydi. Bende oradaki Müslümanlarla tanıştım ve orada 14 yılım geçti. 1999 yılındaki Marmara depreminden sonra tekrar Van’a döndüm ve halende Van’da yaÅŸamaktayım. Sakarya’da çalışırken bir yandan da ticaretle uÄŸraşıyordum. Özellikle Ä°ran mallarını üzerinde yoÄŸunlaÅŸmıştım. Oradan hurma ve bakliyat getirerek piyasaya dağıtmak sureti ile ticarete böylece adım atmıştım. Ä°ran’a çok sefer gittim ve orada da hem siyasi hem de ticari alanda önemli ÅŸahsiyetlerle tanıştım. Ä°ran ile ticari ve dostluk alanında faaliyet ve iliÅŸkilerimiz halende devam etmektedir.

3-Siyasette neden atıldınız sizi bu meşakkatli yola iten nedenler nelerdir?

Ä°slami faaliyetlere baÅŸladığımda içinde bulunduÄŸumuz sistemin siyasetini Kuran ölçüleri bakımından ret eden bir radikal yapımız vardı ve siyasetten uzak duruyorduk. Siyaseti Kuranda geçen taÄŸut kavramı ile baÄŸdaÅŸtırarak taÄŸuti sistemde iÅŸbirliÄŸi ve uzlaÅŸma olmaz mantığı ile hareket ederek bir bakıma kendi kendimize fetva çıkarıyorduk. Oysa tüm Ä°slam coÄŸrafyasında Ä°slam BirliÄŸi ve Ä°slami ÅŸuur sekteye uÄŸramıştı. Biz sanki Kuranı yeni keÅŸfetmiÅŸ gibi sloganlaÅŸtırdığımız bazı ayetlerle siyaset ile aramıza set çekmiÅŸ ve elimizden geldiÄŸi kadar uzak durmaya çalışıyorduk. Bu arada Ä°slami bilgimizi arttırmak ve gelecek kuÅŸaklara Kuranının davasını anlatmak için çabalar sarf ediyorduk.

Geceleri arkadaÅŸlarımızla dersler düzenliyor ve çalışmalarımızı kendi çapımızda ilerletmeye çalışıyorduk. Bunları yaparken bir yandan da Ä°ran ile ticari faaliyetlerimizi devam ettirerek aralıklı olarak oraya seyahat ediyordum. Bir keresinde yine Ä°ran’a gittiÄŸimizde Erbakan Hocamızın orada olduÄŸunu öÄŸrendik. O dönemde Keyhan Gazetesinin Türkçe yayın bölümünü yürüten S.EÅŸ aÄŸabeyimize hep uÄŸrar çayını içer ve sohbet ederdik. Yine onun yanıma gittiÄŸimizde Erbakan Hocanın orada olduÄŸunu ondan da duyduk.

Yıl 1993 Haziran ayı… Ertesi yıl yani 1994 yılının yine Haziran ayında yine Ä°ran’a gitmiÅŸ ve yine Erbakan Hocamızın oraya geldiÄŸinin haberini S.EÅŸ aÄŸabeyimizden almıştık. Merak edip sorduk dedik ki; “AÄŸabey geçen yıl geldiÄŸimizde de Erbakan Hoca buradaydı ve bu senede gelmiÅŸ neden geldiÄŸini sizden öÄŸrenelim. Siz onunla görüÅŸtünüz mü? Bu konuda bize bilgi verir misiniz?” dediÄŸimizde S.EÅŸ AÄŸabey bize ÅŸunları anlattı; “Erbakan Ä°slam BirliÄŸini kurmak için Ä°ran ile görüÅŸmelerde bulunmak ve desteklerini almak için üst düzeyde görüÅŸmeler yapmak için gelmiÅŸ” dedi. Kendisi de Erbakan Hoca ile geçen yılki geliÅŸinde görüÅŸmüÅŸ ve o görüÅŸmeden bize bir anekdot anlattı. Erbakan ona ÅŸöyle demiÅŸti; “Åžu ana kadar bizim iktidara geliÅŸimizi engelleyenler bizim iktidara geliÅŸimiz için hazırlık yapıyorlar” dedi.

O zamana kadar Ä°slam BirliÄŸi Projesi ve özellikle ekonomik alanda Müslümanların bir oluÅŸum etrafında birleÅŸmesi için bir hareket görmemiÅŸ ve bütün ümidimizi Ä°ran Ä°slam Cumhuriyetinin Ä°slami faaliyetleri üzerin oturtmuÅŸtuk. Erbakan çok farklı ve çok önemli ÅŸeyler söylüyordu. Atatürk’ün kurduÄŸu ve batı Hıristiyan sistemini benimseyen Türkiye’sinden kalkıp gelen bir ÅŸahsiyet Ä°slami bir inkılâp yapmış Ä°ran’a gelerek geliÅŸtirdiÄŸi çok önemli bir projesine katılmalarını ve destek vermelerini istemek için iki defa Ä°ran’a ziyarete gelmiÅŸti. Ä°ran bu projeyi çok önemseyerek destek verdi ve katılım gösterdi. Bu proje D-8 projesiydi. D-8 projesi Ä°slam BirliÄŸinin kurulması için en temel taÅŸlardan biriydi. Ä°ran’da zaten emperyalizme ve siyonizme karşı Ä°slami bir birliÄŸin kurulmasından yana bir istem içindeydi.

Gerçekten de Erbakan, milli görüÅŸü iktidara getirmek için önlerinin açıldığını siyasi dehası ile görmüÅŸ ve bunu fark eder etmez 1993 yılından itibaren hazırlıklara baÅŸlamıştı. Bundan dolayı Ä°ran’ı ziyaret etmiÅŸ ve desteklerini saÄŸlamıştı. 1994 yılında Erbakan Ä°ran’ı tekrar ziyaret etmiÅŸ ve onlara kurmak istediÄŸi D-8 projesinin detaylarını anlatarak desteklerini saÄŸlamıştı. Ben Erbakan Hocanın bu Ä°ran ziyareti ile ne yapmak istediÄŸini anlamış ve bu konuda katılım göstermek için kararımı vermiÅŸtim.

O dönemde evim Sakarya’daydı ve artık Milli GörüÅŸ saflarında mücadele etmek için ailece seferber olmuÅŸtuk. EÅŸim Sakarya’da Refah Partisinin il hatibelerinden biri olmuÅŸ ve tebliÄŸi vazifesi ile teÅŸkilat bünyesinde çalışmalara baÅŸlamıştı… Erbakan Hocamızın ne yapmak istediÄŸini Türkiye’de deÄŸil Ä°ran’da öÄŸrenmiÅŸ olmam benim açımdan çok farklı bir tezahürü olmuÅŸtu. Ä°ran’ı yapmış olduÄŸu Ä°slam inkılâbı ile sevip desteklerken Erbakan Hocanın oraya gelip onları kendi projesine inandırıp katılımlarını saÄŸlamak benim açımdan çok önemli bir olaydı ve Erbakan’ı asıl niyetinin ne olduÄŸu gerçeÄŸini bilme açısından benim için çok önem arz ediyordu. Erbakan’ı daha evvel ülkenin sınırları içinde sistemi devam ettirip Ä°slam’la da entegre eden siyasi bir lider olarak tasavvur ediyorduk.

Oysa onun hedefi Ä°slam BirliÄŸini kurmaktı. Sınırları batı emperyalizmi tarafından çizilip ümmeti oluÅŸturan milletlerin kendi ulus devletlerini kurmaları için zemin hazırlanmış ve neticesinde yeni bir sistem kurulmuÅŸtu. Bu sistem Ä°slami açıdan olamaması gereken bir sistemdi. Çünkü Müslümanlar dağılmış ümmet yerine ulusalcılık baÅŸlamış ve hayatın bütün alanlarında batı Hıristiyan hayat standardı hâkim olmuÅŸtu. Bu durum karşısında bir ÅŸeylerin yapılması gerekiyordu. Erbakan bu durumu siyasi açıdan fark ederek ortaya Ä°slam BirliÄŸi fikrini attı ve onun üzerine çalışmalarını baÅŸlattı. Ä°ÅŸte Erbakan bu oluÅŸumu hayata geçirebilmek için Kuranı rehber edinerek Allah’ın; “Allahın ipine sımsıkı sarılıp dağılmayın” ilahi emrine göre Ä°slam BirliÄŸinin kurulması için hedef seçmiÅŸ ve bu konuda gerekli adımlarını atmıştı. Ä°slam inkılâbını gerçekleÅŸtirmiÅŸ bir devleti projesine ikna edip katılımını saÄŸlaması büyük bir beynin göreviydi ve o da o görevi layıkıyla yerine getirerek bizlere de bu konuda rehberlik etti. Bu olay benim açımdan çok önem arz etmekte ve beni milli görüÅŸ saflarında mücadele etmeme vesile olan bir olaydır…

4-Bir DoÄŸulu olarak Sakarya ve çevrenizdeki Müslümanlar hakkında neler söylersiniz?

Sakarya’ya 1986 yılının Ekim ayında gittim ve Bayındırlık MüdürlüÄŸünde çalışmaya baÅŸladım. Çok kısa bir süre sonra oranın ÅŸerefli ve muvahhit Müslümanları ile tanıştım. Ä°nsani ve Ä°slami kardeÅŸlik bilincinin gereÄŸi olarak çok kısa sürede kaynaÅŸtık. Kaldığım 14 yılda orda gördüÄŸüm Ä°slami kardeÅŸliÄŸi ve dostluÄŸu hiç unutamam. Vana döndükten sonrada oradaki kardeÅŸlerimle irtibatı kesmedim ve halen görüÅŸmekteyim. Oraya gittiÄŸimde önceleri Van’da baÅŸlattığım haftalık ders programını daha da geliÅŸtirerek orada Ä°slami çalışmaları sistematik bir hale getirmek suretiyle haftalık ders programları yaparak birçok genç kardeÅŸimizin Ä°slami konularda yetiÅŸmesine vesile olduk.

Bu çalışmalar neticesinde hem bayanlarda hem de erkeklerde çok deÄŸerli kardeÅŸlerimiz yetiÅŸti. Sakarya’daki Ä°slami ÅŸuurlu potansiyel gerek erkeklerde gerekse hanım kardeÅŸlerimizde çok yüksektir. Ä°nancı uÄŸruna hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan ve ırki hiçbir temayül göstermeyen bir yapıda olmaları onların Ä°slam’ı anlama ve yaÅŸamada ne kadar meseleyi özümlediklerinin göstergesidir. Kürt sorununa esas temelden bakmaları onların meselelere ne kadar vakıf olduklarını ve çözümü hususunda da çok güzel adımlar attıklarının bizzat ÅŸahidiyim. Van’a döndükten sonra Sakarya ve çevresinden gelen Müslümanlar, Kürt sorununu yakından görmek ve sivil toplum örgütleri ile görüÅŸmek üzere bir gurup Mardin, Diyarbakır, Batman ve Vana gelerek meseleyi yerinde görüp incelemeleri konuya karşı ne kadar hassasiyet gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Van’a geldiklerinde onları sivil toplum örgütleri ile görüÅŸmelerini saÄŸlamış ve onlar da almış oldukları bilgilerle meselenin özünü yerinde görme fırsatını yakalamış ve yapılması gerekeni yerine getirmek için adım atmışlardı…

 


5-Bir Müslüman olarak Kürtleri neden konu alan bir eseri yazdınız?

Ben her ne kadar Ä°slami bir ailede yetiÅŸtiysem de Ä°slami ÅŸuurdan ziyade geleneksel bir Ä°slami ortamdan gıdalandım. Üniversite yıllarımda kendimi sosyalizmin içinde buldum. O dönemde kapitalist tahakküm ve ırkçı yapı içinde ezilen insanların haklarını korumak ve mazlumların yanında olmak adına sosyalizmin sloganları ile orada saf tuttuk. Ä°çimizde zalime, zulme ve tahakküme karşı bir eÄŸilim vardı. Bizde bu eÄŸilim doÄŸrultusunda mazlumdan yana görünen ve haklarını onların koruyacağına inanarak ilk adımımızı sosyalizmin içine attık. Serde zalime karşı mazlumun yanında olma isteÄŸini sosyalizm ile tatmin etmeye çalışıyorduk. Bu duygu ve düÅŸüncelerle okulu bitirdikten sonra Van’a döndüÄŸümüzde Kürt solunu temsilen sosyalist hareketin birer neferi olarak mücadele etmeye baÅŸladık. Çocukken ilk öÄŸrendiÄŸimiz dil Kürtçeydi ve ilkokula baÅŸladığımda Türkçeyi orada öÄŸrendim. Haliyle köyde 6 yaşıma kadar gördüklerim asker görünce korkup aÄŸlayan ve daha evvelinde askerin köylülere yaptıkları zulümleri dinleyerek büyüdük. Batı siyaset ve hayat yapılanmasını seçen yeni Türkiye sistemi Kürtlerin bu Ä°slam’a uymayan sistemi istememeleri ve ona karşı geliÅŸleri asli hüviyetinden saptırarak ayrılıkçı Kürt yapılanması ÅŸeklinde lanse edildi. Oysa Kürtler o dönemde batı Hıristiyanlarından alınan ve Ä°slam hukuku ile sosyal nizamının yerine konulan bu sisteme karşı ayaklanmışlardı. Bunu Kürtçülük ve ayrımcılık olarak lanse eden yeni sistem hedef saptırdı. O dönemde birçok yerde isyanlar baÅŸladı ve bu isyanlar kanla bastırıldı.

Kürtlerin Ä°slami istemlerinin üstü hep örtüldü yerine Kürtçülük ve ayrımcılık suçlaması ile laftalandı. Ä°leride Kürtlerin karşılarına Ä°slami bir kimlik ve yapılanma ile çıkmamaları için Kürt gençlerini sosyalizme yönlendirme çalışmaları baÅŸlatıldı. Buna karşılık olarak Türk gençliÄŸi de katı bir ırkçılık olan faÅŸizme yönlendirildi. Sosyalizm ve FaÅŸizm siyasi platformda iki düÅŸman unsurlardır ve her alanda çatışma halindedirler. Bunun dünyada çok örnekleri vardır. Ama bu mesele yeni kurulan ve batıyı kendine rehber edinen genç Türkiye Cumhuriyeti için kaçınılmaz bir tutumdu. Çünkü içte halkına bir düÅŸmanın varlığını benimseterek içteki birliÄŸi saÄŸlama siyasetine ihtiyacı vardı bunu da Kürtler üzerinden gerçekleÅŸtirdi. Daha çocukluk dönemlerinden baÅŸlayarak adım adım takip ettiÄŸim Kürtlere yapılan baskı, zulüm, asimilasyon, katliam, jenosit ve hak mahrumiyetine ÅŸahit oldum. Bu yüzden üniversite hayatımda bu hakları savunan Kürt sosyalistlerinin safında yer aldım. O zaman kadar Ä°slam’ı sadece namaz kılan ve oruç tutan bir manevi yönü ile biliyorduk. Ä°slam’ın siyaset, sosyal hayat ve ekonomi ile bir alakasının olmadığını düÅŸünerek sadece bu yönü ile saygı duyduÄŸumuz ve ibadi konularda riayet ettiÄŸimiz bir din olarak biliyorduk

. Hem sosyalisttik hem de namaz ve oruçla kendimizi dürüst bir Müslüman olarak kabul ediyorduk. Biz bu yanlış anlayış ile yolumuza devam ederken Ä°ran’da bir devrim olmuÅŸ ve biz ÅŸoke olmuÅŸtuk. Bize göre devrimi ancak sosyalistler yapardı. Ama bir de baktık ki ilke ve kurallarını 1400 yıl öncesinden alan bir din kapitalizmin ve sosyalizmin dünya arenasında karşı karşıya olduÄŸu bir ortamda bir inkılâp bir devrim gerçekleÅŸtiriyordu. DüÅŸüncelerim altüst olmuÅŸtu ve hemen bu inkılâbı yakından/yerinden incelemek için seferber oldum. Bir müddet sonra bir de baktık ki bugüne kadar bize lanse edilen ile gerçekler örtüÅŸmüyor. Kuran’a baktığımızda ölülerden ziyade canlılara hitabı ile kendimize geldik ve hiç tereddüt etmeden Ä°slami saflara geçtik. O günden bu yana Ä°slami konuları özümlemek ve Kurani kavramları yerli yerince öÄŸrendikten sonra gereÄŸini yapmak üzere bu yola Allahın inayetiyle koyulduk. ÇocukluÄŸumdan baÅŸlayan ve sosyalist hareket içinde bulunduÄŸum yıllar ile Ä°slami yola girdikten sonra Kürt hareketinin iyi bir gözlemcisi ve takipçisi oldum.

Meselenin çok saptırıldığını ve Kürtlerin her hareketinin Ä°slam ile bir baÄŸlantısının siyasi arenaya düÅŸmemesi için hedef saptırıldı. Bunu çok yakından bildiÄŸim için Kürt meselesinin asılını gözler önüne sermek için il baÅŸkanı olduÄŸum dönemde bunu 125 sayfalık bir rapor olarak Saadet Partisi Genel BaÅŸkanı Sayın Prof. Dr. Mustafa Kamalak bey’e sundum. Onun teÅŸviki ile bunu kitap haline getirdim. Konuyu yazdığım rapordan okuyan genel baÅŸkan meselinin vahametini bildiÄŸi için kitap haline getirmem için teÅŸvik etti. Meselenin özüne baktığımızda Kürtler batılı devletlerin müdahalesi ile dört parçaya ayrılarak kendilerine devlet olma hakkı tanınmamıştı. Çünkü eÄŸer Kürtler Ä°slami kimlikleri ile sınırlarla birbirinden ayrılan ve batı ile iÅŸbirliÄŸi içindeki yeni devletlerarasında bir devlet olduÄŸunda batının bütün oyunun bozulacak ve batı bundan dolayı Kürtlere devlet olma statüsünü verme eÄŸiliminde olmayacaktı. Öyle de yaptılar… Türkiye, Ä°ran, Irak ve Suriye arasında toprakları paylaÅŸtırılan Kürtleri aynı zamanda bulundukları ülke rejimlerinin içinde hem muhalif hem de farklı bir ideolojiye yönlendirdiler. Bu yönlendirmenin ardından onlara haklarınızı yiyen bu Müslüman(!) devletlerdir diyerek onları silahlandırıp savaÅŸtırmak için siyaset belirlediler. Genel hatları ile yazmış olduÄŸum kitabım bu duygu ve düÅŸüncelere üzerine bina ederek yazdım…

6-Üstat doÄŸulu olmanız hasebiyle Ä°ran, Irak ve Suriye coÄŸrafyalarını iyi biliyorsunuz. Bu üç coÄŸrafyada Kürtleri malum ülkeler tarafından karşı bir düÅŸünceyle hakir görülüyor. Bu gidiÅŸat nereye gidiyor.

Batının Hıristiyan temelli emperyalist sistemi Siyonist öÄŸretinin emrine girdikten sonra Ä°slam coÄŸrafyasında Kudüs merkezli bir Siyonist devlet kurma emelinin peÅŸine düÅŸtü. Bunu Kabbalist sihirli öÄŸretinin Tevrat’ta yer alan ayetlere dayandırıyorlardı. O dönemde Osmanlı Devletinin hâkimiyeti bu topraklarda hüküm sürüyordu. Ä°srail’e devlet kurdurma peÅŸinde olan batılı emperyalist devletler nihayetinde Osmanlı Devletini yıktıktan sonra irili ufaklı iÅŸbirlikçi devletler kurdular. Osmanlı Devleti zamanında valiler ile yönetilen bu yeni devletler batının desteÄŸi ile devlet olurlarken tecrübesiz ve iÅŸbirlikçilikleri sayesinde batının ÅŸemsiyesi altına girdiler ve bu çizgilerini bu güne kadar sürdürdüler.

Osmanlı Devletin yıkmak için özellikle Ä°ngiltere ve Fransa’nın büyük çabalar sarf etmesi bugünkü sınırlarla çizilmiÅŸ tabloyu önümüze koydular. Sykes-Picot antlaÅŸması gereÄŸi 20'inci yüzyılda yaÄŸlı kalemle çizilen harita, Ä°ngiliz ve Fransızların, günümüzün Orta DoÄŸu'sunun yaratılmasına yardımcı olma amacı güden 100 yıllık planlarına dair hırslarını ve çılgınlıklarını gösterdiler. Düz çizgiler, tamamlanmamış sınırları gösteriyor. Ä°ngiltere hükümetini temsil eden Mark Sykes ve Fransa hükümetini temsil eden Francois Georges-Picot'un 1916 yılında uzlaşıya vardığı çizgilerinin çoÄŸunun düz olması da büyük olasılıkla bu sebepten kaynaklanıyor ki sorunlar halende devam etmektedir. Türklere ve Farslara sınırlarla belirlenen birer devlet verilirken Araplara irili ufaklı birçok devlet kurma fırsatı verdiler. Bu coÄŸrafyanın kadim milleti olan Kürtler bu paylaşımda hakkı olan devlet kurma ameliyesinden mahrum bırakıldılar. Ve Kürtler Osmanlı zamanındaki birleÅŸik topraklarını dört devlet arasında pay ettiler. Zaman içinde bu devletlerin yapıları gereÄŸi ve ideolojik yapıları ile ters düÅŸen bir yapılanma ile Kürtleri motive ettiler.

Açıklama yok.

ÖrneÄŸin Türkiye’de katı bir Turancılık ırkçılığının karşısına sosyalist bir Kürt hareketini koydular. Çünkü sosyalizm ve FaÅŸizme dayalı ırkçılık siyasi arenada çatışan iki ideolojidir. Dış güçler iÅŸbirliÄŸi içindeki Ä°ran ve Irak’ta Kürtleri milliyetçi ve muhafazakâr bir statüde olmalarını isterken aynı zamanda Kürtlere hamilik yaparak iÅŸbirliÄŸi yaptığı bu devletlere karşı savaÅŸmaları içinde kışkırtma yoluna gidiyor. Yıllarca Molla Mustafa Barzani’yi Irak Arap rejimine kışkırtan ve aynı zamanda Irak ile iliÅŸkilerini devam ettiren yine bu emperyalist güç odaklarıydı

. Suriye’ye gelince oradaki Nusayri rejime orada yaÅŸayan Kürtlere kimlik dahi vermezken bugün gelinen noktada Suriye Kürtleri üzerinde ABD’nin farklı bir yapılanmaya girmesi orta doÄŸuda yapmaya çalıştıkları projelerinin hala devam ettiÄŸini göstermektedir. Kürtlere devlet olma hakkını vermeyen ama bugün onlara sahip çıkarak silahlandırma yoluna giden batılı emperyalist güçler bunu neden yaptıkları konusuna baktığımızda Kürtlerin sahip olduÄŸu topraklarda petrol ve doÄŸal gazın oluÅŸu Kürtleri onların gözünde farklı bir konuma getirmektedir. Birde bunun yanı sıra Kürtlere kuzey Irak ve kuzey Suriye üzerinde kurdurtmak istedikleri suni bir devlet üzerinde Suriye’nin Lazkiye limanı ile enerji koridorunu açmaktır. Bu durum Kürtlere sadece devlet kurdurma yalanı ile yaklaşım gösteren batılı emperyalist güçlerin hedefi bu koridor üzerinden enerji kaynaklarını ülkelerine kazandırma arzularıdır. Kürtler bulundukları ülkelerde hem kendi dillerini bilmelerinin yanı sıra o ülkelerin dillerini de bilerek kültürel manada ileri bir seviyededirler.

ÖrneÄŸin Türkiye’de hemen hemen her Kürt hem Kürtçeyi hem Türkçeyi çok iyi derecede bilmektedir. Ä°ran’da Kürtler kendi dillerinin yanı sıra Farsça ve Azeri Türkçesini de bilmekte. Irak ve Suriye’de yine kendi dillerinin yanı sıra Arapçayı da bilmeleri onlara farklı bir kültürel kapıları da açmaktadır. Kürtler bulundukları her ülke topraklarında sistem sahibi yönetim ve halkı tarafından pek sevilmediler. Oysa aynı dine mensubiyet kardeÅŸliÄŸi öngörür ve teÅŸvik ederken ne yazık ki buda dış güçlerin müdahil olması ile kin ve nefrete dönüÅŸmüÅŸtür. Bunun tek çaresi Allahın dinin rehberliÄŸinde yeniden kardeÅŸliÄŸin tesis edilmesi sayesinde olacaktır…

7-Kültürel ve inanış biçimi olarak, Kürtler sizin için neyi ifade ediyor?

Yukarıda belirttiÄŸim gibi Kürtler; Türk, Fars ve Araplar arasında kurulan iÅŸbirlikçi devletlerarasında pay edilirken bir yandan da Kürtlere el altından sahip çıkarak içinde bulundukları devletlere karşı siyasi ve silahlı mücadele içine soktular. Yani açıkçası her iki tarafa da huzur vermemek ve kendi siyasetleri doÄŸrultusunda onları kendilerine muhtaç edip aralarında hakem rolünü üstlenmek gibi bir siyaset güden emperyalist güçler bugün içinden çıkılmaz tabloyu önümüze koymuÅŸlardır. Haliyle Kürtlerin devletsiz kalama ameliyesi üzerine Kürtleri içinde bulundukları devletlerin kendilerine devlet olma hakkını vermediklerini ve onlara karşı düÅŸmanca bir tutum sergileme üzerine bir siyaset geliÅŸtirdiler. Ä°slam kardeÅŸliÄŸi gereÄŸi bunun böyle olmaması gerektiÄŸini siyasi propaganda haline getirerek yıllarca Ä°slami bir kardeÅŸlikle yürütülen yapıyı düÅŸmanlığa dönüÅŸtürmeyi bu ÅŸekliyle baÅŸarmış oldular.

Oysa bütün milletler içinde Kürtlerin Ä°slami anlayış ve yaÅŸayışında farklı bir özellik vardı. Araplardan sonra ilk Müslüman olma özelliÄŸine sahip olan Kürtler tarih boyunca her ÅŸeylerini Ä°slam uÄŸruna feda etmiÅŸ bir millettir. Çünkü bir müddet sonra Türkler, Araplar ve Farslar kendi devlet ve statülerini kurarken Kürtler bu konuda hiçbir adım atmadılar ve hep Ä°slam’a hizmet etmeyi kendilerine vazife bildiler. Bu durum ta ki Osmanlı Devletinin yıkılışına kadar kaba hatları ile böyle sürdü. Ne zaman ki yeni batı yanlısı bir sistem kuruldu Kürtler bu konuda da ilk karşı çıkmayı Ä°slam adına yaptıklarını görüyoruz.

Åžeyh Said kıyamı bunun en güzel örneÄŸidir ama bu kıyam Kürtçülük ile yaftalandı. Bediuzzaman Said Nursinin harekete bile yine Kürtçülükle suçlandı. Oysa bu iki harekette Ä°slami bir düÅŸünceden kaynaklanıyor ve Ä°slam yerine ikame edilen batı Hıristiyan sistemine karşı bir eylem olarak kendini ortaya koyuyordu. 1960’lı yıllara gelindiÄŸinde Kürt gençlerinin üniversitelerde sosyalist ideoloji ile beslenip memleketlerine döndüklerinde Kürtçülük hareketi sosyalist bir yapı ile Ä°slam’dan koparıldı ve karşılarına da Türk milliyetçiliÄŸi kondu ve yıllarca bu çatışmalara dönüÅŸtü.

Bu çok sinsi ve fark ettirilmeyen gizli bir proje olarak sürdürüldü. Türk gençliÄŸinin tarih boyuca Ä°slam’a ters düÅŸen bir milliyetçiliÄŸin yeni sistemde hortlatılması Ä°slam’la baÄŸdaşır bir tarafı yoktu. Bu projeyi katı bir ÅŸekilde yürüten yeni sistemin kilit noktalarını tutanlar yıllarca Ä°slam’la yoÄŸrulmuÅŸ kimlikleri zor kullanarak ve Turancılık ideolojisi ile Kürt hareketinin önüne Türkçülük adına bu katı faÅŸizmi koydular ve çatıştırdılar. Ana amaç yıllarca Ä°slam adına kader birliÄŸi yapmış iki güzide milleti Ä°slam’dan uzaklaÅŸtırmak ve birbirine düÅŸman etmekti… Kürtler, batının yüksek gadrine uÄŸrayan ve bulundukları her devletin içinde fakirleÅŸtirilen, ötekileÅŸtirilen ve her türlü hak mahrumiyetine uÄŸratılan bir halk olarak gördük. Oysa Kürtler bunu hak edecek bir eylem yapmamış ve ilk dönemlerde Ä°slami sorumluluklarının gereÄŸi üzere davranması ile bu zulümlere uÄŸramıştı. Daha sonra gençliÄŸini emperyalistlerin onlara enjekte ettiÄŸi sosyalizme kaptıran Kürt halkı kendilerine devlet tanımayan bu güç odakları olan emperyalistleri ÅŸimdi kurtarıcı olarak görüyor…

8-Kürtler ile ilgili birçok kitap yazıldı ama sosyalizm ile Ä°slam arasında sıkışan Kürtleri siz yazdınız. Bu eserde tarihi birçok olayları da belgelemiÅŸsiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?  Sosyalizm'in Ä°slam ile karşılaÅŸtırmasını yaparmısınız?

Anadolu Gençlik dergisinin bir sayısında ÅŸöyle bir yazı okumuÅŸtum. Orada diyordu ki; “Yahudiler; biz 20 yüzyılda iki devlet kurduk bir Türkiye diÄŸeri de Ä°srail’dir” Bu benim çok ilgimi çekti ve bunu araÅŸtırmaya baÅŸladım. AraÅŸtırma ilerledikçe karşıma Sabataizm meselesi çıktı. Bunu incelediÄŸim de o sözlerinin gerçekliÄŸine ulaÅŸtım. Yüzyıllarca Ä°slam’a hizmet etmiÅŸ olan bir Türk milleti bir anda Ä°slam’a ait olan bütün deÄŸerlere savaÅŸ açıyor ve âlimlerini ya idam ediyor ya da hapsediyordu. Ä°slam hukuku yerini dört Avrupa ülkesinden hukuk getirerek yeni sistemin hukukunu Avrupa’ya göre dizayn ediyordu. Bunu gerçekleÅŸtirenlerin yapılarına baktığımızda çoÄŸunun Yahudi dönmesi olduÄŸunu ve Sabataist olduklarının kaynaklarına ulaÅŸtım. Kitabımda da Sabataist olup sistemi kuran ve devam ettirenlerin listelerin yayınladım ve kaynağım olan linkide verdim.

Demek ki yıllarca Ä°slam’a hizmet eden Türkler yerine yeni sistemi kuranlar Türk deÄŸil kimlik ve kiÅŸiliklerini gizleyen Yahudi dönmeleriydi. Kitabımda bunu delilleri ile ispata çalıştım. Kitapta oluÅŸum üzerin kaynak ve belgelerle durumu izah etmeye çalıştım ama üzerinde durduÄŸum olay kimseye hakaret etmeden sadece yapılanları eleÅŸtirme üzerin bina ettim. Gerçekler acı olsa dahi üzeri örtülmemesi gereken doÄŸrulardır ve bu doÄŸrular her insanımızın önüne konmalıdır. Yıllarca Kürtler üzerine birçok kitaplar yazıldı.

Bu kitapların her birine baktığımızda ya sosyalist bir bakış açısı ile yazılmış ya da Kürt halkının gasp edilen hakları üzerine milliyetçi duygularla hareket eden Kürt yazarlar tarafından yazılmıştı. Ä°slami bir perspektiften ve meselenin özünü yansıtan gerçeklerden yaklaşımın olmadığını fark ettiÄŸimde bu konuya yoÄŸunlaÅŸarak bu kitabı yazmaya karar verdim. Ä°nanıyorum ki bu kitap bir boÅŸluÄŸu dolduracaktır. Çünkü bugüne kadar Kürt meselesini gerçek hali ile Ä°slami açıdan ele alan çok eser yazılmadı. Yazılan olduysa da belki de çok fark edilmedi. Bu kitabımın ismi fark edici oluÅŸu ile dikkatleri çeker umuduyla bu konuya deÄŸindim. Çabası bizden, tezahürünü kitlelere nakÅŸetmek Allah’ındır düsturu ile hareket ettim.

Mesela ÅŸöyle bir soru akla gelebilir. Ä°slam hangi hakları Kürtlere vermedi ki Kütler sosyalizme yöneldi.

Hak, emek ve eÅŸitlik istemlerini Ä°slam neden karşılamadı ve Kürtler sosyalizme yöneldi? Kürtler Osmanlının yıkılışı ile birlikte kendini bir savaÅŸ ortamında buldu ve bu savaÅŸta dış güçlerin Ä°slam coÄŸrafyasına ÅŸekli bir düzen vermeye çalışırken Kürtler bir anda kendilerini bu düzenin dışında gördü.

Çünkü Kürtler batılı Hıristiyanlar tarafından daha Selahaddin-i Eyyubi zamanından gelen bir kin ve düÅŸmanlığın muhatabıydılar. Kudüs’ü onların elinden alan Selahaddin-i Eyyubi’ye çok büyük bir düÅŸmanlık besliyorlardı.

Hatta Fransız genelkurmay baÅŸkanı General Garua 1918’de Åžam’a giderken beni Selahaddinin mezarına götürün diyor. Ve gittiÄŸinde diyor ki; “Kalk Ey Selahaddin bak gör biz yine geri döndük. Åžimdi sen bizim ayaklarımız altında bir hiçsin” diyerek kinini ve düÅŸmanlığını kusuyor. Osmanlı yıkılırken Ä°slam adına ayakta duran ve kıyam için Åžeyh Said’in önderliÄŸinde mücadeleye baÅŸlayan Kürtlerin bu davranışı tamamen Ä°slam adınaydı.

Bunu çok iyi hesap eden batılılar Kürtlerin ileride önlerinde engel olmamaları için o dönemin fikri akımı olan sosyalizme yönlendirmelerine karşı Türk’lerinde katı bir milliyetçiliÄŸe yönlendirilmesi bu nefret ve Ä°slam’a baÄŸlılığın eseriydi. Kürtleri dört devlet arasında pay ederken hepsine fikri sosyalizme yönlendirmediler.

Özellikle Türkiye’deki Kürtler yönlendirildi. Yoksa sosyalizmin onlara kazandıracağı maddi kazançlar açısından deÄŸil tam aksine çatışma ve hak elde etme sorunun devam etmesi açısındandı…

Allah kendi dinini kamale erdirdiÄŸini ve tamamladığını beyan ederken baÄŸlı olan her ÅŸahıs ve topluluÄŸun hiçbir haksızlığa ve hak mahrumiyetine uÄŸramayacağı bir adalet mekanizmasını ortaya koyar. Bu durum batılı tüm emperyalistler açısından iyi karşılanmayan bir durumdur. Çünkü onlar ancak sömürerek ve kitleleri kendi emelleri uÄŸruna çalıştırarak geliÅŸirler. Yani Kürtler kendileri sosyalizmi benimsemediler onları oraya yönlendirdiler…

9-Kürtler ve milli görüÅŸ nasıl anlaşılır. Merhum Erbakan’ Hoca’nın en fazla destek aldığı coÄŸrafya Kürtlerin olduÄŸu kentler idi. Åžimdilerde ise HDP bunun yerini almıştır. Millî görüÅŸ neden Kürtlerden uzaklaÅŸtı?

Kürtler sosyalizme yöneldi? Kürtler Osmanlının yıkılışı ile birlikte kendini bir savaÅŸ ortamında buldu ve bu savaÅŸta dış güçlerin Ä°slam coÄŸrafyasına ÅŸekli bir düzen vermeye çalışırken Kürtllerin durumunu ve Milli GörüÅŸün hedef ve istemlerinin anlaşılması için meseleye temel açıdan bakmak gerekiyor. Batı yanlısı bir sistemi kuran ve batının hayat standardını ülkesine adapte etmeye çalışan sistem sahipleri kendilerine düÅŸman iki engel ile karşılaÅŸmışlardı. 

Bunlar Ä°slami sistemin taraftarları olan Müslümanları, diÄŸerleri de hakları yenilen ve kimlikleri inkâr edilip hak mahrumiyetine uÄŸrayan Kürtlerdi. Batılı güçler hesaplarını yaparken ileride birine sahip çıkmak bir diÄŸerini de sistemin yanında olarak karşı çıkmaktı. Ä°leride hakları yenen Kürtlere sahip çıkılıp haklarının iadesi için yardımcı olmaya çalışırken diÄŸer yandan Müslümanların Ä°slami istem ve arzularına karşı sistemin yanında olmak kaydı ile düÅŸmanca bir tutum sergilemekti.

Erbakan Hoca, bu konuda yola koyulurken eÄŸer siyaset ile hareket etmemiÅŸ olsaydı onu bir terörist ve terör örgütü ÅŸeklinde suçlayarak hareketine daha ilk gününden itibaren son verirdi. Siyasi alanda bir deha olan Erbakan’ın siyasi atılım ve çalışmaları Milli GörüÅŸ olarak temelini her ne kadar attıysa da dört partisi kapatıldı. Ama o her seferinde yeni bir parti kurarak yoluna devam etti. Ä°lk dönemlerde Kürtlerin yoÄŸun olarak yaÅŸamış olduÄŸu yerlerden Milli GörüÅŸ yüksek oy aldı. Çünkü Kürtlerin daha Ä°slami yönleri sosyalizm ideolojisi ile gereÄŸi kadar törpülenmemiÅŸti. Sosyalizm gençlik arasında yer alırken Kürt halkı tarafından benimsenip önemsenmemiÅŸti. Sosyalist hareket halka yönelik çalışmalarının yanı sıra PKK’nın kurulması ile birlikte o zaman kadar Kürt halkı üzerinde yılların birikim ile yapılan zulüm ve iÅŸkenceler halka yansıtılarak destekleri saÄŸlandı

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

. Daha önce MSP ve Refah Partisine oy veren Kürt halkı sosyalist Kürt hareketinin yörüngesine girdi ve bugünkü tablonun oluÅŸumuna kadar temel zemin hazırladı. Yeni sistem içte iki düÅŸman belirlemiÅŸti biri Kürtler diÄŸerleri ise Ä°slam hukuku taraftarı olan Müslümanlar. Kürt sosyalist hareketinin dış güçler tarafından destek bulması ile boyutları geniÅŸleyip silahlı mücadeleye girince Ä°slami açıdan da Erbakan’ın yerine iÅŸbirlikçilik ÅŸemsiye altında önce Özal ile temel atıldı ve daha sonrada ErdoÄŸan ile Müslümanlar sistem ile entegre edildi. Yani entegre edilip iÅŸbirliÄŸine alıştırılan Müslümanlar ne yazık ki ABD öncülüÄŸünde oluÅŸturulan Ä°slamizasyon projesine adapte ettiler. Müslümanları iktidara getirip dolar ile zengin etmesini iyi hesaplayan ABD bu konuda ÅŸimdi iÅŸi götürmektedir. Ama bunun böyle devam etmesi asla düÅŸünülemez çünkü Allah Resulü(sav) bir hadisinde ÅŸöyle buyurur; “Müslümanlar ile Yahudiler arasında savaÅŸ çıkmadığı müddetçe kıyamet kopmaz…” Hesaplarını kendi projelerine göre yapan batılı güçler Allah’ın hesabını hiç kaale almamışılar…

ABD’nin ve yandaÅŸ emperyalist ülkelerin Kürtlere ÅŸimdi sahip çıkmasının ana amacı topraklarındaki enerji ve su kaynaklarıdır.

Bunun hesabını yüz yıla göre yapanlar ileride devlet vermedikleri Kürtlere devlet vaat etme üzere yeni plan ve proje yapmaları sadece kendi çıkarları içindir. Kürtler onlar için bu meselelerine dayanak oldukları müddetçe iÅŸbirliÄŸine girerler. Kendilerini devlet kurma bahanesi ile yaklaşım gösterilen Kürtlere diyelim ki devlet verildi.

Bütün yardımları ABD ve batılı emperyalist ülkelerden temin edilecek bir devlet ne kadar bağımsız ve istiklal sahibi olur. Bu güne kadar ABD’nin yardım edip ayaÄŸa kaldırdığı bir devlet olmamıştır. Onlar sadece dini inanç bakımından Ä°srail’e yarım ederler çünkü yardım ettiklerinde onların yüzü suyu hürmetine cennete gideceklerine inanırlar.

10-Kürtlerde artık milli görüÅŸ neden  kabul görmüyor?

Yukarıda da deÄŸindiÄŸim gibi Kürtler Osmanlının yıkılışı ile birlikte devlet özlemi içinde bırakıldılar. Önceleri SSCB’den medet uman sosyalist Kürtler bugün ise ne yazık ki faÅŸist, sömürücü ve sadece kendisiyle Ä°srail’in dışında hiç kimseyi önemsemeyen ABD’nin kanatları altına sığınmışlar. ABD bu emel ile kendilerine baÄŸladıkları Kürtleri bundan sonra Milli GörüÅŸ gibi Ä°slam BirliÄŸi istemi ile yolan çıkan bir siyasetin peÅŸinden koÅŸmalarına müsaade ederler mi? Ä°çimize soktukları ajan ve iÅŸbirlikçileri ile her ÅŸeyden haberdar olan ABD bu konuda hiçbir boÅŸluÄŸa müsaade etmez. Ama bu onların hesabıdır Allahın hesabı tahakkuk ettiÄŸinde onlar yerin altında olacaklardır inÅŸallah.

Sosyalizmi en üstün fikir ve kurtarıcı bir ideoloji olarak kabul eden Kürtler ne yazık ki sosyalizm ile idare edilen ülkelerdeki sosyalist bitiÅŸi ve sosyalist örgütlerin bir bir bitiÅŸini görmediler ki hala bu konuda ideolojik baÄŸ inlılıktan vazgeçmediler. En büyük çeliÅŸki de ÅŸudur ki sosyalist fikirle dolu olan Kürtlerin dün kahrolsun dedikleri emperyalist ABD oluÅŸudur.

Sosyalistçe bir düÅŸünüÅŸ ile kapitalizmden beslenmenin bir handikabıdır bu çeliÅŸki Kürt sosyalistleri için… Milli GörüÅŸ bugün sadece Kürtlerin bırakması ile deÄŸil içinden çıkan ve yıllarca orada mücadele edenlerin bile gömlek deÄŸiÅŸtirdiÄŸi bir emperyalist oyunla karşı karşıyadır. Milli GörüÅŸü en iyi etüt eden ABD ve Ä°srail’dir desek yeridir. Baksanıza içinden çıkanlar davalarını mevki, makam ve paraya sattılar. EÄŸer Milli GörüÅŸün Ä°slam BirliÄŸi Projesi iyi anlaşılmış olsaydı bugün karşımıza çıkarılan tablo bu olmazdı. Åžimdi Kürtleri devlet kandırmacası ile kendine baÄŸlayan ABD diÄŸerlerini de iktidar olma en yükseÄŸe çıkma ve dünya nimetlerinin zirvesine çıkma ile tatmin ettiler. Meselenin özü bu…

11-Ä°slamcı! Birçok STK bile artık yeÅŸil elmadan kırmızı elmacı Turancılarla kanka olmuÅŸlar. Müslüman Kürtler kime dost kardeÅŸ diyecek.?

Ä°slamcı kavramı sonradan Müslümanlara takılan bir kavramdır. Allah Kuranda bizlere Müslüman ismini Zatının verdiÄŸini beyan buyurur. Ä°slamcı tabiri Ä°ran Ä°slam Cumhuriyetinin inkılâbı ile birlikte dünya siyaset sisteminde yer almasından sonra Müslümanları yermek ve mevcut statüleri ile yapılanmalarına uymadıkları için böyle bir kelimeyi literatüre soktular.

Oysa onların yaptıkları dünyanın mazlumlarını sömürerek kendi hâkimiyetlerini devam ettirmektir. Onlar da çok iyi biliyorlar ki Müslüman milletler birleÅŸip Ä°slam BirliÄŸini kurduklarında onların sömürüleri son bulacak ve dünyanın mazlumları onların tahakkümünden kurtulacaklardır. Bundan dolayı Ä°slamcı kelimesini bilerek kullanıp dünyada Müslümanları terörist göstermek onların baÅŸlıca amaçlarından biridir.

Ä°ÅŸbirlikçileri iÅŸin başına getirdiklerinde radikal söylem ve eylemlerle kendilerini motive edenler bir anda iÅŸbirlikçi iktidar vasıtası ile mevki, makam ve paralarla kandırılırlarken bir anda radikallikleri son buldu ve jeep’lere binen müteahhitler olular.

Bir anda hedef Allahın dünya üzerinde hâkimiyetini tesis edecek Müslümanlardan ziyade sınırları batı emperyalistleri tarafından çizilen ve milliyetçiliÄŸin Ä°slami kılıf giydirildiÄŸi bir konuma düÅŸürüldüler. Davet yolunda dökülenler maddeye kurban gittiler… GeliÅŸen olaylar karşısında Kürtler bir anda kendilerini Müslüman’ız diyen devletlerin tahakküm ve zorbalıkları karşısında buldular. Kurtarıcı hamiler bir zamanlar SSCB daha sonrada ABD olunca Ä°slam’dan nefret etme bu organize ile belleklere yerleÅŸti.

Åžimdi Kürtler kendilerini bu kadar haksızlığa uÄŸratanların Müslümanlar olduÄŸuna inanmış ve kurtarıcı olarakta hep ÅŸer güçlerini yanında görmüÅŸtür. Åžimdi bu Kürtlere Ä°slam adına ne verilse kabul etmeye yanaÅŸmamaktadırlar. Kendilerin bu hale getirenlerin Müslümanlar olduÄŸuna inanmışlardır bir kere…

12-Kavmiyetçilik ve "Karadenizcilik" ümmetin üzerinde bir virüs gibi tüm STK partilerde maalesef devam etmektedir. Bu yapılanmalar için düÅŸünceniz nedir?

KavmiyetçiliÄŸi Kurani bir bakış açısı ile deÄŸerlendirdiÄŸimizde karşımıza ÅŸeytani bir amel ve bir aksiyon olarak çıkmaktadır. Deyim yerindeyse ilk faÅŸist ve ilk ırk üstünlüÄŸünü savunan ÅŸeytan’dır. Ä°slam hariç mevcut bütün din ve ideolojilerde hâkim olan düÅŸünce katı bir milliyetçiliktir. Ä°slam’ın siyasi ve hükmedici rolünün olmadığı bir dünya siyaset sisteminin temelinde ırkçılık tamamen hâkimdir. Ne yazık ki Ä°slam’ın insan hayatı üzerinde yaptırımcı bir siyaset ile hükümran olmadığı günümüzde dünya birçok ÅŸeyi kaybetmektedir. Mazlumlar çoÄŸunluÄŸu kaybediyor, zalimler azınlığı kazanıyor. Ülkemizde de ne yazık ki Ä°slami bir kılıf giydirilmiÅŸ milliyetçilik Ä°slam diye yutturulmaya çalışılıyor.

Biz buna kısaca Amerikancı Ä°slam diyoruz. Çünkü batı ÅŸer odakları siyaset, sosyal hayat, kültür ve sanayide hep izlenenler oldukları için Ä°slam sadece bir takım ÅŸekli ibadetlere mahkûm ediliyor. Oysa Ä°slam yaratılan insanın dünya hayatındaki her müÅŸkülünü hal eden ilahi bir sistemdir ve yeterlidir. Uygulanan ve ideolojik sistemlerin ÅŸemsiyesi altındaki Ä°slam eksik ve yaptırım gücü olmayan bir Ä°slam’dır. Tabi buna ne kadar Ä°slam denirse. Bu tür Ä°slami anlayışa sahip olanlar bugün siyasette ve ekonomide söz sahibi olunca yaptırım tezahürleri de o oranda gerçek Ä°slam ile ters düÅŸer. Kurana baktığımızda Ä°slam adına uygulanan ile gerçek Ä°slami birbirleri ile örtüÅŸmemektedir. AKP’nin genel baÅŸkanlığını ve cumhurbaÅŸkanlığını birlikte yürüten ErdoÄŸan’ın Karadenizli olması ne yazık ki birçok konuda kilit noktaları onların organizesinde olması uygulamalarda hakkaniyet ölçülerini yıkmış ve kavmiyetçilik zirveye oturmuÅŸtur.

13-Erbakan’ın davasına Kürtler ÅŸimdi neden sırtını dönüyor bunun sebebi kim kimler?

Yukarıda anlattım sanırım. Ama tekrarında fayda var diye bu konuda bazı gerçekleri bir daha dile getirelim. Kürtlere devlet statüsü vermeyenler o dönemin Fransız ve Ä°ngiliz yönetimleriydi. Åžimdide aynı devletler yanlarına ABD’yi de alarak plan ve projele sahalarını geniÅŸlettiler. Ä°slam coÄŸrafyası içinde tek devleti olmayan Kürtlerdir. Kürtlere zamanında devlet olma hakkını vermeyen batılı emperyalist devletler planlarını 50 ve 100 yıllık olarak yaparlar. Bugünkü içinde çıkılmaz tablonun temelleri daha Osmanlı Devleti yıkılırken attılar. O zaman Ä°slam’a baÄŸlı olan Kürtlere devlet olma hakkı tanınmış olsaydı onlarla baÅŸ etmek o günkü teknik ve silah bakımından zordu. Kürtleri Ä°slami düÅŸünce ve yaÅŸayıştan koparmak için zamana ihtiyaçları vardı ve bugün bunu gerçekleÅŸtirmiÅŸlerdir. Kürtlere sosyalist fikir aşılanırken ileride sosyalizmin bir fiskeyle yıkılması ile Kürtler onlara baÄŸlı olacağı hesaplanmış bir senaryoydu.

Açıklama yok.

Bugünkü tablo dünün sosyalist Kürtlerine hamilik dünün “Kahrolsun Amerikalılarıdır”… Devlet özlemi ile yıllarca mücadele eden Kürtler, Müslüman bildikleri Türk, Arap ve Farslardan hak isterken o hakları ve kendilerine devlet olmaları için söz veren ABD ve diÄŸer emperyalist ülkeler Ä°slami inanç ve güvenlerini ellerinden aldılar. Åžimdi bu Kürtler milli görüÅŸ ve Ä°slam BirliÄŸi Projesine nasıl destek versinler. Özellikle milli görüÅŸ saflarından gelerek ABD’nin desteÄŸi ile iktidar olan AKP’nin Kürtler konusunda yaptıkları Kürtler açısından inandırıcılığını tamamen yitirmiÅŸtir.

14-Erbakan’ın Milli görüÅŸün de milliyetçilik var mıydı?

Erbakan, siyasi hareketi baÅŸlattığında Ä°slami düÅŸünce ÅŸimdiki gibi net ve berrak deÄŸildi. Yeni kurulan sistem uzun yıllar Ä°slami eÄŸitim ve öÄŸretime engel olmuÅŸ ve Ä°slam ancak gizli ve korku içinde tahsil edilmeye çalışılmıştı. Bu talihsiz dönemde özellikle Kürtlerin yaÅŸamış olduÄŸu yerlerde Kürt olmanın vermiÅŸ olduÄŸu korku ve Türkçeyi bilmemeleri sonucunda maruz kalınan zorbalık bu milletin iliklerine kadar iÅŸlemiÅŸti. Erbakan bu ortamda siyasi platforma adım atarken Türklerde milliyetçilik ileri boyuttaydı. Kürtlerde ise daha çok korku ve suçluluk algısı hakimdi. Ama Ä°slami konular Kürtlerde öylesine kök salmıştı ki dinleri konusunda her türlü zulme karşı mukavemet etmiÅŸlerdi.

Erbakan siyasi alanda ilk önce bu Kürtlerden oy aldı. Çünkü söyleminde milliyetçilik ve kavmiyetçilik söylem ve eÄŸilimi yoktu. Milliyetçilik var gözükse de müspet olan bir milliyetçilik vardı ve buda Ä°slam’a olan hizmet ile deÄŸerlendiriliyordu. ÖrneÄŸin bir Fatih Sultan Mehmet Ä°stanbul’u fethetmesi ile methedilirken bir hadise dayandırılması bu bakış açısı ile deÄŸerlendiriliyordu. Ayrıca II. Abulhamit Hanın Ä°slam BirliÄŸini saÄŸlama ve Avrupa’nın ÅŸer odaklarına karşı mücadele etmesi Erbakan Hocanın onların desteklemesi milliyetçilikten deÄŸil Ä°slam’a olan hizmetleri ile dile getirilip desteklenmesiydi. Buda milliyetçilik deÄŸil Ä°slam’la orantılı bir deÄŸerlendirmesiydi…

15-Kürtlerin en sevdiÄŸiniz özellikleri nelerdir?

Kürtler, Arapların fert ve kabileler bazında Müslüman oluÅŸlarından sonra ilk Müslüman olan bir millettir. DiÄŸer milletlerden önce Müslüman olma ÅŸerefi ile birlikte yapısını Ä°slam’la içselleÅŸtiren yapısıyla Ä°slam’ı özümleyen bir millettir. Tarihe baktığımızda Kürtler Müslüman olduktan sonra bütün önceliÄŸini Ä°slam’a verdi. Ä°nancını pratik hayatına yansıtma babında güzel örnekler verdi. Özellikle kadınların örtünmesi konusunda her ne kadar aÅŸiret giysisi ile isimlendirilmiÅŸ olsa daha giyilen kadının Ä°slam’daki örtünme ÅŸekliydi. Vücut hatlarını göstermeyen ve el ve yüz hariç Ä°slam’a uygun giyiniÅŸi inancının örfe dönüÅŸ ÅŸekliydi.

Açıklama yok.

Yıllarca böyle giyinen Kürt kadının kapitalizmin hâkimiyetinin modaya dönüÅŸ ÅŸekli ile taklitçiliÄŸi bir medeniyet gibi gören dönüÅŸümü ile bu özelliÄŸini kurban etti. Ä°slam Kürtleri dini yapılanmada ahlaki bir yapıya sokarken akli sistem olan kapitalizm ve fikirsel sosyalizm onları bu ahlaki durumun dışına iterek batı taklitçiliÄŸinin içine soktu. Her ne kadar bu durum ortada olmasına raÄŸmen Kürtlerin dine baÄŸlılıkları ve saygıları halende devam ederek yapılan bütün bozguncu ve yıkıcı faaliyetlere pirim vermemeleri bunun en güzel bir göstergesidir. Yılarca Kürtlere sosyalizmi enjekte etmeyi çalışan gurupların hareketlerine raÄŸmen bugün Kürtlerin Ä°slam dinine baÄŸlıkları ve sahiplenmeleri takdir edilecek bir seviyededir. Ä°ÅŸte beni en çok etkileyen durum her ÅŸeye raÄŸmen bu yapının gittikçe olumlu bir ÅŸekilde devam etmesidir. Ä°slami bir yapılanmanın olduÄŸu her yerde mutlaka içlerinde o hareketin dinamik yapısını yürüten bir Kürt gencinin varlığını ve çabasını görürsünüz… Kısacası Kürtlerin Ä°slam’a olan baÄŸlılığı sadakat ve fedakârlıkla izah edilebilir. Buda çok takdire ÅŸayan bir harekettir…

16-Selahaddin-i Eyyubi, Said-i Nursi, Melayi Ceziri gibi Kürt kökenli önder ve âlimin yanı sıra Osmanlıda sadrazamlık dahi yapmış Kürt ÅŸahsiyetlerin torunlarına gösterilen bu kin ve nefretin sebepleri nelerdir. Müslüman’ım diyen kesimlerden bile Kürtlere ana dil ve kültürel haklarını iade etmemek ve yok saymak kimlerin iÅŸine yaramaktadır?

Dikkat ederseniz Kürtlerin Ä°slam’ı kabul etmesi ile birlikte çok önemli tarihi ÅŸahsiyetler yetiÅŸmiÅŸ ve adlarından söz ettirmiÅŸlerdir. Yukarıda isimlerini vermiÅŸ olduÄŸunuz Selahaddin-i Eyyubi, Said-i Nursi, Melayi Ceziri gibi ÅŸahsiyetlerin yanı sıra öyle âlim, mütefekkir, tarihçi, siyaset ve edebiyatçı ile mutasavvuf ÅŸahsiyetler yetiÅŸmiÅŸ ki tarihe ÅŸan vermiÅŸlerdir.

ÖrneÄŸin Molla Halid-i BaÄŸdadi Kürt’tür. BaÄŸdadi lakabı ile birçok kimse onu Arap sanır ama kendisi Kürt’tür. Bu ÅŸahsiyetler faaliyetlerini sürdürdüklerinde Kürt kimliklerini ön plana çıkarmamışlar. Tamamen baÄŸlı oldukları Ä°slam dininin bir Müslüman kimliÄŸi ile hareket etmiÅŸlerdir. Bütün çalışma ve çabaları tamamen Ä°slam içindi. Ä°ÅŸte ne zaman ki ümmet binincinin yerini ulusalcılık ve kavmiyetçilik aldı meselenin gidiÅŸatı da o oranda bozuldu. Meseleye bir dış güçlerin penceresinden bakmak gerekiyor. 1789 Fransız ihtilalı ile baÅŸlayan ve dünyaya bir slogan empoze eden harekatın temeline bakmak gerekiyor. Bu ihtilal “ulusların kendi kaderlerin tayin hakkı” ile simgeleÅŸti. O dönemde Ä°slam coÄŸrafyasında evvelinden devam ede gelen ümmeti oluÅŸturan ulusların birliÄŸi mevcuttu.

Yani ümmet Türk, Arap, Fars ve Kürtlerin yanı sıra diÄŸer irili ufaklı milletlerden oluÅŸuyordu. Bu slogan ile yapılmak istenen Ä°slam’ı ümmet birliÄŸinden koparmak ve ümmeti oluÅŸturan milletler kendi devletlerini kurarak Ä°slam’dan kopmaları hedefleniyordu. Bu emellerini çok yıllar sonra Osmanlı Devletini yıkarak ne yazık ki gerçekleÅŸtirdiler. Osmanlı yıkılınca Kürtler hariç diÄŸer ulusları kendi devletlerini kurarak ulusal birliklerini kurma fırsatını verirken çok sinsi bir emellerini de böylece gerçekleÅŸtirdiler.

Ä°slam’dan koparılan ve ırki yapıları Ä°slam’dan öncelikli olan yapılanmaları ne yazık ki bugünkü sınırlarla birbirinden koparılmış yapıyı önümüze çıkardılar. Sadece sınırlarla koparma ile yetinmediler bunun yanı sıra onları birbirlerine düÅŸman edebilmek için faaliyetlerden geri durmadılar. ÖrneÄŸin Türkiye’de, Ä°ran’da, Irak ve Suriye’de Kürtleri bu milletlerle düÅŸman ettiler. O tarihten bu yana simgesel Ä°slam ile birlikte ırksal yapılanma sonucu Kürtlere olan düÅŸmanlık perçinlendi ve günümüze kadarda ne yazık ki devam ediyor…

17-Ä°slam BirliÄŸi kurulacaksa Kürtler siz bir Ä°slam BirliÄŸi olur mu? Son günlerde Kürtler ve özellikle siyasette baskı göz altıların kime ne faydası olacaktır.?

Bugüne kadar yapılanlar zaten Ä°slam BirliÄŸinin kurulmaması için siyaset sahnesine konulan plan ve projelerdir. EÄŸer bir gün Allah nasip eder ve Ä°slam BirliÄŸi kurulacak olursa Ä°slam ümmetini oluÅŸturan asli unsurlardan biri olan Kürtlerin dâhil edilmemesi akla ziyan bir mesele olur. Tarih boyunca ve her devrede Ä°slam’a hizmet eden ve tarihe kıymetli ÅŸahsiyetler veren bir Kürt milletinin Ä°slam BirliÄŸinden ayrı düÅŸünülmesi Ä°slami açıdan bir cinayet olur. Zaten ismi üstünde Ä°slam BirliÄŸi! Kürtler Ä°slam ümmetinin asli unsurlarından biri olduÄŸuna göre kurulacak bir Ä°slam BirliÄŸi Kürtlersiz olması asla düÅŸünülemez. Sosyalist Kürt hareketinin Türkiye’de siyasi platformda yaptığı faaliyetler ve PKK ile iliÅŸkili durumları Türk siyasasının AKP ile baÅŸka bir platformdaki seyri gerginliÄŸi ileri boyutlara taşıması bakımından kabul edilemez bir tutumdur.

2014 yılında çıkan ve Kobani olayları ile isimlendirilen çatışma ve kargaÅŸadan 6 yıl sonra HDP’li vekil ve belediye baÅŸkanlarının tutuklanmaları siyasi etik açısında kabulü mümkün deÄŸildir. Bu tamamen AKP’nin Kürt siyaseti ile MHP zihniyetinin D.Bahçeli ile farklı bir formata girmesinin tezahürüdür. Bu tezahür Ä°çiÅŸleri Bakanı S.Soylunun harekete geçmesi kendisini Bahçelinin fikri yapısına adapte etmesinin vücut bulmuÅŸ halidir. Gerginlik siyaseti, siyasi platformda rüzgâr ekmenin fırtına biçme ÅŸeklidir…

18-AKP ve ondan kopan Deva ile Gelecek Partisi gibi Partiler Kürtler ve Kürt sorununu güya çözecekler gibi bir duruÅŸ sergilemeleri ne kadar inandırıcı geliyor size?

Ve bu Kürt sorunu bitecek diye siyaset yapmaktadırlar. Siz Kürt sorununu yakından bilen ve bölgede Milli GörüÅŸ adına siyasi bir çalışma yapan biri olarak bu söylemleri samimi buluyor musunuz?

Kürt sorunu mevcut batı yanlısı veya batının dizayn ettiÄŸi hiçbir parti ile çözüm bulmaz/bulamaz. Çünkü Kürt sorunu artık coÄŸrafyasının devletleri ile çözülmesine batılı emperyalist ülkeler müsaade etmez. Ä°ÅŸin boyutu bu iÅŸbirlikçi devletler ile çözülmez. AKP Kürt sorununu çözmek yerine daha da karmaşık bir hale getirerek gerilim siyasetini seçti.

Ondan kopan Deva ve Gelecek Partileri ise ÅŸimdilik taban tutturma peÅŸindeler. Kürt sorununu çözme hususunda belki sözle büyük vaatlerde bulunurlar ama iktidar olduklarında bu söz ve vaatlerini asla yerine getirmezler. Bugüne kadar Kürt sorununa ciddi anlamda el atan hiçbir batı yanlısı parti çıkmadı. Her zaman sorun sadece söylemlerde ve siyasi propagandalarda kaldı.

Erbakan bu konuda “Kürt sorunu yoktur, ümmet sorunu var” dediÄŸinde Kürt sorunu ile ilgili olanlar onun ne demek istediÄŸini pek anlamamışlardı. Kendisi daha sonra bunu ÅŸöyle izah etmiÅŸti;“Kürtler diÄŸer Ä°slam milletlerini oluÅŸturan asli milletlerden bir millettir. Bugün ümmet sorunu var ve ümmet sorunu çözüldüÄŸünde Kürt sorunu da kendiliÄŸinden çözülür” meyanında bir açıklaması olmuÅŸtu hatırladığım kadarıyla… Kürtlerin sorununa ABD ağırlıklı olarak müdahil olmuÅŸ durumda. Kürtlere devlet verme vaadi ile silahlandırıp askeri eÄŸitimden geçirmesinin kendisi açısından çok farklı bir konumda. Özellikle Suriye’de tıpkı Ä°srail askerlerine verilen askeri eÄŸitimin bir benzeri PYD güçlerine verilmekte.

Bunlar devlet hayali ile bu katılımı gösterirken ABD’nin asıl amacı Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de Kürlere suni bir devlet kurmak ve o topraklarda çıkaracağı enerji kaynaklarını Lazkiye limanı üzerinden ekonomisine kazandırmaktır. Yıllarca sosyalist fikirlerle yol alan Kürtler SSCB’nin yıkılması ile kendilerine hami görünen ABD’nin siyasetine baÄŸlılık göstermeleri bu siyasi fikir erozyonun eseridir.

Yıllarca “Kahrolsun Amerika Emperyalizmi” sloganını atan Kürtler ne yazık ki bugün o kahrolsun Amerika dediklerinin siyasi oyunlarına aldanmaktalar. Milli GörüÅŸün “Ä°slam BirliÄŸi Projesini” çok tehlikeli bulan ABD özellikle AKP gibi bir partiyi kurdurttu ki bu proje hayata geçirilmesin diye. Çünkü Ä°slam BirliÄŸi kurulursa ABD ve batılı emperyalist ülkeler iki ÅŸeyi kaybedeceklerdi. Birincisi Ä°sralin güvenliÄŸi ortadan kalkacak, diÄŸeri de su ve enerji kaynak alanları ellerinden çıkacak…

Bunun için sadece Suudi benzeri iÅŸbirlikçi rejimlerin onlarla birlikte hareket etmesi yetmiyor. Mutlaka yılların devlet özlemi ile hareket eden Kürtler üzerinden de oralara yerleÅŸip tahakkümünü sürdürme zemin bulması bu açıdan önemliydi. Bunu gerçekleÅŸtirdiler.

EÄŸer Milli GörüÅŸe millet gerekli desteÄŸi vermiÅŸ olsaydı bugünkü tablo bu ÅŸekilde olmayacaktı. Ä°slam BirliÄŸi konusunda Milli GörüÅŸün yanı sıra Ä°ran Ä°slam Cumhuriyetinin destek vermesi emperyalistlerin bu konuya müdahil olmasına yetiyordu. Ä°ran’da bulunan Kürtleri de kapsayan bir plan ve proje devreye sokuldu ise de yeteri kadar tutmadı.

Türkiye içinde kurulan PKK benzeri bir örgüt olan PJAK Ä°ran’a saldır düzenledi. Suriye’nin bugünkü duruma düÅŸürülmesi ve orada Kürt güçlerinin silahla donatılmasının asıl sebebi Suriye rejiminin daha ilk dönemde Ä°ran Ä°slam Cumhuriyeti ile Lübnan’daki Hızbullah arasında köprü olması idi. Suriye rejimine ErdoÄŸan vasıtasıyla taraf deÄŸiÅŸtirmesi için BeÅŸar Esat’la siyasi görüÅŸmeler yapması Suriye’nin Ä°ran’dan koparılıp saflarına geçmesi için yapılan bir siyasi giriÅŸimdi. EÄŸer bu siyasi giriÅŸim baÅŸarılı olsaydı hemen Hızbullaha karşı büyük bir harekât baÅŸlatılmış olacaktı. Çünkü Hızullahın elinde 13 bin adet Rusya’dan alınan S-300 Füzeleri vardı ve bu Ä°srail için çok büyük bir tehditti.

Bunun ortadan kaldırılması için Suriye rejiminin ya barışçıl bir yoldan ABD tarafına geçecekti ya da savaÅŸ çıkarılacaktı. BeÅŸar Esat “Ben yeÅŸil doların kölesi olmam” diyerek bu teklifi ret etti. O günden baÅŸlayarak Suriye topraklarında savaÅŸ var ve bu savaÅŸ hemen de bitecek gibi de görünmüyor. Zira Suriye’nin düÅŸmesi demek Hızbullahtan sonra Ä°ran’a savaÅŸ açma kapıları açılmış olacaktı.

Rusya faktörünü de hiç bir ÅŸekilde unutmamak lazımdır. Rusya enerji kaynakları tamamen ABD’nin eline geçmesin diye Suriye’ye yardım etmesi bu açıdan deÄŸerlendirilmelidir ve Çin’i de bu kategoride görebiliriz… Enerji savaÅŸlarını olduÄŸu bir coÄŸrafyada bir Kürt devletinin kurulup siyasi platformda yerini alması bu açıdan çok zor görünmektedir. Bundan sonra çıkacak bir savaÅŸ Hz. Peygamber efendimizin “Melhemei Kübra” dediÄŸi savaÅŸ olacaktır ve bu savaÅŸ israilin yok ediliÅŸi ile sonuçlanacaktır.

19-Muhafazakâr kesime Kürtler ile ilgili neleri tavsiye edersiniz?

Sadece muhafazakâr kesime deÄŸil herkese ÅŸunu tavsiye etmek isterim. Bugün Müslümanların terk etmek zorunda olduÄŸu siyasi platformda yine Ä°slami bir siyasi güçle çıkabilmeleri için Kuranın kavramlarını iyi okuyup özümlemek. Daha sonra Müslüman milletler arasına sokulan ÅŸeytani bir fikir olan ırkçılığı bırakarak ümmet ÅŸuuru ile hareket ederek bütün mazlum milletlerin Yahudi/Hıristiyan ittifakının zulmünden kurtararak Allahın adil düzenini kurma çalışmalarına baÅŸlamalarıdır…

Kürtleri kardeÅŸ bilip Ä°slami bir çerçevede kardeÅŸlik hukukunu perçinleyen adımların atılması için projelerin geliÅŸtirilmesi gerekiyor. Acilen bu proje ve atılımların hayata geçirilmesi için yan yana gelinmesi için ciddi anlamda adımlara ihtiyaç vardı ve bu adımlar atılsın artık…

20-Bir başka eser hazırlığının var mı var ise ne zaman ve hangi konuda eseriniz yayınlanacak?

Yeni bir eser hazırlığım var ÅŸuan 200 sayfa yazmış durumdayım. Bu kitap yine siyasi içerikli bir kitap olacaktır. Konu ile ilgili elimde birçok kaynak var ve bu kaynaklara dayalı bu kitap yayınlandığında önemli bir boÅŸluÄŸu dolduracağına inanıyorum. Adını ÅŸimdi açıklamak istemiyorum… Bana bu fırsatı verdiÄŸiniz için teÅŸekkür ediyorum. Yayın hayatınızda size baÅŸarılar diliyorum..

Kitabınızı tekrar tebrik ediyoruz. Mazlum Kürtleri sosyalizm ve ırkçı ÅŸoven kızıl elmacı güya Ä°slamcı kavmiyetçilerden Rabbimiz korusun. Tarihte olduÄŸu gibi cesaretini ilim ve bilgisini Hakka ve Ä°slam’la geçirmesini temenni ederek teÅŸekkür ediyoruz. Kavmiyetci müslümanlar'ın ÅŸerrinden ümmeti Rabbimiz korusun inÅŸallah.YüreÄŸinize ve kaleminize saÄŸlık

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

H24 Haber H24 Haber infokariha.net Tüm Yazıları

BENZER HABERLER