VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 08 June 2021 01:13:43

0 Yorum

Kez Okundu.

Ümmetin liderlik’ ve Filistin’in silah sorunu...

Ümmetin liderlik’ ve Filistin’in silah sorunu...

 

Alptekin DURSUNOĞLU Yazdı

Türkiye-Katar Ekseni ile Suudi Ekseni, Filistin için harekete geçmemekle suçladıkları ‘uluslararası toplumu’ Filistin için harekete geçmeye çağırarak, Filistin için her ÅŸeyi yapmış oluyor!

Filistin’de direniÅŸin somut kazanım saÄŸlayan tek gerçekçi seçenek olduÄŸu fikri, artık Filistinlilerin ortak görüÅŸü haline gelmiÅŸ görünüyor. 

Filistin’de direniÅŸin üssü olan Gazze, daha önce Ä°srail rejiminin kendisine yaptığı saldırıları sadece izleyen Batı Åžeria ve 1948 topraklarını yalnız bırakmadı. Dolayısıyla da coÄŸrafi bölünmenin siyasi bölünmeyle derinleÅŸtiÄŸi 2005’ten beri tarihsel Filistin toprakları yeniden direniÅŸ olgusu etrafında tek vücut oldu. 

Ä°srail rejiminin Kudüs’ün Åžeyh Cerrah mahallesindeki Filistinlileri tehcir kararına Batı Åžeria, 1948 toprakları ve Gazze’nin birlikte direnmesiyle oluÅŸan mevcut ÅŸartlar, 1987’deki birinci intifada atmosferini çaÄŸrıştırıyor.

DireniÅŸin tarihsel Filistin topraklarının tamamına yayılması ve inisiyatifin yerel liderlerde olması 1987 intifadasıyla 2021 savaşını benzer kılan özellikler. 

Hamas’ın yeni kurulduÄŸu 1987’de Filistin’in resmi liderliÄŸi Tunus’ta bulunuyordu ve intifadayı FKÖ Lideri Yasir Arafat’ın “Benim küçük generallerim” dediÄŸi yerel liderler taşıyordu. Bugün de Batı Åžeria ve 1948 topraklarındaki direniÅŸe Filistin Özerk Yönetimi; Gazze’nin verdiÄŸi savaÅŸa ise Katar’daki Hamas siyasi bürosu komuta etmiyor. 

1948 topraklarıyla Batı Åžeria’daki direniÅŸe örgütsel mensubiyetini ulusal kimliÄŸinin çok gerisine itmiÅŸ olan Filistin halkı, Gazze’deki savaÅŸa ise farklı dünya görüÅŸlerinden direniÅŸ gruplarının ortak operasyon odası liderlik ediyor.

1987 intifadasıyla 2021 savaşının süre ve sonuç bakımından benzerlik taşıyıp taşımayacağını zaman gösterecek; ancak ÅŸu iki faktörden dolayı 2021 savaşının 1987 intifadası gibi beÅŸ yıl sürmeyeceÄŸi ve Filistin’deki uzlaÅŸma eÄŸilimini deÄŸil, direniÅŸ eÄŸilimini güçlendireceÄŸi söylenebilir.

1- 1987’de taÅŸtan baÅŸka silaha sahip olmayan Filistinliler, ÅŸimdi milyonlarca Ä°srailliyi sığınaklara hapseden roketlere sahip. Dolayısıyla Ä°srail rejiminin mevcut savaşı deÄŸil dört yıl, 4 hafta sürdürmesi bile büyük bir baÅŸarı olacak. 

2- 2020’deki ‘Yüzyılın AnlaÅŸması’ ve Suudi Ekseni’nin iliÅŸkileri normalleÅŸtirme sevdası sebebiyle, artık Ä°srail rejiminin gündeminde ne ‘iki devletli çözüm’ havucu var ne de bu havucu sadece koklattığı bir Oslo süreci

Öte yandan ‘terörist’ olarak Lübnan’dan Tunus’a sürgün edilen Arafat’ı ‘diplomat’ olarak omuzlarında Oslo’ya taşıyan ‘Küçük Generaller’in de ne Oslo’ya ne de ‘iki devletli çözüm’e inancı kalmadı. Çünkü o generallerden birçoÄŸu mezarda, hayatta kalanlardan biri olan Mervan Bargusi ise beÅŸ müebbet hapis cezasıyla Ä°srail zindanında.

Irkçı Ä°srail rejiminin Kudüs’te oy kullanılmasına izin vermemesi yüzünden Mahmud Abbas tarafından ertelenen Yasama Meclisi seçimleri 21 Mayıs’ta yapılabilseydi, Filistin halkının tercihinin direniÅŸten mi yoksa diplomasiden mi yana olduÄŸunu öÄŸrenebilirdik.

Ancak Oslo sürecine ve sonrasına dair ÅŸu iki veri eÄŸilimin bundan sonraki yönü için de fikir verebilir. 

1996'da Filistin'de Oslo barış sürecine kamuoyu desteÄŸi yüzde 80, Ä°srail'e karşı ÅŸiddetten yana olanların desteÄŸi yüzde 20 civarındaydı. Yine aynı yıl Ä°srail’le müzakerelere öncülük eden el-Fetih'i destekleyenler yüzde 55 iken, Arafat'ın ÅŸahsına verilen destek yüzde 65'ti. Buna karşılık diÄŸer muhalif grupların, Ä°slamcıların ve milliyetçilerin sahip olduÄŸu toplam halk desteÄŸi yüzde 40'tan yüzde 20'ye gerilemiÅŸti. Muhalif grupların seçimleri boykot çaÄŸrısına raÄŸmen de seçimlere katılım yüzde 75 olmuÅŸtu.[1]   

Oslo AnlaÅŸmasının imha edilmesinden sonra 2005’te yapılan seçimlerde ise Ä°srail rejiminin varlığını reddeden Hamas, Filistin Yasama Meclisi’ndeki 118 sandalyeden 75’ini kazandı.[2]

1987’deki intifadaya Oslo’dan bağımsız bir devletle dönme umuduyla 1992’de son veren Filistinlilerin 2005’te Hamas’a seçim zaferi armaÄŸan etmesi, Filistinlilerin Ä°hvancılaÅŸmasının deÄŸil, Oslo AnlaÅŸmasının Ariel Åžaron tarafından 2000 yılında dinamitlenmesinin sonucuydu.

Bir baÅŸka deyiÅŸle diplomasi yoluyla bağımsız devlet kazanmaktan umudunu kesen Filistinliler, direniÅŸ seçeneÄŸinin saÄŸladığı somut kazanımlara tanık oldukları için direniÅŸin siyasal temsilcisi olarak gördükleri Hamas’ı iktidar yapmayı tercih etmiÅŸti. 

Zira daha önce “Tel Aviv’in stratejik önemi neyse, Gazze’nin stratejik önemi de odur” diyen Ä°srail rejimi, direniÅŸin baskısına dayanamayarak Gazze’den tek taraflı olarak çekilmek zorunda kalmıştı. 

Peki ÅŸimdi tarihsel Filistin topraklarının tamamında tek vücut olarak ve daha geliÅŸmiÅŸ silahlarla Ä°srail rejiminin karşısına dikilen Filistin halkı, 1992’den 2001’e kadar olan dönemdeki ‘siyasi çözüm’ tecrübesini tekrar etmeyi bir seçenek olarak görür mü?

Soruyu ÅŸöyle sormak da mümkün Oslo sürecinin dokuzuncu yılında bağımsızlık yerine liderlerinin iÅŸgalci rejim askerleri tarafından aÅŸağılanmasına tanıklık eden Filistinliler için ‘iki devletli çözüm’ün inandırıcı bir tarafı kalmış mıdır?   

Son birkaç yılda yaÅŸanan uluslararası ve bölgesel geliÅŸmeler, bu soruya olumlu cevap vermeyi güçleÅŸtiriyor.

Yüzyılın AnlaÅŸması, iki devletli çözümün tabutuna çakılan son çivi  

Amerika’nın 28 Ocak 2020’de açıkladığı ‘Yüzyılın AnlaÅŸması’ planı, tarihsel Filistin topraklarının tamamını Filistinlilerden arındırılmış bir ÅŸekilde Ä°srail rejimine kazandırmayı öngördüÄŸü için ‘iki devletli çözüm’ artık tamamen gündem dışı.

2002 yılında Lübnan’da yapılan Arap zirvesinde 1967 topraklarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması karşılığında Arap ülkelerinin Ä°srail’le iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmesini öngören ‘barış planı’ Suudi Arabistan tarafından sunulmuÅŸtu. 

Ancak iki devletli çözüme dair bir müzakere zemini bile yokken, Suudi Ekseni’nin Ä°srail rejimiyle normalleÅŸme anlaÅŸmaları, tamamen ‘Yüzyılın AnlaÅŸması’ adlı Amerikan planıyla ilgili.

Amerikan Kongresinin Kudüs’ü Ä°srail rejiminin baÅŸkenti olarak tanıma kararını 1995’te aldığı ve 2017 yılına kadar tüm baÅŸkanların bu kararın uygulanmasını ertelediÄŸi biliniyor.

Bununla birlikte Kudüs’ü Ä°srail rejiminin baÅŸkenti olarak tanıma kararı, Yüzyılın AnlaÅŸması ve Suudi eksenindeki ülkelerin Ä°srail rejimiyle iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmesi, bir kronolojik sistematik içerisinde birbirini destekleyen geliÅŸmeler.

Ancak doÄŸumu dört yılda gerçekleÅŸen bu geliÅŸmelerin gebelik dönemi 2011’de baÅŸladı ve Yüzyılın AnlaÅŸması adlı Filistin’i tasfiye planının zemini yaratıldı.

Yüzyılın AnlaÅŸması’nın ÅŸartlarını yaratmak için rol paylaşımı       

2011 yılındaki ‘Arap Baharı’ Amerika’yı 6 bölge ülkesindeki isyanları üç kategori içerisinde yönetme zorunluluÄŸuyla karşı karşıya bıraktı. 

Mısır ve Tunus ‘eskiye döndürülmesi gerekenler’, Yemen ve Bahreyn ‘statükosu korunması gerekenler’ ve Suriye ile Libya ise ‘yıkılması gerekenler’ kategorileri çerçevesinde ele alındı. Bu kategorilerdeki ülkelere müdahalede için de rol dağılımı yapıldı.

Mısır, Yemen ve Bahreyn’de Suudi Ekseni; Tunus Suriye ve Libya’da ise baÅŸlangıçta Katar-Türkiye ekseni liderlik rolü üstlendi. Filistin konusuyla doÄŸrudan ilgili olmadığı için Suriye dışındaki yerleri konu dışı tutalım. 

Mısır, Tunus, Yemen ve Libya’da çok bariz bir ÅŸekilde birbiriyle çatışan Suudi Ekseni ile Türkiye-Katar Ekseni, Suriye’de çok yakın zamana kadar benzersiz bir iÅŸ birliÄŸi sergiledi. DiÄŸer her yerde çıkar çatışması yaÅŸayan bu iki ekseni, Suriye ve Ä°ran konusunda uyumlu iÅŸ birliÄŸine sevk eden etken hiç kuÅŸkusuz Amerika ve Ä°srail’le iliÅŸkiler ve Filistin sorununa bakıştı.

Türkiye’nin Filistin direniÅŸi yaklaşımı

Türkiye’nin Filistin sorununa iliÅŸkin resmi görüÅŸünde direniÅŸ seçeneÄŸine destek yer almıyor. Çünkü Ankara Filistin sorununu konusunda 2002 tarihli Suudi barış planından baÅŸka bir ÅŸey önermiyor.

DışiÅŸleri Bakanlığı bu resmi görüÅŸü ÅŸöyle açıklıyor: “Türkiye, Filistin-Ä°srail ihtilafına iki devletli çözüme yönelik yerleÅŸik BM parametreleri temelinde ve müzakereler yoluyla adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüm getirilmesini, bu çerçevede 1967 sınırları temelinde baÅŸkenti DoÄŸu Kudüs olan, coÄŸrafi bütünlüÄŸe sahip, bağımsız ve egemen Filistin Devleti’nin kurulmasına yönelik çabaları desteklemektedir.”[3]

Dolayısıyla Türkiye, Hamas gibi direniÅŸ gruplarıyla iliÅŸkisini de bu resmi perspektif göre kurdu. Yani Türkiye’nin Hamas’la iliÅŸkisi, Filistin halkının kendini savunması için direniÅŸi desteklemeye deÄŸil, Hamas’ı silahsızlandırmaya yönelik bir hedef içeriyordu.

Nitekim Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri Hamas’a direniÅŸ örgütü olmaktan vazgeçip Ä°srail rejimiyle müzakere baÅŸlatması için baskı yaptıklarını gizlemedi.

Türkiye’nin Hamas’la ilk ve en büyük sınavı 2006’da oldu. Hamas heyetinin Ankara’ya gelmesi tartışma yaratınca dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ziyaretin arka planına ve Türkiye’nin Hamas’a verdiÄŸi mesaja dair ÅŸu açıklamayı yaptı:

“Hamas'ın da bölge barışına katkısı olacaksa, bu ihtilafın çözümünü arzu ediyorsa, eski usulleri bırakması gerekiyor, bu kesindir. Eski usullerle bu sorunları çözmeleri mümkün deÄŸildir. Türkiye'nin söylediÄŸi budur.”[4]

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ilk baÅŸbakanı Abdullah Gül de cumhurbaÅŸkanı sıfatıyla 2010’da yaptığı açıklamada “Hamas’a silah bırakın” dediklerini belirterek ÅŸunları söyledi:

 “Onlara, terörü ve roket atmayı, bütün bunları bırakmaları gerektiÄŸini söyledik. Hamas'a, Amerikalı ve Avrupalılarla konuÅŸmaları gerektiÄŸini ve onlara topraklarında bağımsız devlet kurmaları halinde Ä°srail'le birlikte yaÅŸamaya hazır olduklarını söylemelerini istedik. Yani biz Ä°srail'e çok yardımcı olduk.”[5]

Åžu anki DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu da 2017’de “Türkiye – ABD stratejik ortaklığının geleceÄŸi” konulu bir konferansta “Hamas’a silah bırakması için baskı yaptık”[6]

ÇoÄŸaltılabilecek bu örnekler, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Hamas’la iliÅŸkilere, Türkiye’nin Filistin direniÅŸine olan ilgisi bakımından deÄŸil, Amerika ve Ä°srail’le iliÅŸkilerinde saÄŸlayacağı avantajlar bakımından önem atfettiÄŸini gösteriyor.

Yani Türkiye-Katar Ekseni açısından Filistin direniÅŸine silah bıraktırmak hedefiyle kurulan iliÅŸkiler, Ankara ve Doha’nın Ä°srail üzerinden Amerika’yla iliÅŸkilerinde saÄŸlayacağı avantajlar bakımından önem taşıyor. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın “Ä°srail, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de Ä°srail’e ihtiyacımızın olduÄŸunu kabul etmemiz lazım. Bu, bölgenin bir gerçeÄŸi”[7] ÅŸeklindeki açıklaması da bu görüÅŸü teyit ediyor.

Katar’ın Filistin direniÅŸi yaklaşımı

Filistin direniÅŸine yönelik bu yaklaşım, sadece Ankara’yla sınırlı deÄŸil; Doha ve Müslüman KardeÅŸler örgütünün de aynı perspektife sahip olduÄŸu Mısır’da Ä°hvan yönetiminin hakim olduÄŸu dönemde çok bariz bir ÅŸekilde görüldü.

Dönemin Katar BaÅŸbakanı Hamad bin Casim, Arap BirliÄŸi dönem baÅŸkanı sıfatıyla, Filistin’le Ä°srail rejimi arasında barış müzakerelerini yeniden baÅŸlatmak için Washington’da Filistin’le Ä°srail arasında toprak takası önermiÅŸti. 

Ä°srail rejiminin Batı Åžeria’daki iÅŸgalci varlığının devamı için Ä°srail’in baÅŸka yerlerden Filistinlilere toprak vermesini öngören bu teklifin Suriye’nin ateÅŸe verildiÄŸi, Mısır’da Ä°hvan yönetiminin hakim olduÄŸu bir dönemde yapıldığına dikkat edilmelidir. 

Suriye’yi terk eden Hamas siyasi bürosunun Katar’da bulunduÄŸu o dönemde Katar’ın bu önerisiyle Filistin Özerk Yönetimi ile Ä°srail rejimi artasında müzakereler baÅŸlamış ve Filistinli direniÅŸ grupları da buna tepki göstermiÅŸti.

Elbette Katar’da ikamet eden Hamas siyasi bürosu liderleri, buna açıkça karşı çıkabilecek durumda deÄŸildi; ancak Suriye konusunda da hep Katar’daki ekipten farklı düÅŸünen Gazze’deki Hamas liderlerinden Mahmud Zahhar, buna sert tepki göstermiÅŸ ve ÅŸunları söylemiÅŸti:

“Hamad bin Casim’e sesleniyorum, bugünlerde senden bedavadan tavizler ve siyasi saçmalıklar duyuyoruz. Sana ve seninle birlikte Amerika’ya giden heyete diyoruz ki eÄŸer bu sizin görüÅŸünüz ise Filistin meselesinden elinizi çekin. Biz bu meselede sizden daha öncelikli ve daha fazla hak sahibiyiz. Biz, her türlü fedakarlığı göstermeye hazırız ve sonunda da kesinlikle zafere ulaÅŸacağız. Biz asla her ikisi de bize ait olan toprakların takasını kabul etmeyeceÄŸiz. 1948 yılında iÅŸgal edilen topraklar da bize aittir.”[8]

Katar’ın Amerika’ya yakınlaÅŸmak için Ä°srail rejimine götürdüÄŸü bu teklifin kendisi kadar sunumu da çok dikkat çekiciydi; zira bu teklif Katar’ın kullanışlı din aparatı Åžeyh Yusuf Karadavi’nin Gazze ziyaretiyle neredeyse eÅŸ zamanlı olmuÅŸtu.

Katar’ın Filistinlilerin kesesinden Ä°srail rejimine toprak takasının Katar’daki Hamas liderlerini kızdırdığı, hatta Halid MeÅŸal’in Katar’dan ayrılmayı düÅŸündüÄŸü yönünde haberler, Hamas’taki rahatsızlığın gizlenemez boyutta olduÄŸunu gösteriyordu. Bununla birlikte Yusuf el-Karadavi’nin kullanışlı rolü etkili olmuÅŸ olacak ki Hamas Sözcüsü Salah Berdavil, MeÅŸal’in Katar’dan ayrılmak istediÄŸine dair haberleri yalanladı ve “Arap barış planını tadil etmek için gündeme getirilen toprak takası önerisi sadece Katar’la ilgili bir ÅŸey deÄŸil, bu öneri Arap BirliÄŸi tarafından gündeme getirilmiÅŸti; ancak bu plan artık ölmüÅŸtür ve yok hükmündedir”[9] dedi.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Ancak Salah Berdavil, açıkça yalan söylüyordu; zira Mısır DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcüsü Amr RuÅŸdi, Katar’ın toprak takası önerisinin Arap Barış Planı ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi bulunmadığını, söylemiÅŸti.[10]

Ä°hvan’ın Filistin direniÅŸi yaklaşımı

Ä°hvan (Müslüman KardeÅŸler) örgütünün Filistin konusundaki teorik olarak Filistinli direniÅŸ gruplarıyla benzeÅŸiyor. Yani Ä°hvancılar, Türkiye ve Katar’ın aksine teoride 1948 ve 67 toprakları ayrımı yapmaksızın tarihsel Filistin topraklarının tamamını Filistin olarak kabul ediyor ve Ä°srail rejimini de tanımıyor.

Ä°hvancıların bu resmi görüÅŸlerine ne kadar vefa gösterebileceÄŸi, ilk kez Mısır’da parlamento çoÄŸunluÄŸunu ve cumhurbaÅŸkanlığını ele geçirdiÄŸi Haziran 2012’de test edilebildi.

Elbette Mursi, yüzde 50 katılımlı bir seçimde oyların yüzde 51’ini alarak cumhurbaÅŸkanı olmuÅŸtu ve Mısır gerçekliÄŸini bilen hiç kimse de Mısır’daki Ä°hvancıardan Cemal Abdunnasır rolü beklemiyordu.

Gerçi cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinin ilk turunda elenen Ä°hvan’ın eski siyasi liderlerinden Abdulmunim Ebulfutuh gibi siyasilerin “Mursi Camp David’i laÄŸvetmelidir”[11] gibi beklentileri vardı; ama Mursi, eski rejimin uluslararası anlaÅŸmalarına baÄŸlı olduÄŸunu; ancak Camp David’i de gözden geçireceklerini söyledi.[12]    

Ancak cumhurbaÅŸkanlığı koltuÄŸuna oturduktan sonra 14 Temmuz 2012’de dönemin Amerikan DışiÅŸleri Bakanı Hillarry Clinton’dan “Camp David zorunluluktur” vaazını dinleyen Mursi, 26 Eylül’de Camp David anlaÅŸmasında deÄŸiÅŸikliÄŸe gerek olmadığına karar verdi.[13]   

Suudi Ekseni ile Türkiye-Katar Ekseni’ni buluÅŸturan ortak düÅŸman

Suudi Ekseni ile Katar-Türkiye Ekseni, 2011’den beri birçok konuda çıkar çatışması yaÅŸsa da Filistin ve Lübnan direniÅŸlerinin dünyadaki tek silah tedarikçisi olan Ä°ran ve Suriye’ye karşı iÅŸbirliÄŸinde hiç sorun yaÅŸamadığını ispat etti.

Suudiler ile Türkiye-Katar ekseni, 2011’den bu yana Ä°srail’i normalleÅŸilmesi gereken; Ä°ran ve Suriye’yi ise tehdit olarak görülmesi gereken taraflar olarak gördü ve gösterdi. 

Türkiye, Åžam’la iliÅŸkisinin çok iyi olduÄŸu 2011 öncesi dönemde Suriye’nin Ä°srail rejimiyle iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmesi için arabulucu oldu. 2011’den sonra ise Suriye’nin askeri altyapısı, Türkiye ve Katar’ın öncülük ettiÄŸi, Ä°srail ve Suudi Ekseni’nin ise aktif katkı saÄŸladığı, vekalet savaşı ile çökertildi. 

Türkiye’nin tüm ağız dalaşına raÄŸmen Ä°srail rejimiyle diplomatik iliÅŸkileri hiç kesilmedi; ticari iliÅŸkileri de cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamı olan 6.2 milyar dolara çıktı.[14]

Henüz diplomatik iliÅŸki kurmayan ve Hamas’a ev sahipliÄŸi yapan Katar’la Ä°srail rejiminin 2009’a kadar karşılıklı ticaret temsilcilikleri vardı.

  Katar Emiri Hamad bin Halife ile baÅŸbakanı Hamad bin Casim, Ä°srail rejiminin Gazze’ye 22 gün boyunca vahÅŸice bombalamasından kısa bir süre önce Ä°srail’e gizli ziyaretlerde bulunmuÅŸ;[15] Venezuela Devlet BaÅŸkanı Hugu Chavez’in bu katliama tepki göstererek Ä°srail elçiliÄŸini kapatmasından sonra Ä°srail’deki ticaret bürosunu kapatmıştı.    

Ä°hvancılar, 2011’den beri Kudüs’e giden yolun Åžam’dan geçtiÄŸi sloganıyla Suriye’yi ateÅŸe verdi; ama ne iktidar oldukları Mısır’da Gazze’ye sınır kapısını açtı ne Mısır ordusunun Gazze’ye açılan tünelleri yok etmesini engelleyebildi. 

Tabi doÄŸal olarak Åžam’ın fethini bekleyerek vakit kaybetmek yerine Sina yarımadasından girip Kudüs’ü fethetmeyi akıl edemedi! 

Varlığını direniÅŸ örgütü olmaya borçlu olan Hamas, askeri destek alabildiÄŸi tek Arap ülkesi olan Suriye’yi Katar veTürkiye’nin ‘ricasıyla’ terk etti.

Ä°ran’ın Gazze’yi desteklemek için 2010’da füze fabrikası kurduÄŸu Sudan,[16] Suudi nüfuzu ile 2014’te Ä°ran karşıtı cepheye geçti;[17] 2021’de de Ä°srail’le normalleÅŸme anlaÅŸması imzaladı.   

Türkiye, Kürecik’te Ä°ran’ın Ä°srail’e yönelik muhtemel bir füze saldırısını Ä°srail’e bildiren radar kurmayı NATO gerekçesiyle izah etti; ama “Washington’un Kürecik’ten elde ettiÄŸi radar bilgilerini Ä°srail ile paylaÅŸtığı”nı ve “TSK’nın Kürecik’ten doÄŸrudan bilgi alamadığını”[18] açıklayamadı.

Sonuç

Ä°srail rejimi Gazze’ye saldırırken Filistin sorununun çözümünün ‘iki devletli çözüm’ olduÄŸunu savunan ülkeler, aynı içerikte ve aynı tonda açıklamalar yapıyor.

  Türkiye, “Ä°srail'in Filistin'deki kanlı saldırılarının durdurulması ve uluslararası camianın Ä°srail'e güçlü bir tepki ve caydırıcı bir ders vermesi için yoÄŸun bir diplomasi trafiÄŸi yürütüyor.” “CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, görüÅŸtüÄŸü liderleri, Ä°srail'in Mescid-i Aksa, Kudüs, Gazze ve Filistinli Müslümanlara yönelik saldırılarına ve baskılarına karşı birlikte etkili ÅŸekilde harekete geçmeye davet ediyor.[19]

Katar, uluslararası topluma “durdurun” diye çaÄŸrı yapıyor.[20] Suudiler “uluslararası kamuoyunun bu tehlikeli gerginliÄŸi durdurmak adına sorumluluÄŸu olduÄŸunu belirip iki devletli çözüme dair barış görüÅŸmelerine dönülmesini”[21] istiyor.

Özetle, Türkiye-Katar Ekseni ile Suudi Ekseni, Filistin için harekete geçmemekle suçladıkları ‘uluslararası toplumu’ Filistin için harekete geçmeye çağırarak, Filistin için her ÅŸeyi yapmış oluyor!

Çünkü DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu’nun tabiriyle “Ümmet bizden liderlik bekliyor”[22]

Ümmetin liderlik beklemediÄŸi Ä°ran ile Ä°srail rejiminin kayıtsız ÅŸartsız destekçisi Amerika ise kimsenin harekete geçip geçmemesiyle ilgilenmiyor. 

“Siyonistler yalnızca gücün dilinden anlar”[23] diyen Ä°ran, Filistin direniÅŸini, “Ä°srail’in kendini savunma hakkı var” diyen Amerika ise Ä°srail rejimini silahlandırıyor.[24]  

 

 


[1] Kudüs Dergisi, 2003. Filistin ulusal hareketindeki iki baÅŸlılık ve eksen kayması

[2] Amerika’nın Sesi, 28 Ocak 2005 Gazze'de Seçimleri Hamas Kazandı

[3] DışiÅŸleri Bakanlığı resmî web sitesi. Türkiye - Filistin Siyasi Ä°liÅŸkileri

[4] CNN Türk, 18 Åžubat 2006. "Hamas'a ne dendiÄŸi önemli"

[5] T24, 27 Eylül 2010 Gül: Hamas'a 'silahı bırakın' dedik

[6] Filistin Haber Ajansı, 30 Mart 2017 Türkiye DışiÅŸleri Bakanı ÇavuÅŸoÄŸlu: Hamas’a Silah Bırakması Ä°çin Baskı Yaptık

[7] Posta, 2 Ocak 2016. Türkiye ve Ä°srail'in birbirine ihtiyacı var

[8] YDH, 10 Mayıs 2013. Mahmud Zahhar’dan Katar’a sert eleÅŸtiri

[9] YDH, 13 Ekim 2013. Hamas: Halid MeÅŸal Doha’dan ayrılmayacak

[10] YDH, 3 Mayıs 2013 Mısır: Toprak deÄŸiÅŸiminin Arap barış planı ile ilgisi yok

[11] YDH, 17 Ekim 2012, Ebu’l- Futuh: Mursi Camp David’i laÄŸvetmelidir

[12] YDH, 25 Mayıs 2012.  Mursi: Uluslar arası anlaÅŸmalara baÄŸlıyız, Camp David’i gözden geçireceÄŸiz

[13] YDH, 26 Eylül 2012. Mısır: Camp David anlaÅŸmasında deÄŸiÅŸikliÄŸe gerek yok

[14] Sözcü, 18 Mayıs 2021, Emre Deveci, Ä°srail Türkiye’nin ihracatında 8.’liÄŸe yükseldi

[15] Ä°hvan ve Hamas liderlerine ev sahipliÄŸi yapan Katar emiri ve baÅŸbakanının 2008’de gerçekleÅŸtirdiÄŸi bu gizli ziyaret, Ä°srail basını tarafından ifÅŸa edildi. 11 Kasım 2010 Youtube  

[16] Vatan, 25 Ekim 2012. Ä°srail Sudan’ı vurdu Ä°ran’a gözdağı verdi

[17] YDH, 29 Mayıs 2014. Sudan: Riyad’ı Tahran’a tercih ettik

[18] Hürriyet, UÄŸur Ergan, 17 Aralık 2019. Ä°ncirlik ve Kürecik niye önemli: Ä°ki üs de ABD ve NATO için kritik

[19] AA, 14 Mayıs 2021. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'dan Filistin diplomasisi

[20] Hürriyet, 15 Mayıs 2021. Katar'dan uluslararası topluma Ä°srail çaÄŸrısı: Durdurun

[21] Amerika’nın Sesi, 16 Mayıs 2021. Suudi Arabistan'dan Ä°srail'e Kınama

[22] Cumhuriyet, 16 Mayıs 2021. ÇavuÅŸoÄŸlu'ndan 'Filistin' açıklaması: Ümmet bizden liderlik bekliyor  

[23] Sputnik, 12 Mayıs 2021. Ä°ran dini lideri Hamaney: Siyonistler sadece güç dilinden anlar

[24] Hürriyet, 17 Mayıs 2021. Washington Post duyurdu: Biden Ä°srail'le silah anlaÅŸmasını imzaladı!

ETÄ°KETLER:

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

H24 Haber H24 Haber infokariha.net Tüm Yazıları

BENZER HABERLER