VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 30 November -1 00:00:00

0 Yorum

Kez Okundu.

Şiimi sin? Sunnü mi

Sünni misin? Åžii mısın?

 

Doç. Dr. BEKIR TANK Üstadın makalesi

 

“Sünni misin, Åžii mi?” Yıl 1990, yer Viyana ve yaşımız 26...

Viyana’ya geleli birkaç ay olmuÅŸ ve Almanca kursuna gidiyorum. Sınıfımız 15 kiÅŸi kadardı ve Amerika’dan Afrika’ya ve OrtadoÄŸu’dan Yakın-Orta-Uzak Asya’ya kadar deÄŸiÅŸik ülkelerden gelmiÅŸtik. Sınıftakilerden biri de 22-24 yaÅŸlarında Ä°ranlı bir arkadaşımızdı. Arada bir, özellikle Almancadan sıkıldıkça veya anlayamadığımız bir kelime-kural olduÄŸunda, hemen Farsça konuÅŸurduk. Sıkı-fıkı iliÅŸkimiz vardı; birbirimizi seviyor ve sayıyorduk.

Adını hatırlayamadığım için, kusura bakmayın. Çünkü ne de olsa, üzerinden çeyrek asırdan fazla bir zaman geçmiÅŸ bulunuyor. Yaşıyorsa, Allah selamet versin ve vefat etmiÅŸse, Allah rahmet etsin. Bir gün –merakından olsa gerek- bana gayet nazik ve saygılı bir ÅŸekilde sordu; Sünni misin, Åžii misin? Ben de bütün sevgi ve saygımla ve dahi güler bir yüzle cevap verdim;

Müslümanım elhamdulillah! O yine her zamanki sevecen haliyle bir daha sordu; Sünni misin, Åžii mi? Ben de ilk halimi koruyarak aynı cevabı verdim. Ama o kardeÅŸimin pes edeceÄŸi yoktu ve üçüncü kez sordu; Soruma niye kaçamak cevap veriyorsun ki? Sünni misin, Åžii mi? Ben de gözlerinin içine bakarak dedim ki; Sorunun cevabını verdim ya, elhamdulillah Müslümanım. O esnada dersimiz baÅŸladı ve o gün bir daha bir araya gelip konuÅŸma fırsatımız olmadı.

 

Ertesi gün kursa geldik. Beni görür görmez hemen yanıma geldi. Selam-hoÅŸbeÅŸten sonraki sözleri ÅŸunlar oldu: Dünkü soruma verdiÄŸin cevaptan dolayı seni tebrik etmek istiyorum. VerdiÄŸin cevabı ilk baÅŸta yadırgadım, hatta içimden biraz da kızdım belki. Ama benim ısrarlı soruma raÄŸmen senin ısrarla aynı cevabı vermen beni çok düÅŸündürdü. Sonradan anladım ki, aslında Sünnilikten veya Åžiilikten önce Müslümanız. Mezhep, sadece Ä°slam’dan anladığımız, Ä°slam’ı hayatımıza geçirme, Ä°slam’ı yaÅŸama yorumumuzdur… HatırlayabildiÄŸim kadarıyla o günkü sohbetimizde vardığımız sonuç ÅŸu idi: Müslümanların kayda deÄŸer bir kısmı –belki de çoÄŸunluÄŸu- bilerek veya bilmeyerek mezheplerini ve hatta meÅŸreplerini dinlerinin yerine koyacak kadar Ä°slam’dan bihaber hale gelmiÅŸlerdir. Bu cehalet sadece Hakem Olayı’nda, Yezid’in ümmetin başına getirilmesinde veya Kerbela’da olmuÅŸ olmuÅŸ olaylar olarak karşımıza çıkmıyordu, benzer cehaletlere Hama’da, Afganistan’da ve Irak-Ä°ran Savaşı’nda da bizzat ÅŸahit oluyorduk. Bugün de ümmet olarak mezhepçiliÄŸin girdabında debelenip duruyoruz. Kurtulmak için elimizi Kur’an’a atmamız ve “YaÅŸayan Kur’an” olan Hz. Muhammed (SAV)’in sahih pratiÄŸini kendimize rehber edinmemiz gerekirken, kimi Müslümanlar ve özellikle kimi âlimlerimiz Kur’an’ı ve Hz. Muhammed’i kendince mezhebine ve meÅŸrebine uydurmaya çalışmanın çabası içerisindedir. Bunu yaparken, kendisi gibi düÅŸünmeyenleri sapıklıkla veya küfürle itham etmekten ve hatta bazen onların kanını dökmeyi dahi mubah görmekten geri durmamaktadır. Bunu yapanların kimisi kendisini Sünni, kimisi kendisini Åžii, kimisi kendisini DAEÅž, kimisi kendisini Hizbi Tahrir ve kimisi kendisini Ehli Sünnet olarak tanımlıyor. Üzülerek belirtelim ki, bugün Ä°slam Ümmetinin kafası karışık; Kur’an ve Sünnet konusunda ciddi bir ikilem yaÅŸamaktadır. Bize göre bunun da en büyük müsebbibi âlimlerimizdir.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

 

Çünkü kendi meselelerini doÄŸrudan Kur’an ve Sünnete götürmek yerine, Kur’an ve Sünnet kılıfı giydirilmiÅŸ düÅŸüncelere tevessül etmede âlimlerin birinci derecede payı var. Her türlü sapmaya ve saptırmaya karşı durup Ä°slam’ı olduÄŸu gibi anlatmaya ve yaÅŸamaya çalışması gereken âlimlerden bazılarının bu sapmalara öncülük etmeleri ve bu sapmaları, “dinin mezhebi yorumu” olarak tanımlamaları ise baÅŸlı başına bir musibettir. Hâlbuki onlar da pekâlâ bilirler ki, kendisini Ä°slam’a ait olarak gören bir mezhebin, diÄŸer bir ifade ile Ä°slam’ın mezhebi –yorumu olmanın olmazsa olmaz ÅŸartı, o mezhebin yorumlarının da Ä°slam’ın hükümlerine uygun olmasıdır.

 

Allah’ın helal kıldığını haram ve haram kıldığını helal sayan bir görüÅŸ -ister kendisini Sünni ve ister kendisini Åžii olarak tanımlasın- Ä°slami olabilir mi? Ama üzülerek belirtelim ki, tarihimizde olduÄŸu gibi, günümüzde de Ä°slam’ı ve mezhepleri kendi süfli emellerine alet eden idareciler ve âlimler az deÄŸil. Bizler zaman zaman Yahudilik ve Hristiyanlığın kendi din adamları aracılığıyla tahrif ediliÅŸini konuÅŸur tartışırız, ama Ä°slam’ın da böyle bir tehlike ile karşı karşıya olup olmadığını gündeme getirmeye çekiniriz. Hâlbuki benzer saptırma ve çarpıtmalar hem Kur’an-ı Kerim ve hem de Hz. Muhammed’in hadisleri için geçerlidir. Allah, “ÅŸüphe yok ki, zikri (Kur’an) biz indirdik ve onu koruyacak da biziz” diye vaatte bulunduÄŸu için, Kur’an’ın da Tevrat ve Ä°ncil gibi tahrif edilmesi mümkün deÄŸildir! Ancak bu, Kur’an’ın çarpıtılmayacağı anlamına da gelmez. Ä°slam’daki ilk ciddi sapmaların Hz. Muhammed’in vefatından hemen sonra baÅŸladığını da kaynaklarımızdan öÄŸreniyoruz. Müminler olarak eÄŸer sapmamak istiyorsak, kim ve ne adına yapılmış olursa olsun, hiçbir sapmayı da mazur görmememiz, din, mezhep ve meÅŸrep kılıfına büründürmememiz gerekir! ÖrneÄŸin, Hakem olayını dinden sapma olarak deÄŸil de, dinin bir yorumu veya içtihat olarak gördüÄŸünüz an siz de sapmış olursunuz. Kur’an ile çeliÅŸtiÄŸi ayan beyan ortada olduÄŸu için onu Hz. Muhammed (sav)’e yapılmış bir iftira olarak da görmeniz gerekirken, Hadis Kitaplarında yer alıyor diye onu “Hz. Muhammed’in sözü-hadisi” olarak gördüÄŸünüz ve öyle görmeyenleri ise hadis düÅŸmanı olarak ilan ettiÄŸiniz takdirde siz de sapmış olursunuz.

 

Saddam’ın yanında yer almayı Sünnilik ve Esed’in yanında yer almayı Åžiilik gördüÄŸünüz zaman da sapmış olursunuz. Ve dahası… Ä°ster adınıza Mümin-Müslüman, ister Sünni, ister Åžii, ister Hizbullah, ister Sofi ve ister baÅŸka bir ÅŸey deyin, bu iddiaların hiçbiri baÅŸlı başına sizi-bizi kurtarmaya yetmeyecektir. Söz ve amellerimizin de Ä°slam’a uyması gerekir.

 

Müslüman olabilirsiniz, ama masum bir insanı öldürdüÄŸünüzde, katilsiniz. Müslüman olabilirsiniz, ama bir insana iftira attığınızda, müfterisiniz. Müslüman olabilirsiniz, ama Hz. Muhammed (sav)’e ait olmayan bir sözü ona atfettiÄŸinizde, kendi peygamberinize iftira etmiÅŸ olursunuz. Müslüman olabilirsiniz, ama zina ederseniz, adınız zâni ve rüÅŸvet alıp verirseniz, adınız rüÅŸvetçidir. Yani, anlayacağımız, ister bilelim veya ister bilmezden gelelim, her fiilin bir adı var. Sözlerimi bir çaÄŸrı ile noktalamak istiyorum: Gelin, her birimiz kendi özümüze soralım ve bütün aidiyetlerimizi ( etnik, mezhep, meÅŸrep, parti vs.) de içeren cevabımızın iman ettiÄŸimizi söylediÄŸimiz Kur’an ile ve O’nun mükemmel uygulayıcısı olan ve peygamberimiz dediÄŸimiz Hz. Muhammed’in hayatı ile ne derecede örtüÅŸtüÄŸüne bir bakalım.

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

H24 Haber H24 Haber infokariha.net Tüm Yazıları

BENZER HABERLER