VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 24 February 2020 17:24:25

0 Yorum

Kez Okundu.

Müslümanların Pratik Ahlak Sorunu

Müslümanların Pratik Ahlak Sorunu

Müslümanların Pratik Ahlak Sorunu

Sorun; Åžii veya Sünni olmak, gelenekçi veya modernist olmak, tasavvuf ehli veya karşıtı olmak deÄŸil; salih ameli yani pratik ahlakı ıskalamaktır.

 

Ä°slam düÅŸüncesinin yeniden ihyası ve örnek bir toplum düzeni modelinin oluÅŸturulması hususu son iki yüzyıldır tartışıldı, tartışılmaya da devam ediyor.

ÇeÅŸitli ekollerin kendi anlayışları üzerinden geliÅŸtirdikleri çözüm önerilerinin hiçbirinin pratik bir toplumsal örnekliÄŸe tekabül ettiÄŸine ÅŸahit olamadık.

Sahabeye büyük ölçüde masumiyet atfeden, asr-ı saadet örneklemesini sürekli gündemde tutan, tarih boyunca nispeten kaderci ve egemenlerle uzlaÅŸan bir duruÅŸu tercih eden Sünni anlayışın hakim olduÄŸu Müslüman toplulukların bugünkü manzarası ortadadır.  Ayrım yapmadan tüm sahabeyi, mezhep imamlarını, tarihe malolmuÅŸ siyasi/dini ÅŸahsiyetleri rol model olarak sunan Sünni gelenek günümüzde örnek bir ahlak toplumu oluÅŸturmayı baÅŸaramamıştır.

Åžii geleneÄŸin de durumu Sünni gelenekten farksızdır. Ä°slam tarihini ehl-i beyt üzerinden okuyan, ehl-i beyt imamlarının örnekliÄŸini sürekli iÅŸleyen, Kerbela kıyamının duygusal atmosferini ruhlara kazımaya çalışan Åžii anlayışın örnek bir toplum inÅŸa edemediÄŸine ÅŸahit oluyoruz. 1979 Ä°ran Ä°slam Ä°nkılabı siyasi ve askeri olarak Müslümanları iktidara taşıdı ise de, bu inkılabın ahlaki dönüÅŸümü yeterince saÄŸlayamadığını ifade etmemiz gerekir.

Tasavvuf ehli Müslümanların hem bireysel hem de toplumsal açıdan ciddi bir örneklik sorunu yaÅŸadığını söylememiz abartı deÄŸildir.

DiÄŸer taraftan Ä°slam dünyasında ve ülkemizde Kur'an'a yeniden dönüÅŸ yaparak tasavvurları düzeltmeliyiz diyen Mutezili anlayışın etkisi altındaki Müslümanların yaÅŸamlarının da bir örnekliÄŸe tekabül ettiÄŸini göremiyoruz.

Sorun; Åžii ya da Sünni  olmak deÄŸildir. Sorun; tasavvuf ehli ya da karşıtı olmak deÄŸildir.

Sorun; duyguların aklı ya da aklın duyguları galebe çalması deÄŸildir.

Sorun; peygamberimizin vefatı sonrası oluşan teolojik tartışmalar değildir.

Sorun; "Salih Amel"i yani "pratik ahlak"ı ıskalamak olarak özetlenebilir.

Her ekolün içinde istisna da olsa ahlak abidesi insanlar mevcuttur. Ancak ahlak genelleÅŸemezse ya da ahlaksızlık istisna kılınamazsa örnek bir ahlak düzeninden bahsedemeyiz. Bugün tam da sorunumuz budur.

Åžu tespiti net olarak yapabiliriz: Müslümanları mensubu oldukları mezhep ya da meÅŸrep ahlaklı kılmaya yetmiyor.

Allah (c.c) Kur'an'ı Kerim'de temel olarak iman ve salih amelin altını çiziyor. Bakara Suresi 62. ayette Allah'a ve ahirete iman eden ve salih amel iÅŸleyen ehl-i kitaba dahi açılan umut kapısı, bize Allah nezdindeki önem sıralamasını göstermiyor mu?

Peygamberimizin (SAV) "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" ifadesi bizim için yeterli bir mesaj deÄŸil midir?

O halde "Ne yapılması gerekiyor?" sorusunu doğru cevaplamalıyız.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Ne Yapılmalı?

Müslümanlar kısır mezhebi ve düÅŸünsel tartışmaları bir kenara bırakmalıdır. Mutlak manada ÅŸirke taalluk etmeyen hususlarda farklılıkları normal kabul etme olgunluÄŸuna eriÅŸmeliyiz. Kur'an'ın  muhkem ayetleri üzerinde hemfikir olan herkesi kardeÅŸimiz olarak görmek durumundayız.

Farklı mezhep ya da ekollerin duygu ve düÅŸünceye verdikleri ağırlıkların da farklı olduÄŸunu biliyoruz. Buna dayalı tartışmalar kardeÅŸlik hukuku çerçevesinde ve belirli seviyelerde yürütülebilir. Önemli olan ihtilafın tefrikaya dönüÅŸmemesidir.

Temel sorunun düÅŸünce ve duygularda deÄŸil, amelde olduÄŸunu tespit etmeliyiz. Bunun için peygamberimizin Mekke'deki Müslüman ÅŸahsiyeti ve cemaati inÅŸa sürecini ve Medine'deki toplumsal düzen kurma sürecini günümüze nasıl taşıyacağımızı sorgulamak zorundayız.

Mekkeli müÅŸriklerle günümüz dünyasına egemen olan müÅŸriklerin deÄŸerler sistemi ve pratikleri arasında çok büyük benzerlik vardır. Her iki müÅŸrik sistem servet ve statüyü kutsama, her türlü arzuyu sınırsız gerçekleÅŸtirme özgürlüÄŸü üzerine bina edilmiÅŸtir.

Bugünün müÅŸrik ahlakını "kapitalist ahlak" olarak isimlendirebiliriz. Kapitalist ahlakla hesaplaşılamadığı sürece insanlığın içinde bulunduÄŸu buhrandan çıkışı söz konusu olamayacaktır.

Kapitalist ahlakla mücadelede iki boyutu birlikte dikkate almamız zorunludur. Birinci boyut insanın içsel dinamiklerine dayalı olan nefis terbiyesidir. Ä°kinci boyut ise insanın dışındaki dinamiklerle iliÅŸkili olan toplumsal düzenin arındırılmasıdır.  Bu boyutlardan sadece birisi üzerine kurulan ya da birisini erteleyen mücadele yöntemlerinin baÅŸarı ÅŸansı yoktur.

Günümüz Ä°slam coÄŸrafyasında iki boyutun da arızalı olduÄŸunu müÅŸahede ediyoruz.

Dindarlık büyük ölçüde bazı ritüellere indirgenmiÅŸ durumda... Dindar olmak ahlaklı olmak anlamına gelmiyor. Namaz, oruç ve diÄŸer ibadetler bizi Ä°slam ahlakına ulaÅŸtırmıyor.  YoÄŸun nafile ibadetler bile günlük hayatımızı kapitalist yaÅŸam felsefesinin etkisinden kurtaramıyor.

Dindar insan, nefis terbiyesini birkaç nafile ibadetin ifası ile saÄŸladığını zannediyor.  Kendisini Ä°slam ahlakı üzerinden teorik bir sorgulamaya tabi tutsanız, tüm ahlaki deÄŸerleri önemseyen bir kiÅŸilik ile karşılaÅŸacağınız muhakkak... Ancak iÅŸ pratiÄŸe geldiÄŸinde ciddi boyutta bir zaafiyet yumağı ile yüzleÅŸiyoruz.

Bu iki yüzlü duruÅŸun temelinde dinin yanlış anlatılması ve anlaşılması olduÄŸu tezine katılamıyorum.  Problemin özünde öncülük yapan ÅŸahsiyetlerin yanlış örnekliklerinin yattığını düÅŸünüyorum.

Kanaat önderleri sahip olduklarını iddia ettikleri ilim ve hikmeti "hal"e dönüÅŸtüremiyorlar. Topluma güzel örneklik oluÅŸturacak bir yaÅŸam ve duruÅŸtan uzaklar...

YaÅŸam ve duruÅŸlarındaki ciddi boyutlardaki zaafiyetler sakat bir dindarlık anlayışının yolunu açıyor.

Kimi lüks yaÅŸamı ile, kimi günahları mübahlara çeviren tevilleri ile, kimi iktidar iliÅŸkileri ile, kimi geleneÄŸi ya da modernliÄŸi kutsayarak, kimi adalete deÄŸil zulme meylederek, kısacası dünyevileÅŸmiÅŸ ve ahlaki erozyona karşı duyarlılığını yitirmiÅŸ bir tavır ile toplumu yanlış yönlendiriyorlar.

Ä°slam dünyasının günümüzdeki en önemli sorunu, yaÅŸamı ve duruÅŸu ile örnek "hal ehli" önderlerin eksikliÄŸidir. Rahmetli Ä°mam Humeyni, Åžeyh Ahmet Yasin gibi önder ÅŸahsiyetlerin sayısının artması ve coÄŸrafyamızın her tarafında öne çıkmaları halinde; dindarların ahlaksızlık hastalığından kurtulacağına, ümmetin tüm insanlığa örnek olacak bir seviyeye yükseleceÄŸine ve adil bir dünya düzeni inÅŸa edileceÄŸine inanıyorum.

Geçen hafta bir televizyon kanalında ülkemiz Müslümanlarının farklı gruplarını temsil eden iki ilim adamının son derece seviyesiz tartışması zihinlerimizdeki tazeliÄŸini koruyor. Biri geleneÄŸi, diÄŸeri modernliÄŸi temsil eden bu  iki kiÅŸinin genelde topluma, özelde dindarlara nasıl bir örneklik teÅŸkil edeceÄŸi sorusu bile baÅŸlı başına trajikomiktir.

"Bu ülkenin insanları büyük ölçüde dindardır" ya da "Muhafazakarlar bu ülke halkının %70'ini oluÅŸturur" önermeleri, Türkiye'de örnek bir toplum ve düzen olduÄŸuna iÅŸaret etmiyor. "Cennete gireceÄŸiniz kesinleÅŸse hemen ölümü tercih eder misiniz?" sorusuna %65 hayır, %15 evet diyen bir toplum gerçeÄŸi ile yüz yüze olunulduÄŸunun teÅŸhis edilmesi ve yukarıda çizilmeye çalışılan çerçevede doÄŸru bir tedavi uygulanması zorunludur.

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

Serdar  DUMAN Serdar DUMAN h24habrgmail.com Tüm Yazıları

BENZER HABERLER