VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 11 April 2021 02:12:18

0 Yorum

Kez Okundu.

Kemalettin ERBAKAN ile ozel

Necmettin Erbakan'ın kardeÅŸi Kemalettin Erbakan Ä°stanbul seçiminin iptali için böyle dedi Siz kaybettiÄŸinizi kabul etmiyorsunuz Necmettin Erbakan'ın kardeÅŸi Kemalettin Erbakan Ä°stanbul seçiminin iptali için böyle dedi Siz kaybettiÄŸinizi kabul etmiyorsunuz 16.05.2019 Kemalettin Erbakan… Erbakan Hoca’mızın kardeÅŸi. Geçen günlerde Kemalettin Bey’in bir kitabından haberdar oldum. Adı Etrafındakiler-1 olan kitap çok ilgimi çekti. Kitaptan bazı bölümleri sizler için alıntıladım. Kemalettin Bey’le bir söyleÅŸi de yaptık. Biraz yıllar önce çıkan kitabından, biraz yeÄŸeni Fatih Erbakan’ın kurduÄŸu partiden, biraz Saadet Partisi’nin siyasetini nasıl bulduÄŸundan konuÅŸtuk. Kendisi ve ailesiyle ilgili bir cümle yazmak istiyorum. Kemalettin Bey ve ailesi; hayatlarının her döneminde zarafet ve asaletlerinden taviz vermemiÅŸ istisna insanlar. Hem söyleÅŸi hem bu duruÅŸ için teÅŸekkür etmek istiyorum. Biraz uzun bir yazı oldu ama, güzel oldu. Önce kitabının isminin neden ETRAFINDEKÄ°LER olduÄŸundan bahsedelim. “Ä°nsanın etrafındakiler, o kadar tesirli olabiliyor ki zaman geliyor, onları siz seçmiyorsunuz; onlar istedikleri insanları size veriyor. Bir misal vermek gerekirse 1950-1957 yılları arasında Necmettin Erbakan’ın etrafındakiler, kendisinin devam ettiÄŸi gruplardan seçtiÄŸi ve kendisine yakın insanlardan oluÅŸuyordu. Bunların ÅŸahsi bir beklentisi yoktu. Ä°nanç kardeÅŸliÄŸi baÄŸlarıyla birbirlerine baÄŸlanan insanlardı her biri. Dostların kendi aralarında herhangi bir beklentisi ve çekememezliÄŸi de yoktu. Yıllar geçip de bazı menfaat ve mevkii imkânları ortaya çıkınca bu ihlâs azaldı. Fakat insanın, bu yavaÅŸ ve derinden yaÅŸanan deÄŸiÅŸimi fark etmesi, hatta kabul etmesi hemen hemen imkânsızdır. Ä°ÅŸte bu yüzden en büyük tehlike 'ETRAFINDAKÄ°LER'dir. Bu deÄŸiÅŸikliÄŸi takip edip vaktinde tedbir alabilmek çok çok zor bir imtihandır.” Kemalettin Bey, aÄŸabeyi Necmettin Erbakan’la çocuklarına dair hatırasını ÅŸöyle anlatıyor; “ 7-8 yaÅŸlarındayken tek başına bir ÅŸeylerle oynamak veya bir ÅŸeyler yapmak istiyordum. KardeÅŸlerim arasında bile olsa paylaÅŸmak veya oyunların kurallarına uymak mizacıma zor geliyordu. Mesela dükkâncılık oynarken oyunun baÅŸlaması gibi hususlarda Necmettin Erbakan kendisini doÄŸal baÅŸkan ilân ederdi. Ben tek başıma oynamak isterken o ne yapar eder, beni de oyuna katılmaya zorlardı. Ben bazen Necmettin AÄŸabeyimin baÅŸkanlığına itiraz ederdim. O zaman seçime giderdik. Tabii bu da sıkıntılı bir durumdu. Çünkü kurallara göre kimse kendisine oy veremiyordu. Seçim benim itirazım nedeniyle yapıldığı için ben Necmettin AÄŸabeyime oy vermiyordum. Kimin kime oy vereceÄŸini kestirmek ve ona göre tercihte bulunmak gerekiyordu. AÄŸabeyim, diÄŸer kardeÅŸlerimin oylarını zaten alıyordu. Necmettin AÄŸabeyime oy veren kardeÅŸimi bulmam gerekiyordu ki, 2’ye 2 kuraya kalalım. Kurada dördümüz oluyorduk. Bunu önlemek için de Necmettin Erbakan bana oy veriyordu. Ben kendime oy veremediÄŸim için, diÄŸer iki kardeÅŸimden aldığı oylarla baÅŸkan oluyordu. Bu olaylar bana çocukken seçimler ve demokrasi hakkında bir güvensizlik meydana getirmiÅŸtir. Yani demokraside seçim çözüm deÄŸil, seçimin ÅŸartları çözümdür. “ Etrafındakiler kitabından aktarmak istediÄŸim bir bölüm; “Yekta Dümer AÄŸabeyimiz vardı bize bir kitap hediye etti. Âdetim vesilesiyle kitabın ortasından bir yer açtım. Orada ÅŸunu okudum; Hz. Ebu Bekir halife olduktan sonra devesi ile bir yere giderken devenin yuları düÅŸmüÅŸ. Deveyi çöktürmüÅŸ. Yuları alıp tekrar yoluna devam etmiÅŸ. Aynı olay birkaç defa tekrar edince yanındakiler, 'Ey Halife, biz yanında bu hizmet için bulunuyoruz. Sen zahmet etme, biz verelim' demiÅŸler. HZ. Ebu Bekir 'Ben Paygamberimiz’den duydum ki kendi yapabileceÄŸin bir iÅŸi baÅŸkasından isteme.' Bu benim hayat düsturum oldu, hâlen de dikkat ederim. Suyumu kendim alırım, elbisemi kaldırırım, muayenehanede aldığım her aleti mutlaka yerine koyarım. Bir zamanda ütü de yapmaya kalkınca evdekiler 'Bizim yaptığımız ütüyü beÄŸenmiyor musun' ÅŸeklinde alınınca alanı biraz daralttım.” GÜLEN: BANA BÄ°R ÅžEY YAPAMAZLAR Kemalettin Bey, Fethullah Gülen’le nasıl tanıştığını da anlatıyor kitabında; “ Tahtakale’de saatçilik yapan Ali Güneri, takriben ihtilalden bir buçuk ay sonra bana telefon etti. AkÅŸam misafiri ile ziyarete geleceÄŸini söyledi. Yanında akrabası ve misafiriyle birlikte üç kiÅŸi geldiler. Misafiri baÅŸtan aÅŸağı koyu renk giysili, koyu renkli dar bir pantolon üzerine balıkçı yaka bir kazak ve başında bir kar baÅŸlığı vardı. Kendini Fethullah Gülen olarak tanıttı, ÅŸaşırdım. Kendisi arandığını, mecburen bu kıyafetle dolaÅŸtığını söyledi. Ä°htilalin ÅŸiddet ve özelliklerinden söz etti ve Necmettin Erbakan’a yapılan muameleden rahatsız olduÄŸunu söyledi. TeÅŸekkür ettim. Bir iki saat sohbet ettik. Gitmek istediklerinde sokaÄŸa çıkma yasağını ve arandığını hatırlatarak kendileri için yer yatağı hazırlanabileceÄŸini söyledim. Kabul etmedi. 'Bana bir ÅŸey yapamazlar' dedi. SokaÄŸa çıkma yasağına raÄŸmen gittiler. Neye güvendiklerini anlayamadım. Ziyaretini de geçmiÅŸ olsun ziyareti olarak deÄŸerlendirdim.” Kitaptan son olarak alıntı yapacağım hatıra o dönem Milliyet Gazetesi’nin sahibi olan Abdi Ä°pekçi ile ilgili… “14 Åžubat 1977’de Milsan kurulduÄŸunda, makineleri verecek olan TabaÅŸ A.Åž’nin patronu Ergin Algan, istediÄŸimiz makinelerin benzerlerinin Milliyet Gazetesi’nde kullanıldığını, görmek için Milliyet Matbaası’na gitmemizi teklif etti. Algan, Milliyet’in sahibi Abdi Ä°pekçi Bey’den izin almış, beraber gittik. Abdi Bey ile tanıştık 'Siz makineleri görün, sonra beraber bir çay içelim' dedi. Makineleri gördükten sonra Abdi Bey’e teÅŸekkür etmek için uÄŸradık. Çay ikram ettikten sonra ciddi bir tavır ile 'Kemalettin Bey, aÄŸabeyinizi takip ediyorum. GörüÅŸ ve inançlarınızı biliyorum. Size her noktada katılmasam da elimden gelenden fazla yardım etmek isterim. Çünkü siz halka açık bir ÅŸirket ile gazete çıkartıyorsunuz. Bu basının sermaye tekeline karşı bir harekettir. Basının, sermayenin elinde olmasına karşıyım. Onun için sizleri desteklemek benim idealimdir' diyerek fevkalade bir ilgi gösterdi. Kendisine tesisler kurulduktan sonra burada çalışacak yazarlar hakkında fikrini sordum. Bana ÅŸehadet ve orta parmağını göstererek 'Bunların arasına bir 500 lira sıkıştırıp buradan Sirkeci’ye inerseniz, arkanızda en az on kiÅŸi görürsünüz. Ertesi gün aynısını yapıp arkanızdakilerin büyük bir bölümüne, bir gün önce yazdıklarının zıddını yazdırabilirsiniz. Üçüncü gün aynı ÅŸeyi yapın. Bir kısmına kendi aleyhlerinde yazdırabilirsiniz. Bütün bunlardan kurtulmak basında sermaye hâkimiyetine son vermek ile mümkündür' diyerek gayet realist bir manzara çizmiÅŸ, tavsiyede bulunmuÅŸ ve ilave etmiÅŸti. 'Bu hususta bir sıkıntı çekeceÄŸinizi sanmıyorum' diyerek sorumu cevapladı. Birkaç ay sonra meçhul ve meÅŸ’um bir ÅŸekilde öldürülmesinde bu düÅŸünce ve inancının rolü olduÄŸuna inanırım.” "ACABA HAKÄ°KÄ° FÄ°KÄ°RLERÄ°NÄ° MÄ° SÖYLÜYOR" TEREDDÜTÜ Etrafındakiler -1 kitabınızdan anladığım kadarıyla Erbakan Hoca’nın zorlu geçen siyasi hayatında siz de kardeÅŸi olarak maddi ve manevi anlamda mücadele etmiÅŸsiniz ama hep arka planda kalmışsınız. Bu arka planda kalışın nedenini sorabilir miyim? AÄŸabeyim Necmettin Erbakan ile anlaÅŸmamız vardı. Ben ona destek olacaktım ama onun kimseye yaptıramadığı iÅŸleri yapacaktım. Milletvekili veya belediye baÅŸkanı olmayı düÅŸünmediniz mi? Ya da Erbakan Hoca sizi hiç zorlamadı mı? Katiyen…Ne o teklif etti, ne de benim böyle bir arzum oldu. Kitabınızdaki aÄŸabeyiniz Necmettin Erbakan’la çocukluk hatıralarınız adeta ileride yaÅŸayacaklarınızın provası gibi. Erbakan Hoca nasıl bir aÄŸabeydi? Evet, sistematik bir ÅŸey deÄŸildi ama ileride yaÅŸanacak günlerin provası gibi geçti çocukluÄŸumuz. Necmettin aÄŸabeyim hep istediÄŸi olsun isterdi. Ben de beraber yapalım isterdim. Seçimler yapardık. Hangi siyasi görüÅŸten olursa olsun bugün Erbakan Hoca’yı herkes zarafetiyle anıyor. Çok da zeki bir insandı. Bu zarafet nereden kaynaklanıyordu? Evdeki tatbikatın üzerinizdeki bıraktığı intiba. Bizim evimizde kavga olmazdı hiç. Çocuk da azarlanmazdı. Herkes aÄŸabeyimi çok zeki bilir ama babamız çok zeki bir insandı, annem ise babamdan daha zekiydi. YetiÅŸmemizde çok itina gösterirdi ailemiz. Biz sokaÄŸa çıkıp oynamazdık, evimize gelen arkadaÅŸlarımız da ailelerimizin belirlediÄŸi çocuklar olurdu. Bugünkü siyaset dilini nasıl buluyorsunuz? Yapılan siyaset deÄŸil; kavga. AÄŸabeyinizle ilgili en çok neyi özlüyor musunuz? Karşılıklı samimi konuÅŸmalarımızı özlüyorum. AÄŸabeyimle konuÅŸurken birbirimize söyleyeceÄŸimiz ÅŸeyleri doÄŸrudan söylerdik. Öyle alengirli bir iliÅŸkimiz yoktu. Bugün birisiyle konuÅŸtuÄŸum zaman “Acaba hakiki fikirlerini mi söylüyor?” diye tereddüt ediyorum. SEÇÄ°MÄ°N YENÄ°LENMESÄ°NÄ°N TUTARLI TARAFI YOK Kitabınızda seçimlerle ilgili bir tespitiniz var. “Demokrasilerde seçim çözüm deÄŸil, seçimin ÅŸartları çözümdür” diye. Malum yenilenmesi karar alınan bir Ä°stanbul seçimi var. Ä°stanbul seçimleri için ne düÅŸünüyorsunuz? Geçen gün partili bir arkadaÅŸla Ä°stanbul seçimini konuÅŸtuk. Ona dedim ki; “Aynı ÅŸartlarla birkaç seçim yapıyorsunuz, sonra çıkıyorsunuz bazılarını kabul edip, birini kabul etmiyorsunuz. Bunun tutarlı bir tarafı yok. Ortada bir usulsüzlük varsa hepsinde vardır. Makul bir ÅŸeyin olması gerekir. Ya seçimi tümden yenileyeceksiniz ya da yapmayacaksınız. Aksi halde siz kazandığınızı kabul ediyor, kaybettiÄŸinizi kabul etmiyor olursunuz. Bunu Halk Partisi’ni savunduÄŸum için söylemiyorum. Ortada bir sorun varsa adil bir ÅŸekilde çözmelisiniz.” Peki, bu durum tabanda nasıl karşılık bulur sizce? Cumhuriyet Halk Partisi'nin lehine olur. Saadet Partisi, genel seçimlerde CHP ile ittifak yaptığı için çok eleÅŸtiriliyor. “Erbakan Hoca’nın kemiklerini sızlatıyorlar” gibi eleÅŸtiriler yapılıyor. Bu hususta ne düÅŸünüyorsunuz? Ne ilgisi var? Necmettin Erbakan, Ecevit ile anlaÅŸmadı mı? Bir partinin bir partiyle anlaÅŸması mesele deÄŸil ki, destek alabiliyorsan anlaşırsın. Bakın, Türkiye'de particilik ideolojiden çıkıp ÅŸahsiyete dönüÅŸmüÅŸ durumda. Bugün yapılan siyaset deÄŸil, parçalanma. Düzelmez mi? Kültür meselesi. EÄŸitim sisteminde ne verirseniz onu alırsınız. EktiÄŸinizin meyvesi bu. Bugün mekteplerdeki arkadaÅŸlıklar rekabete dönmüÅŸ durumda. Fatih Erbakan’ın kurucusu olduÄŸu Yeniden Refah Partisi hakkında ne düÅŸünüyorsunuz? Parti kurmadan önce size danıştı mı? Hayır danışmadı. Ben Fatih’e geçmiÅŸte söyledim; "Senin yapman gereken babanın kurduÄŸu partide çalışıp mücadele etmektir." Necmettin Erbakan’ın bir ideolojisi vardı. KurduÄŸu hiçbir parti yeni parti deÄŸildi. Bir önceki partinin devamı idi. Sanırım o sizi deÄŸil kitabınızın giriÅŸinde yazdığınız gibi “ETRAFINDAKÄ°LER”i dinledi. Peki, Erbakan Hoca yaÅŸasaydı, böyle bir ÅŸeye izin verir miydi? Bilemem. Türkiye siyasetinde bazı ÅŸeyler farklı olabilir miydi? Kime tesir edecekti? GÜLEN'Ä°N O SÖZÜNÜN ANLAMI Kitabınızda Fethullah Gülen’le ilgili anılarınıza da yer vermiÅŸsiniz. Ä°htilal sonrası Erbakan Hoca’ya yapılanlara üzüldüÄŸünü ifade etmiÅŸ size. O gün samimiydi sizce? Erbakan Hoca’ya yapılanlara üzüldüÄŸünü söylemesi bize yaklaÅŸma gayesiydi. Bir bahaneydi. Sıkıyönetim olduÄŸu bir zamanda “Bana kimse dokunamaz” diyordu. Bunun anlamı “Ben bu adamlarla beraberim” demektir. Hiç anlaÅŸamazlar mıydı Erbakan Hoca’yla? Gülen, kimin adamı? Mümkün müydü Necmettin Erbakan'la anlaÅŸması. Kitabınızda Abdi Ä°pekçi ile anlattığınız anınız beni çok etkiledi. Kitabın giriÅŸ kısmında yer verdiÄŸiniz hikâyenizi okurlarımızla da paylaÅŸtım. Türkiye olarak o gün baÅŸardığımızı bugün neden baÅŸaramıyoruz sizce? Ä°nsanların psikolojik yapıları farklıydı eskiden. Bir insan bir ÅŸeye inandığı zaman sonuna kadar giderdi. Yani “Ahmet geldi öyle davranayım, Mehmet geldi böyle davranıyorum.” yoktu. Ä°nsanlar inandığı ÅŸeyde samimiydiler. Bugün ideolojik baÄŸlılık yok. Yani bir ideolojiye inanıyor görünüyor ama aksi her ÅŸeyi de yapabiliyor. Ä°nancına inanmıyor insanlar. Bu içinde bulunduÄŸumuz çağın sorunu mu sizce? Hayır! EÄŸitim sorunu. Bir insanı yetiÅŸtirirken neyi kriter olarak alıyorsunuz. Bu önemli. Åžahsiyet sahibi olmak meselesi… Siz çocuÄŸunuzu kendisine göre deÄŸil size göre yetiÅŸtirirseniz ÅŸahsiyet sahibi olmaz. ÇocuÄŸunuzu ideolojinizin bir parçası yapamazsınız, çocuk kendi isterse parçası olur, istemezse olmaz. Siz ancak ona doÄŸru yolu göstererek yardımcı olabilirsiniz.

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

H24 Haber H24 Haber infokariha.net Tüm Yazıları

BENZER HABERLER