VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 17 October 2021 10:39:09

0 Yorum

Kez Okundu.

HoÅŸ Geldin Ey Sevgili Peygamberim!

HoÅŸ Geldin Ey Sevgili Peygamberim!...

H24/Prof.Dr.Bayram ALTAN

Bundan 1450 sene önce Rebiülevvel ayının 12. Gecesi (pazarı pazartesiye baÄŸlayan gece) tan yeri aÄŸarmaya baÅŸlarken Cenab-ı Hakkın: “Ey Peygamber, biz seni hakikaten bir ÅŸahit, bir müjdeci ve bir korkutucu ve Allah’a O’nun emri (ve tesiri) ile bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.” buyurduÄŸu Sevgili Peygamberimiz bu dünyayı ÅŸereflendirdiler.

HoÅŸ geldin ya Resulallah!...

HoÅŸ geldin ya Habiballah!...

HoÅŸ geldin ya Hayru’l Alemin!...

HoÅŸ geldin ya Rahmeten Li’l Alemin!...

HoÅŸ geldin ya Hatemü’l-Enbiya!....

HoÅŸ geldin ya Seyyide’l Evveline ve’l Ahirin!...

Peygamberimizin dünyaya teÅŸrifleri diÄŸer peygamberlerinki gibi olmamış dünya çapında bazı harikulade durumlar meydana gelmiÅŸtir: Asırlardan beri yanmakta olan Mecusilerin tapınağındaki ateÅŸ sönmüÅŸ...

1-Sava Gölünün suyu çekilmiÅŸ...

2-Kisra’nın sarayında 14 sütun yıkılmış....

3-Kabede bulunan 360 put yüz üstü yere düÅŸmüÅŸ...

4-Herkeste bir ÅŸaÅŸkınlık ve her tarafta bir baÅŸkalık görülmüÅŸtür. Åžu bir gerçektir ki; Yıkılan Kisraların sarayı deÄŸil, Sava Gölü deÄŸil, bütün Ä°ran’ın saltanat ve ihtiÅŸamı, Bizans’ın satveti ve Çin’in azameti idi. Sönen ateÅŸ Mecusilerin ateÅŸlerinde parlayan alevler deÄŸil, bütün dünyadaki küfür ve ilhad ateÅŸi idi. Ve kuruyan ÅŸey, putperestliÄŸin tahakümü, ZerdüÅŸtlüÄŸün kuvveti ve Teslis inancının (Hırıstiyanlığın) üstünlüÄŸü idi.

Peygamberimizin doÄŸduÄŸu yıllarda dünya ve öncesinde en huzursuz çaÄŸlarını yaşıyordu. Hiçbir yerde huzur ve sükun kalmamıştı. Asyai Avrupa, Afrika, Arabistan; taht ve saltanat kavgalarıyla çalkalanıyordu. Her yerde kanlı çatışmalar vardı. Ä°nsanlık bunalmıştı. O yüzyıllarda insanlar; din, ahlak ve sosyal yaÅŸayış bakımından periÅŸan bir haldeydi.Ä°nsanlardan bir kısmı ateÅŸe, güneÅŸe ve yıldızlara tapıyor, bir kısmı da aÄŸaçtan, taÅŸtan ve helvadan yaptığı putlara “Ä°lah” diye yalvarıyordu.

Ä°lahi dinlerin asılları bozulmuÅŸ, Hırıstiyanlık ise arzu edileni yerine getirememiÅŸti. Sosyal yaÅŸayış bakımından insanlar; asiller, köylüler ve köleler dye sınıflara ayrılmıştı. Kadına eÅŸya gözüyle bakılıyor, adeta elden ele satılıyor, bazı yerlerde de kız çocuklara diri diri kumlara gömülüp öldürülüyordu. Her yerde kuvvetliler zayıfları eziyor, hak ve hukuka asla riayet edilmiyordu. Dünyada mal, can ve namus emniyeti kalmamıştı. Bu vahÅŸet, dalalet ve cehalet çağı daha ne kadar devam edecekti? Bu muzdarip insanlara yol ve yön gösterecek eÅŸsiz bir kurtarıcı, doÄŸru yol gösterici, müjdeleyici bir rehber, bir önder gerekiyordu.

Ä°nsanlar, kendilerini kurtaracak yeni bir önderini bekliyordu. Ä°ÅŸte beklenen zaman geldi. Ä°lahi irade tecelli etti. Ve bundan 1450 yıl önce miladi 571 yılında Hazreti Muhammed(s.a.v) “ ALEMLERE RAHMET” olarak dünyaya geldi. O gün Hz. Amine Validemiz: “Ben diÄŸer kadınlar gibi hamilelik zahmeti çekmedim. Hamilelere arız olan aÄŸrıları ve sızıları görmedim. Fakat bir gece rüyamda bir kimse gelerek: “Ya Amine, muhakkak ÅŸunu iyi bil ki sen Hayrul Alemin ile hamilesin. Çocuk dünyaya teÅŸrif buyurduÄŸu zaman adını “MUHAMMED” koy, dedi.” Vakit yaklaşınca Hz. Amine’nin gözlerindeki perde kaldırılmış, cennet hurilerini ve Melekleri seyretmiÅŸ, ayrıca birçok harikulade halleri de görmüÅŸtü. O gece Abdulmuttalib Mescid-i Haram’ da Allah’a teveccüh ve münacaat üzere iken bir ses iÅŸitmiÅŸ. Bu ses, Peygamberimizin sünnetli ve göbek bağı kesik olarak dünyaya teÅŸrif buyurduÄŸunu müjdelemiÅŸ. Bu mübarek doÄŸum kurtuluÅŸ bekleyenleri sevindirmiÅŸ, düÅŸmanları ise korkutmuÅŸ ve kahretmiÅŸtir. Abdulmuttalib torununun doÄŸumunu duyunca çok sevindi ve hemen bir ziyafet verdi.

KureyÅŸin ileri gelenleri Abdulmuttalib’e: “Torununa ne ad verdin?” diye sordular.

O da: “Muhammed” cevabını verdi. KureyÅŸin ileri gelenleri: - Atalarında böyle bir isim yoktur, niçin torununa bu ismi verdin? dediler.

Abdulmuttalib: 

Umarım ki onu gökte Hak, yerde ise halk pek çok sevecektir, cevabını verdi.

Peygamberimizin en çok zikredilen isimleri ÅŸunlardır: “AHMED, MAHMUD, MUHAMMED ve MUSTAFA(s.a.v)’dır.

Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin babası, KureyÅŸ kabilesinden Mekke reisi Abdulmuttalib’in oÄŸlu Abdullahdır. Annesi de Abdi Menaf oÄŸullarından Vehb’in kızı Amine’dir.

Doğumundan altı ay evvel babası vefat etmiştir.

Altı yaşında iken de annesi vefat etmiştir.

Sekiz yaşına kadar dedesi Abdulmuttalibin, daha sonra da ÅŸefkatli amca Ebu Talib’in yanında kalmıştır.

Mekke’ nin havası ağır ve çok sıcak olduÄŸu için çocuklara yaramıyordu. Çevredeki kabileler Mekke’ye gelip yeni doÄŸan çocukları emzirmek üzere alıp götürüyorlardı.

Bu adet gereÄŸince yine çevreden kadınlar gelmiÅŸ yeni doÄŸan çocukları almışlardı.

Peygamberimiz yetim olduÄŸu için ona uÄŸramamışlardı. Sa’d kabilesinden gelen Halime adındaki süt anne bineÄŸinin ağır yürümesi üzerine geride kalmış ve Mekke’ye geldiÄŸinde diÄŸer süt annelerin çocuklarını alıp dönmekte olduklarını görmüÅŸ. AraÅŸtırmış, yeni doÄŸan bir yetim olduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸ.

GelmiÅŸken boÅŸ dönmemek için varmış Hz. Amine’ den oÄŸlunu emzirmek üzere istemiÅŸ ve o mübarek yüzünü açtığı zaman nur topu gibi bir çocuk olduÄŸunu görmüÅŸ.

Halime, Kocası Haris ile bu nur yüzlü çocuÄŸu alarak evlerine dönmüÅŸler. Peygamberimizin teÅŸrifiyle o fakirhanede bolluk ve bereketlilik görüldü. Evde sıkıntılı günler geride bırakılarak huzur dolu günler geçirmeye baÅŸladılar.

Efendimizin süt annesi onu her ÅŸeyden kıskanıyor, bütün tehlikelerden korumaya çalışıyordu.

Peygamberimiz bir gün süt kardeÅŸi Åžeyma ile koyunları daÄŸa götürüp çobanlık yapmışlar.

Dışarıda kaldığı sürece nereye giderlerse gitsinler Cenab-ı Hakk’ ın izni ile bir bulut Peygamberimizi kızgın güneÅŸin o kavurucu sıcağından korumak için gölge ediyordu.

Åžeyma eve döndüÄŸü zaman bu durumu annesi Halime’ye anlatmıştı. Peygamberimizin çocukluÄŸu diÄŸer çocukların durumlarından mukayese edilemeyecek kadar farklıydı.

Halime’nin kocası Haris bu mübarek çocukta birçok deÄŸiÅŸiklikler görünce dayanamamış:

Halime bu getirdiÄŸin yetimin ayağı uÄŸurlu imiÅŸ. O evimize ayak bastığı günden beri hayvanlarımızın sütü, sütümüzün yağı çoÄŸaldı, evimize bereket doldu, elimiz geniÅŸledi. Ben bu çocukta baÅŸka haller görüyorum, demiÅŸtir.

Peygamberimiz, süt annesi Halime’nin yanında dört seneyi aÅŸkın bir zaman kalmıştır.

Hz. Amine çocuÄŸu süt annesinden aldıktan bir zaman sonra Beni Neccardaki akrabalarını hem de kocası Abdullah’ın mezarını ziyaret etmek maksadıyla oÄŸlunu da yanına alarak Medine’ye seyahat etti.

Peygamberimiz o zaman altı yaşında idi. Mekke’ye dönüÅŸte Ebva denilen bir köyde hizmetçileri Ümmü Eymen ile geldikleri zaman Hz. Amine orada ÅŸiddetli hastalanmış sanki öleceÄŸini tahmin eder gibi biricik oÄŸlunu anne ÅŸefkatiyle kucağına almış, gözyaÅŸları içinde baÄŸrına basmış ve ÅŸu ÅŸiiri terennüm etmiÅŸtir:

“Her yeni eskiyecek ve her ÅŸey fena bulacaktır.

Ben de öleceÄŸim fakat gam yemem, temiz bir çocuk doÄŸurdum, Dünyaya bir büyük hayır bırakıyorum.” Hz. Amine bu ÅŸiiri okuduktan sonra ruhunu Rahman’ a teslim etti. Hizmetçileri Ümmü Eymen çocuÄŸu alarak Mekke’ye geldi ve dedesi Abdulmuttalib’e teslim etti.

Dedesinin yanında bir müddet kaldı fakat dedesi yaÅŸlıydı. Seksen iki yaşına gelmiÅŸti. Onu mutlaka bir oÄŸlunun yanına bırakması gerekiyordu. Kendisi hastalandığı zaman çocuklarını baÅŸucuna topladı ve durum anlattı.

Ebu Leheb’i tepeden tırnaÄŸa ÅŸöyle bir süzdükten sonra ona ÅŸöyle dedi: “-

Senin servetin çok, zenginsin ama kalbinde merhametin az. Bu çocuk ise bir yetimdir, yüreÄŸi yaralıdır onu himaye edemezsin. Senin kaba hallerinden incinir, üzülür. Onun için bu çocuÄŸu sana teslim edemem.”

Sonra oÄŸlu Abbas’a baktı. Ona da ÅŸunları söyledi: “

Sen bu iÅŸe layıksın fakat senin ailen kalabalık, ailen çok, evlatların fazla.” Ebu Talib hemen ortaya atılarak: “

Baba gerçi ben zengin deÄŸilim ama ÅŸefkatim hepsinden üstündür elim de diÄŸerlerine nispetle yufkadır. KardeÅŸimin oÄŸluna ben bakarım” dedi.

Abdulmuttalib torununa bakarak onun da görüÅŸünü sordu: -

Hangi amcanı istersin? dediÄŸinde , Peygamberimiz(S.A.S) Efendimiz hemen koÅŸup amcası Ebu Talib’in boynuna sarılmış ve onun yanında kalmak istemiÅŸtir.

Büyüyünceye kadar amcası Ebu Talib’in himayesinde kalmıştır. Kendisine risalet görevi verilip de bu görevini ifaya baÅŸladığı zaman KureyÅŸliler Ebu Talib’ e ÅŸikayette bulunmuÅŸlar.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

O, durumu kendisine anlattığı zaman Fahri Alem(S.A.S)’in cevabı ÅŸu olmuÅŸtur:

Amca amca sen zanneder misin ki bu davayı kendiliÄŸimden ortaya attım. Ben Allah’ın Resulüyüm. Allah’ a yemin ederim, güneÅŸi saÄŸ elime ayı da sol elime koysalar (ki bu asla mümkün deÄŸildir) ben yine bu Hak davadan vazgeçmem.

Sevgili Peygamberimiz(S.A.S) Efendimiz, hayatı boyunca bu risalet görevini hakkıyla ifa etmiÅŸ, birçok sıkıntılarla karşılaÅŸtığı, müÅŸriklerin pek çok saldırılarına maruz kaldığı halde yine de insanlara doÄŸru yolu göstermiÅŸ. Hak yolunu göstermiÅŸ, bütün insanları tek Allah inancına davet etmiÅŸ, Ä°slam nurunu yaymıştır.

O gün Arabistan’ ın her tarafına yayılan Ä°slam nuru; bugün o eÅŸsiz insan, o Hatemül Enbiya’nın hürmetine bütün kainata yayılmış ve Müslümanların sayıları Allah’ın büyük bir lütfu olarak iki milyarı aÅŸmıştır.

Hac mevsimi olunca dünyanın dört bir yanından Kabe-i Muazzamayı tavaf, hac farizasını ifa ve alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (S.A.S) Efendimizin Ravza-i Mutahharelerini ziyaret için milyonlarca Müslüman o mukaddes beldelere gitmektedirler.

Bunu Peygamberimiz(S.A.S) Efendimiz asırlar evvel bir mucize olarak haber veriyor:

“Benden sonra (ümmetimden) bir takım insanlar gelecektir ki onların her biri beni görmek için evini, malını vermeye can atar.”

Sana sonsuz salatü selam olsun ey Allah’ın Peygamberi!...

Sana sonsuz salat ve selam olsun ey Allah’ın Habibi!...

Sana sonsuz Salat ve selam olsun ey Kainatın Efendisi!...

Sana sonsuz salat ve selam olsun ey ÅŸefaat sahibi!...

Sana sonsuz salat ve selam olsun ey eÅŸsiz insan!...

Peygamberimiz Hazreti Muhammed(s.a.v)e yalnız müslümanlar deÄŸil, sonraki zamanlarda yaÅŸayan ve ayrı dinden olan yazarlar, Bilim adamları bile hayran olmuÅŸlardır.

Alman Edebiyatının en büyük ve en ünlü yazarı Goethe, Sevgili Peygamberimzden söz ederken ÅŸöyle söylüyor:

“Bizler Avrupa milletleri, medeni imkanlarımıza raÄŸmen Hz. Muhammed’in son basamağına varmış olduÄŸu basamağın daha ilk basamağındayız. KuÅŸkusuz hiç kimse bu yarışmada onu geçemeyecektir”.

Ünlü Fransız ÅŸair ve Devlet Adamı Lamartine de Peygamberimizin yüceliÄŸini bir cümle ile ÅŸöyle anlatıyor:

“Ä°nsanların büyüklüÄŸünü ne ile ölçerlerse ölçsünler, dünyada Hz. Muhammed’den daha büyük kimse olmamıştır”.

Prens Bismark da Hz. Muhammed’in çaÄŸdaşı olamadığı için üzüldüÄŸünü ÅŸu cümlelerle ifade ediyor:

“ Sana muasır olamadığım için üzgünüm ey Muhammed!...

Senin manevi huzururnda hürmetle eÄŸilirim” 1450. DoÄŸum Günün kutlu olsun Ey Allah’ın Resulü!...

HoÅŸ geldin Aziz Peygamber!...

Dünya döndükçe günün hemen her saatinde minarelerden önce Allah’ın, sonra da senin adın duyuruluyor...

Sana binlerce salat ve selam okunuyor... Sana ümmet olduÄŸumuz için Ä°FTÄ°HAR ediyoruz!...

Dünya durduÄŸu müddetçe senin tyaktığın hidayet meÅŸalesi asla sönmeyecektir!...

TebliÄŸ ettiÄŸin Ä°slam, her geçen gün yeryüzüne yayılacak, insanlar aydınlanacak ve akın akın hidayete erecek, kalpleri senin eÅŸsiz sevginle dolacaktır!...

Ey Allah’ın Resulü, dünya durduÄŸu müddetçe senin senin GÜL kokunu teneffüs edeceÄŸiz. Çünkü; GÜL , “ sevgiyi, muhabbeti, hoÅŸgörüyü, dostluÄŸu, merhameti, iyi niyeti, tebessümü, güler yüzlülüÄŸü, doÄŸru yolu, hidayeti ve aydınlığı” ifade eder.

Toraktan açan güllerle deÄŸil, milyarlarca müslümanın gönlünde açan güllerle iftihar ediyoruz. .

 Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri bu konuda ÅŸöyle diyor: “ TOPRAKTAN BÄ°TEN GÜLLER SOLAR GÄ°DER, FAKAT GÖNÜLDEN BÄ°TEN GÜLLER DAÄ°MÄ°DÄ°R”. Gülde, fıtri bir tebessüm vardır. Onun için GÜL, gönlünde Sevgiye yer veren herkes tarafından sevilir.

Ä°slam Ülkelerinde GÜL, Alemlere Rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizi temsil eder.

Gerçekten Allah’ın Resulü bir GÜL’dür, hem de Güllerin Efendisi !

Bütün insanlığa gül dağıtan bir Peygamberdir. Gül gibi tertemiz ve munistir.

Senin sevgisiyle yanıp tutuÅŸan mü’minler, çevrelerine pozitif enerji yayarlar.

KarşılaÅŸtıkları dostlarını mütebessim bir çehre ile selamlarlar.

Milyonlarca Müslüman, Senin sevginle Kabe’yi tavaf eder. Sayıları iki milyara yaklaÅŸan günümüz Müslümanları, Senin sevgisine nail olabilmek için salat-ü selam okur.

Asırlardan beri inanan insanların kalpleri Senin sevginle çarpıyor, gözler Senin hasretiyle yaÅŸarıyor. Fikirler, düÅŸünceler , Senin sevgisiyle berraklaşıyor, ruhlar Senin sevgisiyle huzur buluyor.

70’li yılların başından beri rahle-i Tedrisinde bulunmaktan büyük feyiz aldığım ve onur duyduÄŸum, yakın tarihte Rahmet-i Rahman’a kavuÅŸan Üstadım Seyyid M. Avni (Avnullah) ÖZMANSUR Hocam,

“ ÇAÄžLARI AYDINLATAN YÜCE PEYGAMBER”

baÅŸlıklı uzunca bir ÅŸiirinin birkaç mısrasında bakınız ne diyor: Seni ne kadar sevsek, seni ne kadar övsek; Bir hiç kalır yanında, acaba nasıl etsek?

Acaba nasıl etsek, nasıl etsek acaba?

Tüm kirlerden arınsak, kavuÅŸabilsek Sana!

Bir ah etsek de yansak, bir ah etsek de yansak;

Ve huzuruna varıp ayağına kapansak…

O mübarek yüzünü, yüzümüze çevirsen; Ve baksan yüzümüze, “Razıyım sizden” desen!

Ä°ÅŸte o zaman kalpler, itminan olur ancak;

Ya Resulallah! Bu an nasıl mümkün olacak?

Gerçekten de Çağını deÄŸil, kıyamet gününe kadar gelmiÅŸ ve gelecek bütün çaÄŸları aydınlatan Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.av) i anlatan ve O’nun sevgisini mısralara döken Üstadımın bu güzel ÅŸiirden sonra diyorum ki;

“ Mürekkebinden gül kokmayan kalemden ve kalbinden gül bitmeyen insandan hayır gelmez. “

Rabbim, bizi Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)in nurlu yolundan, izinden ve çığırından ayırmasın. Ve ebedi alemde ÅŸefaatine nail eylesin

 (Amin)

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

Bayram ALTAN Bayram ALTAN h24habrgmail.com Tüm Yazıları

BENZER HABERLER