VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 02 June 2021 17:16:25

0 Yorum

Kez Okundu.

Gündoğan Uyarsan Düşersin

Uyarsan düÅŸersin! 

 H24/Ekonomi

Ekonomik sistemin ancak tam istihdamda dengeye ulaÅŸabileceÄŸi söylenir 

Ä°stihdam meselesinin insani tarafının eksikliÄŸi diÄŸer bazı göstergelerle telafi edilmeye çalışılır. Asgari ücret, açlık sınırı gibi

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Mete GündoÄŸan  ekonomi ve geliÅŸmiÅŸlik üzerine yazdı. Mevcut ekonomi anlayışının temelinde kurumsallık vardır.

Takip edilen veriler de bu kurumsallığı koruyup gözeten verilerdir. Ekonomi, bu verilerin iyileÅŸtirilmesi çabalarının bir toplamıdır. Ä°nsanın refah ve mutluluÄŸu ise tüm bu çabaların dolaylı bir sonucudur. Yani ekonomi iyi olursa insanların da müreffeh ve mutlu olacağı düÅŸünülür. Evet, kurumsal yapılar güçlü olunca insanın da güçleneceÄŸi varsayılır.

Ekonomik sistemin ancak tam istihdamda dengeye ulaÅŸabileceÄŸi söylenir. Aslında bu da demektir ki kurumsal yapı tam istihdamda en güçlü seviyesine ulaşır. Dolayısıyla tam istihdam ile ilgilenmenin temel gerekçesi insanın refah ve mutluluÄŸu deÄŸil ekonominin kurumsal yapısının güçlendirilmesidir.

Tam istihdam emek üzerinden tanımlanır. Emek üzerinden tanımlandığı için de doÄŸrudan doÄŸruya insanı, insanın refah ve mutluluÄŸunu ilgilendirdiÄŸini düÅŸünebilirsiniz. Lakin sistem açısından baktığımızda, bunun pek bir insani tarafının olmadığını görürsünüz. Bu veri bize var olan iÅŸgücünden ne oranda yararlanıldığını gösterir. O kadar. Ä°stihdam meselesinin insani tarafının eksikliÄŸi diÄŸer bazı göstergelerle telafi edilmeye çalışılır.

Bunlar da asgari ücret, açlık sınırı, yoksulluk sınırı gibi göstergelerdir. Sendikalar gibi örgütlü sivil güçler asgari ücret, açlık sınırı ve yoksulluk sınırı gibi göstergelerle iÅŸin insani boyutunu dışarıdan sisteme eklemleme mücadelesi vermektedirler. Buna demokratik mücadele de diyebilirsiniz. Ancak bu mücadelede kurumsal yapıları resmi otorite ile ayakta tutanlar öz evlat muamelesi görürler.

Buna mukabil insanın refah ve mutluluÄŸu için mücadele edenler ise üvey evlat muamelesi görürler. Sistem böyle bir kurguya sahiptir. Yani iÅŸin temel kurgusu bu ÅŸekildedir. En doÄŸal insanî hakkınızı mücadele ederek almak zorunda bırakılmışsınızdır. Gerçekten de sistem sizin bir ÅŸekilde istihdam edilmenizi ister. Ekonomik kurgunun sizin emeÄŸinize ihtiyacı vardır. Bu emek sizin refahınızı temin eder mi? Sizi mutlu eder mi?

Sistem bu tür sorularla ilgilenmez. Ekonomik sistem, kendi temel kurgusu içerisinde, hak mücadelesini de bir bakıma kendisi üretmiÅŸtir. Temel kurgu yanlış bir zemine oturtulduÄŸu için hak mücadelesi de yanlış bir zeminde yapılagelmiÅŸtir.

Bugün hak mücadelesi, sarf edilen emek karşılığında alınacak olan ücret miktarı mücadelesi olarak anlaşılmaktadır. Mücadele zemini pazarlıktır. Pazarlık, sistemi ya da kurguyu baÅŸtan kabul etmek demektir. Pazarlık kolay bir ÅŸeydir. Kolay anlaşılır ve kolay yapılır. Muhatapları bellidir. Tek bir amacı vardır. Elinizde var olanları artırmak. Veren sistemdir.

Yani ekonominin kurumsal yapısıdır. Alan ise kurumsal yapının dışında olup da kurumsal yapının ihtiyaç duyduklarıdır. Bu açıdan bakıldığında sistem aynı zamanda pazarlığın sınırlarını da belirlemektedir. Sistemin, kurumsal yapıyı temsil eden devletin eline emek için ayırdığı para da bellidir.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Sistem aynı zamanda her iki tarafı da eÄŸitendir. Yani isteyen ne kadar isterse makul bir istek olacağını ve veren de ne kadar verirse makul bir harcama olacağını aynı kaynaktan öÄŸrenmektedir. Kısacası her ÅŸey sistemin belirlediÄŸi ölçüler içerisindedir. Her ÅŸey kontrol altındadır. Hâlbuki hak mücadelesi sistemin temel kurgusuna karşı yapılan bir mücadele olması gerekir. Mevcut sistemin içerisinde insanlar merkezde deÄŸildir.

Merkezde olan, sistemin kurumsal yapılarıdır. Onların güçlendirilmesi veya güçlü olması esas olarak kabul edilmektedir. Bu temel kurgu deÄŸiÅŸmeden edinilen kazanımlar her daim konjonktürel olur. Geçici olur. Ülkemizde sisteme karşı yapılan itirazlar her zaman dikkat çekmiÅŸtir. Bu itirazlar kurumsal yapının başından gelirse efsane olarak anılagelmiÅŸtir. Bu efsanelerden biri de profesör Necmettin Erbakan’dır.

Necmettin Erbakan 1996 yazında iktidara geldiÄŸinde, devletin ekonomisi son derece bozuktu. Ä°ç borçlar Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 16’sına, dış borçlar ise yüzde 43’üne kadar çıkmıştı. Bütçenin yüzde 30’u açıktı. Faiz ödemeleri bütçenin yüzde 38’ini oluÅŸturuyordu. Yatırımlar bütçenin yüzde 6’sına kadar düÅŸmüÅŸtü. Vergi gelirlerinin yüzde 67’si faize gidiyordu.

Özetle devlet, bütçenin yaklaşık beÅŸte biri ile bütün ödemelerini karşılamaya mecbur bırakılmıştı. Yatırım yapamıyor, çalıştırdığına para veremiyor ve hizmetlerinin hiç birini layığı ile yerine getiremiyordu. Ä°ÅŸte böyle bir konjonktürde iÅŸe baÅŸlayan Erbakan’ın önüne önce memur maaÅŸ zamları getirildi. Sistemin ona biçtiÄŸi role göre hareket etseydi, memur maaÅŸlarına en fazla yüzde 20 zam yapabilirdi. Ama O’nun itirazı sistemin temel kurgusuna idi. Kendisine biçilen rolü oynamadı. Memurlara öncelikle yüzde 50 zam verdi. Bu artış, o zamanın konjonktüründe inanılmaz bir artıştı. Erbakan onunla kalmadı, akabinde yaptığı iyileÅŸtirmeler ile dönemi başında 100 alan bir memur, Erbakan ayrıldığında 250 alıyordu.

Ä°ÅŸte o iyileÅŸtirmeler, kamu çalışanlarını uzunca bir müddet ekonomik dalgalanmalar karşısında korudu. Her daim Erbakan’ın hayırla anılmasına vesile oldu. Efsane oldu. Peki, bugün durum nedir? Bugünkü durum da o günkü durumdan farklı deÄŸildir.

Ekonomide benzer sıkıntılar içerisindeyiz. Sistemin memurlara vereceÄŸi oranlar gittikçe küçüldü. Son toplu sözleÅŸmede zam oranları, 2020 yılı için yüzde 4 artı 4, 2021 yılı için ise yüzde 3 artı 3 ve enflasyon farkları ÅŸeklinde olmuÅŸtu. Bugün de sistem, yıllık tek rakamlı zamlara ancak müsaade etmektedir.

Sendikal mücadele ile bu rakamların birkaç puan artırılmasına müsaade edebilir. Lakin 2013 yılını baz alırsak, yani 100 olarak kabul edersek, 2021 yılında reel memur maaÅŸları 104 olmuÅŸtur. Buna mukabil Türkiye ekonomisinin reel büyümesi 142 olmuÅŸtur.

DiÄŸer bir ifade ile ülke ekonomisinin yüzde 42 büyüdüÄŸü bir dönemde memur maaÅŸları yüzde 4 artmıştır. Memurlar ekonominin büyümesine baÄŸlı olarak oluÅŸan refah payını alamamış ve fakirleÅŸmiÅŸtir. Ä°ÅŸte tam böyle bir konjonktürde sistem, idareye temel kurguyu koruma rolü vermektedir.

Bu rol memurlara yapılacak hak transferlerini engelleme rolüdür. Åžimdi ErdoÄŸan acaba bu rolü kabullenir ve üstlenir mi? Yoksa sistemin ona biçtiÄŸi rolü bırakıp temel kurguya yönelir mi? Sistemin kendisine ördüÄŸü duvarları yıkıp memurlara efsane olabilecek bir zam yapabilir mi?

ÖrneÄŸin baÅŸlangıç olarak net yüzde 40 verip, ondan sonra 2022 ve 2023’ün artışlarını çift haneli rakamlarla belirleyebilir mi? Neden olmasın! Duvarların yıkılmasının tek engeli, duvarları tutan öÄŸretilmiÅŸ çaresizliktir. Onlar aşılırsa, gerisi çok kolay gelir.

Zaten efsanelerin zeminlerini içinde bulunduÄŸumuz gibi sıkıntılı konjonktürler oluÅŸturur. YönetmenliÄŸini Levent Semerci’nin yaptığı Nefes filminde komutanın dillere pelesenk olmuÅŸ bir ikazı vardı; Uyursan ölürsün! Buradan esinlenerek yapılacak en büyük ikaz; Uyarsan düÅŸersin.

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

H24 Haber H24 Haber infokariha.net Tüm Yazıları

BENZER HABERLER