VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 21 May 2021 01:17:09

0 Yorum

Kez Okundu.

Fuat Sezgin, Alman Hessen Kültür Ödülü’nü Gazze saldırıları için reddetmişti

 

H24/PORTRE

Ä°ÅŸçilik yapmayı bile göze almıştı 

 

Prof. Dr. Fuat Sezgin, Alman Hessen Kültür Ödülü'nü Gazze saldırıları için reddetmiÅŸti 45 dakika önce Prof. Dr. Sezgin, Almanya’nın Hessen eyaletinin, 45 bin avro deÄŸerindeki Hessen Kültür Ödülü'nü Gazze saldırıları sırasında yapılan Ä°srail yanlısı açıklamalar sebebiyle reddetmiÅŸti

 Bilimler tarihi alanında dünyanın sayılı otoritelerinden olan Prof. Dr. Fuat Sezgin, 2009 yılında, Gazze saldırıları sırasında Ä°srail yanlısı açıklamalar sebebiyle verilen ödülü reddetmiÅŸti.

“Prof. Dr. Fuat Sezgin Ä°slam Bilim Tarihi AraÅŸtırmaları Vakfı” kurucusu olarak da bir bilim insanı olmanın yanında, toplumsal olaylarda da gereken hassasiyeti gösteren Prof. Dr. Fuat Sezgin, 2009 yılında, Almanya'nın Hessen eyaletinin, 1981 yılından bu yana sanat ve kültür alanlarında üstün hizmet ve baÅŸarılar gösteren bilim insanlarına verdiÄŸi 45 bin avro deÄŸerindeki Hessen Kültür Ödülü'nü reddetmiÅŸti. Prof. Dr. Sezgin, bu ödülü "Gazze katliamında, Ä°srail yanlısı olan ve tek taraflı açıklamalarda bulunan Alman Yahudileri BirliÄŸi BaÅŸkanı Salomon Korn ile alamayacağını” belirtmiÅŸ, bunun "kültürel deÄŸerlerine uymayacağını" ifade etmiÅŸti.

TEMMUZ 2018 Darbe yönetiminin sakıncalı ilan ettiÄŸi Prof. Fuat Sezgin, Ä°slam bilim tarihini yazmak için, iÅŸçilik yapmayı bile göze alarak Almanya’ya gitti.

Buradaki çalışmalarıyla dünyaca ünlü bir bilim tarihçisi olan Prof. Fuat Sezgin’in en büyük arzusu Müslümanların bilim tarihinde ne büyük yeri olduÄŸunun anlaşılmasıydı.

Prof. Sezgin yaptığı çalışmalarla Müslüman bilim adamlarının dünya bilimine katkılarını açık bir ÅŸekilde ortaya koydu. Darbe hükümeti “sakıncalı” ilan ettiÄŸinde elindeki iki bavulla memleketinden ayrılmak zorunda kalmıştı.

Fakat bavulu hem memleket ve hem de bilim aÅŸkını içine sığdırabilecek kadar büyüktü. Ä°slam Bilimler Tarihi’ni yazmak için Almanya’ya gitmeye karar vermiÅŸ, bunun için de her ÅŸeyi göze almıştı. “Üniversitede kalamazsam iÅŸçi olarak bile çalışırım” diye yola çıktı.

GeçtiÄŸimiz yıl kaybettiÄŸimiz Prof. Dr. Fuat Sezgin, Ä°slam Bilim Tarihi Müzesi’ni kurduÄŸu dönemde kendisiyle yaptığımız sohbette anlatmıştı bunları.

Gülhane’deki müzede buluÅŸtuÄŸumuzda sorularımı keyifle cevaplamıştı. Mühendis olma hayali ile çıktığı eÄŸitim macerasının nasıl bilime yöneldiÄŸini, çalışmalarını, “Allah’ın bir lütfu” olarak andığı eÅŸini, Ä°slam alimlerinin geliÅŸtirdiÄŸi aletleri yeniden yapma fikrinin nasıl doÄŸduÄŸunu tek tek anlatmıştı. Prof. Sezgin’i kendi sözleri ışığında tanıyalım istedik. HOCASINA HAYRAN OLDU

 Bitlis’te 1924 yılında doÄŸan Prof. Dr. Fuat Sezgin ortaokul ve liseyi bitirdikten sonra Ä°stanbul’a geldi. Hedefinde mühendis olmak vardı. Zaten çevresi de iyi bir mühendis olacağını düÅŸünüyordu.

Fakat tam da o günlerde Alman profesör Hellmut Ritter’in bir semineri vardı. Edebiyat fakültesinin dünyaca ünlü bu Alman profesörünün Ä°slam bilimlerini, Arapçayı, doÄŸu dillerini öÄŸrettiÄŸini duyunca meraklandı Sezgin. Hocayı görmek için seminere gitti ve hayran kaldı: “Böyle bir insan bulunabileceÄŸine hayret ettim.

Belki söylediklerini çok anlamayan genç öÄŸrencilere neler neler veriyordu o adam. Daha seminerin ilk saatinde talebesi olmaya karar verdim.” Fuat Sezgin böylece hayatının akışını tamamen deÄŸiÅŸtirecek kararı almış oldu. Hemen kayıt için Edebiyat Fakültesine gitti. Ancak kayıtlar kapanmıştı. “Ben” dedi , “Dün büyük bir bilgin gördüm.

Ona hayran oldum. Talebesi olmak istiyorum” dedi. Ancak cevap olumsuzdu.

KENDÄ°SÄ°NE Ä°NANINCA KAPILAR AÇILDI

 Fakat Sezgin bir ÅŸeyi aklına koyduÄŸunda onu vazgeçirmek zordu. “O zaman gidip dekanla görüÅŸeyim” diye ısrar etti. Kayıt memuru, bu genç çocuÄŸun ısrarı karşısında, “Deli midir nedir” diye söylenerek pes etti ve dekana götürdü. Fuat Sezgin heyecanla Profesör Ritter’e hayran olduÄŸunu, mutlaka talebesi olmak istediÄŸini anlatmaya baÅŸlamıştı ki birden kapı açıldı. Hellmut Ritter ÅŸimdi Fuat Sezgin’in karşısındaydı. Dekan Sezgin’i göstererek, “Hocam burada bir genç var. Sizin öÄŸrenciniz olmak istiyor” dedi. Profesör Fuat Sezgin’e baktı. “Zengin bir ailenin çocuÄŸu musunuz” diye sordu.

“Zira bu fakir iÅŸi deÄŸil. Buradan çıkarsınız, kimse elinizden tutmaz, aç kalırsınız” diye de ekledi. Sezgin, “Ben bu tehlikeyi göz önüne alıyorum” deyince Prof. Ritter dekana dönerek, “Bu kendine çok inanmış bir çocuk. Kaydını kabul edin” deyince genç öÄŸrencinin bilim yolculuÄŸu baÅŸlamış oldu.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Ä°SLAM ALÄ°MLERÄ°NÄ° DUYUNCA ÅžAÅžIRDI

Çalışkandı. Hocası Arapça, Farsça gibi dilleri öÄŸrenmesini istemiÅŸti. Günde 13 -14 saat çalışmaya baÅŸladı. Bir gün Prof. Ritter, “Bu kadar çalışmayla alim olamazsın. Alim olmak istiyorsan buna birkaç saat daha eklemen lazım. Benim hocam günde 24 saat çalışırdı, gün uzun olsaydı daha çok çalışırdı” deyince Sezgin’in çalışma saatleri de uzadı.

O günden sonra hep, günde 17 saatini çalışmaya ayırdı. Ä°slam Bilim tarihi alanına yönelmesi de yine hocası ile yaptığı bir sohbetin sonunda oldu. Prof. Ritter, matematikle de ilgilenmesini istedikten sonra Müslümanlardan da büyük matematikçiler yetiÅŸtiÄŸini söyledi ve Harizmî, Ebu’l-Vefa Buzcanî, Ä°bn Heysem gibi alimlerin isimlerini saydı. Bu isimleri hiç duymadığını fark eden ve ÅŸaşıran Fuat Sezgin, bilim tarihi konusunda çalışmaya karar verdi.

Ä°ÅžÇÄ° OLMAYA BÄ°LE RAZIYDI

Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra Arap Dili ve Edebiyatı üzerine doktora yaptı. Bu esnada hadis alimi Buhari’nin kaynaklarının bilindiÄŸi gibi sözlü deÄŸil yazılı olduÄŸunu ortaya koyduÄŸu doktora tezi büyük yankı uyandırdı. 1960 askeri darbesi sırasında 147’likler diye bilinen akademisyenler arasında üniversiteden uzaklaÅŸtırılmasının kendisine neler hissettirdiÄŸini “Kadere teslimiyetim arttı” sözleriyle anlatan Sezgin, çantasını toplayıp Almanya’ya gitti.

Amacı Ä°slam bilim tarihini yazmaktı. Almanya’daki üniversiteden misafir doçent olarak davet almıştı. Fuat Sezgin, “Üniversitede kalmam lazımdı, fakat orada da rekabetler, kıskançlıklar vardı. Bu beni korkutmuyordu, gençtim. Üniversitedeki yerimi kaybedersem iÅŸçi olarak bile çalışırım diye düÅŸünüyordum. Bu bana kuvvet veriyordu.

Hayatım günden güne geliÅŸti. Ä°nanamadığım baÅŸarılar oldu. Baktım hayatın umumi planını çizmek fakat küçük aksamalardan rahatsız olmamak lazım. Bir inanç olması lazım. Benim baÅŸarılarıma tesir etti böyle bir inanç” sözleriyle anlatacaktı yaÅŸadıklarını. Burada Ä°slam Bilim Tarihi üzerine çalışmaya baÅŸladı.

17 CÄ°LTLÄ°K ESERÄ° AÅžILAMADI

1965’te Frankfurt Üniversitesi’nde, aynı alanda kürsü profesörü oldu. Bu arada eÅŸi Ursula ile yolları kesiÅŸti. Günde 17 saati aÅŸan çalışmasına tahammül eden hatta yardım eden eÅŸi için “EÅŸim bana Allah’ın en büyük nimetlerinden biri” diyen Sezgin, Ursula Hanım’la üniversitede tanıştığını söylüyordu: “Ursula siyasal bilgiler tahsili yapıyordu.

Benim için bırakıp Åžarkiyat tahsili yaptı. Kitabımı yazarken hazırlığımı yapmıştım, Almanya’da yazmaya baÅŸladım. Ben elle yazıyordum, eÅŸim tape ediyordu.” 1978 senesinde “Kral Faysal” ödülünü kazanan Prof. Fuat Sezgin, bu vesileyle Arap dünyasının devlet adamlarıyla tanıştı ve Arap-Ä°slam Bilimler Tarihi Enstitüsü projesini anlattı ve destek de buldu. 1982 senesinde, J.W.Goethe Üniversitesi’ne baÄŸlı Arap-Ä°slam Bilimleri Tarihi Enstitüsü’nü ve 1983’de de buranın müzesini kurdu. Bir yandan da Ä°slam Bilimler Tarihi’ni yazmaya devam etti ve kaynak eser haline gelen ve hala aşılamamış 17 ciltlik eserini tamamladı.

Ä°SLAM ALÄ°MLERÄ°NÄ°N ALETLERÄ°NÄ° YAPTI

Prof. Fuat Sezgin, kitabını yazarken dünyadaki bütün önemli yazma kitapları araÅŸtırmış, gidip bulup incelemiÅŸti. Bu yazma eserlerdeki aletleri görünce Ä°slam dünyasında geliÅŸtirilen bilim aletlerini tanıtmak için modellerini yapmak istedi. Bunlar Ä°slam alimlerinin geliÅŸtirdiÄŸi pusula, takvim, güneÅŸ saati, askeri top ve tank, usturlab, küre, su pompası gibi aletlerdi, bunların tıpkılarını yaptı. Prof. Sezgin, bu modellerin yapma fikrinin nasıl ortaya çıktığını ÅŸu sözlerle anlatmıştı: “Bu aletler yazma kitaplardan çıktı. Avrupalı oryantalistler bazı aletleri tarif etmiÅŸti.

Büyük bir Alman fizikçisi Prof. Wiedemann bunları Almancaya tercüme etmiÅŸti, Ä°slam bilimlerine dair 200’e yakın etüd yayınladı. 1900 senesinde de bir iki alet modeli yaptı. Fakat o zamanın tekniÄŸi o kadar geliÅŸmiÅŸ deÄŸildi. Usturlab’ın Arapça kelimeleri yazılamıyordu. Mukavva üzerine yazıp maden üzerine oturttu.

Bunlar Münih Müzesi’nde var fakat iptidai modeller. Ben onun model yaptığını biliyordum. Belki bilgim oradan gelmiÅŸtir.” Bugün bu modellerin bir kopyası da Gülhane Parkı içerisindeki Ä°slam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde sergileniyor. Prof. Dr. Fuat Sezgin ve eÅŸi Dr. Ursula Sezgin’le Ä°stanbul Gülhane Parkı içerisinde bir müze açılması için özel gayret gösterdi. Açılışını dönemin baÅŸbakanı olan Recep Tayyip ErdoÄŸan tarafından yapılan müze Müslüman bilim adamlarının tarihe geçen icat ve keÅŸiflerini kapsamlı bir ÅŸekilde göz önüne seriyor.

HAYRAN OLDUÄžUMUZ ÅžEY NASIL ORTAYA ÇIKTI BÄ°LMÄ°YORUZ

 Prof. Fuat Sezgin, Müslümanların bilim tarihinde ne büyük yeri olduÄŸunu göstermek istiyordu. Müslümanların Avrupa’daki bilimlerin nasıl geliÅŸtiÄŸini, Müslümanların ne büyük rolü olduÄŸunu bilmediklerini söylüyordu. Sezgin, “Bunları yapan Müslümanlar baÅŸlangıçta çok az ÅŸey biliyorlardı. Bir din çıktı ve onlara ‘öÄŸreniniz’ dedi. ÖÄŸrenme aÅŸkı verdi.

Onlar Yunanlılardan, Babilonyalılardan, Hintlilerden gelen bilimleri büyük bir süratle öÄŸrendiler. Hakikaten eÄŸer Ä°slam’da bilim, bilim aÅŸkıyla geliÅŸmiÅŸ olmasaydı böyle büyük bir geliÅŸme olmazdı. Bu bilinmiyor. Müslümanlar Avrupa’daki bilim seviyesine hayranlık duyuyorlar ama hayranlık duydukları ÅŸeyin nasıl ortaya çıktığını bilmiyorlar. Güney Kore 60 sene önce baÅŸladı, birçok bakımdan Avrupalılara ulaÅŸtı. Bizde henüz yok. Türkler hala istendiÄŸi kadar uyanamadılar. Onları uyandırmak lazım” diyordu.

50 YILDA AVRUPA SEVÄ°YESÄ°NÄ° YAKALARIZ

Müslümanların Ä°spanya’ya ayak basmalarından itibaren Avrupalıların 500- 600 yıl boyunca Müslümanların geliÅŸtirdikleri bilimleri Avrupa’ya taşıdıklarını anlatan Prof. Sezgin, “Müslümanlar 17. Yüzyıl başında Avrupalıların teknikte Ä°slam dünyasını geçmeye baÅŸladığını görünce bunun nasıl olduÄŸunu bilemediler. Kendilerinin bu geliÅŸmedeki rolünü göremediler. Hala da göremiyorlar. 20. yüzyılın eÅŸiÄŸinde bakıyoruz, ilmin çok geliÅŸmiÅŸ bir seviyesi var. Åžimdi ona pek katılamıyoruz. Katılabilmemiz için en büyük şırıngalardan biri oradaki rolümüzün büyük olduÄŸunu öÄŸrenmek. Åžuurlu olarak çalışma yoluna girersek 50 -60 senede bilimin bütün dünyadaki standardına gelmememiz için sebep yok” demiÅŸti.

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

H24 Haber H24 Haber infokariha.net Tüm Yazıları

BENZER HABERLER