
Eğitim Var Medeniyet Yok
H24/ Makale -Türkan ÇİĞDEM
Yüksek puanlı üniversitelerin her yıl yüksek eğitim düzeyine tabi olmuş yüksek zeka potansiyeli olan insanların nerede yaşadığını merak ediyorum . zira toplumun gelişmişlik seviyesini düşünürsek geldiğimiz nokta da çok iç açıcı değil. bu üstün yetenekli üstün nitelikte eğitim almış bireylerin topluma ve insanlığa nasıl bir katkı sağladıklarını henüz hiç birimiz anlamış değiliz.
Bir insan her ne kadar yüksek öğrenim görse de ve akademik kariyer yapsa da temelde ailesinden aldığı eğitim, kültür ve medeniyetin etkisi altında hareket ettiğini görebiliyoruz. Buradan yola çıkarak asıl eğitimin temellerinin ailede atıldığını eğer bu temeller bozuk ise sonradan üzerine konulan akademik eğitimin ne kadar yüksek olursa olsun insan üzerine oturmadığını emanet kaldığını okumuş cahillerden anlayabiliyoruz. Bilgi var bilgelik yok, eğitim var medeniyet yok, makam var insanlık yok, etiket var kişilik yok. Sonrasında ne oluyor peki doktor olmuş kasap gibi, din görevlisi olmuş münafık gibi, öğretmen olmuş kara cahil gibi, siyasetçi olmuş tüccar gibi...
Altı yüzyıllık bir medeniyetin torunları ve mirasçılarıyız. Fakat buna rağmen koskoca bir medeniyetin bütün eğitim kaynakları yok edilerek toplumun tamamen cahil bırakılması sizede ilginç gelmiyor mu. Eskiden bir ülkeyi feth edecek güçte ordularımız varmış şimdi ise yok. Eskiden muazzam derecede eğitimli alimlerimiz ve buluş yapan mucitlerimiz varmış şimdi ise yok. Eskiden avrupanın bile uzunca bir süre faydalandığı tıp alanında tabiblerimiz varmış şimdi yok. Eskiden dünya tarihine eser bırakacak kadar yetenekli mimarlarımız varmış şimdi ise yok.
Eğitim denince yurdum insanına maddi - akademik- eğitim verilip, manevi eğitim verilmemesi geliyor aklıma. Sağ beynin yaratıcılığını aktifleştirmeyecek, sol beyne hitap eden kalıp ve ezber bilgilerle bireyi belirli bir aşamadan öteye götürmeyen eğitim sistemi artık değişmeli..
Ailede başlayan eğitim çocuğun karnı doysun sırtı giyinsin barınacağı ev olsun ve çocuk kendi kendine doğaçlama büyüsün. Daha sonra ise kendi haline bırakılan çocuk ailede veya dış koşulları oluşturan çevrede ne kadar olumsuz davranışlar varsa kendi kendine alır. Armut dibine düşer misali...
Çocukları eğitmenin en güzel yolu örnek olmaktır yani önce siz doğru insan olacaksınız. Zira çocuklar sizi otomatik olarak modeller ve sizin genetik misarınızı taşırlar. Çocuklarımızı büyütürken sadece bedenlerini beslemeyiz aynı zamanda da duygu ve ruhunuda beslersiniz.
Öyle ise çocuklarınıza karşı kullandığınız her sözcük her mimik her davranış onun ruhuna atılan bir tohumdur. Ve onun ömür boyu yaşamını etkileyecek bu tohumun meyveleri olacaktır. Koskoca bir nesil çocuklarının bedenlerini büyütürken ruhunu aç bıraktı. Cehaletin verdiği davranış ile şımarmasın diye çocuklar sevilmedi, mutlulukları öncelenmedi, değer verilmedi, değerli hissettirilmedi. Sadece sahiplenmenin sevgi olarak yorumlanacağını düşündük.
Oysa çocuğu şımartan sevgi değil otorite boşluğu ve ebeveynlerin tutarsız davranışlarıydı bunu kimse bilmiyordu. Geldiğimiz aşamada ise Yaralı büyümüş kolu kanadı kırılmış, ruhu büyümemiş yetişkin küçük kız çocuları ve yetişkin küçük erkek çocuklarına sahip olduk. İşin en acı tarafı da bedeni büyümüş fakat duyguları büyümemiş küçük kız çocukları ve küçük erkek çocukları anne baba olarak bir insan neslini eğitmeye ve insan mühendisliği yapmak için görevlendirildiler. Aile toplumun yapı taşıdır, aile bireyleri ve aile dinamikleri güçlü değilse toplumda zayıf bir toplumdur.
Ailelerin gelişmişlik seviyesine bakarak bir toplumun gelişmişlik seviyesini anlayabilirsiniz . Ve bu süreçte ailelerin tükendiğini göz önünde bulundurursak toplumu nelerin beklediğini hep birlikte düşünelim..