Saadet Partisi Yüksek Ä°stiÅŸare Kurulu baÅŸkanı, eski bakan OÄŸuzhan Asiltürk 86 yaşında hayatını kaybetti.
Asiltürk, ömrünün son demlerinde CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’la yakınlaÅŸmış, Saadet Partisi’nin muhalefet blokundan kopup Cumhur Ä°ttifakı’na girmesi tekliflerinin taraftarı olarak görülmüÅŸtü. Ä°ktidarın Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nden çekileceÄŸini de Türkiye, ErdoÄŸan’la görüÅŸmesinden sonra ilk Asiltürk’ten duymuÅŸtu.
80’li yaÅŸlarındaki bu siyasi hamleleri yüzünden muhalif çevrelerin eleÅŸtiri oklarının hedefindeydi.
Vefat haberinden sonra bu siyasi öfke zembereÄŸinden boÅŸaldı.
Türkiye’de siyasi hasımlıkta ölçü kolay kaybolur, ‘düÅŸmana’ belden altı vurmak meÅŸru görülür. Birisi bir grubun atış serbest menziline girdiyse, gerçekler, ahlak atın terkisine çok rahat atılır.
86 yaşında küresel bir oyun olarak gördüÄŸü için maske takmayıp, aşı yaptırmadığı koronavirüsten hayatını kaybeden Asiltürk için de böyle oldu.
Ölümünü kutlayanların esprileri havalarda uçuÅŸtu.
Ama en kötüsü eski bir komplo teorisi raflardan indirildi.
OÄŸuzhan Asiltürk’ün aslında Ermeni olduÄŸu ve DurmuÅŸ Durduyan olan esas adının yerine bu aşırı milliyetçi görkemli ismi aldığı teorisi...
O kadar ileri gidildi ki Türkçü bir site haberi ÅŸöyle verdi:
“Adını OÄŸuzhan Asiltürk Olarak DeÄŸiÅŸtiren DurmuÅŸ Durduyan Öldü”
Onlara bir Ermeni haber sitesi bile katıldı:
“Türkiye Saadet Partisi Yüksek Ä°stiÅŸare Kurulu (YÄ°K) BaÅŸkanı Ermeni kökenli OÄŸuzhan 86 yaşında Asiltürk hayatını kaybetti.”
Kısa sürede DurmuÅŸ Durduyan adı Twitter’da TT listesine girdi. EkÅŸi Sözlük’te entryler yazıldı.
Milliyetçi muhalifler OÄŸuzhan Asiltürk’e duydukları siyasi öfkeyi onun “kripto ErmeniliÄŸi”ne baÄŸlarken, normalde buna ırkçılık diyecek olan bazı solcu, liberal Kemalist muhalifler de bu furyaya katılmakta bir beis görmediler.
Ayıp olmasın diye koydukları “Tabii bunda bir sorun yok” ÅŸerhlerini “Ä°ÅŸte Ä°slamcıların gerçek yüzleri”, “DevÅŸirip böyle kullandılar” tespitleri izledi.
Hatta 24 saat siyasi analiz yapan bazı solcu genç akademisyenler, Ermeni asıllı bir kiÅŸinin Ä°slamcı siyaset içinde var olabilmesi Ä°slamcılara kredi verilmesine neden olur mu diye telaÅŸlanıp buna karşı güldüren analizler bile paraladılar.
Asiltürk’e duyulan siyasi öfke yüzünden kimse esas soruyu sorma ihtiyacını bile hissetmedi:
Peki, bunu nereden biliyoruz?
Bu iddiaların görünürdeki kaynağı eski milletvekili Fevzi Ä°ÅŸbaÅŸaran’ın, Asiltürk’ün ErdoÄŸan’la temasları sırasında Haziran ayında attığı bir dizi tweet:
"OÄŸuzhan Asiltürk’ün 52 yıl önce yani 34 yaşındayken mahkemeye baÅŸvurup ‘DurmuÅŸ Durduyan’ olan adını ‘OÄŸuzhan Asiltürk’ olarak deÄŸiÅŸtiriyor -Tamam,din deÄŸiÅŸtirip müslüman olabilirsin, adını soyadını da deÄŸiÅŸtirebilirsin ama mensup olduÄŸun millet deÄŸiÅŸmez, utanılacak bir ÅŸey yok”
Ä°ÅŸbaÅŸaran, Asiltürk’ün ilkokulu, üniversiteyi bu isimle tamamladığını, bu isimle mühendislik yaptığını, 34 yaşında Erbakan’la tanışınca DurmuÅŸ Durduyan olan adını OÄŸuzhan Asiltürk olarak deÄŸiÅŸtirdiÄŸini yazmıştı.
Ä°ddia sahiplerinin referans yaptığı bir kaynak da Necip Fazıl’ın söylediÄŸi iddia edilen bir sözdü: “Bir insan hep OÄŸuz hem Han hem Asil hem Türk olamaz.”
Bir de iddia sahipleri 1935 yılında OÄŸuzhan Asiltürk’ün doÄŸduÄŸu Hekimhan’ın eski bir Ermeni yerleÅŸimi olduÄŸunu, zaten OÄŸuzhan adının da 30’lu yıllarda rastlanmayan bir isim olduÄŸunu tezlerine delil olarak gösterdiler.
Aslında karşımızda eski bir ırkçı komplo teorisinden fazlası yoktu.
Ä°ddianın kökeni 1998 yılında Fazilet Partisi içindeki Yenilikçi Hareketi’nin ortaya çıktığı günlere dayanıyor.
Fazilet Partisi içinde baÅŸlayan hizipleÅŸme, Milli GörüÅŸ hareketinin Elazığ’da bulunan bir kolunu çok öfkelendirmiÅŸti.
O günkü gazetelerden okuyalım:
“Siyasi yasaklı Erbakan ile Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan arasındaki liderlik kavgası, Fazilet'ten önce bu partinin yayın organı Milli Gazete'yi böldü. Milli Gazete'nin Elazığ ve çevresindeki illerde yayımlanan baskılarının ücretsiz eki, ‘El Aziz’i çıkaran ekip, tekme-tokatlı bir kavganın ardından, gazeteden koptuklarını ilan ettiler. Gazeteyi bağımsız yayınlayan El Aziz ekibi ErdoÄŸan'ı yine yerden yere vurdu.
Kapatılan RP'nin Elazığ milletvekili adayı ve Milli Gazete yazarlarından Ahmet Akgül'ün başını çektiÄŸi belirtilen ekip, FP Genel BaÅŸkanı Recai Kutan ile birlikte Elazığ'a gelen ErdoÄŸan'ın da katıldığı önceki günkü miting sırasında, el altından dağıttıkları gazetelerinde, ErdoÄŸan için ‘KasımpaÅŸa haylazı’, ‘Korsan’ ve ‘Gaspçı’ ifadelerini kullandılar. Bu ekibin Milli Gazete'den kopuÅŸu ise tekme-tokatlı bir kavgaya sahne oldu. ErdoÄŸan'ın FP yönetimine yaptığı baskı sonucu, bundan böyle El Aziz'i ek olarak dağıtmama kararı aldıklarını açıklayan Milli Gazete'nin, Elazığ sorumlularının dövüldüÄŸü kavgaya, Akgül'ün kardeÅŸi Hüseyin Akgül'ün de adının karıştığı bildirildi.”
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/once-gazeteleri-bolundu-39027485
Fanatik Erbakancı olan Elazığ’da Ahmet Akgül liderliÄŸindeki El Aziz gazetesi ekibi, daha sonra gazetelerini bağımsız olarak çıkarmaya baÅŸladılar ve eleÅŸtirilerinin tonunu yükselttiler. ErdoÄŸan’a “masonların adamı” derken eleÅŸtirilerinin hedefinde partinin bölünmesine neden olmakla, Erbakan’a komplo kurmakla suçladıkları iki isim daha vardı: Åževket Kazan ve OÄŸuzhan Asiltürk.
Yine o günkü gazetelerden okuyalım:
“FP çevrelerinde ‘Fanatik Erbakancılar’ olarak tanınan ‘El-Aziz Grubu’, müthiÅŸ bir iddia ortaya attı. Gazete, MÜSÄ°AD BaÅŸkanı Erol Yarar ile Refahyol'un Adalet Bakanı Åževket Kazan'ın ‘Yahudi’, FP Malatya Milletvekili OÄŸuzhan Asiltürk'ün de ‘Ermeni’ asıllı olduÄŸunu açıkladı.”
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/fanatik-erbakancilar-atakta-39049349
Ä°ÅŸte OÄŸuzhan Asiltürk’ün aslında gerçek adının DurmuÅŸ Durduyan olduÄŸu, 34 yaşındayken mahkeme kararıyla adını deÄŸiÅŸtirdiÄŸi iddiası ilk o günlerde El Aziz gazetesinde Ahmed Akgül tarafından yazıldı.
Ahmet Akgül, daha sonra yazdığı yazılarda ve kitaplarda bu iddiasını ayrıntılandırdı ve teorize etti.
Asiltürk sadece Ermeni deÄŸildi, Ermeniler içine girmiÅŸ kripto Yahudiler olduÄŸu iddia edilen Pakradunilerdendi.
Akgül, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kripto Yahudiler ve Pakraduniler” kitabında bu ‘eÅŸsiz’ tarihi tezlerini ÅŸöyle anlattı:
“Pakraduni”ler, Anadolu’nun Ä°slamlaÅŸması ve Türklere vatan yapılması üzerine, özellikle Ermenilerin raÄŸbet gördüÄŸü Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Musevilikten ErmeniliÄŸe geçen, 1915 olayları sonrası ve Cumhuriyet sürecinde ise Müslümanlığı seçen, ama Yahudi zihniyetini nesilden nesile gizlice sürdüren bir topluluk olmaktadır. Fanatik Ermeni karşıtlığıyla Türk ırkçılığını (Turancılığı) savunmak, her fırsatta Ä°slam’a saldırarak, sosyalist ve Kemalist bir tavır takınmak bunların alâmetifarikasıdır. Ama sadece solcu deÄŸil, saÄŸcı partilere; hatta Milli GörüÅŸ’e de sızanlar vardır. ÖrneÄŸin, “DurmuÅŸ Durduyan” iken OÄŸuzhan Asiltürk’e dönüÅŸen Pakradunilere rastlanmaktadır. Asırlarca Ermeni toplumunu yöneten Yahudi asıllı ‘Pakraduniler’in hikâyesi yeni yeni günışığına çıkmaktadır.”
Ama tabii bütün bu Pakraduniler tarih tezinin amacı meseleyi artık siyasi hasım haline geldikleri OÄŸuzhan Asiltürk’e baÄŸlamaktı.
El Aziz gazetesi 2003 yılında manÅŸetten Erbakan’ı mehdi ilan etti: ‘Ä°ÅŸte Tek Başına Bir Ordu: Ä°ÅŸte En Büyük Kumandan! Mehdi Erbakan!’’
Bunun üzerine Erbakan ve Saadet Partisi ile bu grup arasındaki iliÅŸkiler iyice gerildi.
2004 yılında grup içi husumetler üzerine Ahmet Akgül ve arkadaÅŸları El Aziz gazetesinden ayrılarak Ä°stanbul’da Milli Çözüm dergisini kurdular.
Dergi ulusalcı Ä°slamcı çizgide yayın yapıyordu. “Yahudi uÅŸağı” olmakla suçladıkları AK Parti’ye ağır dille saldırıyorlar, ulusalcı kesimlerle ve askerle iÅŸbirliÄŸi mesajları veriyorlardı.
Tabii ki derginin hedefinden hiç düÅŸmeyen bir isim vardı: Erbakan’la aralarını bozduklarını düÅŸündükleri OÄŸuzhan Asiltürk.
Ya da dergideki ırkçı saldırılardaki adıyla DurmuÅŸ Durduyan.
Ona karşı öfkeleri artarak sürdü. Birkaç örnek:
“Milli GörüÅŸçüler arasında Erbakan’ın saÄŸ kolu diye anılıp saygı duyulan gerçekte ise ne asil ne de Türk olan Kripto Ermeni DurmuÅŸ Durduyan, Erbakan’ı Allah'tan korkmadan, utanmadan, Milli GörüÅŸ’ün ezeli düÅŸmanı Yahudi odaklara taÅŸ çıkartırcasına suçlamaya devam ediyor.”
“DurmuÅŸ Durduyan iken OÄŸuzhan Asiltürk ismini alıp Milli GörüÅŸ’e yamanan ÅŸahıs adına ucuz kahramanlık taslayan uyuz kiralıklara soruyoruz”
“SP’de bir sütü bozuk DurmuÅŸ Durduyan”
“GeçmiÅŸi karmaşıktır, Pakradun Ermenidir
Milli GörüÅŸ’e lider, olmuÅŸ DurmuÅŸ Durduyan!
Aslını gizleyerek, asil bir Türk geçinir
Sadıklara bir kinle, dolmuÅŸ DurmuÅŸ Durduyan!”
Derginin sert biçimde eleÅŸtirdiÄŸi gruplardan biri de Gülen cemaatiydi.
Nitekim, 2008 yılında Ahmet Akgül, bir Ergenekon operasyonunda gözaltına alındı. Dergi Ergenekon’un Ä°slamcı kesimdeki ayağı olmakla suçlandı.
Ama sonra tuhaf bir ÅŸey oldu.
OÄŸuzhan Asiltürk, 2012 yılında Ergenekon ve Balyoz davalarını eleÅŸtirdi:
“Ergenekon operasyonu, vatansever askerlere karşı yapılmış bir operasyondur. Ergenekon, altını çizerek söylüyorum, Türk Ordusu'nda Amerikan karşıtlarının tasfiyesidir. Nokta. Ve bir de ünlem koyuyorum.”
Bu çıkış üzerine Ergenekon’dan gözaltına alınmış Ahmed Akgül’ün ürettiÄŸi DurmuÅŸ Durduyan teorisi bu kez Fethullahçıların isimsiz sitelerinde ve hesaplarında bir suçlamaya dönerek tekrar dolaşıma girdi.
2007 yılında Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra Ahmet Akgül’ün bu komplo teorisi Evrensel Gazetesi’ndeki bir köÅŸe yazısında göründü:
“Ey DurmuÅŸ Durduyan'ı OÄŸuzhan Asiltürk’e çeviren; Ey OÄŸuzhan Asiltürk namıyla bir adamı Erbakan'ın emrinde halkların, gençlerin üstüne süren kahpe devran, sana başın saÄŸ olsun diyemem.”
https://www.evrensel.net/haber/250588/kirve-hirant
Bu yazı daha sonra tuhaf biçimde Milli Çözüm dergisi sayfalarında OÄŸuzhan Asiltürk’ün aslında DurmuÅŸ Durduyan olduÄŸu tezlerine delil olarak gösterilmeye baÅŸlandı.
Böylece ortaya referansı kendisi olan dört dörtlük bir komplo teorisi döngüsü çıktı.
Nihayet OÄŸuzhan Asiltürk 2021 yılında Saadet Partisi’nin yönünü BeÅŸtepe’ye doÄŸru çevirmeye çalışırken de bu kez güya bu ırkçı komplo teorilerine mesafeli muhaliflerin eline düÅŸtü.
Bu kez de onlar menşei belirsiz iddiayı tekrarladılar.
Halbuki ortada gizli saklı bir durum yok.
25 Mayıs 1935 tarihinde Malatya Hekimhan’da doÄŸan OÄŸuzhan Asiltürk’ün annesinin adı Fatma, babasının adı Mahmud Besim.
Oğuzhan, ismini veren babası.
Çünkü babası Cumhuriyetin ilk öÄŸretmen okulu mezunlarından olan bir öÄŸretmen. Tarihe meraklı, milliyetçi bir öÄŸretmen.
Bu yüzden OÄŸuzhan Asiltürk’ün kız kardeÅŸlerinin adı Sevinçhan, Gülsevi ve Sevimyazı. Erkek kardeÅŸinin adı ise Atilla.
OÄŸuzhan Asiltürk’ün babası önce memleketleri Hekimhan’da öÄŸretmenliÄŸe baÅŸlamış. Sonra esas uzmanlık alanı olan ziraat memuru olarak Malatya’ya taşınmışlar.
Asiltürk ailesi Malatya’da Sancaktar mahallesinde oturmuÅŸ. Recai Kutan ile burada tanışmışlar. Kutan’ın öÄŸretmen babası Asiltürk’ün de öÄŸretmeni olmuÅŸ.
Mahalleden tanıdığı diÄŸer isimler de Turgut, Korkut, Bozkurt Özal kardeÅŸler.
Yine Malatyalı öÄŸretmen çocukları olan Turgut, Bozkurt, Korkut kardeÅŸlerin adları da o günlerin “Türk tarih tezi” dalgası içinde verilmiÅŸ isimlerdi.
Asiltürk daha sonra babasının tayini gereÄŸi lise eÄŸitimine Sivas ve Antakya’da devam etmiÅŸ.
Yani OÄŸuzhan Asiltürk, Erbakan’dan önce Recai Kutan’la tanışmış. Erbakan’la tanışması da partiden önce, Ä°TÜ yıllarına dayanıyor.
Ä°TÜ’de Ä°nÅŸaat bölümünde talebe cemiyeti baÅŸkanlığı yapmış, Zahit Kotku’nun sohbetlerine katılmış dindar bir öÄŸrenci olarak tanınmış.
Üniversite mezuniyet yıllığında da ÅŸöyle yazıyor: “OÄŸuzhan Asiltürk: Üniversiteyi koltuÄŸunun altığında bir not defteri, yastığının altında bir ÅŸiir kitabı ile bitirdi.”
Mezuniyetinden sonra kardeÅŸi Atilla Asiltürk ile birlikte Asiltürk Proje adlı inÅŸaat firmasını kurmuÅŸlar. Bu ÅŸirket hala Ankara’da faaliyette.
Erbakan’la siyasi hayatı 1969’da Konya’dan bağımsız aday olduÄŸunda baÅŸladı, Milli Nizam Partisi ile sürdü.
1975 yılında kuruluÅŸ müzakerelerini Baykal ile birlikte yaptığı CHP-MSP hükümetinin Ä°çiÅŸleri Bakanı olduÄŸunda da sadece 40 yaşındaydı.
Yani iddia sahipleri altı yıl önce ismini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ 40 yaşındaki Ermeni asıllı bir kiÅŸinin Türkiye’ye Ä°çiÅŸleri Bakanı olduÄŸunu da iddia etmiÅŸ oluyorlar.
Yani neresinden tutsanız absürtlük.
Asiltürk her zaman köÅŸeli fikirleri olan saÄŸcı bir siyasetçi oldu. Ä°çiÅŸleri Bakanlığı sırasında Ä°stanbul’da müstehcen diye kaldırttığı heykelle ünlendi. 1991’de RP-MÇP ittifakına karşı çıktı. Fazilet Partisi bölünme sürecinde ErdoÄŸan’a karşı en sert tavrı aldı. Ergenekon operasyonlarını eleÅŸtirdi. Numan KurtulmuÅŸ’un partiden tasfiyesini saÄŸladı. Ve son olarak da Saadet Partisi’ni muhalefet cephesinden çıkarmaya çalıştı.
Bu uzlaÅŸmaz tavırları yüzünden de hakkında bir zamanlar Abdullah Öcalan’ın gerçek adının Agop Agopyan olduÄŸunun söylenmesinden farksız, paslı kör testereyle oluÅŸturulmuÅŸ, kötülüklerin kaynağını kriptolukta, sütü bozuklukta, kökende bulan ülkenin en eski, en geri bakışının ürünü bir komplo teorisi üretildi.
Ama buradaki esas mesele zaten bu tarz ırkçı komplo teorilerine itibar edenlerin bunu bir suçlama gibi kullanmasında deÄŸil.
Güya ırkçılığa karşı olan bazı muhaliflerin de bu kör testereden çıkmış ırkçı komplo teorisini dolaÅŸtırmakta, bunun üzerine konuÅŸmakta bir beis görmemesinde.
Bu da Türkiye’de düÅŸman olarak bellenene karşı her türlü saldırının nasıl kolayca meÅŸru olarak görülebildiÄŸinin son bir örneÄŸi olarak kayıtlara geçmiÅŸ oldu.
Asiltürk ailesine ve Saadet camiasına tekrar baÅŸsaÄŸlığı dilerim.
Hala tatmin olmayanlar için babasının ve annesinin mezar taÅŸları
