CÜBBELÄ° HOCADAN ANLADIÄžIMIZ ...

H24/Makale /MaÅŸallah Taylan

Son haftalarda, TV ve sosyal medyada en çok konuÅŸulan mevzu, Cübbeli Ahmet Ünlü Hocaefendi’nin bir TV proÄŸramında; Binlerce Ä°slami Dernek ve bazı Tarikatların silahlandığını dile getirdiÄŸi husustur ... Daha önce Ä°slami cemaat ve Grupların Ä°nanç ve Fiillerinde birbirinden ayrı düÅŸündükleri gündeme geliyordu . Ama ÅŸimdi söz konusu edilen husus, Devletin Bekası, milletin huzur ve güvenidir ... 

Konu Resmî makamlarca usulüne uygun ÅŸekilde elbette araÅŸtırılmakta, Hukuki yönden de incelenmektedir. Benim anlatmak istediÄŸim; bütün Ä°slami cemaatlerin gayesi madem insanları sıratı Müstakime getirmek, doÄŸru yola sokmak ise bu ihtilaflar neden ? Ä°slami Bilginler Ä°ttifak etmek için Temel ölçü ve deÄŸerlerde mutabık kalmadan kendi anlayışlarına göre yorum yaparak insanların kafasını karıştırıp ihtilafa düÅŸürüyorlar ...

Mesela, ölçmekte, tartmakta ittifak edebilmemiz için, sabit, deÄŸiÅŸmez ölçü birimlerimiz, deÄŸerlerimiz vardır. Kilometre, metre, santimetre ve milimetre gibi. Bu ölçü ve deÄŸerleri kabül etmeyen, ben kendi “karış” ıve “adımım” ile ölçerim, Allah’ın bana verdiÄŸi bu doÄŸal imkanlar dışında bir ölçüye gerek duymam diyen, yahut ton, kg ve gram gibi ağırlık ölçülerini kabül etmeyen, benim aklım ve gözüm var; bakar ve tahmin ederek karar veririm derse; güya mantıken doÄŸru ama esastan uzak bir görüÅŸ benimsemiÅŸ olur. Bu ÅŸekil düÅŸünenler arasında tartmada ittifak etme imkanı olabilir mi..? Elbette olmaz . Ä°ttifak için ölçü birimlerini kullanması ve bunun neticesini kabullenmesi gerekir . Aksi Halde Böyle dar düÅŸüncelerle cihanÅŸümul bir sistem ve birlik oluÅŸturulamaz ... Müslümanlar için Kur’an ve Sünnet, iki temel ölçü ve dayanaktır. Bu iki temel kaynağı doÄŸru okuyup anlamak için kurallar ve ölçüler olduÄŸu gibi, o iki kaynaktan hüküm çıkartmak için de ölçü kural ve usüller vardır. Bunları bilmek, kabül etmek ve uygulamada esas almakla, mutabakat saÄŸlamak mümkün hale gelebilir. Bunun için Tefsir usülü, Hadis usülü, Fıkıh usülü gibi usüllerin bilinmesi ve o ölçülere göre deÄŸerlendirme yapılması halinde ihtilafların azalması ve mutabakat saÄŸlanması mümkün hale gelebilir...

Mezhepler arasındaki ayrıntı farklılıkları da usül farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Ä°slam Aleminde Kabul görmüÅŸ fıkıhta iki usül vardır:

Biri, BaÄŸdat merkezli, Kur’an ve Sünnet ışığında Re’ye ağırlık veren Hanefi usülü bir baÅŸka ifade ile Fukaha Usülü, DiÄŸeri ise, Hicaz merkezli, Ayet, Hadis ve Eser’e ağırlık veren Åžafii usülü, bir baÅŸka tabirle mütekellimin usülü, bu usülü Åžafiiler, Malikiler ve Hanbeliler benimsemektedirler...

Bu sebeple mezheplerin sayısı ne kadar çok olursa olsun, ölçü ve Kaynakları bu iki usülden birine göre olduÄŸundan, mezheplerin görüÅŸü ya aynı veya benzer olur...

Günümüzde de Ä°slami cemiyet, Vakıf veya Tarikat ne kadar çok olursa olsun bu iki üsüle göre hareket etmek mecburiyetindedir . Ancak takvada ayrılıkları ola bilir, hangisi daha çok takva ise muteber o olur .

Yoksa Kur’an’ı Kerim’i kendi heva ve hevesine göre anlamlandırıp yorumlayan, meÅŸru usül ve metodlar dışına çıkıp siyonistlerin saptırma anlayışına hizmet edecek ÅŸekilde, ÅŸeytani usüllere yönelerek fikir ve görüÅŸ beyan eden kiÅŸiler için “kâfir” ifadesini kullanmayı doÄŸru bulmamakla birlikte “alim” ifadesini kullanmayı da asla isabetli bulmam. Bunlar olsa olsa düÅŸünce ve fikir teröristleri olabilir. Bu yapıdaki akademisyen, alim ve araÅŸtırmacılar, batılı müsteÅŸriklerden daha zararlı ve daha tehlikelidir...

Bir kiÅŸi Çıkıp efendim benim Arapça bilgim var Sarf ve Nahivden anlıyorum, medrese ve mektep eÄŸitimimde var, büyük bir ünvan ve kariyere sahibim diyerek Arap dilinin inceliklerini, ilimlerin usüllerini, delil ve dayanakların bütününü, konuların içindeki yerini, aralarındaki baÄŸlantıları bilmeden. Akıl ve anlayışına göre sallama yorumlar ve sadece mantık yürütmekle Ä°slami esasları anlatmaya çalışsa noksan kalır, yanılır ve DiÄŸer Alimlerle ihtilafa düÅŸer .

Ä°lahiyatta hoca olmak, akademik ünvan sahibi olmak, alim olmak anlamına gelmediÄŸi gibi, ihtisas, uzmanlık alanı olması da usül bilgisinin yeterli olduÄŸu anlamına gelmez...

EÄŸer söz konusu olan, Dinin temel anlayışı ve yaÅŸanması ile ilgili konuların müzakeresi ise, sadece bilgi sahibi olmak da yeterli olmaz, Samimi, Ä°hlaslı ve Takva sahibi olmak gerekir...

Ne fiziki yapısında, ne de fikir, fiil ve davranışlarında Ä°slami hassasiyet göstermeyen,usül musul bilip tanımayan, kendi anlayışına göre nasları yorumlayan, müctehid alimlere hatta peygamberlere dil uzatan, ilimden çok filime önem veren, laf ustası ÅŸovmenlerin anlayışı ve görüÅŸleri ile ne sistem oluÅŸturma, ne de mutabakat saÄŸlama imkanımız yoktur; olamaz... Ä°htilaflardan uzaklaşıp mutabakat saÄŸlamanın tek yolu, Ä°lme, usül ve ölçülere baÄŸlı kalarak, iyi niyet, samimiyet ve ihlası merkeze koyup, istiÅŸare ve ÅŸûrâ anlayışını benimsedikten sonra, Allah rızasını gaye ve hedef edinmekten geçer.. Mesela bir Tıp doktoru, vücudun çalışma sisteminin bütününü, organlar arasındaki etkileÅŸimi, tam ve eksiksiz bilebilir mi..? Bilemez. Ancak uzmanlaÅŸtığı bölüm (Dahiliye, Hariciye , DoÄŸum, Göz gibi ) ve yetiÅŸtiÄŸi branşı çok iyi bilir.

Bu sebeple istiÅŸare ve ÅŸûrânın önemi daha da artmış ve zorunlu hale gelmiÅŸtir. Diyanet iÅŸleri Mütehassıs, uzman, samimi ve ihlaslı alimler bir araya getirerek, beraber müzakere edip istiÅŸare etmeli, ümmetin ve toplumun ihtiyaç duyduÄŸu konulara, beraber çözüm üretmelidirler. Yoksa ÅŸu anda gündeme gelen adli ve zaptiye nin yapması gereken hususlar Alimlerin iÅŸi deÄŸildir... Alimler Esas meseleleri çözerler... Ä°nsanlar Sıratı Müstakime o vesile ile girerler ...

Selam ve Dua ile

• Masallah-Taylan
• Cübbeli-mezhepler
• Sargı-nahl
• Tarikat
• Fıkıh