VÄ°DEO GALERÄ°
FOTO GALERÄ°
KÃœNYE
FÄ°RMA REHBERÄ°
Ä°LAN REHBERÄ°
BÄ°ZE ULAÅžIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 12 December 2020 20:23:45

0 Yorum

Kez Okundu.

Bediüzzaman’ın Vasiyyeti Ve Kabri

Bediüzzaman’ın Vasiyyeti Ve Kabri

Müfid Yüksel

Bediüzzaman Said-i Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde, son yolculuÄŸunun son durağı olan Urfa’da Ä°pek Palas otelinde vefat eder ve ertesi gün Ulu Cami’de öÄŸle namazının akabinde kılınan cenaze namazının ardından Mevlid-i Halil dergahınınn eyvanlarından birinde defnedilir.

Kendisine Adana’dan getirilen mermerlerle de bir mezar yaptırılıp, kitabesi dahi konur. Ancak aradan birkaç ay geçmeden 11 Temmuz 1960’ta mezarın bulunduÄŸu dergah, Balıklı Göl ve çevresinde askeri tertibat alınır. 27 Mayıs cuntasının emriyle Kabir askerler tarafından parçalanarak, Bediüzzaman’ın na’şı bir tabuta konarak, 12 Temmuz’da uçakla Afyon’a götürülür ve oradan da Isparta’ya götürülür.

O zamandan bugüne, Bediüzzaman’ın kabrinin 27 Mayıs ihtilali cuntası tarafından kırılıp, na’şının kaçırılması ve dahası bilinmeyen kabrinin yeri tartışılıp durmakta, zaman zaman bu konu basın ve medyada da gündeme gelmektedir.

2010 yılında bir aile dostu aracılığıyla, Bediüzzaman’ın kabrinin yerinin bilinmemesi ile ilgili vasiyyetinin, talebelerinden Abdülkâdir Ceylan Çalışkan’ın[1] el yazısı ile olan nüshası elime geçti. Vasiyyetnâmenin bizzat ÅŸahidi olan Merhum Ceylan Çalışkan’ın el yazısı ile olması hasebiyle de metin önem arzetmektedir. Bu yüzden eldeki metni latin harflerine çevirerek burada derc ediyoruz:

Said Nursi’nin o cümlesi mezar vasiyetine yazılmadı 1

“Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Vefat Etmeden Bir Sene Evvel EtmiÅŸ OlduÄŸu Vasiyyetnâme

“ Benim kabrimi gâyet gizli bir yerde bir iki talebemden baÅŸka kimse bilmemek lâzım geliyor. Bunu vasiyyet ediyorum. Çünki, Dünyada beni ÅŸöhretten men eden bir hakikat elbette vefatımdan sonra da, o hakikat o suretle beni mecbur ediyor..”

Said Nursi’nin o cümlesi mezar vasiyetine yazılmadı 2

Biz de üstâdımıza sorduk: “ Kabri ziyârete gelenler Fatiha okur, hayır kazanır. Acaba, siz ne hikmete binâen kabrinizi ziyâret etmeÄŸi men ediyorsunuz? Cevâben üstâdımız dedi ki: “ Bu dehÅŸetli zamanda eski zamandaki firavunların dünyevî ÅŸân ve ÅŸeref arzusuyla heykeller ve mumyalarla nazar-ı beÅŸeri kendilerine çevirmeleri gibi; enâniyyet ve benliÄŸin verdiÄŸi gafletle heykeller ve gazetelerle nazarları ma’na-yı harfîden ma’na-yı ismiyle tamamen kendilerine çevirtici ve uhrevî istikbâlden ziyâde dünyevî istikbâli gâye-i hayâl edinmiÅŸ olmalarıyla eski zamandaki Allah için ziyâret mukâbili ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhâlif olarak mevtânın ÅŸân ve ÅŸerefine ziyâde ehemmiyet verip öyle ziyâret ediyorlar. Ben de Risâle-i Nur’daki a’zamî ihlâsı kırmamak için o ihlâsın sırrıyla kabrimi bildirmemeÄŸi vasiyyet ediyorum. Hem ÅŸarkta, hem garpta, hem kim olursa olsun okudukları Fatiha ervâha gider. Dünyada beni sohbetden men eden bir hakikat elbette vefâtımdan sonra da, o hakikat bu suretle beni sevâb cihetiyle deÄŸil, dünya cihetiyle men etmeÄŸe mecbur edecek” dedi.”

Bu konuyu 2010 yılında yine Bediüzzaman’ın talebelerinden ve bu sözlü olup sonradan yazıya geçirilmiÅŸ vasiyyetnâmenin ÅŸahitlerinden aile dostumuz merhum Özer Åženler ile de müzakere ettik. Özer Åženler, Bediüzzaman’ın vefatından 1-2 yıl evvel bu sözlü vasiyyetnâmeyi söylerken, Abdülkâdir Ceylan Çalışkan ile birlikte Üstadın yanında olduÄŸunu ve Bediüzzaman’ın, bu sözlü vasiyyetinin Ceylan Çalışkan tarafından yazıya geçirildiÄŸini, ancak Bediüzzaman’ın bu ifadelerin hemen ardından ilave ettiÄŸi bir sözün yazıya geçirilmesinin ise unutulmuÅŸ olduÄŸunu söyledi. Özer Åženler’in bize aktardığına göre Bediüzzaman “ Ve zaten mezarım bilinmeyecek, bilmeyecekler” diye ilave etmiÅŸ.

Said Nursi’nin o cümlesi mezar vasiyetine yazılmadı 3

Bediüzzaman’ın na’şının akibeti ile ilgili basında zaman zaman tartışma yer alırken Hürriyet gazetesine Emniyet Genel müdürlüÄŸünden ulaÅŸan bir belge 23 Haziran 2006 tarihinde ÅŸu ÅŸekilde yayınlanır:

“Zabıt Varakası

Konya Ä°mam Hatip Okulu fahri Arabî hocası Abdülmecit Ünlükul’un Urfa’da medfun kardeÅŸi Said-i Nursi’nin cesedini nakl-i kubûr suretiyle Isparta’ya defnine müsaade olunmasına dair 4/Temmuz/1960 tarihli dilekçesi üzerine iÅŸbu talebi is’af edilerek 12 /Temmuz/1960 günü Afyon’a getirilmiÅŸ bulunan mevtâya ait tabut Afyon’dan teslim alınarak Isparta’ya getirilmiÅŸ ve aynı gün akÅŸamı kardeÅŸi Abdülmecit Ünlükul da hazır bulunduÄŸu halde aÅŸağıda imzaları bulunan ÅŸahıslar huzurunda Isparta ÅŸehir mezarlığında ihzar edilmiÅŸ bulunan kabre defn edildiÄŸine dair iÅŸbu zabıt mahallinde tanzim ve hep birlikte imza altına alındı. 12/7/1960

Isparta Vali Muavini: Besim Ulcay (Ä°mza)

Eminyet Müdürü: Zeki Vural (Ä°mza)

Vilâyet Jandarma K. : Zekeriya Kantekin (Ä°mza)

Merkez Kumandanı: Yarbay Hamdi Atamer (İmza)

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Merkez Hükümet Ve Belediye Tabibi: Dr. Rifat Öner (Ä°mza)

Mevtanın KardeÅŸi: Abdülmecit Ünlükul (imza)”

Said Nursi’nin o cümlesi mezar vasiyetine yazılmadı 4

Yukarıda alıntıladığımız belgeye göre, 4 Temmuz 1960’ta Bediüzzaaman’ın kardeÅŸi ve Konya Ä°mam Hatip Okulu Arapça hocası olan Abdülmecid Ünlükul bir dilekçe verir ve bu dilekçeye göre kardeÅŸinin na’şının Urfa’da, kendisinin ise Konya’da bulunduÄŸundan bahisle Na’şın Urfa’dan alınarak Isparta’ya defnine müsaade edilmesini talep etmiÅŸ. Ancak, Abdülkadir Badıllı’nin bizzat Molla Abdülmecîd’ten naklettiÄŸine göre bu dilekçe kendisine dönemin Konya valisi Necdet Yalçın ve ordu komutanı Cemal Tural tarafından vilayete çaÄŸrılarak zorla imzalatılmış.[2]

Yine bu belgeye göre, Bediüzzaman’ın na’şı uçakla 12 Temmuz’da Afyon’a oradan da alınıp Isparta’ya getirilmiÅŸ ve aynı gün akÅŸam, Isparta ÅŸehir mezarlığında hazırlanmış olan bir kabre, kardeÅŸi ve belgede imzaları bulunanların hazır bulunması ile defn edilmiÅŸ. Hürriyet gazetesi bu belge ile birlikte bir habere daha yer verir. Buna göre emekli bankacı Hasan Özbek adlı bir ÅŸahıs, Bediüzzaman’ı defn edenler arasında o dönemde Isparta’da komiser olan babası Kanber Åževket Özbek’in de bulunduÄŸunu söyler.

Bediüzzaman’ın na’şının akibeti konusunda, çok baÅŸka söylentiler de yer almaktadır. 1993 yılında, Ä°smet Bozdağın, DP dönemi Milli Müdafaa Vekili Ethem Menderes’ten nakettiÄŸine göre, na’şı uçakla götürülerek denize atılmış. Aynı iddia 1993’te o zaman RP Ä°stanbul milletvekili olan Hasan Mezarcı tarafından da ortaya atılmıştı.[3] Yine, Soner Yalçın da 2006 yılında yayınadığı “ Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı” adlı çalışmasında da aynı iddiayı dile getirir.[4] Zaten, Hürriyet gazetesinde yayınlanan belge, Soner Yalçının bu iddiası karşılığında Emniyet müdürlüÄŸünce yayına verilir. Ancak yine, Özer Åženler’in bize aktardığına göre, Bediüzzaman’ın bir kısım talebeleri, Isparta ÅŸehir mezarlığındaki mezarın yerini keÅŸfedip bulurlar.[5] Bazı kanıtlanamayan söylentilere göre, bunu haber alan 27 Mayıs cuntasının, yani Milli Birlik Komitesinin emriyle na’ÅŸ buradan da alınıp çinko bir tabut içine konarak uçaÄŸa bindirilmiÅŸ ve Akdenizin ortasına bu çinko tabutla birlikte bırakılmış.

Notlar:

[1] Abdülkâdir Ceylan Çalışkan: 1929 yılında EmirdaÄŸ’da doÄŸar. Aslen Musullu olup Emirdağı’na yerleÅŸmiÅŸ bir aileye mensup olup, bunlardan Mehmed Çalışkan’ın oÄŸludur. Bediüzzaman onun hakkında “Ceylan benim vekilimdir. Nur’a ait iÅŸleri benim hesabıma yapar” demiÅŸtir. Risale-i Nur’un neÅŸrinde büyük hizmetleri dokunan Abdülkâdir Ceylan Çalışkan AÄŸustos 1963’te Bakırköy istikâmetinde meydana gelen bir trafik kazasında vefat eder. Evli olup bir kız çocuÄŸu babasıydı.

[2] Abdülkâdir Badıllı, Bediüzzaman Said-i Nursî, Mufassal Tarihçe-i Hayatı, Ä°ttihad Yayınları, Ä°stanbul, 1998. Shf. 2192-2193

[3] 1993 yılı ocak ayında HBB TV kanalı, Isparta ÅŸehir mezarlığında üzerinde sadece Huve’l-Bâkî yazan bir mezarı Bediüzzaman’ın mezarı diye gösterir. Bunun üzerine o dönemde RP milletvekili olan Hasan Mezarcı, mezarın Ispart’da olduÄŸu iddiasının yalan olduÄŸunu, kendisini hayatta olan Milli Birlik komitesi üyeleri ile olan temaslarında uçaktan denize atılmış olduÄŸu sonucuna vardığını söyler. (Özgür Gündem Gazetesi, 11 Ocak 1993)

[4] Soner Yalçın, Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı, Efendi-2, DoÄŸan Kitap, 2006, istanbul, Shf. 395

[5] Afyon-Dinar’da neÅŸredilen haftalık VatandaÅŸ gazetesinin 18 AÄŸustos 1960 Tarihli ÅŸöyle bir haber yer alır: Said-i Nursi’nin Gömülü OlduÄŸu Yer Sivil Polislerin Kontrolu Altında”. Burada yer alan haberde Said-i Nursi’nin na’şının Konya Ä°mam Hatip Okulundaki kardeÅŸinin verdiÄŸi dilekçe ile geçen ay Urfa’dan alınarak uçakla Afyona getirildiÄŸi, halen Isparta’da ÅŸehir mezarlığında medfun olduÄŸu, yerinin sadece yeminli bazı kimseler tarafından bilindiÄŸi ve gömülü olduÄŸu mahallin geceleri polisin kontrolu altında olduÄŸu kaydedilmiÅŸ. (Gazetenin Kupürü için bkz. Abdülkâdir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat, Sahife. 2196)

Vasiyyetnâmenin Ceylan Çalışkan'ın El Yazısı Ä°le Olan Metni

Said Nursi’nin o cümlesi mezar vasiyetine yazılmadı 5

Said Nursi’nin o cümlesi mezar vasiyetine yazılmadı 6

Said Nursi’nin o cümlesi mezar vasiyetine yazılmadı 7

 

 

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
https://www.facebook.com/rhvmimarlik/videos/557660301802778
Yazar Bilgisi

Müfid YÜKSEL Müfid YÜKSEL h24habrgmail.com Tüm Yazıları

BENZER HABERLER