AyÅŸe ÖzdoÄŸan Özelinde Türkiye’de Hasta Mahpuslar Meselesi, Adli Tıp Kurumu ve Ä°nfaz Erteleme Uygulaması
Av. Kaya Kartal, MAZLUMDER Genel Başkanı, 10.10.2021
GiriÅŸ
Kanser hastası AyÅŸe ÖzdoÄŸan’ın kesinleÅŸen hapis cezasının infazı için cezaevine alınması sonrasında tekrar gündeme gelen Adli Tıp Kurumu1 ve infazın ertelenmesi müessesesi salt somut bir olay üzerine deÄŸil, kurumun ve infaz ertelemenin kendisi üzerine söz söylemeyi zorunlu kılıyor.
Bu düÅŸünceden hareketle hazırladığımız bu çalışma ile AyÅŸe ÖzdoÄŸan hakkında yürütülen süreç analiz edilerek, bu sürecin en önemli aktörü olan ATK’nın yapısı, yapısal sorunları ve yasal zemini ile infaz erteleme uygulaması hakkında deÄŸerlendirme yapıldıktan sonra 2010 yılında Devlet Denetleme Kurulu2 tarafından hazırlanan raporda da öne çıkarılan hususlar üzerinde durulacaktır.
-I
Örgüt üyeliÄŸi suçlamasıyla yargılandığı davada 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına mahkûm edilen kanser hastası AyÅŸe ÖzdoÄŸan hakkında infazın ertelenmesi yönünde yürütülen süreç olumsuz sonuçlanmıştır. Ağır hasta mahpus AyÅŸe ÖzdoÄŸan, cezanın infazı için cezaevine konulmuÅŸtur. EÅŸi de cezaevinde olan ÖzdoÄŸan anne olup 8 yaşında bir çocuÄŸu bulunmaktadır.
AyÅŸe ÖzdoÄŸan hakkında, Antalya EÄŸitim ve AraÅŸtırma Hastanesi tarafından, hastalığının düzenli takip ve tedavi gerektirdiÄŸi, hayati tehlikesi bulunduÄŸu, hayatını yalnız idame ettiremeyeceÄŸi, hükmün infazının tedavi boyunca ertelenmesinin uygun görüldüÄŸü yönünde, heyet raporu tanzim edilmiÅŸtir. ÖzdoÄŸan’ın bu rapora raÄŸmen neden hapsedildiÄŸi sorusu/sorunu Ä°nfaz Erteleme müessesesini, Adli Tıp Kurumu’nu (ATK), kurumun yapısını, özerklik problemini, ATK raporlarındaki katı tutumu
tartışmayı gerekli kılmaktadır.
ATK tarafından ÖzdoÄŸan hakkında yürütülen sürece iliÅŸkin olarak Antalya Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı tarafından yayımlanan 17.09.2021 tarihli basın açıklamasında özetle, ÖzdoÄŸan hakkında yargılama sürecinde 12.12.2019 tarihinde tutuklama kararı
1 Çalışma içerisinde ATK kısaltması kullanılacaktır.
2 Çalışma içerisinde DDK kısaltması kullanılacaktır.
çıktığı ancak 14 günlük tutukluluktan sonra 26.12.2019 tarihinde hastalığı sebebiyle aynı mahkeme tarafından tahliye edilerek yargılamaya tutuksuz devam edildiÄŸi, yargılama sonucunda ceza aldığı ve cezasının 16.06.2021 tarihinde onanarak kesinleÅŸtiÄŸi, saÄŸlık durumu sebebiyle yakalama iÅŸlemleri yerine Ä°nfaz Kanununun 16. Maddesi çerçevesinde infaz erteleme sürecinin yürütüldüÄŸü, Antalya EÄŸitim ve AraÅŸtırma Hastanesinden infazın ertelenmesinin uygun olduÄŸuna iliÅŸkin düzenlenen raporun yine kanun gereÄŸi onay için Adli Tıp Kurumuna gönderildiÄŸi, ATK’nın hükümlünün bizzat hazır edilmesini istediÄŸi ancak hükümlünün saÄŸlık durumunun elvermediÄŸinden ATK’ya gidemeyeceÄŸini beyan etmesi üzerine ATK’nın yerel hastane tarafından yapılmak üzere ek tetkikler istediÄŸini ve bu ÅŸekilde temin edilecek raporların gönderilmesi ile -kiÅŸi bizzat hazır olmadan- bir karar vereceÄŸini bildirdiÄŸini, sürecin devam ettiÄŸini ve hükümlünün bu süreçte ceza infaz kurumu dışında tedavisine devam ettiÄŸi ifade edilmiÅŸtir.3
Antalya Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nın Adli Tıp Kurumu raporu sonrasında yayımladığı 04.10.2021 tarihli basın açıklamasında ise, Hükümlü AyÅŸe ÖzdoÄŸan’ın hastalığı nedeniyle infaz erteleme talebine iliÅŸkin olarak, tedavi ve rapor süreci titizlikle takip edilerek AyÅŸe ÖzdoÄŸan’ın Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ä°ç Hastalıkları Anabilim Dalının Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı’nın hastalığın ilerlemediÄŸi ve patolojik bir bulgu saptanmadığı yönündeki tetkik sonuçları ve diÄŸer raporlar Adli Tıp Kurumu’na iletildiÄŸi, 1 Ekim 2021 tarihinde ATK 3. Adli Tıp Ä°htisas Kurulu’nun oy birliÄŸiyle vardığı mütalaada AyÅŸe ÖzdoÄŸan’ın tetkiklerinde nüks veya metastaz bulgusuna rastlanmadığı, tedavisiz bir ÅŸekilde düzenli aralıklarla takip edildiÄŸi, aktif tedavi almadığı tespit edilerek; hayatını cezaevi ÅŸartlarında yalnız idame ettirebileceÄŸi ve düzenli poliklinik kontrolü saÄŸlanarak cezasının infazına cezaevinde devam edilebileceÄŸi sonucuna varıldığı, bu itibarla ÖzdoÄŸan hakkında kesinleÅŸen cezasının infazı sürecine baÅŸlanmasının yasal bir zorunluluk olduÄŸu ve Adli Tıp raporu doÄŸrultusunda adı geçenin infaz iÅŸlemlerine baÅŸlanıldığı ifade edilmiÅŸtir.4
-II
Konuyu Ä°nfaz Kanunun 16. Maddesi ve Adli Tıp Kurumunun teknik tıbbi veri ve tespitler içeren raporu doÄŸrultusunda ele aldığımızda, binlerce infaz erteleme dosyasında karşımıza çıkan çeÅŸitli sorularla karşılaşıyoruz. EÄŸitim ve AraÅŸtırma Hastanesi tarafından verilen ve ATK raporu gibi teknik tıbbi veri içeren olumlu rapora hatta Antalya Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının açıklamalarında ortaya çıkan savunma refleksinde kendisini gösteren “raporu olumlayıcı” hukuki kanaate raÄŸmen ne olmaktadır da Adli Tıp Kurumu olumsuz bir rapor verebilmektedir? Ä°nsan Hakları alanında mücadele yürüten hukukçular olarak teknik veriler ve tespitler içeren bu
3 https://antalya.adalet.gov.tr/17092021-tarihli-basin-aciklamasi Çevrimiçi:10.10.2021
4 https://antalya.adalet.gov.tr/04102021-tarihli-basin-aciklamasi Çevrimiçi: 10.10.2021
raporlardan hangisine itibar edeceÄŸiz? Adli Tıp Kurumu’nu kanunen yetkili kılınmış ve son sözü söyleyecek kurum olarak kabul edecek olsak bile mevcut yapısı ile bu kurum ve raporları meÅŸru sayılabilir mi?...
GörüleceÄŸi üzere mesele tek başına hasta mahpus AyÅŸe ÖzdoÄŸan’dan ve Antalya EÄŸitim ve AraÅŸtırma Hastanesinin raporuna raÄŸmen ATK tarafından verilen cezaevinde kalabileceÄŸine iliÅŸkin olumsuz rapordan ibaret deÄŸildir. Türkiye’de binlerce ağır hasta mahpus yönünden ATK’nın insan hakları gönüllüleri, hukukçular, tıpçılar ve toplum kesimleri tarafından tatmin edici ve güvenilir bulunmayan raporları ile sorunun daha köklü ve büyük olduÄŸunu ifade etmek gerekir. Bu çerçevede ATK’nın yapısını ve kanuni dayanağını incelemekte fayda görüyoruz.
-III
Adli Tıp Kurumu’nun Yapısı, Kanuni Dayanağı ve Ä°tirazlarımız:
Hukuki dayanağını 1982 tarihli 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunundan alan Adli Tıp Kurumu ile ilgili olarak süreç içerisinde çeÅŸitli köklü deÄŸiÅŸiklikler yapılmıştır. 09.07.2018 tarih ve 703 sayılı KHK’nın 61. Maddesi ile kanunun ismi “Adli Tıp Kurumu ile Ä°lgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun” olarak deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ, yine kanunun birçok maddesi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ ya da yürürlükten kaldırılmıştır.5 Kurumun yapı, görev ve yetkilerini düzenleyen maddeleri yürürlükten kaldıran bu deÄŸiÅŸiklikleri kanun tekniÄŸi açısından yanlış bulduÄŸumuzu ifade etmek isteriz.
703 sayılı KHK ile yapılan deÄŸiÅŸikliklerden sonra oluÅŸan boÅŸluÄŸu gidermek adına 15.07.2018 tarih ve 4 sayılı “Bakanlıklara BaÄŸlı, Ä°lgili, Ä°liÅŸkili Kurum ve KuruluÅŸlar Ä°le DiÄŸer Kurum ve KuruluÅŸların TeÅŸkilatı Hakkında CumhurbaÅŸkanlığı Kararnamesi”6 ile (1-29. maddeler) ATK yeniden düzenlenmiÅŸ, ancak kuruma gerek üniversiteler gerek hukukçu ve tıpçılar gerekse insan hakları alanında çalışma yürüten kurumlar tarafından bugüne kadar yöneltilen eleÅŸtiriler ve bu çalışmada deÄŸineceÄŸimiz Devlet Denetleme Kurulu raporu dikkate alınmadığı için esaslı bir deÄŸiÅŸim yaÅŸanmamıştır.
Kurumun mevcut hukuki dayanağını oluÅŸturan 4 sayılı CumhurbaÅŸkanlığı Kararnamesinde deÄŸiÅŸtirilen kanundaki hükümler korunarak ATK’nın Adalet iÅŸlerinde bilirkiÅŸilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına baÄŸlı olarak kurulduÄŸu, giderlerinin Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacağı ifade edilmiÅŸtir. Kurum baÅŸkan, baÅŸkan yardımcıları, ihtisas kurulları baÅŸkan ve üyelerinin atanması hususu ise 3 sayılı CumhurbaÅŸkanlığı Kararnamesi7 ile düzenlenmiÅŸtir. Kararnameyle ATK BaÅŸkanının doÄŸrudan CumhurbaÅŸkanı kararıyla atanacağı, baÅŸkan yardımcıları ile
5 https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=2659&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
6 https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=4&MevzuatTur=19&MevzuatTertip=5
7 https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=3&MevzuatTur=19&MevzuatTertip=5
ihtisas kurulları baÅŸkan ve üyelerinin ise CumhurbaÅŸkanı onayı ile atanacağı kararlaÅŸtırılmıştır.
-IV
Gerek deÄŸiÅŸen kanun gerekse KHK ve CumhurbaÅŸkanlığı Kararnamesi sonrasında, ATK’nın doÄŸrudan Adalet Bakanlığı bünyesinde tesis edilmiÅŸ bir kurum olmasının kuruma yönelttiÄŸimiz en temel ve önemli eleÅŸtirilerden birisi olduÄŸunu ifade etmek gerekiyor. Bu baÄŸlılık/bağımlılık hali, yargıya bilirkiÅŸilik hizmeti sunan hatta kanunla bu vasfı resmi bilirkiÅŸilik olarak tanımlanmış kurum tarafından ihdas edilen raporları daha iÅŸin başında ÅŸaibeli hale getirmektedir. Yürütmeden bağımsız olması gereken yargılama, infaz, infaz erteleme süreçleriyle doÄŸrudan iliÅŸkili olması, tarafsız bir ÅŸekilde yargı ve infaz süreçlerine iliÅŸkin olarak mahkeme ve savcılık kararlarına ÅŸekil vermesi ATK’nın hayati önemini gözler önüne sermektedir.
Öyle ki ATK raporuna göre herhangi bir dava ret ya da kabul edilebilmekte; herhangi bir sanık hakkında ceza ya da beraat kararı verilebilmekte; herhangi bir mahkûm hakkında infaz erteleme ya da devam kararı verilebilmektedir. Hatta infaz erteleme kararları ve CumhurbaÅŸkanı tarafından -Anayasa’nın 104. maddesi kapsamında sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kiÅŸilerin cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılması için ATK raporu zorunlu unsurdur.
Bu kadar önemli ve hayati görevleri yüklenmiÅŸ bir kurumun idari ve mali olarak özerk olması, iç iÅŸleyiÅŸinin ve dışa karşı verdiÄŸi görüntünün bağımsız ve tarafsız olması temel, hukuki ve akli bir zorunluluktur. Bu husus Adil Yargılanma Hakkının da gereÄŸidir. Oysa ATK Adalet Bakanlığı bünyesinde ihdas edilmiÅŸ idari ve mali özerkliÄŸi bulunmayan bir kurumdur. Kurumun tamamen yürütme etkisiyle hareket eden mevcut örgütsel yapısı, bürokratik konumu ve atama usulleri ile güvenilir olmadığı izahtan varestedir. Verilen raporların içeriÄŸi tıbbi olarak doÄŸru olsa dahi söz konusu yapısal bozukluk bütün raporları ÅŸaibeli hale getirmektedir.
ATK’ya yöneltilecek önemli eleÅŸtirilerden birisi de AyÅŸe ÖzdoÄŸan hakkındaki süreçte de görüldüÄŸü üzere kurumun bir tür hiyerarÅŸik üst pozisyonuna yerleÅŸtirilmiÅŸ olmasıdır. ATK bünyesindeki hekimlerin heyet olarak verdiÄŸi raporları tam teÅŸekküllü herhangi bir Devlet Hastanesi ya da EÄŸitim ve AraÅŸtırma Hastanesi bünyesindeki hekimlerin heyet olarak verdikleri raporlardan daha üstün kılan maddi ve bilimsel gerçeklerin ortaya konulması gerekmektedir. Ancak böyle bir çaba olmadığı gibi ATK kendi içerisinde bile çeliÅŸkili ya da isabetsiz raporlara imza atabilmekte, hayati
tehlikesi yoktur dediği mahpuslar raporlar cezaevine ya da ilgili savcılığa ulaşmadan hastalıkları sebebiyle vefat edebilmektedir.8
-V
İnfaz Erteleme Uygulaması
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ä°nfazı Hakkında Kanun’un9 16. Maddesi “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” baÅŸlığını taşımakta olup AyÅŸe ÖzdoÄŸan ve benzer durumda infaz erteleme ihtiyacı hasıl olan hükümlüler yönünden bu madde çerçevesinde iÅŸlem yapılmaktadır. Bu madde kapsamında infazı ertelenecek kiÅŸilerin suçu ya da aldıkları cezanın infazın ertelenmesi konusunda bir önemi olmayıp aslolan teknik ve tıbbi bir inceleme neticesinde infazın ertelenmesinin gerekip gerekmediÄŸi hususunun tespit edilmesidir.
Bahse konu kanunun 16/6. maddesinde, “Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koÅŸullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliÄŸi bakımından ağır ve somut tehlike oluÅŸturmayacağı deÄŸerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileÅŸinceye kadar geri bırakılabilir.” denilerek ağır hasta mahpuslar yönünden -toplum güvenliÄŸi istisnasına itirazımız baki olmakla beraber- yapılması gerekene iÅŸaret edilmiÅŸtir. Kanunun 16/3 maddesinde ise geri bırakma kararının, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teÅŸekküllü hastanelerin saÄŸlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet BaÅŸsavcılığınca verileceÄŸi ifade edilmiÅŸtir.
Hasta mahpus AyÅŸe ÖzdoÄŸan hakkında da kanunda öngörülen süreç iÅŸletilmiÅŸse de Adli Tıp Kurumu üniversite hastanesince düzenlenen raporu onaylamayarak infazın ertelenmesini uygun bulmamıştır. Normal ÅŸartlarda güvenilir ve özerk bir kurum olsa standart bir prosedür denilip geçilebilecek süreç ATK’nın mevcut bağımlı yapısı sebebiyle ÅŸüphe ve güvensizlikle karşılanmakta haklı olarak ciddi itirazlara muhatap olmaktadır.
Uygulamada hakkında olumsuz rapor verilen mahkumların kısa süre sonra hastalık sebebiyle cezaevinde vefat etmesi ya da hastalık çok fazla ilerledikten sonra verilen olumlu raporların üzerinden fazla zaman geçmeden infazı ertelenen mahpusun evinde ya da hastanede vefat etmesi sebebiyle isabetsizliÄŸi bir insanın canını vermesi
8 Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı verdiÄŸi 2013/2754 ve 2014/5098 baÅŸvuru numaralı dosyaları örnek olarak verilebilir.
9 https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5275&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
ile tescil edilen raporlar kurum mevcut yapı ve bakış açısıyla devam ettikçe korkarız ki varlığını devam ettirecektir.
-VI
Devlet Denetleme Kurulu Raporundaki (2010/12)10 Eleştiriler Bağlamında ATK
Adli Tıp Kurumunun yapısı ve icraatları konusundaki eleÅŸtiriler yeni deÄŸildir. Bu eleÅŸtirilerin yoÄŸunlaÅŸması üzerine dönemin CumhurbaÅŸkanının talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu tarafından 01.07.2010 tarihinde kapsamlı bir rapor hazırlamış ve bu raporun özeti yayımlamıştır. Halihazırda CumhurbaÅŸkanlığı güncel web sitesinde bulamadığımız ancak “web.archive.org” sitesi üzerinden yaptığımız araÅŸtırma neticesinde aÅŸağıdaki dipnotta yer verdiÄŸimiz linkten indirebildiÄŸimiz raporda önemli birtakım tespitler yanında kurumun yeniden yapılandırılmasına iliÅŸkin öneriler de bulunmaktadır. Raporda aÅŸağıda bir kısmına yer vereceÄŸimiz ve bizim eleÅŸtiri, tespit ve tekliflerimizle uyuÅŸan çok sayıda tespit ve teklife yer verilmiÅŸtir.
DDK kurumun teÅŸkilat yapısıyla ilgili olarak, ATK’nın “baÄŸlı kuruluÅŸ” olan hukuki statüsünün yürütmekte olduÄŸu “bilirkiÅŸilik” hizmeti dolayısıyla sahip olunması gereken “idari ve mali özerklik” niteliÄŸini karşılamadığını ifade ederek sorunun kaynağına iÅŸaret etmiÅŸtir. Yine ATK bünyesindeki Genel Kurul ve ihtisas kurullarının, çok çeÅŸitli alanlarda uzmanlığı bulunan çok sayıda üyeden müteÅŸekkil olduÄŸu, bu kurulların oylama usulü ile karar vermekte olmasının üyelerin uzman olmadıkları konularda alınacak kararlara da katılabilmeleri sonucunu doÄŸurmakta olduÄŸu, bu durumun “bilirkiÅŸilik” faaliyetinin özüne aykırılık teÅŸkil ettiÄŸi; ATK BaÅŸkanı, baÅŸkan yardımcıları ya da ihtisas kurullarının baÅŸkan ve üyeleri gibi önemli görevler ifa eden personelin görevden alınma koÅŸullarının belirlenmemiÅŸ olduÄŸu; Temelde, Devlet Memurları Kanunu’na göre istihdam edilmekte olan Kurum personelinin tabi olduÄŸu ikincil mevzuat bakımından ciddi eksikliklerin söz konusu olduÄŸu yönünde eleÅŸtirilere yer vermiÅŸtir.
DDK bilirkiÅŸilik sisteminin yapı ve iÅŸleyiÅŸi ile ilgili olarak, BilirkiÅŸilik görevini üstlenecek kiÅŸilerin yetkinlik düzeylerinin ölçülmesi ve deÄŸerlendirilmesini saÄŸlayacak mekanizmaların yokluÄŸu; BilirkiÅŸiler tarafından sunulan hizmetin ve buna baÄŸlı olarak tanzim edilen raporların sıhhatinin test edilmesine ve bu bakımdan kalitenin yükseltilmesine katkı saÄŸlayacak araçların eksikliÄŸi, var olan araçların da etkili bir biçimde kullanılamamakta olması; Adli Tıp Kurumu, üniversiteler, saÄŸlık kuruluÅŸları gibi, “resmî bilirkiÅŸilik” sıfatını haiz olan ve bilirkiÅŸilik müessesesi
10 https://web.archive.org/web/20111027112000/https://www.tccb.gov.tr/ddk/ddk46.pdf Çevrimiçi:10.10.2021
bakımından benzer alanlarda faaliyet gösteren birimlerin sistem içerisindeki yerlerinin netleÅŸtirilmemiÅŸ olması ve bunlar arasındaki iÅŸbölümü ve koordinasyonun saÄŸlanamaması gibi sorunlara deÄŸinmiÅŸtir.
-VII
DDK bahse konu denetleme ve kurum bünyesinde yürütülen çalışmalar ve konunun taraflarından alınan görüÅŸler çerçevesinde kurumun yapısı, iÅŸleyiÅŸ biçimi ve fonksiyonları bakımından tümüyle yeniden yapılandırılmak kaydıyla Adli Tıp Kurumu’nun sistem içerisindeki varlığının korunmasının mevcut durum itibarıyla en uygun çözüm olduÄŸu deÄŸerlendirmesinde bulunmuÅŸ ve bir model önerisinde bulunmuÅŸtur.
Bahse konu model önerisinde DDK, BilirkiÅŸilik hizmetinin mahiyeti itibarıyla zorunluluk arz eden idari ve mali özerkliÄŸin saÄŸlanabilmesi için ATK’nın “baÄŸlı kuruluÅŸ” olan hukuki statüsünün “ilgili kuruluÅŸ” haline getirilmesi ve kendisine ait bir bütçeye kavuÅŸturulması; Merkez ve taÅŸra teÅŸkilatlarına dâhil bütün birimlerin kadro ihtiyaçlarının objektif kıstaslara göre belirlenmesi ve her birime ihtiyaca göre kadro tahsis edilmesi amacıyla kapsamlı bir “norm kadro” çalışması baÅŸlatılmasının gerekliliÄŸi ifade edilmiÅŸtir.
DDK mevcut yapının temel unsurları arasında yer alan ve bu çalışmaya konu ettiÄŸimiz AyÅŸe ÖzdoÄŸan hakkında da rapor hazırlayan ATK 3. Adli Tıp Ä°htisas Kurulu’nun11 da içerisinde yer aldığı, “ihtisas kurulları” nın laÄŸvedilmesi ve bunların yerine, sadece ilgili branÅŸta uzman olan kiÅŸiler ile adli tıp uzmanlarının katılacağı, daha az sayıda ve deÄŸiÅŸken üyelerden oluÅŸan, çok sayıda heyetin teÅŸekkül ettirilmesi gerekliliÄŸine iÅŸaret etmiÅŸtir. Bunun yanında bilirkiÅŸilik hizmetinin üretilmesi noktasında üniversiteler ve saÄŸlık kuruluÅŸları gibi kurumlardan daha etkili bir biçimde yararlanılabilmesi ve Adli Tıp Kurumu’nun karşı karşıya bulunduÄŸu iÅŸ yükünün hafifletilebilmesi için adli mercilerce bilirkiÅŸi görüÅŸü talep edilecek vakaların öncelikle kendilerine en yakın ve Adli Tıp Kurumu tarafından akredite edilmiÅŸ üniversite ya da saÄŸlık kuruluÅŸu gibi yerel birimlere gönderilmesinin zorunlu kılınması, Adli Tıp Kurumu’nun ise “üst bilirkiÅŸilik organı” hüviyetine kavuÅŸturulmasının uygun olacağı ifade edilmiÅŸtir.
Sonuç
11 Adli Tıp Üçüncü Ä°htisas Kurulu; maluliyetler, meslekte kazanma gücü kaybı, beden çalışma gücü kaybı, meslek hastalıkları, hapis cezalarının infazının ertelenmesi, sürekli hastalık, engellilik ve kocama sebepleri ile belirli kiÅŸilerin cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılmasına iliÅŸkin iÅŸlemler hakkında bilimsel ve teknik görüÅŸlerini bildirir.
Hasta mahpus AyÅŸe ÖzdoÄŸan’ın basın ve sosyal medya ortamlarında da yoÄŸun olarak gündeme gelen maÄŸduriyeti ile ilgili olarak kamuoyuna yansıyan infaz erteleme talebi ve Antalya Cumhuriyet BaÅŸsavcılığınca bu kapsamda yürütülen süreç, Adli Tıp Kurumu’nun infaz erteleme hususunda yetkili 3. Adli Tıp Ä°htisas Kurulu tarafından verilen olumsuz raporla akamete uÄŸramıştır.
ATK tarafından verilen olumsuz rapor kamuoyunda çokça tartışılmış ancak sonuç deÄŸiÅŸmemiÅŸtir. Hasta mahpus AyÅŸe ÖzdoÄŸan, -Adalet Bakanlığı yıllardır cezaevi istatistiklerini yayımlanmadığı için tam sayı verememekle beraber- binlerce olduÄŸunu ifade edebileceÄŸimiz ağır hasta mahpustan birisi olarak, cezaevinde oldukça elveriÅŸsiz ÅŸartlar altında tutulmaya baÅŸlanmıştır.
ATK, yıllardır benzer tartışmalı kararlarıyla gündem olmuÅŸ, hasta mahpusların cezaevi içerisinde farklı cezalara muhatap olmalarına, yaÅŸam hakları ihlal edilerek mevcut hastalıklarının daha da ilerlemesine ve geri dönülmez aÅŸamaya gelmesine, insan haysiyetiyle baÄŸdaÅŸmayan uygulamalara, kurumsal hantallık sebebiyle yargı iÅŸleyiÅŸinin aksamasına ve zaten uzun olan yargılama süreçlerinin daha da uzamasına sebebiyet vermiÅŸtir.
Ä°sabetsiz olduÄŸu cezaevlerinde yaÅŸanan ölümlerle ortaya çıkan raporlarla istikrarlı ÅŸekilde gündeme gelen ATK, mevcut bağımlı kurumsal yapısından baÅŸlayarak deÄŸiÅŸmeli ya mali ve idari özerkliÄŸe sahip bağımsız ve tarafsız bir kurum haline getirilmeli ya da görevini tam teÅŸekküllü üniversite ve devlet hastanelerine bırakmak suretiyle laÄŸvedilmelidir.