ÜÇ BÜYÜK TUZAK

H24/ Makale / Mehmet Ali BİÇER 

Başkalarına tuzak kurmada mahir olanlar, sürekli tuzaklarını güncelleştirirler. Nefs, şeytan, münafık, zalim ve kâfirler tuzak kurucuların en azgınlarındandır. Unutmamak gerekir ki her tuzağın bir panzehiri, bir bozanı vardır. Tuzak bozucunun en büyüğü ise Allah’ın (C.C.) hesabıdır. Bu söylemlerin üzerine İslam’ın projektörü tutulursa, insanın önünde kıyamete kadar sürecek olan üç büyük tuzak vardır, bunlar Şehvet, Şöhret ve Servettir.

KÂLB, BEYTULLAHTIR

Üremenin sırrı şehvette, kuvvetin göstergesi şöhrette, hayatın cazibesi servette gizlidir. Tabanca, akıl hastası ve çocuğun elinde tehlikeli olabilir. Aklı selim kişiler bu üç tuzağı iyi tanımalıdır, oltanın ucundaki yiyeceğe saldıran sazan balığının düştüğü duruma düşmemelidir. İslâm Dini şehveti, şöhreti, serveti yasaklamaz. Ancak, bunların sevgisini kalbe girdirmez. Çünkü; vücudun merkezi olarak bilinen kâlb, Allah’ın evidir.

TUZAK, GİRDAB GİBİDİR

Kral Sezar’ın ölürken en yakını ve dost bildiği kişiye “Sen de mi Bürütüs?” dediğini biliriz. Tarih kitaplarının sayfaları şöhret çılgını hainlerin listesiyle kabarmıştır. İnsanı bu denli maneviyattan uzaklaştıran şehvet, şöhret ve servetin kontrolsüz olarak insanın elinde bulundurmasıdır. İslâm’ın Asr’ı Saadet Döneminde “Salebe” servetin, “Kirkire” hırsızlığın, “Kuzman” şöhretin tuzağına düşmüşler ve nefislerinin kurbanı olmuşlardır.

PEYGÂMBERE KURULAN TUZAKLAR

Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in hayatında bu üç büyük tuzak peşpeşe kurulmuş ancak, fiyasko ile sonuçlanmıştır. Efendimiz (S.A.V.)’e davasından vazgeçmesi karşılığında Mekke’nin sömürgen holding patronları ve Nedve Meclis üyeleri, toplum standartlarına uygun genç, alımlı, manken tipli kızlardan istediği miktarda verileceğini teklif etmişler ama avuçlarını yalamışlardır. Böylece, ilk tuzak, “şehvet” bir işe yaramamıştı.

Mekke’nin ekonomik kaymağını yiyen rant sahipleri, ikinci tuzağı devreye soktular. Mal-mülk olarak tarif edilen ne varsa, Peygâmberimiz (S.A.V.)’in ayağına serdiler. Cins atlar, çift hörgüçlü develer, bağ ve bahçeler karşılığında kurulu düzenlerinin bozulmamasını, sömürülerinin devam etmesini, putlarına dokunulmamasını istediler. Ama Efendimiz (S.A.V.) ayağının altına serilen bu kırmızı halı örneği “Servet” tuzağını da elinin tersiyle geri çevirdi.

Üçüncü olarak, “Şöhret” tuzağını devreye soktular. Efendimiz (S.A.V.)’e bizim yöneticimiz ol. Nedve Parlamentosunda başımızda bulun. Kırmızı plakalı develeri ve atları sana tahsis edelim. Elinin altında hizmetçiler, güvenlikçiler, danışmanlar bulunduralım dediler. Örneğimiz, rol modelimiz Peygamberimiz (S.A.V.); “Sağ elime Güneş’i, sol elime de Ay’ı verseniz. Ben bu İslâm davasından asla vazgeçmem, taviz de vermem” dedi.

TUZAKLARI TANIMALISIN

Tefsir, hadis, fıkıh konusunda ilmi düzeyi yüksek olan, Bursa Kadısı Aziz Mahmud Hüdayi (K.S.) içinde bulunduğu konumuna rağmen gönül sultanı (Mürşid’i kamil, Kanaat önderi, Allah dostu) Hz.Üftade (K.S.)’un eğitimine girmek, dizinin dibine oturmak, Kur’an’ı Kerim’de “Sadıklarla Beraber Olun” emri İlâhisini yerine getirmek için, dergâha koşmuş ve kabul edilmesini bütün benliğiyle talep etmiştir. Usta çırak ilişkisi eskimeyen bir olgudur.

Hz.Üftade (K.S.) kendisine ilk etapta şu üç teklifi sunmuştur. Şehvet, şöhret ve servet sevgisini kalbinden atacaksın. Mahmud Hüdayi (K.S.) şehveti ilgilendiren yiyeceklerine, içeceklerine ve yaşayışına çeki düzen vermekle işe koyulmuş. Daha sonra şöhretin yakıcılığı endişesiyle kadılıktan istifa etmiş, servetinin bir kısmını ise ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştır. Evliya Menkıbeleri; İbret alma ve ders çıkarma yöntemidir.

NEFSİ EĞİTMEK ŞART

Köklü bir nefs eğiminden geçmemiş, itaat ve teslimiyet bilinci alamamış insanların ayağının kayabileceği, kendini ve çevresini de uçurama atacağı unutulmamalıdır. Onun için bazıları demiştir ki, her insanın satın alınabilecek bir bedeli vardır. Hatta, ağzı olan mutlaka yer, yiyen de satın alınır diye söz etmişlerdir. Ancak, tuzaklara karşı teyakkuzda bulunmak, ehil bir üstadın tezgahından geçmiş olmak gerekir.

ŞEHVET, GENİŞ KAPSAMLIDIR

Dünyada rahat etmek, konforlu hayat sürmek, debdebenin her türlüsünü yaşamak ve bunun için de var gücüyle efor sarf etmek, ihtirası kamçılamak, şehveti tatmin etmekten başka bir şey değildir. Şehvet; Nefsin arzu ve isteklerinin tamamına denir. Şehveti harekete geçiren mide ve cinsellik içgüdüsü hayvanlarda da vardır. Hayvanlar içgüdüleri ile hareket ederler. Akıl sahibi insan ise şehvetini, kontrol altında tutar.

ŞÖHRET, ATEŞTEN GÖMLEKTİR

El gördülük için yapılan bütün gayretler, liderlik duygusuyla yanıp tutuşmak, insanların arasında tanınmak ve kendisine hürmet etmelerini istemek, onlara hava atmak, övünmek. Ateşten gömlek olarak bilinen şöhretlerdendir. Kazanılan Şöhret; Adaletin, özgürlüğün, onurlu yaşamanın, huzur ve saadetin emrine verilirse ibadet olur. İbadetler; İslâm’ın usulüne uygun olarak ve Allah (C.C.) rızası kazanmak için yapılır.

SERVET, SERHOŞLUK VERİR

Karun; Kendinden geçmiş, kimliğini kaybetmiş, özünden kopmuş, insanlara tepeden bakan, onları küçümseyen, ne oldum delisi ahlâksız bir karakterdir. Karun; Tevrat’ı iyi bilen, bilge, dindar bir insandı ama sonu feci oldu. Devlet Başkanı, Peygâmber Hz.Süleyman (A.S.)’ın serveti ve şöhreti kalbine tesir etmedi. Çünkü; Servet Allah’ın (C.C.) insanlara kendi adına kullanılmak üzere verdiği bir nimettir, bir emanettir.

TUZAKLARI TETİKLEYENLER

Reel politik, Konjonktür gereği, Dünyevileşme, Modernleşme, Toplum baskısı, Kişisel ihtiras, Aşağılık kompleksi, Konforlu yaşam hırsı gibi etkenlerin biri veya birkaçı insan yaşamını değiştirebilir. Milli ve manevi değerlerin istismarı ile elde edilen fetvalar insanın ayağını kaydırabilir. İradesi zayıf olanlar ise bu çeşit tuzaklara her an düşebilir. En büyük keramet, insanın dosdoğru istikâmet üzerinde bulunmasıdır.

• Mehmet-Ali-BİÇER