Kudüs İslam’ındır reel politiğin de canı cehenneme yaşasın İslam Birliği...

Siyonist Yahudi ne kınamadan ne mitingden ne de protestodan anlar. Onlar ancak güçten anlarlar. Allah’a bile verdikleri sözlerini defalarca bozmuş,onlarca peygamber katletmiş bir zihniyetin uluslararası anlaşmalara, devletlerarası protokollere sadık kalabileceğine inanmak bir akıl tutulmasıdır…

Onlara İslam topraklarını işgal etmenin ve Müslüman öldürmenin bedelinin sadece kurban kampanyası, gıda yardımı ve protesto olmadığını öğretecek bir sistem kurmadığımız müddetçe ne Kudüs işgalden kurtulur ne de Müslümanlar katledilmekten…

Onları durdurabilecek tek sistem, Müslümanların siyasi, askeri ve ekonomik birlikteliğine dayanan İslam Birliği sistemidir… Ancak ne zaman başta İslam Birliği olmak üzere Kur’an ve sünnet merkezli, tarihimize, kimliğimize, ruh kökümüze uygun uluslararası projelerin bahsi geçse “o iş öyle basit değil”, “dengeler var”, “devlet yönetmek başka şey”, “dünyayı adama dar ederler”, “her şeyin bir zamanı var”, “ağır bedeller ödetirler”, “ne İslam Birliği, reel politik diye bir şey var kardeşim” gibi gizlemli ve aslında söyleyenin dahi inanmadığı bir takım iddialar dikilir karşımıza…

Dünyayı adama dar edeceklerse dünya Müslümanlar için daha ne kadar dar olabilir ki? Coğrafyamızın büyük bir kısmı işgal altında. Zulüm, kan, gözyaşı, tecavüz, işkence… Bedel ödeteceklerse Müslümanlar olarak ödemediğimiz hangi bedel kaldı ki? En son Kudüs’ümüzü bile başkent ilan ettiler…

İslam Birliği’nin önündeki en büyük en gel ne ABD, ne emperyalizm, ne de Siyonizm’dir. İslam Birliği’nin önündeki en büyük engel, bin yıldır düşman oldukları kâfilerle dost olabileceklerine, stratejik ortak olabileceklerine inanıp, bin yıldır dost oldukları kardeşleriyle bir araya gelemeyeceklerine inandırılmış reel politik aşığı Müslümanlardır.

Soru şu, ilahi bir hükümmüş gibi sahip çıktığımız bu reel politikle neyi başardık Allah aşkına? Yıllardır başarıyla uyguladığımız reel politik sayesinde Irak’ın işgaline mi engel olduk? Büyük bir titizlikle uluslararası dengeleri gözeterek Suriye’yi mi kurtardık, Libya’yı mı? Doğu Türkistan’ı mı?

Zalimlerle uzlaşmacı politikalar sayesinde Bangladeş’te asılan âlimleri ipten mi aldık, Mursi’yi zindandan mı kurtardık? Onlarla stratejik ittifaklar kurarak Arakan’ı yakılmaktan mı kurtardık? Onlarla kurduğumuz dostluklar sayesinde Gazze ambargosunu mu kaldırdık? AB aşkımız ve gayretimiz darbe teşebbüslerine ve ekonomik saldırılara engel mi oldu? Asker ve polislerimizi şehit eden terör örgütlerine silah yardımı yapılmasını mı engelledik? Sınırlarımıza 30 bin TIR silah yığılmasına mı en gel olduk? Ne oldu Allah aşkına? Bu reel politik ve dengeler ümmetimize hangi zaferleri kazandırdı? Hangi zulümlere engel oldu?

İlahi hüküm ortadadır. “Onların dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar asla sizden razı olmazlar” (Bakara, 2/120). Yani büyük bir titizlikle dengeleri gözetip, reel politiği uygulayarak ümmetçe bu gâvurların BM’lerine üye olsanız da, NATO’larına asker yollasanız da, AB’lerine girmek için çırpınsanız da, en büyük günahları ve sapkınlıkları bile meşrulaştıran AB kriterlerini uygulasanız da, stratejik ortaklılar kursanız da, ümmet coğrafyanızı onların askeri üslerine açsanız da, dolarlarınızı onların bankalarında ve borsalarında değerlendirseniz de gâvur, gâvurdur. Asla sizin topraklarınızı işgal etmekten, insanlarınızı katletmekten, ekonominizi çökertemeye çalışmaktan ve başta darbe teşebbüsleri olmak üzere bin türlü hileyle sizi yok etme planlarından vazgeçmeyecekler.

Madem hangi tavizi verirsek verelim bu zalimler bize bedel ödetmekten vazgeçmeyecekler, hiç olmazsa ödeyeceğimiz bedelleri Kur’an ve sünnetin emrettiği hedef ve idealler yolunda izzet ve şerefimizle ödeyelim.

Kudüs İslam’ındır. Telaviv de işgal edilmiş bir İslam toprağıdır. Siyonist İsrail’in başkenti de cehennemin dibidir… O halde yıkılsın dengeler, kahrolsun uzlaşmacı ve iş birlikçi politikalar.

Reel politiğin de canı cehenneme! Yaşasın İSLAM BİRLİĞİ.

• Abdullah-olçok
• isrsil
• canınız-cehenneme