VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 17 January 2020 18:16:40

0 Yorum

Kez Okundu.

Tume’nin Suçu Neydi

Bu yazıda Hz. Peygamber (s.a.) döneminde, bir un çuvalını çalıp suçu bir Yahudi’nin üzerine atan Tume adlı bir sahabinin hadisesidir.

“Hakimlerin Hakimi olan Allah’tır.” (95/Tin, 8. “Bizden“ veya “bizden görünen“ biri cürüm işlediğinde veya cürüm işlediği iddia edildiğinde nasıl bir tutum takınmalı?

Bize bu konuda Nisa suresinin 105. ayeti ışık tutmaktadır: “Şüphesiz, Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana Kitab’ı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma!“ Çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre bu ayet, Rifa’a adında yeni Müslüman olmuş birinin evinden içinde bir zırh ve kılıç olan bir un çuvalını çalan Tu’me ibn Ubeyrık hakkında inmiştir.

Tu’me, yakalanma korkusuyla çuvalı götürüp tanıdığı bir Yahudi’nin evine emanet olarak bırakmış ancak iz sürenler Tu’me’nin çaldığını tespit edince, suçu Yahudi’nin üstüne atmak istemiştir. Tabii ki Yahudi, çuvalı Tu’me’nin kendisine emanet olarak bıraktığını söyleyince dava Hz. Peygamber’e intikal etti. Tu’me’nin akrabaları Hz. Peygamber’e gelerek adamlarını temize çıkarıp Yahudinin cezalandırılmasını istediler.

Hz. Peygamber, Tu’me’nin lehinde karar verecekken –muhtemelen kalbi ona kaymış olabilir-, olayın iç yüzünü aydınlatan bu ayet indi, böylece suçlunun Tu’me olduğu anlaşıldı fakat bu şahıs cezadan kurtulmak için Mekke’ye kaçıp dinden döndü, sonra Hayber’e geçip yine hırsızlık yaptığı sırada bir duvarın altında kalarak öldü. Olayın birkaç boyutu var: İlki, işlediği bir suçu başkasına atanlar hakikatte büyük bir günah işlemektedirler ve “Onlar kendilerinden başka kimseyi saptıramazlar“ (4/Nisa, 113).

Suçlular bu dünyada hakimden ve hukuktan kaçsa veya suçlu oldukları halde beraat etseler bile, ahirette herşey ortaya çıkacaktır. Bu da suçluların, biri işledikleri suçun kendisi, diğeri masumlara attıkları iftira suçu dolayısıyla iki kat cezaya çarpıtrılmalarına sebep olacaktır. “(Sakın) Hainlerin savunucusu olma.”

Ayet cürüm işleyen, hırsızlık ve yolsuzluğa karışanları “hain” olarak tanımlayıp Hz. Peygamber’e ve dolayısıyla kıyamete kadar gelecek bütün mü’minlere “hainlerin yanında durmayın, onları savunmayın” uyarısında bulunuyor. “Hasm” aslında uc, köşe, açının bir tarafı veya uçlardan biri demek olup davalaşan kişi(ler) anlamına gelir. Birbiriyle davalaşanlar iki uctadırlar, birbirlerine hasımdırlar.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Ayet, Hz. Peygamber (s.a.)’e ve elbette bütün Müslümanlara hainlerin savunucusu olmamalarını emretmektedir. Yani biri davasında haksız ise, suç işleyip bir başkasına atmışsa veya suçunu gizliyorsa, bile bile savunulmaz veya tersinden masum biri suçlanmaz. Bu dünyada kurtulsa bile ahirette kurtulması mümkün değildir (4/109).

Bu, günümüzde avukatlık, savcılık ve hakimlik mesleklerini yakından ilgilendiren önemli bir uyarıdır. Maalesef bazan avukatlar kimin davasını almışlarsa, müvekillerinin suçlu olup olmadıklarına bakmaksızın vargüçleriyle onları teberri ettirmeye çalışırlar. Bunun için hukuki boşluklardan, mevzuat ve yasal nüanslardan azami derecede istifade eder, sonuç itibariyle hukuku suistimal etmektedirler.

Savcılar da, birini suçlu gösterip ona ceza verdirmek için benzer yolları ve taktikleri takip etmektedirler. Oysa bir hırısızı veya bir katili bile bile savunmak veya masum bir insanı suçlamak adaletin sarsılmasına, toplumsal düzenin altüst olmasına sebebiyet verir.

Suçlu her kim olursa olsun, ferdi suçuyla ele alınması, ailesi, yakınları, partisi, kabilesi veya tabiiyetinin verilecek kararlarda herhangi bir etkiye sahip olmaması gerekir. Tu’me’nin kabilesi, adamlarının temize çıkarılmasını istemişlerdir; bu davaların dışarıdan etki altına alınması; iltimas, rüşvet, nüfuz vb. gayrı ahlaki faktörlerin hakimin ve mahkemenin kararlarını etkilemesi anlamına gelir ki, adaleti zedeleyen hukuk suistimallerinden biri de budur.

Şüphe altında birini yargıdan kaçırmak da öyledir. Haksız olan Müslüman da olsa, yanında yer almak doğru değildir. Çünkü böyle bir kişi hakkı ketmetmiş, “hain” pozisyonuna düşmüştür. Bir zanlıya veya şüpheliye yapılacak yardım onun yargılanmasını sağlamaktır. Suçluyu “grubumuza gölge düşürür” diye hukuktan kaçırmak gruba en büyük zararı verir. Müslüman ahlak ve adaletin yanında yer alır; çünkü Tevhid inancının esası ahlak ve adalettir.

Ali Bulaç, Kur’an Dersleri, İstanbul-2016; II, 480 vd.)

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER