TESELLİ İMANİDİR

H24/ Makale - Mehmet Ali BİÇER 

Yeryüzünde bebekler dahil problemi, sıkıntısı, derdi olmayan bir kişi bulamazsınız. İnsanlara, bela, musibet, gam, tasa, keder, üzüntü her an gelebilir. Teselli Sözcüğü Arapçadır, Anlamı; Kederli ve yaralı yüreği söz ile motive etmek, ferahlatmak, acısını hafifleterek yaşadığı kötü olayı unutturmaya çalışmak, sakinleştirmek anlamına gelir. Teselli imandandır ve İslâmi sorumluluktur, ahlâki bir ibadettir.

MORAL FRANSIZCADIR

Moral sözcüğü tesellinin karşılığı olarak dilimize, Fransızcadan geçmiştir. Moral tesellinin versiyonudur. Teselli bulmak, teselli etmek, teselli vermek, teselli ödülü, moral bulmak, morali bozulmak, moralini bozmak, moral vermek, moral çöküntüsü, moral eğitimi, moral kaynağı gibi deyimlerimiz de vardır. “Acılar paylaşıldıkça azalır” atasözümüz de kıymetidir. Teşkilatın başarısı moral ve motivasyon ile artar.

TESELLİDE ÖLÇÜ

Aşırı üzülmek, ümitsizlik, mutsuzluk ve aşırı sevinmek, gururlanmak, kibirlenmek insanı günâha sokar. Sahabe’i Kiram İbn Abbâs (R.A.)’dan şöyle bir rivayet vardır "Sevinmeyen, üzülmeyen kimse yoktur. Önemli olan, kişinin başına gelen musibeti sabır, hayrı da şükür ile karşılamasıdır" Tesellide, ölçüyü iyi yakalamak ve dengeyi bozmamak gerekir. Üzüntüyü de sevinci de tadında (vasat) bırakmalıdır. Azda ve çokta aşırılıklar akıl ve ruh sağlını bozar. İçimize atacağımız üzüntü verem, kanser, kâlb ve beyin hastalıklarına yol açar.

KADERE İMAN

Doğal olarak kötü olaylardan hiç etkilenmemek, üzülmemek, iyi olaylara da sevinmemek insanın elinde değildir. İnsanın kendisini ilgilendiren kötü olaylar karşısında üzülür, iyi şeyler ile de sevinir. Örneğin; başının ağrıması, bir yakının ölmesi veya fakir olması, kıtlık, yangın ve deprem gibi âfetlerin olması bizleri üzer, başarılarımız da sevindirir, bunlar hep Allah’ın takdîri iledir, bunu böyle bilmek gerekir.

TESELLİ ETMEK SÜNNETTİR

"Müslümanları, musibeti yaşadıklarında teselli etmelidir." Hadis’i Şerif gereği hasta, taziye, dul, engelli, yetim, yoksul ve afet sonrası ziyaretleri ile birbirimizi teselli etme gibi benzeri işler Peygâmber (S.A.V.)’in sünnetidir. Cenab’ı Allah, elçisini Mekke’de müslümanlara karşı üç yıl süren ekonomik, sosyal boykot karşısında “İnşirah Suresi” ile erkek evlatlarının vefatında olumsuz dedikodulara karşı “Kevser Suresi” ile teselli etmiştir.

İMAM’I AZAM EBU HANİFE TESELLİSİ

İmam’ı Azam hapishanede, kendi kendini teselli etmesi bize örnek olarak yeter.

1)- Taktiri İlâhi böyleymiş, benim burada rızkım varmış. (Kadere iman)

2)- Cezaevi benim günahlarıma keffaret olur inşallah. (İbadet şuuru)

3)- Ahirette bu yaşadıklarımı delil olarak Cenab’ı Allah’a sunarım. (Allah’ın sınavı)

4)- İnşallah, Cennet’te derecem yükselir. Bu durumlara sabretmeliyim. (Ümitvar olmak)

5)- Hazreti Yusuf (A.S.)’da buraya geldi. Ben Peygâmberden üstün değilim. (Kulluk bilinci)

6)- Şer bildiklerimizde de hayr olabilir, biz bilemeyiz. (Bakara:216) (Allah’a teslimiyet)

7)- Mazlumun duası Allah’ın katında sevimlidir. Duamı arttırmalıyım. (Dua silahtır)

DERVİŞ YUNUS EMRE TESELLİSİ

Olsun be aldırma Yaradan yardır.

-Sanma ki zalimin ettiği kârdır.

-Mazlumun ahı indirir şahı.

-Her şeyin bir vakti vardır.

İNSANA NEDEN BELÂ GELİR?

İki sebebden dolayı insana acı, ızdırab, gam, keder, musibet ve belâ isabet edebilir.

1)- Herhangi bir cezamızın karşılığında bedel, günahları giderme (keffaret) olabilir. Ceza temizleyicidir ve arındırıcıdır. Hadis’i Şerif: "Bir Müslüman'a isabet etmiş herhangi bir hastalık, dert, hüzün ve hatta gam yoktur ki, Allah (C.C.) bunu onun hataları için keffaret kılmış olmasın."

2)- Dünyadaki imtihan sebebimiz olabilir. Bu şekilde insanlar deyim yerinde ise, Makamı yükselir terfi ederler ve dereceleri yükselir. Demir şekil almak için örs ve çekiç arasında dövülür, ateşe verilir, üzerinde işlem yapılır sonra çelik olur. Mareşal olmak için, üç büyük meydan savaşı kazanmak gerekir.

ÖRNEK ROL MODELİMİZ

İnsanlığa teselli veren Hadis’i Şerif’ler: (*)- “İçinizden birine bir acı, bir keder ve bir sıkıntı isabet ettiğinde, Allah’ın bana verdiği ızdırabı hatırlasın. Çünkü bana verdiği ızdırab, ızdırabların en büyüğüdür.”

(*)- “İnsanların ızdırab yönünden en ağır yükü çekenleri Nebiler, olmuştur. Sonra onlara yakın olanlar (veliler) Sonra da bunlara yakın olanlar (Salihler, müttakiler) gelir.”

(*)- Hz. Muhammed (S.A.V.) yere çubukla bir dikdörtgen çizdi, ortasına bir nokta koydu, noktadan başlayıp dışarıya doğru bir çizgi çizdi. Çizginin aşağısına ve yukarısına küçük, küçük çizgiler kondurdu ve açıklamaya başladı. “Şu insan, şu da kuşatmış olan ecelidir. Dörtgeni keserek dışarı çıkan arzularıdır. Ortadaki çizgiye yönelik küçük çizgiler ise dert ve ızdırablardır. İnsan bu dertlerin birinden kurtulsa, öteki gelir çarpar. Şundan kurtulsa, beriki gelip yakalar.”

• Züğürt-Tesellisi
• Eqida-imanı
• Mehmet-Ali-BİÇER