HAZRETİ HATİCE ANAMIZDAN STRES REÇETESİ

Sevgili peygamberimiz, 40 yaşına gelmiş, Rabbimizin ezeli bilgisinde olan onun peygamber olarak ortaya çıkmasını zamanı gelmişti. Hıra mağarasında tefekkür halinde iken Cebrail aleyhisselam geliyor ve sevgili peygamberimize Alak süresinin ilk beş ayetini öğretiyor. Dağın başı, mağaranın içi, o güne kadar hiç görmediği biri, hiç duymadığı ama çok faydalı, söz olarak tatlı, mana olarak yüklü bir şeyler söylüyor. Alemlere rahmet olan Hazreti Muhammed aleyhisselam hemen evine geliyor “Benim üstümü örtün” diyor ve uzanıp yatıyor. Biraz sonra titremesi ve korkusu geçince Hazreti Hatice anamıza:

لَقَدْ خَشِيتُ عَلَى نَفْسِي

“Kendimden korktum, bana bir şey olacağından korktum” diyor. Burada durunuz ve Hatice anamızın (Allah ondan razı olsun) ne cevap verebileceğini düşününüz. Verdiği cevaba bakınız, 1409 yıl sonra hazreti Hatice anamızın verdiği cevabı bu gün dünya psikolog ve psikiyatristlerimizin tavsiye etmeye başladığı şeylerdir. Sevgili peygamberimizi teselli eden Hazreti Hatice anamız bakınız ne söylüyor:

فَقَالَتْ خَدِيجَةُ: كَلَّا وَاللَّهِ مَا يُخْزِيكَ اللَّهُ أَبَدًا، إِنَّكَ لَتَصِلُ الرَّحِمَ ، وَتَحْمِلُ الكَلَّ ، وَتَكْسِبُ المَعْدُومَ ، وَتَقْرِي الضَّيْفَ، وَتُعِينُ عَلَى نَوَائِبِ الحَقِّ

“Hayır, öyle söyleme, Allah’a yemin ederim ki, Allah seni hiç bir zaman rüsvay, reziL, itibarsız eylemez. Çünkü sen, akrabalık bağlarını koparmazsın, Yükü ağır gelenlerin yükünü yüklenirsin, Fakirleri kazandırırsın, Müsafiri doyurursun, Zamanın bela ve musibetlerine karşı (herkese) yardım edersin” (Buhari, Sahih, K. Vahy, hadis no 3)

Dikkat ediniz, sevgili peygamberimizin, peygamberliğini ilan etmeden önce de hayatının topluma nasıl faydalı olduğunu özetlemiş anamız. Kendi anamın, benim anam olduğunu babam, kardeşlerim, komşularım, annem…söyledi. Ama Hazreti Hatice anamızın bütün Müslümanların anası olduğunu, gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisinde olanların tamamını yaratan söylüyor. (Ahzab süresi ayet 33/6)

O özelliklere sahip birinin stres, depresyon, bunalma, daralma, gam keder, şeytanın musallat olması gibi kötü hallere düşmeyeceğini söylüyor. Ayrıca bu günün tıbbına da yol gösteriyor ve psikolojik hastalıkların ilacının: Akrabalık bağlarını sıkı tutmaktan, Sıkıntı içinde olanların, yükünü hafifletmekten, Fakirlere kazandırmaktan, Müsafiri doyurmaktan, Zamanında yaşayan insanlardan bela ve musibet içinde olanlara yardım etmekten geçtiğini de söylemiş oluyor. Benim dikkatimi çekenlerden biri de Hatice anamız, “Fakire yardım edersin” demiyor da, “Fakiri kazandırırsın” diyor. Günümüzde buna “Fakirlere, balık yedirme, balık tutmasını öğret” diye ifade ediliyor.

İslamcı kardeşlerimizden bazılarının Afrika’daki zor durumda olanlara onların kendi imkanlarını nasıl değerlendireceklerini göstererek durumlarını düzelttikleri haberler rüzgarları, gam ve kasavetin benim semtime uğramasını engelliyor Hazreti Hatice anamıza kulak verin.

İç daralması mı var, hemen yakın akrabalarınızı ziyarete gidiniz. Yeğenlerinizi seviniz, gücünüz oranında onlara yardım ediniz. Yolda giderken insan veya hayvan, yardıma muhtaç herkese gücünüzle orantılı olarak yardım elinizi uzatınız. Apartmandaki komşularınızla ayırım yapmadan selamlaşınız, hediyeleşiniz. Sıkıntı yükünün altında ezilmekte olanın yükünü hafifletiniz.

Bir şey yapamayacağınız durumlarda dinleyivermeniz, onun yükünü hafifletir. Elinizi, dilinizi ve kasanızı toplum çıkarlarına açarsanız, onun estirdiği mutluluk rüzgarı gönlünüzün kara dumanlarını dağıtır.

Hazreti Hatice anamızın tavsiyelerine uyarsanız, göreceksiniz ki o iç daralmanız hapı yutmadan geçecektir.

• Hazreti-Hatice
• stres
• mahmut-topbaş