VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 05 November 2020 10:22:00

0 Yorum

Kez Okundu.

Hayy hattı ile fay hattı

Hayy hattı ile fay hattı

H24/Makale/Mahmut Toptaş

 Deprem konusunda değerli ilim adamlarımız, hemen her gün televizyonlar aracılığıyla insanlarımızı bilgilendiriyorlar. Fay hatlarının yönlerini, olabilecek şiddetlerini ve durumlara göre yıkımlarından haber veriyorlar.

Tedbir alınması konusunda da evlerde, okullarda, dairelerde, işyerlerinde neler yapılması gerektiğini anlatıyorlar.

Ama ihmal edilen bir konu var ki asıl tehlikeyi o konu oluşturuyor. İnsanın eğitiminin ihmali, her konuda ihmal doğuruyor.

Bütün kurumlardaki şikâyetlerin temelinde insanımızın eğitimindeki ihmal vardır.

Depreme dayanıklı adam yetiştirilmiyor. “Bu gün git yarın gel” diyen memur, üniversite bitirmiş, müdür olmuş ama lisede, fakültede “adam olma” dersi olmadığından adam olamamış. Aynı adalet terazisiyle adamına göre karar veren adalet dağıtıcısı da adam olmamıştır.

Adalet, sağlık, huzur, güvenlik, denklik görevlilerinin hepsi insan olarak dünyaya gelmişler ama eğitim yoluyla bazıları, Hayy hattından çıkarılmışlar ve aldığı diplomayla bir yerlere gelenler, kasasını kısa yoldan doldurmanın telaşına kapılınca otuz katlı binanın imarına izin belgesindeki evraklardan daha fazla gelecek paraya bakarsa o bina yıkılacak demektir.

Onun için, bütçe görüşmelerinde memur ve işçilerin maaşlarının artırımında dini ıstılahla/terimle “hacet-i asliyye” normal bir şekilde yeme, içme, giyinme, barınma, sağlık, eğitim masraflarını karşılaması hesap edilmesi gerekirken, yüzde 5 mi, dört mü kavgası yapılır. Barınmanın içine su, elektrik ve gaz da dâhildir.

Müteahhit, ihaleyi aldığı kuruma açıktan para ödüyorsa onu ne ile kapayacak? Çimentodan, demirden kısarak karşılayacak. 08 Eylül 2009’da İstanbul’da İkitelli’de sel felaketi olmuş ve 31 insanımız boğularak şehrin ortasında ölmüştü.

Televizyonlarda gösterdiğine göre iki ana hata vardı. Onlardan biri yeni yapılan, çağdaş teknolojiyle yapılan köprünün gelen suyu almadığından, suyun geriye tepmesiyle yukarda kalan binaların ve arabaların su içinde kalmaları ve yedi tane işçimizin servis aracı içinde ölmesiyle sonuçlanmıştı. O köprüyü o zaman gidip gördüm.

Mimar Sinan’ın köprüsüyle aynı derenin üzerindeler ve aralarında on metre yok. Gidiş-geliş yolu olsunlar diye Sinan’ın yanına yapılmış.

Yukardan gelen sel, Sinan’ın köprüsünden geçebiliyor, çağdaş mimarlarımızın yaptığı köprüden geçemiyor.

Sinan’ın okuduğu medresede,

“Allah, gökyüzünden su (yağmuru) indirdi de vadiler kendi miktarınca su akıttı…” (Ra’d süresi 13/17) ayeti ve tefsiri okunurdu.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Hani bir atasözümüz vardır: “Allah, dağına göre kar verir.” Ayette, dağına göre dere, dersine göre su verir diyor.

O derenin üstüne köprü yapacak adam gibi adam, Meteoroloji’den yüz yıllık yağmur haritasını isteyecek ve yüz yılda en fazla yağan yağmuru esas alarak köprünün gözlerini ona göre açacak.

Mimar Sinan, Fırat Nehri üzerinden geçerken ayağı kırılan koyunun hesabının verileceğini düşünüp ona göre çalışan Hazreti Ömer’in nasihatleriyle büyüdü.

O Ömer ki, Mekke parlamentosunda etkin bir üye iken, “Muhammed’i ben öldüreyim” deyip kılıç elinde yola çıkan ve Müslüman olarak dönüp Müslümanlığını ilan edendir. Allah ondan razı olsun.

Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ında, “Koca Karı İle Ömer”in macerası anlatılırken aç kalan çocuklarıyla çaresiz kalan kadına hazineden bir çuval unu kendi sırtında götürürken Abdullah İbni Abbas taşımak isteyince Hazreti Ömer, “Madem halifelik yükünü kabul ettin, çuvalı da yükleneceksin” dedikten sonra, kimsesiz bir kadından Ömer sorumlu, ağlayan bir yetimden Ömer sorumlu, yuvası yıkılandan Ömer sorumlu, yeryüzüne haksız yere bir damla kan dökülse o kanda Ömer boğulur anlamında şiir halinde anlatılır.

Mühendis ne yapsın.

İnşaat fakültesini bitirmiş, zar zor bir iş bulmuş, işe başlamış ve ilk işinde, “Buraya on katlı bina yapılamaz” raporu versin de görelim bakalım. Müteahhit onu derhal kapı dışarı atar.

Başkan, fen işlerine, “Ruhsatı verin” desin de müdür vermesin bakalım neler olur.

Hepsinin temelinde müdürün, memurun, müteahhidin, mühendisin, işçinin, alanın, satanın, yapanın, ruhsat verenin, başkanın birlikte okudukları okulda, “Paranın haramı, helalı olmaz”, “Hedefe varmak için her şey serbest” mantığı yatar.

İnsanımızın düzelmesi için Hayy hattından ayrılmamak gerekir. “Hayy” Allah celle celalühün el Esma’ül-Husna’sından biridir.

Hepimize can/hayat verendir. Hayvanlara, ağaçlara, otlara denizlere, yıldızlara yaratılan her şeyi yaratanın çizdiği Sırat-ı Müstekıym diye adlandırdığı Hayy hattından yürümemiz gerekir.

Her Müslüman dininin adamıdır ama din eğitimi alanlarımız da nasıl ki bilginlerimiz, fay hattı hakkında bilgiler verdikleri ve insanlarımızı aydınlattıkları gibi, hocalarımız da, Hayy hattı hakkında da bilgilendirmek, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların, yoluna davet edenlerin nerelerden nasıl sarsıntılara sebep olduğunu açıklamaları gerekir.

Haram şehvet hattının getireceği sarsıntıları önceden anlatmak lazım.

Faiz, zina, rüşvet, gasp, hırsızlık, hortumculuk gibi haram servetin nerelerden hangi kanallardan gelmekte olduğunu ve bu dünyada vereceği zararın şiddetini bildirdikten sonra ahiretteki cezalarını da anlatmalılar ve tedbirleri de her yerde öğretmek için gayret göstermeleri gerekir.

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER