VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 30 January 2021 21:02:46

0 Yorum

Kez Okundu.

Gerçek İslâm Karşısında Uydurulan İslam-2

GERÇEK İSLAM KARŞISINDA; UYDURULAN İSLAM, AMERİKANCI İSLAM VE İNDİRİLEN İSLAM SAVUNUCULARI! -2-

Özlü Söz: Bir toplumun yaptığına razı olan onlardan sayılır. Onlardan sayılan her kişinin de iki suçu vardır. O işi işlemek suçu, o işe razı olma suçu.

Hz. Ali (ra)

______________ 0 _____________

Önceki yazımda özetle Asr-ı Saadet dönemi anlayışı ve sonrasındaki saltanat dönemi ile hilafetin kaldırılışına kadar olan gelişmelere işaret etmiş akabinde Siyonist terör devletinin(!) kuruluşundan 8 yıl sonra Tel Aviv’de kurulan İslam Üniversitesine dikkat çekmiştim. Bu yazımda da sistemin kendine göre yetiştirdiği Müslüman tipolojisine karşı çıkan ve onları “uydurulan” bir İslam’la kandırıldıklarını söyleyen “indirilen” İslam’ın savunucularının ne yapmak istediklerini ve akabinde Amerikancı İslam serüvenine kapılanların siyasal platformda ne yapmak istediklerini gerçek İslam ile mukayese etmek istiyorum…

UYDURULAN İSLAM’A KARŞI İNDİRİLEN İSLAM’IN SAVUNUCULARI

Saltanat hilafeti olmasına rağmen emperyalistleşen Yahudi ve Hıristiyan ittifakı kendi emellerini Siyonist öğretiye göre gerçekleştirmek için harekete geçerken İslam coğrafyasını sınırlarla ırklara göre birbirinden kopardılar. 1789 Fransız burjuva ihtilalının ümmeti parçalama sloganı olan “Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı” çerçevesi içinde ulusalcılık fikrini aşılayarak ümmeti oluşturan ulusları ümmet şuur ve birliğinden kopararak ulusal devlet olma yoluna sevk ederek İslami bir yapıya darbe vurdular.

Bu darbelerin sonunda batı standartlı ve batı tipi siyasal işbirlikçi devletler kuruldu. İbadi konularda İslam’a, diğer bütün konularda ise batıya endeksli devletler kuruldu. Özellikle bu yüzünü batıya dönmüş sistemlere Müslüman halkı kendilerine itaat etmeleri için onları dini bir kurum ile kendilerine bağlaması üzerine adım attılar. Bu kurum ile dindar insanları İslami olmayan bir devlete, devletin kutsal olduğu tezini işlemek sureti ile devlete karşı çıkılmamasını İslami bir vecibe gibi işlediler.

İslami olmayan bir sistemin Müslümanları kendilerine bağlama çalışmaları bazı kişiler tarafından “uydurulan” İslam olarak eleştirilirken kendilerinin ortaya koyduğu ve “indirilen” İslam adına söyledikleri gerçek İslam ile hiç bağdaşır bir tarafı yoktu. Çünkü bu tiplerin İslam’a bakış açıları entellektüle bir yaklaşım biçimi ile kendini göstermişti. Bunları söyleyenler İslam hilafetini ve hukukunu ortadan kaldıran bir sistemin kurduğu İlahiyat Fakültelerinin hocaları veya dini konularda eğitim almış bazı kişilerdi. Yani sistemle kavgalı olmamak adın ve bir yandan da sistemle entegre olmuş veya sistemi hiç eleştirmemiş kişilerin bu konuda söz söylemeleri işin ilginç tarafıydı. Bunun yanı sıra uydurulan İslam’a karşı indirilen İslam’ı savunurken kendi entelektüel yanlarını ön plana çıkarmak adına hadisler önlerini kesiyordu. Bu defa kendi görüşlerinin benimsenip kalıcı olması adına hadis inkârına gittiler. Ayrıca hadis ravilerini eleştirecek bir adım attılar.

Sistemi İslami açıdan eleştirmek yerine sistemin onlara verdiği mevki, makam ve imkanları seve seve kullanarak adeta sistemle entegre oldular. Hedeflerinde tarikat mensupları ve uyduruk İslami yapılanmalardı. Bu bir yerde doğru olsa bile yerine koydukları hadis inkârı ve sistemle entegre olma arzularıydı…

Kimisi teravih namazı yoktur derken 1300 yıllık İslami ilim ve öğretide uygulana gelen bir namazın yokluğuna çağırıyordu. Kimisi doğum kutlama yoktur derken kendi doğum gününü mum üfleyerek kutluyordu.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Kimisi yazmış olduğu eserlerde tevhit akidesi ve İslami gelişim üzerine eserler yazdıktan sonra bunun zıddına açıklamalar yaparak ben daha önce bazı konularda farklı düşünüyordum ama şimdi daha olumlu düşünüyorum diyecek kadar gerçek İslami yoldan sapıtıyordu…

Kimisi ilk insan Hz. Âdem (as)’a baba ararken akılları ile Hz. Âdem(as)’ın çocuklarının evlenmelerini kabul etmeyerek bunun mümkün olmayacağını dile getiriyorlardı. Oysaki helal ve haramı belirleyen Allah’tır. Haram olan bir şeyin insan hayatına tezahürünü etki ettiren veya o tezahürü etki ettirmeyen yine Allah’tır.

Aşağıdaki Enam Suresi 146. Ayetinde Allah Yahudilere neleri haram kıldığını beyan ediyor. Daha sonra Yahudilere haram edilenler İncil’de Hıristiyanlara helal ediliyor. “Biz, Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Ancak bu hayvanların sırtlarının yahut bağırsaklarının taşıdığı, ya da kemiğe karışan yağlarını haram kılmadık. Zulümlerinden dolayı onları bu şekilde cezalandırdık. Biz, elbette doğru söyleyenleriz”.

Hz. Âdem(as)’ın bir doğumda bir kız ve bir erkeğin bir sonraki doğumda olanlarla çapraz evlenmesini de helal kılan Allah’tır. Ama günümüzün bazı entelektüel âlim(!)leri sisteme şirinlik olsun veya isimleri şan şöhret bulsun diye bunu indirilen İslam adına kabul etmemeleri sadece bir sapma ve sapkınlıktan başka bir şey değildir. Hz. Âdem(as)’ın babasının olduğuna veya çocuklarının belirlenen şekliyle evlenmelerin olmadığına dair hiçbir Peygamberden aksi bir görüşün gelmediğini biliyoruz. Akılları ili çözemedikleri meseleleri sanki hiç kimse bugüne kadar bu konuyu bilmemiş kendileri bulmuş gibi caka satmaktadırlar. İlahi emirlerle vazife yapan hiçbir peygamberden konu ile ilgili aksi yönde gelen bir haber olmamasına rağmen bu tipler sadece kendi nefislerine göre konuşurlar. Ve bunu indirilen İslam adına savunurlar…

Daha sonra Allahın hukukunu kaldırıp yerine Hıristiyan hukukunu koyan bir insana rahmet okuyarak onu yücelten yine bu indirilen İslam’ın savunucu cengâverlerinden biriydi ve bunu göğsünü gere gere söyledi. Başka biri daha sahneye çıkarak önceleri İslami bir davanın savunuculuğuna soyunurken ve amacı siyasal alanda yükselmekken bu defa demokrasiyi vahiyden daha çok savunacak bir konuma geliyordu…

Bütün bunlar vahyin öğrencisi olmaktan ziyade toplum içinde kendi kişi ve kimliklerini nefsi planda tatmin etme ameliyesi ve dış unsurların onların önüne koyduğu hayat standardına kendilerini uyudurmalarıydı.

Birde bunların özellikle 1956 yılında Siyonist terör devletinin Tel Aviv’de kurulan İslam Üniversitesinden mezun olup alanlara dağılan Siyonist Yahudi entellerin yaydığı fitne ve fesat çalışmalarının eseri olduğu kanaatindeyim. Çünkü çok iyi biliyoruz ki mevcut sistemi Sabataist Yahudiler kurdu ve Müslüman nesilleri İslami hayattan koparabilmek için bazı çalışmalara ihtiyaçları vardı. Bunu da açtıkları ilahiyat fakültelere ders veren öğretim üyeleri vasıtası ile gerçekleşirdiler. Sistemin müsaade ettiği kadarıyla topluma İslami açıdan etkide bulunan bu özde karşı sözde bizden gibiler bugüne kadar en büyük tahribata zemin hazırladılar.

Ateizmin beş kat arttığı ve Deizmin zemin bulduğu bu sistemde Müslüman olarak entegrasyonun yaşandığı bir zamanda Allah’ın razı olduğu gerçek dini yaşamak ve yaşatmak öyle kolay olmuyor. Çünkü sistemle uyuma o kadar alıştırılmışız ki…

Gelecek yazımı Amerikancı İslam’ı irdelemek üzere selam ve dua ile…

 

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER