VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 15 November 2020 00:51:57

0 Yorum

Kez Okundu.

Ermenilerin Hayali

Ermenilerin iki deniz arasındaki hayalleri

Ermenilerin "denizden denize devlet" hayali ve Güney Kafkasya'daki durumu

H24/Analiz/ Keramet Salah

Osmanlı döneminde, "Sadık Millet" denen bir millet, tarihin yeni aşamasında büyük güçlerin oyuncağı olarak kullanılmıştır. Öncelikle küçük Ermeni halkını Osmanlılara ihanet eden bir millet haline getirdiler.

Katolik-Protestan Avrupa ile karşı karşıya iki büyük güç vardı. 1. Müslüman Osmanlı ve 2. Hıristiyan-Ortodoks Çarlık Rusya. Osmanlı devleti donanmasını güçlendirip denize açıldığında, dünyanın sömürge güçleri giderek daha fazla endişelenmeye başladı. Dünyanın küçük ama siyasi, ekonomik ve denizcilik açısından gelişmiş bir devleti olan İngiltere, tarihte hiç devleti olmayan iki halkı - Yahudi ve Ermeni halklarını oyuna getirmeyi başardı. Katolik dünyası için taviz vermeyen bir kültür taşıyıcısı olan, aynı zamanda eski Bizans'ın siyasi ve devlet geleneğine dayanan Çarlık Rusya'sını zayıflatmak yahudi, Osmanlı devletini ise zayıflatma ve dünya siyaset arenasından çıkarma planındaki aktif faaliyet ermeni halkının misyonu haline geldi. Rusya'da 18. ve 19. yüzyıllarda gelişmeye başlayan Siyonist ideoloji, Ermeni ideologları için de çekici idi. Ermeni ideologları, kaynağını Siyonist ideolojiden alarak Ermeni milliyetçiliğinin - Taşnak ideolojisinin temelini atmıştır.

Siyonist ideolojiye benzer şekilde "denizden denize daha büyük bir Ermenistan" inşa etmek gibi hasta bir hayal gücüne sahip Ermeni ideologları, üç ana örgütle bir Ermeni hareketi yaratabildiler.

1. Hnçak

2. Armenakan

3. Taşnaksütun.

Bu siyasi örgütlerin tüzükleri birbirinden farklı olsa da, üçü de bir Büyük Ermenistan yaratmak için mücadele etti. Rüyalarında Büyük Ermenistan'ın üç denize erişimi vardı - Hazar, Karadeniz ve Akdeniz. Ancak bunlardan Akdeniz ve Hazar Denizi daha önemliydi.

Ermeni milliyetçi ve askeri-terör örgütü Armenakan, ilk olarak 1885 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nda öğretmen olan Mikhtarich Portakalyan tarafından kurulmuştur. Bu örgütün kabul ettiği bildirgede "Kan dökülmeden bağımsızlık olmaz" sloganı yer alıyor. Görünüşe göre örgütün liderliği siyasi mücadele yoluyla bir devlet kurmanın imkansız olduğunu belirtti.

Armenakan'ın varlığı sırasında iki teşkilat daha kuruldu. 1887'de kurulan Hınçak ve 1890'da Taşnaktsutyun. Her iki örgüt de Armenaka'nın fikir mücadelesini sürdürdü.

19. yüzyılın son çeyreğinde Kafkasya'nın çoğu Ruslar tarafından işgal edildi. 1870'lerden itibaren Osmanlı’ya karşı Ermeni provokasyonları başladı. Britanya sürecin başında sessiz kalsa da kendi çıkarları için müdahale etmeye başladı.

1893 savaşında Osmanlı ordusunu mağlup ettikten sonra İstanbul'a gelen Ruslar büyük bir fırsat yakaladı. Rusya, Osmanlı’nın ateşkes çağrısını kabul ederek ve anlaşmayı imzalayarak Ermeniyi de etkileme fırsatı elde etti.

Ermenilerin İran, Türkiye ve diğer topraklardan Güney Kafkasya'ya aynı zamanda Azerbaycan topraklarına yeniden yerleştirilmesi Çarlık Rusyası tarafından gerçekleştirildi. Asıl amaç Doğu'nun Müslüman devletlerine, özellikle Osmanlılara, ardından Türkiye'ye ve 18. yüzyıldan itibaren Azerbaycan'a karşı düşmanlıktı. Tarihi kaynaklara gösterilir ki, Türkmençay Antlaşması'na göre Azerbaycan'ın farklı yerlerine 40.000 Ermeni yerleştirildi. 1829 tarihli Edirne Barış Antlaşması'na göre Osmanlı topraklarında yaşayan 90.000 Ermeni de Azerbaycan'a yerleştirildi. Çoğunlukla Nahçıvan, İrevan ve Karabağ'a yerleştiler.

Birinci Dünya Savaşı yakınlarında ve savaşın sona ermesinin ardından İngilizlerin Osmanlı ve Çarlık Rusya planında yeni bir evre yaşanmaya başlandı. Böylece, daha önce bahsedilen iki büyük güçte, iç siyasi istikrar bozuldu, merkezkaç eğilimler ortaya çıktı ve iç çatışmalar düşmanca hale geldi. 1890'da Ermeni din adamları, Azerbaycan'ın tarihi şehri olan İrevan'daki Üç Muazzin Kilisesi'nden (Eçmiadzin) dünya Ermenilerini çağrı yapdı. Çağrının özüne uygun olarak Ermeniler, Tiflis'te (Gürcistan) bir kongre düzenleyerek, Taşnaktsutyun'un Akdeniz'e ve Hazar Denizi'ne uzanan bir Büyük Ermenistan'ın kurulması için çalışacak parti ve ideolojilerini duyurdu. Ermenilerden 7 yıl sonra, Dünya Siyonist Kongresi'nin İsviçre'nin Basel kentinde yapıldığını ve iki nehir - Nil ve Fırat nehri arasında İsrail devletinin kurulması için bir bildirge kabul ettiğine dikkat edilmelidir. Böylece Hazar Denizi'nden Akdeniz'e kadar alanda Ermenilere, Ortadoğu'da ve Filistin topraklarında ise İngilizler, Siyonistlerin eli ile Osmanlıları sıkışmaya başladı.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

I.Dünya Savaşı'nın bitiminden kısa bir süre önce Lord Arthur Balfour, uluslararası Siyonist hareketin liderlerinden Lord Rothschild'e 2 Kasım 1917'de İngiliz hükümetinin Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasını destekleyeceğini belirten bir mektup gönderdi. Böylelikle Osmanlı ve Çarlık Rusya'sında süreç hızlandı. 1917'de Çarlık Rusya'sında sosyalist bir devrim gerçekleşti. 1918'e gelindiğinde Rusya, Güney Kafkasya'daki nüfuzunu çoktan kaybetmiş, kendi iç sorunlarıyla uğraşıyordu ve eski gücünü kaybetmişti. 1890'da "denizden denize devlet kurmak" isteyen Ermeni ideologları 1918'de hayallerine ulaştı. Avrupalı ve Amerikalı siyasi liderlerin sürekli baskısı altında, İrevan'ın Müslüman topraklarında Ermeni devleti ilan edildi.

SSCB'nin 70 yılında Ermenistan topraklarını genişletme planının bir an bile durdurulmadığını belirtmek gerekir. Sosyalist Rusya'nın 1920'de Kafkasya'ya dönüşünden sonra, Komünist Parti bünyesindeki Ermenilerin girişimiyle Daralayaz, Zangazur ve Azerbaycan'ın diğer yerleşim yerleri Ermenistan'a eklendi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, 1950'lerde, SSCB-Türkiye ilişkilerinin gerildiği yıllarda, Ermenistan Komünist Partisi'nin SSCB liderliğine yaptığı çağrı üzerine Türkiye'ye toprak taleplerinde bulunuldu ve Kafkasya'ya yeni bir ermeni göç dalgası başladı.

SSCB'de 1985 yılında "Yeniden Yapılanma" planı temelinde reformların başlaması, merkezi hükümetin konumunu zayıflattı ve merkezden kaçma eğilimini artırdı. Rusya, Fransa ve ABD'deki lobinin desteğiyle uzun zamandır "Büyük Ermenistan" ın kurulması için çalışan Taşnak ideologları, Azerbaycan toprakları, Gürcistan'ın Cavaheti ve Türkiye'nin Ağrı bölgesi pahasına Ermenistan topraklarını genişletmeye teşvik edildi. Asıl soru, küçük bir ulusu Kafkasya'daki tüm halkların düşmanı yapan büyük gücün amacı nedir? Her halükarda Ermeni halkı bunu iyi düşünmeli.

Böylece 1988'de Ermenilerin Azerbaycan'a yönelik toprak talepleri yeniden su yüzüne çıktı ve açıldı. Moskova, Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki ayrılıkçı eğilimlere göz yummuş, olaylar kritik aşamaya gelince sürece müdahale ederek Ermenilere destek olmuştur.

O dönemde Rusya'daki durum göz önüne alındığında, Moskova'nın stratejiye müdahale edebilecek ve çatışmayı yönetebilecek çatışma yuvaları yaratmakla ilgilendiği sonucuna varılabilir. Rusya, Dağlık Karabağ sorunu gibi geçmişte etkisi altındaki bölgelerde birçok çatışma merkezi kurdu. Azerbaycan toprağına sahip çıkan Ermenistan, tarihin her aşamasında zalim güçlerin onu savunmayacağını, dünyanın yenilenmekte olduğunu, çıkarların değiştiğini anlamalıdır. Yeni güç merkezleri kuruluyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Batı ile gerilim derinleşirken Rusya, İslam dünyası ve Müslümanlarla köprüleri yakmamalıdır. Bunun için Güney Kafkasya'da Karabağ sorununun adil çözümlenmesine engel olmamalıdır. Rusya, Ermenilerin gerçek yüzünün farkındadır ve tüm dünya ülkeleri, onları tanır tanımaz Ermenileri savunmayı reddedeceklerdir.

Karabağ sorunu, Ermenistan'ın saldırgan politikası ve Karabağ'daki Ermenilerin ayrılıkçı faaliyetlerinin bir sonucu olarak yaklaşık 30 yıldır sürmekte ve dünya bu konuya göz yummuştur. Bu çatışma sırasında Azerbaycan topraklarının% 20'si işgal edildi ve 1.000.000 Azerbaycanlı tarihi topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Anlaşmazlığı çözmek için kurulan AGİT Minsk Grubu, sorunun çözümünde önemli bir ilerleme sağlayamadığı için statükoyu korumayı ve çatışmayı dondurmayı başardı. Ancak durumun değişmemiş olması Ermenilerin işgal politikasını güçlendirmekte ve Azerbaycan durumla hesaplaşarak kadim topraklarını kaybetmiştir.

Ermenistan, bazı patronlarına güvenerek, saldırgan bir politika izliyor ve aynı zamanda devlet düzeyinde terörü destekliyor ve terör örgütü PKK ve ASALA'nın suçlu üyelerinin işgal altındaki Karabağ'da askeri tatbikat yapmasına izin veriyor.

Ermenistan'ın Güney Kafkasya'daki başlıca çatışmalardan biri olan Azerbaycan topraklarını işgal planının önlenmesinde önemli bir aşama olan Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın 3 Ekim 2019'da Rusya'daki “Valday” Uluslararası Tartışma Kulübü'nde yaptığı açıklamanın ardından bölgede yeni olaylar yaşandı. 12 Temmuz 2020'de Ermeni İşgal Ordusu Azerbaycan'ın Tovuz bölgesine aniden saldırdı. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, Ermenilerin hain saldırısını önleyip geri çekilmeye zorlasa da 12 asker ve bir sivil Azerbaycan tarafından öldürüldü. Tovuz bölgesine Ermeni saldırısı tesadüfi değildir. Bu alan, Azerbaycan'ın öncülük ettiği uluslararası projelerin alanıdır. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu bölgeden geçmektedir. Bu, Ermenistan'ın toprak taleplerinin yanı sıra Kafkasya bölgesinde çıkarları olan yabancı ülkelerden bir baskı aracı olarak kullanıldığı anlamına geliyor. Ermenistan'ın Kafkasya'da istikrar için bir tehdit olduğunu herkes bilmeli.

Bugün dünya Karabağ topraklarını Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası olarak tanımaktadır. Uluslararası hukuk Azerbaycan tarafındadır. Uluslararası kuruluşların aldığı kararlar ve kararlar Azerbaycan lehinedir. 1993 yılında BM Güvenlik Konseyi, Ermeni silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarından derhal, tam ve koşulsuz geri çekilmesi için dört karar (Karar 822, 853, 874, 884) kabul etti.

27 Eylül 2020'de Azerbaycan, sınırları içinde başka bir ülkenin ordusuna - Karabağ'daki ayrılıkçı rejimin Ermeni ordusuna ve suç örgütlerine karşı bir saldırı operasyonu başlattı. Şu anda işgalci Ermeni ordusu ve ayrılıkçı rejime ait askeri güçler Azerbaycan ordusu tarafından Ermenistan sınırına doğru itiliyor. Yorgun işgal ordusunun komutanlığı panik içinde durumu değiştirmek için askeri operasyonların ölçeğini artırmaya çalışıyor. Böylece Azerbaycan'ın en büyük ikinci şehri olan Gence'ye Ermeni siyasi ve askeri liderliğinin iradesiyle füze saldırısı başlatıldı, 7 kişi şehid oldu, 28 kişi yaralandı ve altyapısı ağır hasar gördü. Özellikle Ermeni liderliği, Azerbaycan'da önemli sivil altyapıyı - Mingaçevir rezervuarı ve Abşeron bölgesinde dünyanın en büyük petrol ve gaz terminallerinden biri olan ve birçok ülkenin enerji güvenliğinde önemli rol oynayan Sangaçal terminali vuracağını belirtti. Son olarak, Ermenistan'ın 30 yıllık ateşkesi ihlal etmesi Karabağ sorununun siyasi çözümünün tükendiğini gösteriyor. Azerbaycan toprak bütünlüğünü yeniden sağlamak ve işgalcileri Karabağ'dan sürmek ve zorunlu mültecileri yerleşim yerlerine geri döndürmek için adil bir askeri operasyon yürütüyor.

Kardeş Türkiye'nin Azerbaycan'ın adil mücadelesine verdiği destekten çok memnunuz. 1993'ten farklı olarak, bugün Türkiye, Kafkasya'daki Ermeni işgalini, Karabağ sorununun uluslararası hukuk çerçevesinde çözümünü önlemek için en üst düzeyde - Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve diğer formlarda aktif bir politika izlemektedir. Türkiye'nin dünyada söz sahibi olması ve bölgedeki büyük güçlerin Türkiye'ye güveniyor olması 1,8 milyar Müslümanın uyanışı ve kalkınması için önemli bir konudur. Dünyada Adil Düzenin kurulması, sömürge sistemlerinin ortadan kalkması için İslam Birliği'nin ortaya çıkışı önemlidir. Kardeş Türkiye’nin yanı sıra Pakistan, İran ve Afganistan’ın Azerbaycan’a verdiği destek çok sevindiricidir. Karabağ’ın, Kudüs’ün, Arakan’ın, Keşmir’in ve diğer ezilen Müslüman milletlerin kurtuluşu için Birlik, Eşitlik ve Kardeşlik zamanıdır !

Karabağ Azerbaycan'dır.

Keramet Salah

Azerbaycan Doğru yol Partisi Genel Başkanı 

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER