Dilipak: 'Yemek' isteyenlere bedava fetva!?

Gazeteci yazar  Abdurrahman Dilipak hükümet ile ters  düÅŸmüÅŸtü son günlerde yaÅŸanan hadiseler üzerine yine gündeme dair  makale yazdı iÅŸte o makale 

 H24/ Gündem 

“Ya kelleni gönder, ya fetvayı gönder” Pause Unmute Unibots.in “Paralı fetva”mı olur demeyin, var. Makam, mevki, korku belasına fetva satanlar dün de vardı, bugün de. “Ya kelleni gönder, ya fetvayı gönder” diyen sultanlar da oldu.

Ä°mam-ı Azam gibi direnip Halifenin emri ile iÅŸkence altında Åžehid edilenleri de. Ki, Ebu Hanife Hocasına raÄŸmen Hilafeti savunuyordu! Sonuçta iÅŸler öyle bir yere varır ki, “Selam verdim rüÅŸvet deÄŸildur deyu almadılar” noktasına geldi. Osmanlı durduk yerde yıkılmadı. Lale devrini, papatyaları boÅŸuna konuÅŸmuyoruz..

Ziya PaÅŸanın dediÄŸi gibi “Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz Birkaç kuruÅŸu mürtekibin cây-ı kürektir”.. “Yiyeceksek büyük yiyeceksin” diyor onun için bugün birileri. O zaman hadi “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iÅŸtiha sizin, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin”!?

Çalmanın da fıkhı (!?) vardır. Ve tabi ki uydurulmuÅŸ bir fıkıhtır bu. Allah’ın vahiyi deÄŸiÅŸtirenler, yemek istedikleri haltlar için fetva mı bulamayacaklar. “Isırıcı melikler” döneminde bugüne bir fasık bir halt yemek istedi de, fetvasını bulmadı mı, yemek isteyenler fetva verecek birini aradı da bulamadı mı? Bunların tarihten misal gösterecekleri bir çok örnekleri de vardır.

Bırakın depremde yıkılan evlerin ne zaman yapıldığını, çimento-demir çalınmış, hesap düzgün yapılmış mı, mizanı, ÅŸakülü, muhasebesi doÄŸru mu. VE AYRICA, haram katılmış mı, israf var mı, kibir var mı, ehliyet, liyakat tam mı, kul hakkı yenmiÅŸ mi, iÅŸçisinin alın teri karşılığı verilmiÅŸ mi, bir de ona bakın. Alın size BEREKET’i yok eden bir kamu yaÄŸması hesabı: Mesela, bu çete, yemek için önce %10 ile baÅŸlar ve ardından %20 ye çıkarlar. Bunu da zekat toplayıcıların topladıkları zekatta, toplama bedeli olarak komisyon alırlar. Bu fetvanın ilk dönemde bir anlamı ve deÄŸeri vardı. Uzak ÅŸehirlerden zekat olarak toplanan para, mal, sürülerin güvenli bir ÅŸekilde merkeze aktarılması, güvenlik, taşıma gibi bir takım maliyet ve riskleri de beraberinde getiriyordu. Sonuçta, her zaman ve her ÅŸart altında %20 deÄŸil, %20 den fazla olmamak üzere, yüzde olarak toplanan mal, para ve hizmet bedeline göre yüzdelik olarak alınan bir ücretten söz ediliyor.

Bu Maliye bakanlığı bürokrasisinin bütçesinin %20’den fazla bir gider yapmaması anlamına bir sınır getirilmesi anlamına geliyor aslında. Ama tabi bugün Ä°slam ülkelerinde bu sınır burada kalmıyor, Özellikle kırallıklar, emirlikler, her türlü diktatörlük ve monarÅŸilerde baÅŸtakiler malın sahibi. Yani “Malik’ün mülk”! HaÅŸa! Osmanlı'da özellikle Kanuniden baÅŸlayarak gelen süreçte, özellikle Lale devri sonra o ilk safiyetini kaybetmeye baÅŸladı. Tanzimat bir kırılma noktası. Ä°ttihat Terakki kendi özüne yabancılaÅŸma, Ä°ttihat Terakkinin askeri kanadı Osmanlının yıkılmasına sebeb oldu, siyasi kanadı da Cumhuriyeti kurdu ve laikçi uygulamaları ile inkara saptı. Mustafa Kemal, maliye bakanının soyadını boÅŸuna “Kesebir” koymadı. Hilafet fonu, Osmanlı hazinesi ve halktan toplanan paralarla kurulan Ä°ÅŸ Bankası bir takım siyasilerin mülküne dönüÅŸtürülmedi. %20 bir pay olarak birilerine gitmeye baÅŸladı.

Sonra bir %20’de hakları gasbedilen Ä°slami kurumlara bir bakıma geçmiÅŸte gasbedilen haklarına mahsuben tazminat ÅŸeklinde aktarılmaya baÅŸladı. Solcular, Cem evleri, kültür ocakları, ÇYDD, ADD için yapmadılar mı aynı ÅŸeyi, Kültür ocakları, halk evleri için.Ve tabi %20 de bu iktidarın siyasi organizasyonu ihtiyaçları için kaynak lazım. %20’de Vakıf, dernek, media sair sivil organiziasyonlar için lazım. %80 etti deÄŸil mi! Eee, %20’de kendi derin devletin için gerek. Aksakallılar, kara sakallılar, kayıt dışı milli mukavemek birliklerine ihtiyaç var. Özel istihbarat, özel güvenlik, her ÅŸey açık olmuyor ki! %100 oldu da, ihtiyaçlar bitöedi ki, birde Ä°slam dünyasında, diÄŸer ülkelerde özel birlikler oluÅŸturmanız gerekiyor. Batılılar her yerde vakıf , dernek, media kurmuyor mu, baÅŸka ülkelere fon aktararak kendi taraftarlarına destek vermiyorlar mı?

Bunların hepsi kaydi olmuyor. Kayıt dışı harcamalar yapmak gerekiyor. Etti mi %120 Bu kamu maliyesi içinde kar paylaşımı esasına göre pay edilebilir. Bir de krminal toplulukların, uyuÅŸturucu, yasa ve kayıt dışı unsurlar, Mafya gibi yapıların malına çöküp alacaksın. Bunlar bunu halkın cebinden çalmış. Onları da alıp halkın ihtiyacı olacak konularda yedek akçe olarak ayrı bir fonda tutacaksın. Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ümit Kocasakal: Enkaz altında kalan devlet deÄŸil kendisini devlet zanneden zihniyet Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ümit Kocasakal: Enkaz altında kalan devlet deÄŸil kendisini devlet zanneden zihniyet Osmanlı sultanları, savaÅŸta, düÅŸman taraftan aldıkları ganimeti savaÅŸ tazminatı olarak alıyor ve onu da ÅŸehid aileleri dışında, ordunun logistiÄŸi için ve hazırlık aÅŸamasında destek unsurlarının payı olarak bir kısmını ayırdıktan sonra kalanı, askerlere rütbe ve çabalarına göre taksim ediyordu.

Sultanlar da bu kaynaktan pay alıyordu. Yiyenler silsile-i meratip üzerinden yemeye baÅŸlayınca, siyasetçisinden bürokratına, iÅŸ adamında akademisyenine, emniyetine, savcısına, hakimine, gazetecisine, hatta mafyasına, meslek örgütüne kadar bir çok kiÅŸiye ve kuruma aktarımda bulunmanız gerekiyor.

Bakın bu bugünün iÅŸi deÄŸil. Tamam bugün batıda Blackwaterler, Straforlar da onlarda bu iÅŸi böyle yapıyorlar. Son zamanda bizimkiler hapur hupur yerken, üstlerine baÅŸlarına döktüler. Batılılar bu çökme iÅŸini daha usturuplu yapıyorlar. Yerli ve milli hırsızlar paralarını batılı ülkelerin Of-Shorelerine kaçırıyorlar. Onlar da oralarda onlara çöküyorlar.

Para sistemi onlarda daha güçlü, bu iÅŸi iyi biliyorlar. Bizimkiler onlara özeniyor ama altyapıları yok. Ä°htirazları zekalarından daha büyük. Bu iÅŸler Firavun zamanında böyleydi, Nemrut zamanında da.. Para, makam, karşı cins Åžeytanın bu çevredeki muhterisleri avlamak için oltaya taktığı yemlerdi. Kur’an-ı Kerim bunlar arasında dört karekteri bize dikkatli olmamız için misal olarak verir.

Firavun iktidarı, egemen gücü temsil eder. Ä°ktidara yakın olup bürokrat kesimi temsil eden ise Haman’dır. Sistemin, sermaye, mal, para gücünü temsil eden, para babaları, bugünkü ifade ile Finans Kapitali temsil eden Karundur. O muhteris ve müstekbir, mütrefin iÅŸ adamlarını temsil eder bu Åžeytani yapıda. Ve inanç boyutunu temsil eden kiÅŸi, yani halkın inançları üzerinde tahakküm saÄŸlayan, toplumun dini inancını iktidara, güç ve servet sahiplerine kanalize eden, dini emir ve yasakları ona göre tahrif eden kiÅŸi Bel’am olarak tanımlanır. Åžairin dediÄŸi gibi “Ebu cehil öldü diyorlar.

Hayır Ebu Cehil ölmedi kıtalar dolaşıyor”. Bu 4 karekter bugün her ülkede var. Bunlarda Åžeytan tüyü var. Bunların güç ve servetinden istifade etmek ya da bunların gücünden korkan yığınlar, bir ÅŸekilde bunların peÅŸine takılabiliyor. Onlar da gasbettiklerinin ve çaldıklarının pek azını onlar için harcadığında toplumun teveccühünü kazanabiliyorlar. Tabi onlar da Gobbels gibi PR uzmanları ile kendilerini olduklarının dışında, çok farklı ÅŸekillerde tanıtabiliyorlar. Hande Fırat: ErdoÄŸan seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasından yana

 Tarih boyunca, o Kapitalist, FaÅŸist ÅŸirk düzeninin sürdürülebilmesi için o malum Piramidal yapı ile resmedilen sistemler hiyerarÅŸilerini sürdürebilmek için oldu bütün bunlar. Düzen öyle kuruldu. Bu yapıda herkes yer. En altından en üstüne kadar. Sadece devlette deÄŸil, yerel yönetimlerde, odalar, sendikalar, dernekler, vakıflar. Fuzuli “Selam verdim rüÅŸvet deÄŸildur deyu almadılar” dediÄŸi Åžikayetnamesini BaÄŸdat’ta, Kanuninin BaÄŸdat seferinden hemen sonra yazdı. Åžikayet ettiÄŸi makam Vakıf idaresi idi. Bunun sivil’i siyasetçi’si, iktidar’ı muhalefet’i, saÄŸ’ı so’lu, alevi’si sünni’si, Türk’ü, Arab’ı, Acem’i, Kürd’ü yok. Sünni’si, Sufi’si, Alevi’si, Vehhabi’si deÄŸil her çevreden birileri var bu Åžeytani sofrada. Sloganları farklı olsa da bunlar aslında zihniyet ikizidirler.

Elbette hemen her yerde Allah dostları da var. Yemek konusunda bunlar sadece PARA’yı deÄŸil, BELED’Ä°-YE, ADLÄ°-YE, HARBÄ°-YE, MÜLKÄ°-YE, MALI-YE, SAFÄ°-YE, ALÄ°-YE, TÜRKÄ°-YE, “YE” ile biten o kadar çok kelime var ki, doymadı iseniz BAHRÄ°-YE.. Bu iÅŸin ÅŸakası da, halimiz bu konuda hiç de iyi deÄŸil. Yetim malı sayılan kamu malına el uzatanları Allah iki cihanda zelil eder. Onların namazları bile kabul edilmeyecek. Bunlar karşısında sessiz kalanlar, onları destekleyenler de bu suça ortak olacak ve aynı akibeti paylaÅŸacaklar. Allah, mazlum ve masumları bunların ÅŸerrinden muhafaza eylesin, bizler de onlara meyledenlerden, onların yaptıkları karşısında sessiz kalanlardan olmayalım inÅŸallah!

Bu fetvalar, bu dünyada iÅŸe yarar. Mücerreptir. Ama öbür dünyada iÅŸinize yarayacağını hiç sanmam. PiÅŸman olacağınız garantili. O zaman bu dörtlü çetenin gittiÄŸi yere gideceksiniz. O diktatörler, o hırsızlar, o darbeciler, yani bu zamane Deccalleri’nin zihniyet ikizleri için yolun sonunda acıklı bir azap vardır. Bunlar her zaman, Åžeytanın olduÄŸu her yerde vardırlar ve kıyamete kadar da var olacaklar. Allah’ın ipine tutunanlar için korku yoktur. Zalimler içinse yaÅŸasın cehennem. Zor günlerdeyiz, Bugün birlik zamanı. Gelecek günler daha zor da olabilir, ama Allahın ipine tutunanlar için korku yoktur. Allah’ın yardımı bizimle ise ne gam.

Selam ve dua ile.

• Abdurrahman-dilipak