BU DEVRAN NEREYE KADAR SÜRER?

Özlü Söz:

Şer işle hayır dileyenin aklıda bozulmuştur duygusu da!

Hz. Ali (ra)

___________________ 0 __________________

Bizi bizden daha iyi tahlil eden güçler bugün hedeflerine ulaşmış durumda ve tahlilleri sonucu bizi nasıl kendilerine benzettiklerinin formülünü iyi etüt etmişlerdir.

Kıssadan hisse meşhur bir hikâye vardır; Yıllardır iyi komşuluk yaparak geçinen iki aile var ve bunlar çiftçilikle geçinirlerdi. Bunların arasına bozmak için şeytan harekete geçer. Komşunun bağlı olan eşeğinin ipini çözer. Eşek hemen yan komşunun bostanına girer ve ekilen ne varsa silip süpürür. Bunu gören evin hanımı eline aldığı baltayla eşeğe vurur ve eşeği öldürür. Bunu gören eşeğin sahibi hemen evden silahını alır ve kadını vurup öldürür. Silah sesinin duyan kadının kocası dışarı çıkar ve karısının komşusu tarafından öldürüldüğünü görünce silahını çıkarır ve komşusunu öldürür. Şeytan oluşan bu olay karşısında şöyle der; Ben bir şey yapmadım sadece ipi çözdüm…

Müslümanların arasına ne zaman ırksal temayül ve eğilimler sokuldu çözülmeler başladı. Ümmeti oluşturan milletlerin ümmet anlayışları yerine yavaş yavaş kendi ırkının devletini kurma ve devamında dini kavram ve ilkeler yerini ırki kavram ve ilkelere bıraktı. Bunu iyi fırsat bilen kitap ehli hiç fırsatı kaçırmadı ve sadece ırksal ipi çözdü ve bugünkü tablo ortaya kondu.

Allah Yasin Suresinin 60. Ayetinde; “Size ant vermedim mi? Ey Âdemoğulları! Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır” diye …

Şeytanın ilk isyanı ırkını üstün gösterme ve bu konuda kibirlenmesidir. Allah bu isyan ve kibrinden dolayı huzurdan kovarak ona mühlet vermek sureti ile bize düşman olduğunu da beyan buyurmuştur. Tarihi geçmişe baktığımızda İslami gelişim ve oluşumu daime bozan şeytanın ırksal olarak Müslümanları yoldan çıkarması olmuştur. Yani ırki ipi çözen şeytan ne yazık ki Müslümanları yoldan çıkararak onların tuzaklarına çeken ehli kitabın kucağına itmiştir.

Müslümanların siyasal güç olarak tarih sahnesinden çekilmesi ile birlikte bugün siyasi arena ehli kitabın eline geçmiştir. Ve bugün ne yazık ki dilleri ve yazıları Arapça olanlar Kuranın kesin emirlerine rağmen ehli kitap güç odakları ile işbirliğine girerek ilahi emirleri çiğnemişlerdir. İslami hukuk ve hilafet müessesesini kaybeden Müslümanlar bunları tekrar elde edebilmek için ne yazık ki çok büyük bedeller ödemek zorundadır. Ama bu bedelleri ödemek için öncelikle kaybettiği ümmet şuurunu tekrar elde etmek zorundadır. Ümmet şuuru olmadan İslam Birliği kurulamaz ve devamını sağlamak için de büyük bir organize ve güce ihtiyaç vardır. Günümüzdeki mevcut tablo buna el vermemektedir.

İktidar olmak veya devletinin bekasını sürdürmek isteyen işbirlikçi sözde İslami devletler ne yazık ki siyonizmin emrindeki emperyalist mahfillere uğramadan bu korumayı ve iktidara gelmeyi becerememektedirler. Mutlaka ABD’deki Siyonist güç odaklarının emir ve görüşleri doğrultusunda hareket etmeden ve uyum sağlamadan bunu gerçekleştirememektedirler. İslam Birliği projesi için hayatı boyunca mücadele eden Erbakan’ı bırakıp ABD’nin desteği ile hareket eden Erdoğan ilk defa milletvekili olur olmaz başbakan koltuğunu oturtuldu.

Bu koltuğa oturmak için liderini ve İslam Birliği davasını terk etmeden bu koltuğa oturtmadılar. İslam coğrafyasının bütününe baktığımızda durum bundan ibarettir. Bir tek İran onların doğrultusunda gitmedi ve hareket etmedi diye kendi düşmanlıklarının yanı sıra işbirlikçi Müslümanları da düşman ettirdiler.

Peki! Bu devran nereye kadar sürer…

Allahın büyük bir nimeti olarak İslam coğrafyasına verdiği zenginliklerde gözü olan şer güçler bu zenginlikleri elde edebilmek için savaşlarını ne yazık ki topraklarımızda yapmaktadırlar. Enerji kaynakları ve değerli madenlerin topraklarımızda oluşu onlar için işgale ve savaş çıkarmaya yeterli bir sebeptir. Onun için önceleri nasıl sınırlarımızı çizdiyseler şimdi de yeni sınırılar ve statüler belirlemek için buradalar…

Müslümanlar Kuranın emirler ve yasakları doğrultusunda hareket etmedikleri müddetçe bu işgal, sömürü ve savaş durumları devam edecektir. Çünkü en zayıf noktamız iktidar hırsı, servet ve makam hırsı olanların varlığıdır. Onları bu ihtiraslarını bırakmadıkları müddetçe bu zulüm devam edecektir.

İslam coğrafyasında bulunan her türlü yer altı ve yerüstü zenginliklerimizin varlığına rağmen ne yazık ki en fakir ve yoksul insanlarımızda bu sömürü ve işbirlikçilerin teslimiyetinin neticesinde olmaktadır. Bu işbirlikçiler asla İslam Birliğini istemezler ve olmaması içinde ellerinden gelen her türlü engeli de koyarlar.

Erbakan Hoca D-8 projesini hayata geçirdikten sonra işbaşına gelen AKP iktidarının lideri Erdoğan D-8 projesi için “Milliyetçilik kokan bir projedir” demişti.

Ülke ekonomisinin yapılan yanlış ve dış yönlendirmeler neticesinde bugün çok büyük bir sıkıntı içinde olması kimlerin atına bindiklerinin eseridir. Ülke insanının gittikçe yoksulluğa doğru gidişi ileride büyük patlamalara yol açabilecek tehlike sinyalleri veriyor. Sadece pandemi döneminde zarar edip işini kaybedenlerin varlığı değil gelir adaletsizliği ve ekonomik gidişin yeni yatırım alanlarına girememesi dış ithalat arzusunun kuvvet kazanması tarım ve hayvancılık alanında patlamalara yol açtığında bu devranın böyle gitmeyeceğine nokta koyar.

Siyaset ve ekonomide bu kadar dışa bağımlılığın varlığı ne yazık ki İslami bir kökenden gelip kapitalizme teslimiyetin ardından İslam’a olan güven ve duyarlılık yerini nefrete ve terk edişe bırakmıştır.

Bu devran böyle giderse ülke tam da emperyalistlerin istediği gibi istikrar ve güven ortamının olmadığı bir konuma gelir ki Allah korusun bu çok büyük patlamalara yol açar…

Aklı başında her insan Allahın gerçek dini olan İslam’ı doğru anlayıp Amerikancı İslam’a dur demesi gerekiyor…

Selam ve dua ile….

• devran
• Amerikan-islamı
• emperyalizm
• Bu-Devran-Nereye-Kadar-Sürer?