VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 30 January 2021 15:21:42

0 Yorum

Kez Okundu.

Bitlis’ten Edirne’ye Kültür İnsanı Enver Şengül

dirne’den bir kültür sanat insanı Enver Şengül

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, şunu diyen bir yazı ’Bitlis’ten Edirne’ye Bir Kültür insanı Enver ŞENGÜL Ropörtaj/ Biyografi 124 ပဲ’

Enver Şengül’le çok birlikte olmadık ama ben onu hep izledim. Fotoğraf alanında çok önemli çabalar, etkinlikler içinde oldu. Çok önemli sergiler açtı. Sadece fotoğraf değil bir müzeci olarak da çok başarılı oldu. Yönettiği müzeye koşut bir de roman yazdı; “ Delilik Mevsimi”… Gazetecilik yaptı, yazılar yazdı ve insan yetiştirdi. Çok önemli projeler gerçekleştirirken öğretmenliğini hiç unutmadı. Çok sayıda insana önce öğretti, sonra onlarla birlikte sergiler açtı. Edirne’nin tanıtımında çok önemli projelerin ve fotoğrafların sahibi oldu, Türk fotoğrafı içinde şöyle kavramla ifade edeyim, “Saygın bir yeri oldu”. Değerli Enver Şengül’e sordum bakın nasıl cevaplar verdi.

  • Genel olarak bir Enver Şengül profili çizer misiniz? Enver Şengül’ü nasıl özetlersiniz?

Enver Şengül’ü, öğretmenlik eğitimi almasına rağmen hayatı boyunca tek bir iş ya da meslekle yetinmeyen, öğretmenliğin yanı sıra gazetecilik, halkla ilişkiler uzmanlığı, müze yöneticiliği ve kütüphanecilikle de ciddi olarak ilgilenen, edebiyata bulaşıp yazarlık yapan ve tüm bunları yaparken de hayatının merkezinde hep fotoğraf olan bir dünya insanı olarak özetleyebilirim.

1960 Bitlis Ahlat doğumluyum. Van Eğitim Enstitüsü’nü bitirerek 1981 yılında öğretmenliğe başladım ve 3 yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra istifa edip gazeteciliğe başladım. Sekiz yıl Hürriyet Gazetesi ile TRT’nin Bitlis muhabirliğini yürüttüm. Bu süreçte de fotoğrafla buluşmuş oldum.

Haber amacıyla çektiğim fotoğrafların arasına düşen ilginç ve anlamlı kareler bana bu sanat dalının kapılarını aralamış oldu. Gazeteciliğin yanı sıra Bitlis Valiliği basın ve halkla ilişkiler sorumluluğu görevini de yürüttüm. Bu süreçte istifa edip ayrılmış olduğum öğretmenliğe tekrar döndüm. Bitlis’teki bazı ilkokullarda öğretmenlik yaptıktan sonra, tayin gereği ülkemizin diğer bir ucuna Edirne’ye geldim. 1993 yılından beridir de Şehirlerin Sultanı Edirne’de yaşıyorum.

 Edirne’de uzun bir süre çok özel bir kurumda çalıştığınızı biliyorum. Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nin müdürlüğünü yaptınız. O süreci anlatır mısınız?

Edirne’ye öğretmen olarak geldim ama bu görevi birkaç ay yaptım diyebilirim. Benim hem gazetecilikten hem de Valilik Basın ve Halkla İlişkiler tecrübemi öğrenen İl Milli Eğitim Müdürü hemen beni müdürlük bünyesinde kurulan Basın ve Halkla İlişkiler Bürosunda görevlendirdi. Burada yaptığım işler dikkat çekince bu kez Trakya Üniversitesi basın ve halkla ilişkiler sorumluluğuna getirildim.

Üniversite bünyesinde bir iki görev değişikliğiz de oldu. Daha sonra ülkemizin en popüler müzelerinden biri haline gelecek olan üniversiteye bağlı Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Müdürlüğü görevine atandım. Aralıksız olarak tam 11 yıl bu görevi yürütüm.

ZİYARETÇİ SAYISI 10 KAT ARTTI

  • Bu müzenin özelliğinden bize kısaca bahseder misiniz?

Edirne çok tarihi bir şehir ve özellikle 92 yıl boyunca payitahtlığını yaptığı Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze ulaşan çok sayıda esere ev sahipliği yapıyor. Bu eserlerden biri de Sultan II.Bayezid tarafından 1488 yılında yaptırılan külliyedir. Bu külliyenin içinde yer alan darüşşifa (Özellikle akıl hastaları musiki ve su sesi ile tedavi ediliyorlardı) ve tıp medresesi bölümleri Trakya Üniversitesi tarafından 1997 yılında müzeye dönüştürüldü. Ben kuruluşundan 4 yıl sonra bu görevi devraldım. Çok severek ve isteyerek çalıştığım bu müze, kısa sürede Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzelerinden biri haline geldi. 2004 yılında Avrupa Konseyi tarafından yılın müzesi seçilince gördüğü büyük ilgi daha da arttı.

Bu ödül, Bu Türk müzeciliği adına oldukça büyük bir başarıydı. Daha sonra, Güneydoğu Avrupa Gazeteciler Derneği Yılın Başarı Ödülü’nü, Avrupa Kültürel Miras Birliği En İyi Sunum Ödülü’nü de kazandık. Bu ödüller yurtiçinde olduğu kadar Avrupa’da tanınmamıza yol açtı. Avrupa Müze Ödülü’nü aldığımız Fransa’nın Strasbourg kentinin yanı sıra birçok Avrupa ülkesinden davetler aldık

. Çok ülke gezdim, ülkemiz müzeciliği adına tanıtımlar yaptım, yeni bilgi ve deneyimler elde ettim. Müzede göreve başladığım yıl 30 bin olan ziyaretçi sayısı, ayrıldığım yıl 300 bine yaklaştı. Bu başarımla Edirne kültür ve turizm tarihine çok büyük bir katkı sağladığıma inanıyorum. Şimdi müzede değil, yine Trakya Üniversitesi’nin Merkez Kütüphanesi’nde yönetici olarak çok sevdiğim kitaplar arasında görev yapıyorum.

  • “Darüşşifa Delilik Mevsimi” romanını yazdınız. Devamı olacak mı? 

İnceleme, araştırma ve fotoğrafçılık alanında on civarında kitabım var ve bunlardan Darüşşifa Delilik Mevsimi ilk romanım. Bu roman beni edebiyatla buluşturdu ve yıllardır hayalimde olan yazarlık dünyasına geçiş yaptım. Bu roman görev yaptığım Edirne Darüşşifasında ve 17. Yüzyıl Edirne Sarayı’nda geçiyor. Tarihi bir kara sevda hikayesi ve belgesel yönü ağırlıkta. İki baskısı tükendi üçüncü baskısı hazırlanıyor. Yeni romanım da Van tarafındaki Urartuları anlatıyor. İsmi “Kayıp Zamanın Bekçisi”. Bu aylarda baskıya girecek.

TEKRAR DÜNYAYA GELSEM YİNE FOTOĞRAF DERİM

  • Fotoğraf alanında çok başarılı işler yaptınız. Sergileriniz kitaplarınız ve eğitim çalışmalarınızı da anlatır mısınız?

Otuz yılı aşkındır fotoğrafçılıkla iç içeyim. Çekiyorum, yazıyorum, paylaşıyorum ve eğitiyorum. Türkiye’nin farklı illerinde 20 civarında kişisel sergi açtım. Bulgaristan, Fransa, Zambiya ve New York’ta yine kişisel sergilerim oldu. Sayısız ulusal ve uluslararası alanda ödülüm ve jüri üyeliklerim var. Yıllardır Edirne Fotoğraf Sanatı Derneği ve üniversitenin bazı bölümlerinde bu alanda eğitim verdim ve veriyorum. Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nda bir dönem yönetim kurulu görevinde bulundum. Fotoğrafla ilgili iki kişisel albümüm, iki e kitabım ve “Fotoğrafta Altın Oran” isimli bir de basılı kitabım bulunuyor.

Fotoğrafla buluşmamı ve bunu ara vermeden devam ettirmemi hayatımın en önemli artılarından biri olarak görüyorum. Fotoğraf sayesinde, çok yer gezdim, çok şey öğrendim, çok dostlar edindim. Benim dünyaya doğru ve estetik bir şekilde bakmamı ve görmemi öğretti. Tekrar dünyaya gelsem hiç düşünmeden yine makinemi elime alıp dağlarda tepelerde ışığın peşinde koşarım… 

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Bir 10 kişi görseli olabilir

Bir 3 kişi görseli olabilir

Bir 3 kişi, ayakta duran insanlar ve dış giyim görseli olabilir

Bir 2 kişi, ayakta duran insanlar, anıt ve şunu diyen bir yazı ’VAN GÜRPINAR ÇAVUŞTEPE KALESİ İki yıldır üzerinde çalıştığım ve ağırlıklı olarak bu fotoğrafta yer alan Çavuştepe Kalesi’nde geçen romanımı nihayet tamamladım. İstanbul’da başlayıp 2700 yıl öncesinin Urartu dünyasında devam eden bu çalışmam nihayet baskı aşamasına ulaştı. Çok heyecanlıyım... agıp Zamanın ÇİSİ’ görseli olabilir

 

 

Fotoğraf açıklaması yok.Bir 1 kişi görseli olabilir

Bir 1 kişi görseli olabilir

Fotoğraf açıklaması yok.

Bir 1 kişi görseli olabilir

Fotoğraf açıklaması yok.

Fotoğraf açıklaması yok.

Fotoğraf açıklaması yok.

Bir 3 kişi görseli olabilir

 

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER