BEŞİNCİ KUVVET

H24/ Makale Mehmet Ali BİÇER 

İleri Demokratik Ülkeler; Yasama, yürütme, yargı ve medyadan sonra “Sivil Toplum Kuruluşları’nı (Dernek, Vakıf, Birlik, Kulüp, Sendika, Kooperatif, Konfederasyon, Platform, Meslek Kuruluşları ve Fikir Hareketi) “Beşinci Kuvvet” olarak kabul etmişlerdir. Dünya literatüründe Beşinci Kuvvetin simgesi, zulme karşı sıkılmış demir yumruktur. “Asırlık Çınar Ağacı” ve toplumlar köklerinden beslenir. Şanlı İslâm Tarihimiz, “Vakıflar Medeniyeti” şeklinde Dünya’da şöhret bulmuştur.

KUR’AN’DA BEŞİNCİ KUVVET

Kur’an’ı Kerim, Saff Suresi: 4.Ayet’i Celile: “Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever.” (Diyanet İşleri Başkanlığı Meali) Özetle; Örgütlü (teşkilatlı) çalışmak inancın gereğidir.

İYİLİK ELÇİLERİ

Çağdaş Firavunlar, Nemrutlar, Tiranlar, Diktatörler, Baronlar, Emperyalistler, Irkçı Siyonistler ve Anti Demokratik Yönetimler kenetlenmiş muhalif hareketlerden çekinirler hatta nefret ederler, bünyelerinde kurulmuş STK’lar varsa kendi güdümleri altında tutarak, liderlerini satın alırlar, işbirlikçi yaparlar, sarı renge boyarlar ve kukla haline dönüştürürler. Tutarlı, omurgalı, sağlam karakterli, idealist dava elçileri ise bir veya birkaç tane beşinci kuvvetin üyesi olurlar.

ÖNERİLEN REÇETE

Sivil Toplum Kuruluşları tanıtım çalışmalarını, büyük çaplı ticari şirketlerin (Holding, Grup, Kartel, Çok Uluslu Şirket) müşteri hizmetleri, pazarlama bölümü, komşuluk ilişkileri, çalışma arkadaşları, hısım ve akraba, aile bireyleri velhasıl insanlarla olan bütün ilişkilerde yarayışlı olabilecek bir reçete sunmak istiyoruz. Örnek rol modelimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) dahi yirmi yaşında iken “Mazlumlara Yardım Derneği” yönetim kurulu üyesi olmuş, elini taşın altına koymuştur.

ÜÇ BASAMAKLI MERDİVEN

İnsanla ilişkilerin üst düzeyinde, mükemmel iletişim kurmak için verilen reçete Ülfet, Ünsiyet ve iffettir. Halkla ilişkilerde bu üç kavrama azami derecede özen göstermek, kişi ve kuruluşların lehine olacaktır. Bu reçete; Kaynağını örnek rol modelimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.)’den ve tarihsel deneyimlerden almaktadır. Egoizmin aksine sloganlaşan “Önce Canan, Sonra Can” Diğergam ahlâkı Kuran’ı Kerim, Haşr Suresi:9.Ayet’i Celile ile insanlığa sunulmuştur. HER ŞEY HAKK İÇİN Ülfet, Ünsiyet ve İffet kavramlarını birbirine bağlı tutarak sırasıyla ve birlikte ele almak gerekir. Biri noksan olursa, istenilen verim alınamaz ve yetersiz sonlanır. Bu davranışlar ibadet kastıyla ve Yaratıcı’nın hoşuna gitmesi için yapılır. Her şey Hakk için olmalıdır. Böylece sevgi, barış, huzur ve mutluluk tohumları topluma ekilmiş, iki Dünya’mızda mamur edilmiş olur. Böylelikle Allah’a (C.C.) karşı samimiyetimiz, kulluğumuz ve teslimiyetimiz açığa çıkarılmış olur.

ÜLFETİN KAYNAĞI SEVGİDİR

İnsanlarla yakınlık kurmak, konuşmak, kaynaşmak, arkadaşlık ve dostluk oluşturmak ülfetin değişik versiyonudur. İnsanlarla tanışmak, diyalog kurmak, görüşmek, iyi geçinmek Peygâmberimiz Hz.Muhammed (S.A.V.)’in sünnetidir. Amacımız, dostlarımızın sayısını arttırmak, düşmanlarımızın sayısını azaltmak olmalıdır. Ülfetin kaynağı ise sevgidir. Öyle bir sevgi ki bitki, hayvan ve insan bütün canlıları kapsar. Hadis’i Şerif: “Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.”

İSLÂM DENGE DİNİDİR

İnsan toplumsal yönü olan bir varlıktır. Ülfet, insan olmanın bir gereğidir. Ülfet, aynı zamanda Cenab’ı Allah’ın bir nimetidir. Ülfetin zıddı, aşırıya dönüşmüş uzlet ve inzivadır. Uzlet ve inziva dengede tutulursa, verimi arttırmak için nadasa bırakılan tarlaya benzetilir. Tek başına yaşamak, insanlardan uzaklaşmak yaratılışa aykırıdır. Allah (C.C.) biz insanları görüşüp, tanışmamız ve toplu halde yaşamamız için yaratmıştır. (Kur’an’ı Kerim Hucurat Suresi:13.Ayet’i Celile)

ÜNSİYETİN MERKEZİ İNSANDIR

Ünsiyet, (Arkadaşlık, Ahbablık, Dostluk) insanlarla sağlıklı iletişim kurmaktır. İnsanlarla yakınlık kurmak ve iyi ilişkileri alışkanlık haline getirerek, bağışıklık kazanmak ünsiyet ile elde edilir. Birbirini seven dostların sevgilerinin bağışıklık sağlanmış şekline “Samimi Olmuş” hallerine ünsiyet sayesinde kazanılır. Fedakârlık, hizmet, diğergâmlık ve sabır ile ödenen bedel davranışlar ünsiyete dönüşür. Temiz toplum için, bir Hadis’i Şerif: “Sevdiğiniz bir kişiye, sevginizi söyleyiniz.”

ÜNSİYET NASIL KURULUR?

Ünsiyetin gerçekleşmesi ve oluşması için, taraflar karşılaştıklarında gülümsemeyle, selâm vermeyle, tokalaşma (musafaha) ve hal hatır sorma ile adım atılmış olur. Sevdiğini açığa çıkarmak, dillendirmek kalbleri yumuşatan yağmur gibi olur. Muhatabın farklı yönünü iyi, güzel, doğru özelliklerini de açığa çıkararak iltifat etmek sevgiyi pekiştirir. Bu yapılanların hepsi sünnet davranışlardandır ve ibadettir. Unutulmayacak bir Hadis’i Şerif: “Güzel düşünen, güzel görür.”

ÜNSİYET İKİNCİ BASAMAKTIR

Ülfetten sonraki adım ünsiyettir. Muhatabına karşı ön yargılı olmak, peşin fikirler beslemek (Zan, Fetişizm) veya bütün dostluk kapılarını kapatmak ünsiyetin oluşmasına engel davranışlardandır. Anne ve babanın ölüm sonrasında, onların dostlarını ziyaret etmek, telefonla gönüllerini almak, hürmet etmek ibadet sayılmıştır. Hatta, Örnek rol modelimiz, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) kabirdekilerle de iletişim kurarak konuşmuş ve bizlere mesaj vermiştir.

İFFET, İNSANA YAKIŞIR

İffet; Geniş kapsamlı bir kavramdır. Güzel ahlâkın en üstün düzeyidir. İffetin içerisinde, cinsel içgüdünün (şehvetin) iyiye kullanılması, ar, namus ve utanma (Hicab, Haya, Edeb) duygusu vardır. İffetli bir insan ilk etapta Allah, Peygamber, melekler, insanlar ve kendisi ile yüzleşir. İffet sahibi kişiler sürekli kendisine çeki-düzen verir. Her ideolojinin iffet, namus ve utanma anlayışı farklıdır. “Utanmadıktan Sonra Dilediğini Yap” Hadis’i Şerif’i İslâm’ın iffet yoludur.

HUZUR VE SAADET KAYNAĞI

İffetli insan, emin ve güvenilir bir kişidir. Sözünde durur, kalbi temizdir, haramlardan kaçınır, verdiği sözü namus bilir. Kendisine “Namussuz” denmesi ağırına gider, onuruna dokunur, yüzü kızarır, sanki yer yarılsın yerin dibine girsin ister. İffetli insanların çoğalması, toplumun huzurlu olmasını sağlayan temel taşlardır. Şeref ve namusu üzerine yemin edip de “Namussuzluk, Şerefsizlik” yapanlara acaba ne demelidir? İslâm ahlâkı sözde değil, özde yaşanır.

İFFET İNSANA ÖZGÜDÜR

İffet, olgun (kâmil) insana yakışır. Ülfetle kurulan dostluklar, ünsiyetle alışkanlığa dönüştürülmez ve iffetle perçinlenmez ise yapılanlar, buz üzerine yazı yazmak gibidir. Birbirine hiçbir zaman güvenmeyen, çıkarları doğrultusunda görüşebilen, yapmacık yarenlikler, birbirinden kopuk yığınlar toplumun kanayan yarasına dönüşür. İffet, utanma ve namus gibi kavramlar insana özgüdür, hayvanlarda ve hayvanlardan aşağıda duranlarda bu ulvi özellikler bulunmaz.