VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 13 January 2020 13:19:49

0 Yorum

Kez Okundu.

AMERİKANCI İSLAMIN BÜYÜSÜNE KAPILAN BEYİNLER!

AMERİKANCI İSLAMIN BÜYÜSÜNE KAPILAN BEYİNLER!

Özlü Söz: Bugün dünyanın siyasi durumu öyledir ki, bütün dünya ülkeleri süper güçlerin siyasi kontrolü alındadırlar

İMAM HUMEYNİ (rahm. aleyh)

Kasım Süleynani’nin şahadeti topraklarımızda olabilecek ve bundan sonra gelişebilecek olaylar için bir milattır. Bugüne kadar ABD’nin bölge ülkeleri üzerindeki korumacı görünen politika ve asıl içsel maksatlı olan işgalci varlığı artık gerçek yüzüyle kendini belli etmeye başladı. İran’ın İslam coğrafyasında ABD’nin bu ihatacı ve işgalci niyetini bildiği için çok tedbirler alması önümüze bugünkü tabloyu çıkarmıştır. ABD yönetimi kendi yanına çektiği işbirlikçi sözde Müslüman rejimleri koruma bahanesi sıfırlandı. Irak parlamentosunun ABD askeri gücünü topraklardan çıkması için almış olduğu cesur karara Trump’ın verdiği cevap asıl niyetlerinin net özetidir. Trump: “Irak eğer topraklarımızdan çıkmamızı istiyorlarsa bize 35 milyon dolar vermeleri gerekir.

Irak’ta dünyanın en pahalı havalimanı tesislerinden birini yapmışız. Eğer ayrılacaksak bize elçilikler inşa ettiğimiz yapılar ve yaptığımız yatırımlar için para ödemek zorundasınız. 35 milyar dolar harcamışız. Bence onlar da bu parayı ödeme konusunda hemfikir olacaklardır. Yoksa biz orada kalacağız” demesi emperyalist aklın dışa yansımasıdır…

Emperyalist fikir ve arzu, daima her şeyi hegemonyası altına alma uğruna toprak işgal edip en üstün değerlere sahip olma isteği ile doludur. Bunu gerçekleştirmek için kapital, güç ve bilimi kendi arzuları doğrultusunda kullanma ile hareket etmeleri onlara sermaye ihracı ile dünyadaki her şeye sahip olma fikri ile orantılıdır. Emperyalist düşünce bu emellerini gerçekleştirmek için önünde ne engeller varsa kaldırmak için her türlü yola başvurur.

Dinsel inançlarına bile güç ve sermayeleri ile yön verdikleri için bugün Yahudi ve Hıristiyanlık dinsel yapısı bile bu emperyalistlerin emri doğrultusunda hareket ederler… Yahudi ve Hıristiyan dini inançlar bu emperyalistler tarafından aynı kefeye konulup emelleri uğruna kendilerine hizmet ettirirler… Kabul edilen her hukuk ve hukuksal kavramlar bunların emellerine engel teşkil ediyorsa çok rahatlıkla çiğnerler. Hukuk onlar için güçlülerin hukukudur….

Kasım Süleymani resmi bir devletin en üst düzey bir komutanı ve görevlisi olmasına rağmen ABD kendi plan ve projeleri için tehlikeli gördüğü için onu katletti. Peki, bu uluslar arası hukuka göre bir cinayet değil midir? Eğer ABD’nin aynı statüde bir komutanı İran tarafından öldürülmüş olsaydı sonuç Kasım Süleymaninin katledilişi gibi mi karşılanırdı. Elbette ki hayır! Demek ki güçlülerin hukuku ile olaylara bakış algısı bile farklı oluyor…

Bütün bunlar bir yana üzerinde en çok durmamız gereken konu bölge insanlarımızın İslami algısını masaya yatırmak gerekiyor… 1948 yılında emperyalist güçler tarafından kurulan terör devleti İsrail’le başlayan olumsuzluklar onların 1956 yılında Tel Aviv’de kurdukları İslam Üniversitesinin mezunlarının her tarafa gidip öğrendikleri tahribatları yayma girişimlerinin ardından İslam coğrafyasında başlayan İslami eleştiri ve sorgulamaların ivme kazanması ilk masaya yatırılması gereken önemli bir olaydır…

Tel Aviv İslam Üniversitesinde kimler mezun oldu ve bu mezun olanlar nerelerde tahribat yaparak o tarihten başlayarak Müslümanların bugün Hz. Peygamber efendimizi devre dışı bırakıp sadece Kurana yönelin diye ses ve eylemlerini yükseltmeleri mutlaka araştırılmalıdır. Sykes-Picot antlaşması gereği Osmanlı topraklarında yaşayan ve Kürdistan adıyla tarihe mal olan Kürtlerin geleceği bu antlaşma ile dört parçaya bölündü. Sınırların çizilmesi ile başlayan Kürtlerin kaderi bulundukları her ülkenin yapısına göre şekillendi.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

İki Arap devleti, Türkiye ve İran arasında bölünen Kürtlerin yapısı hâkim olan devletlerin müdahil olması şekillendi. Türkiye’de bulunan Kürtler özellikle 1960 yılından itibaren sola kaydırıldı. Suriye’de kimliksizlik sorunu ile karşılaştılar. Irakta yıllarca mevcut rejim ile savaştılar ve kısmi özerklik elde ettiler. İran’da ise Şah rejimi ile bazen savaş bazen anlaşmalarla devam ettiler. İran İslam devrimi ile başlayan süreçte ise Kürtlere ABD destekli kışkırtıcı hareketlerin neticesinde Kürtler ile İran İslam devleti arasında da meseleler ortaya çıktı.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin yıkılışı ile birlikte Kürtler arasında sosyalist düşünce yerini yeni hami ABD ile ilişkilere bıraktı ve yeni kapılar açıldı. ABD, İslam toprakları üzerinde iki şeye çok önem verdi, birincisi dinsel olan Siyonist İsrail devletini koruyup kollama, bir diğeri ise çok ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarına sahip olma emeli… Bunları diri tutmak için İslam’ı kendi istemi doğrultusunda dizayn etmesi gerekiyordu ki bunu yaptı… Nasıl yaptı… Önce Osmanlının yıkılışı ile batı emperyalizmi tarafından kurulup dizayn edilen Arap devletlerinin korunmasını üstlendiler.

Onlara silah verdiler ve ilişkilerde Kuran’a rağmen işbirliğini geliştirdiler. Bunların yanı sıra dört parçaya bölünen Kürtlere yeni hami olarak onlara devlet kurma sözü vererek idaresi altında bulunan devletlere karşı çıkmaları hususunda telkinler vererek çatıştırma yoluna gittiler. Devlet özlemi içinde olan Kürtler kendilerine zulmeden bu dört devlete kin ve nefretle bakarak onları İslam adına hareket ederek suçlayarak İslam’a karşı nefretin oluşmasına zemin hazırladılar.

40 yıldır İran İslam Cumhuriyetine karşı uyguladıkları ambargo neticesinde insanları devletlerine karşı ayaklanmaya yönlendirdiler. Ayrıca Suudi rejimi ile başlatılan mezhebi görüş ayrılığı ile savaşa girebilecek bir konuma getirecek kadar bir konuma dahi getirdiler. Bütün bunları niçin yaptılar… Elbette ki hak din olan İslam’ın anlaşılmaması ve bu düşünceye sahip olan Müslümanları terörist gibi gösterip bölge halklarını bu düşünceye düşman olabilmeleri için zemin hazırlayarak bunu yaptılar.

Bugün genel anlamda Müslümanlarımızın büyük bir çoğunluğu gelişen olaylar karşısında Amerikancı İslam’ın hazırladığı bu oyuna düşerek gerçek olan ve Allahın dininin bu topraklarda emperyalizme ve siyonizme karşı tek vücut olarak karşı durmalarına engel olmak için beyinleri büyülediler…

Bugün AKP ile başlayan Amerikancı İslam ne yazık ki vücut bulmuş ve en son olaylar karşısında dahi dava gözüyle değil Amerikancı İslam’ın öngörüsü ile meselelere yaklaşım göstermekteler… Kasım Süleymaniyi mezhebi davranıp Fars hilali, Şia hilali için çalışıp Kürtleri katlettiğini söyleyenler acaba ABD’nin neden bu topraklarımızda olduğuna hiç değinmemektedirler?

Neden Suudi ve benzeri işbirlikçi ülkelerin ABD ve diğer emperyalist ülkelerle birlikte hareket ettiklerin dile getirmekten imtina ediyorlar? ABD’nin başlattığı harekette Irak, Suriye, Yemen, Somali, Libya ve Mısır gibi ülkelerin dizayn edilmesinde sessiz kalan islamistler neden mesele İran olunca onları Farsçılık ve Şiicilik yapmakla itham etmekteler… Beyler, iyi düşünün Tel Aviv İslam Üniversitesinin mezunlarının 1956 yılından bu yana yaptırdıkları tahribatların üzerine yeni Amerikancı zihniyet İslam’ını kuran ABD’dir. Amerikancı İslam’ın büyüsünden kurtulmak için Kurana ve onun temel kavramlarını Allahın murat ettiği şekliyle yeniden masaya yatırın nerede yanlış yaptığınızı göreceksiniz…

Beyinlerin Allahın muazzez dinini gerçek anlamıyla bilmeleri dileğiyle…

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER