1980 12 Eylül darbesinin Acı hatıraları

H24 / Darbenin Bilinmeyenleri 

12 Eylül deyince, Batman, Siirt ve Diyarbakırda ki gözaltı sorgusunda bana yapılan 58 gün işkenceleri hatırlatır, 12 Eylül deyince Diyarbakır Zindanına ilk girişimde Zalim İşkenceci Esat Oktay Yıldıranın bana Yaptığı gelişi güze işkencesi gözümün önüne gelir.

12 Eylül deyince hücrelere işkence eşliğinde gütüldüğüm ve Hücrelerin zemin katında 10 gün boyunca Kanalizasyon suyunun içinde yattığım ve gece gündüz bana yapılan işkenceler aklıma gelir, 12 Eylül deyince Hücrelerin üçüncü kata çıkarıldığımı iki kişilik hücreye biz 12 tutsağı tıka basa doldurup bize toplu yapılan işkence günleri hatırlatır.

12 Eylül deyince 3 Ay hücre işkencesinin ardında 33 Koğuşa götürüldüğümü hatırlatır 12 Eylül deyince 33 cu koğuş ekseri İdamlıkların bulunduğu ve Melun Esat Oktay yıldıranın ve işkenceci köpeklerinin üstünde durduğu koğuşun gecesi gündüzünü işkenceyle doldurduğu, açlığın susuzluğun, sefaletin kol gezdiği koğuş aklıma gelir.

12 Eylül değince Dörtlerin gecesi’nin üzerinden 43 yıl geçtiği, “Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner’in” Zalim Esat Oktay Yıldıranın ve İşkenceci köpeklerinin yaptıkları Zulüm ve işkencelerine karşı yapılan eylemleri ve 4 gencin el ele ateşin içinde yanan bedenleri gözümün önüne gelir, 12 Eylül deyince Bedii Tanın yorgun bedenin işkencelere dayanamayıp öldürüldüğü an aklıma gelir, 12 Eylül deyince işkenceye, yapılan alçakça muamelelere dayanamayıp eline geçirdiği kesici aletle ilk fırsatta bileklerini keserek intihara kalkışan tutsaklar gözümün önüne gelir.

12 Eylül deyince Tutsakların saatlarca işkence ve Türklüğü övücü marşlar eşliğinde havalandırmada yapılan yürüyüşün ardında Havaladırmanın ortasında Kanalizasyon kapağını kaldırarak tutsakların kafalarının Kanalizasyon pisliğin içine sokulduğu ve o pisliğinin tutsaklara yedirildiği günler gözümün önüne gelir.

12 Eylül deyince, Farelerin aramızda cirit attığı, gece nöbeti tutan Tutsaklara fare öldürme emri verildiği Fare öldürülünce tutsağa mükafat olarak farenin yedirildiği gece aklıma gelir. 12 Eylül değince günlerce gurup halinde kapalı arabalarda mahkemeye götürüldüğüm, yol boyunca araba işkencesi ardında kukla mahkeme heyetinin gözleri önünde gözümüz Adalet mülkün temelideyken bize yapılan işkenceler hatırıma gelir.

12 Eylül deyince Kukla Mahkeme heyetinin İdamla beni yargılayıp Son mahkeme kararında aldığım 20 yıl cezaya sevindiğim gün aklıma gelir. 12 Eylül deyince Diyarbakır Askeri Hastahane heyetinin bana müdahale edemeyecekleri acilen Ankara Gülhane hastahanesinde tedavimin edilmesinin gerektiğini Gülhane hastanesine sevk edildiğimi Ankara’ya ulaşınca gelen emirler doğrultusunda Ankara mevki hastahanesine sevk edilip ve orada bana yapılan işkence hatırıma gelir, 12 Eylül deyince ateşi bol olsun Kenan Evrenin biri Sağdan biri Soldan astım dediği gencecik idam edilen tutsaklar gözümün önüne geliyor.

12 Eylül deyince Ulucan Zindanını Mamak zindanını ve Diyarbakır dehlizlerini hatırlıyorum. 12 Eylül öncesi ve sonrası antı Emperyalist ve yerli uşaklarına karşı Devrimci direnişi, dik duruş ve mücadele günleri hatırlıyorum 12 Eylül deyince Mala Burjuva Sıtara Bujuvazi solcu devrimcilerin Sloganları ile Müslüman mücahitlerin tek yol İslam yükselen tekbirleri kulağımda yankılanır.

12 Eylül deyince bütün acıları bir daha derinden yaşıyor zalimlere lanet getiriyorum. 12 Eylül 43 cu seneyi devriyesinde tekrar Zalimler için yaşasın cehennem, Küfür ve Zulüm var oldukça mücadelemiz var olacaktır diyor, yeni neslin,gençliğin iİslama sımsıkı sarılmalarını onurluca mücadele edeceklerini ümit ediyorum.

Hak gelecek Batıl zail olacak ümidiyle her kesi Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Mehmet Şirin Çelik Diyarbakır Zindanı 33 Koğuş bütün acılarımla dimdik ayaktayım, onurumla burdayım…

• Muhamed-şirin-çelik
• 12-Eylül