VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 09 May 2020 23:56:19

0 Yorum

Kez Okundu.

Islamcılığın Geldiği Noktada Müslümanlara Bakış!

İSLAMCILIĞIN GELDİĞİ NOKTADA MÜSLÜMANLARA BAKIŞ!

Özlü Söz:

İnsan erdemli değilse gücünü zorbalığa, zekâsını kötülüğe ve çalışkanlığını çıkarına kullanır.

MEVLANA HALİDİ BAĞDADİ

Müslümanların siyasetten uzak bırakıldığı ve siyasetin İslam’la bağdaşmadığı tezini işleyerek Müslümanları öz geçmişinden koparan zihniyet ve organize bunu kendisi her şeye hâkim olsun diye yaptığı faaliyetlerinden bellidir.

Buna karşılık uyguladıkları siyaset ve organizeler tamamen bizi uzaklaştırdıklarıdır. İslami âlim ve önderler her ne kadar siyaset İslam’ın özüdür ve en büyük önderleri de peygamberleridir demelerine rağmen batı tipi eğitim ve öğretimin etkisinde kalan Müslümanlar siyasetten hep uzak durmaya çalıştılar.

Bunun en büyük sebeplerinden biri de Bediuzzaman Said Nursinin yeni kurulan sistemin siyasetine karşı söylemiş olduğu“Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allaha sığınırım” sözüdür.

Bediuzzaman her ne kadar bu sözü yeni kurulan ve sırtını Avrupa’nın Hıristiyan sistemine dayayan yeni sistem için söylemiş olsa dahi bu Müslümanlar tarafından bütün siyaset için kullanıldı ve uzun süre siyasetten uzak bırakılmalarına yol açtı. Kurani bir deyim ile birbirine veli olan velayet hakkını birbirlerine veren Yahudi ve Hıristiyanlar yaptıkların geniş işbirliği ile bugün bütün dünyada ve bütün alanlarda hâkimiyetlerini sağlamış durumdadırlar.

Ellerindeki Kurana bakarak bir gün tekrar uyanışa geçebilecekleri hesaplanan Müslümanları kendi sistem ve organizeleri içinde tutmaya çalışan ehli kitap, birlikte hareket ettiği işbirliği yaptığı bütün sözde Müslüman ülkelerle mevcut İslami faaliyetleri asli ve ulvi mecralarından kaydırmak ve hareketlerini bastırmak onların en öncelikli hedefleri içindedir.

Bir yerde oluşan bir İslami hareket ve organizeye müdahale etmeyi ve kendi çerçeveleri içinde oluşumlarına izin vermeyi adet haline getiren başta ABD ve diğer emperyalist güçler Kurana dayalı hiçbir hareket ve çalışmaya müsaade etmemektedir.

Bunun başlıca iki sebebi vardır. Birincisi İsrail’in güvenliği ve enerji kaynaklarının elde edilmesidir. Nil’den Fırat’a kadar olan topraklar üzerinde büyük bir hâkimiyet kurmayı hedefleyen ve bunu Tevrat’a dayandıran İsrail siyonizminin bu emelini en çok ABD ve diğer emperyalist ülkeler destek vermektedir.

Bunun gerçekleşme durumunun olmaması gerçeği karşısında bunu gerçekleştirme çabalarının var olması neticesinde işbirlikçilik işgal ve savaş durumu yıkımlara yol açmaktadır. İsrail’in emelinin gerçekleşmesi için yapılan çalışmalar ve yapılan harcamalar ülkelerin yıkılışına, sınırların değişimine, göç dalgalarının oluşuna, ekonomiler ve insanların sahip olduğu değerlerin yok oluşuna sebep olmaktadır. İsrail’in bu emeli gerçekleşmeyecek ama bunu gerçekleştirmek isteyen ABD ve diğer emperyalist güçler bunun için var güçleri ile çalışmakta ve işbirliği yaptıkları Suudi krallığı, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Türkiye bu cephede yer almaktadırlar.

15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD var diyerek halka bu konuda ajitasyon çeken Erdoğan, ABD ile bugüne kadar hiçbir şekilde ABD ile ilişkilerini kesmemiş tam aksine daha da geliştirmiştir. İran İslam Cumhuriyetine karşı işbirliği içinde olduğu Suudi rejimini ve diğer işbirlikçileri de yanına alan ABD her an İslam topraklarında bir savaş çıkarma peşindedir.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Arap Baharı ile başlatılan ve bir kandırmaca olarak lanse edilen ve İslamizasyon projesi olarak algıladığımız organize bugün ne yazık ki hayatiyet bulmuştur. Erdoğan’ın girdiği her seçimde meydanlarda ABD’yi ve Avrupa’daki ülkeleri düşman olarak hedefe koyması bugün sadece bir siyasi balon olarak belleklere yerleşmiştir. İlişkilerin devam etmesi ve hiçbir şekilde kesintiye uğramaması bunun açık delilidir...

Japonya’da başlayan G-20 zirvesi için Trump ve diğer emperyalist liderlerin yanı sıra Kaşıkçı cinayetinin baş sorumlusu olarak gösterilen ve gelecekte Suudi tahtına oturacak olan M. Salman ile görüşmesi Erdoğan için artık su götürmez bir gerçek olarak kimlerin safında ve kimlerle birlikte olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de miting meydanlarında düşman olarak hedefe koyduğu ülke liderleri ile birlikte aile fotoğrafında yer alan Erdoğan’ın bu siyasi faaliyetleri artık halk tarafından daha net görülmeye başlandı. Özellikle 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde muhalefeti kandil ile işbirliği içinde ve terörle işbirliği yapıyor suçlamasından sonra A.Öcalan’ın mektubu ve Osman Öcalan’ın TRT televizyonuna çıkarılması suçlamaları tersine çevirdi. Müslümanların Kurana göre bir birlik içinde olmadığı günümüzde ABD ve diğer emperyalist ülkelerin güdümünde hareket eden sözde Müslüman ülkelerin liderleri ne yazık ki belleklerindeki İslam Allah’ın gerçek İslam’ı ile bağdaşmadığı gibi tam aksine ters düşmektedir.

Yani Kuran Müslümanlara Yahudi ve Hıristiyanları veli edinmeyin (Maide 51) ve İman edenlere düşmanlıkta en ileri olanların Yahudi ve Müşriklerdir buyrulmasına rağmen hangi gerekçe ile onlarla işbirliğine giriliyor akıl almıyor. Onları destekleyen âlimler onların bu emperyalist güçlerle işbirliğine girmelerinin Kurana göre haram olduğunu söylemiyorlar mı? Bugün İslam coğrafyasında bulunan ülkelerin liderlerinin hâkimiyetindeki ülke ve sistemleri asla Allah’ın dinine göre hareket etmemekte ve tam aksine Kuranın yasakladığı her türlü işbirliğini hayatlarına geçirmektedirler.

Ama halkı kendilerine oy vermeleri için meydanlara çıktıklarında en büyük mücahit ve en namuslu Müslüman olarak konuşup kitleleri Allahın adıyla kandırma yoluna gitmektedirler. Bu yaptıkları tamamen İslamizasyon projesine uygun Amerikancı İslam’dır hiç kimse bunların bu eylem ve söylemlerine kanmasın. İşin en garip tarafı da ABD ve Siyonist İsrail’in desteklediği ve işbirliği yaptığı sözde Müslüman ülkelerdeki İslami yapılanmalar ayan beyan ortada olmasına rağmen radikal düşünceli Müslümanların bunu görmemesi ve uygulanan bu İslamizasyon projesine destek verip katılım göstermeleridir.

Özellikle Türkiye’de AKP ile başlayan süreçte siyasete küfür gözüyle bakan birçok Müslüman’ın AKP saflarında siyasete girmesi ve oynanan Amerikancı İslam’ın faaliyetlerine hiç tepki göstermemesi ABD’nin eliyle oynanan bu islamizasyon projesinin hedefine oturduğunu göstermektedir.

İslam dininin hedefi ilke ve kuralları Kuran ve Sünnetle sabit olmasına rağmen günümüz Müslümanlarının bu ilke ve kurallar yerine Washington menşeli bir projenin peşinden gitmeleri Kuran ve Sünneti okuma, özümleme ve anlama bağlamında ne kadar yetersiz kaldıklarını gösterir. Asrı Saadet ve sonrasının Müslümanlarından daha donanımlı ve daha büyük imkânlara sahip olan günümüz Müslümanları başka güç ve ideolojilerin hâkimiyeti altında olmaları onları hiç rahatsız etmemektedir.

Bunun sebebi ilk dönem Müslümanlarının tek hedefi Allahın mülkünde Allahın hükümlerinin hâkim kılma mücadelesi iken günümüz Müslümanlarının bugünkü hedefi kendilerini dünyevileştiren sistemlerin şemsiyesi altında kendi nefsi davalarını sürdürmeleridir. Bunu fark eden emperyalist güçler ellerinden geldiği kadar nefsin gıdalarını üretip onları bunlarla meşgul edip asli davalarından uzaklaştırmaktır…

Dünyevi saltanatlarını ahiret hayatına değiştiren zevk ve eğlence haklarını dünyada kullanma eğilimi gösteren günümüz Müslümanlarının en belirgin hali dünyevileşmelerini sağlayan gücün Yahudi ve Hıristiyan organizesinin farkında olmayışlarıdır.

İslamizasyon olarak adlandırılan bu organizenin hedefinde ilk olarak Müslümanların Kuranın etrafında birleşmemeleri ve Kurani kavramları hayatlarına geçirmemeleridir. Bunun oluşmaması için Müslümanların önüne konulan ulusalcılık, mezhepçilik, çıkar çatışmaları ve tarihten süre gelen kin ve düşmanlıkların yeniden gündem oluşmasına zemin hazırlamaktır. Kurana dönülmemesi için sahte devrimler, demokrasiyi güzel gösterme çaba ve organizelerine İslami bir kılıf uydurma faaliyetleri ivedilikle gösterdikleri en belirgin çabalardır. Yani kısaca dinimizi bize öğretip yaşam tarzımızı dinimize göre belirleme çabalarına inandırılan yerli işbirlikçilerin eliyle sahneye konulması bizi bu içinden çıkılmaz konuma sokmuştur.

Müslümanların ivedilikle Allahın emrine uyarak birleşip ümmet şuuru ile ileri bir adım atarak acilen İslam Birliğini kurmaları gerekmektedir. Yoksa Yahudi siyonizminin emrindeki emperyalist güçler bugüne kadar yaptıklarını kat kat arttırarak yapmaya devam edecektir. Allahtan niyazımız içimizdeki beyinsizlerin yüzünden bizi helak etmemesidir…

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER