Yeni Bir Dünya Düzenine GeçiÅŸ Mi?

H24/Makale/HAZIM KORAL

oronavirüs/Kovid-19 pandemisinden sonra tıp uzmanlarından akademisyenlere, medya çalışanlarından avamına kadar her kesimden insanın sıklıkla dile getirdiÄŸi sözleri ÅŸöyle özetleyebiliriz: "

Artık hiçbir ÅŸey eskisi gibi olmayacak."

"Yeni bir dünya düzenine geçiyoruz."

"Bu bir milat."

"Dijital çaÄŸ baÅŸlıyor."

"Çipli yaÅŸam bizi bekliyor." Vs..

Kozmik âlem, mevsimler ve tabiattaki deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸüm "ayn-i ile vaki" tanığı olduÄŸumuz bir gerçek. Aynı ÅŸekilde insan ve canlılar âlemi de sürekli deÄŸiÅŸim yaÅŸamaktadır. Kısacası sadece insanlar için deÄŸil, tüm canlılar için stabil ve duraÄŸan hayat söz konusu deÄŸildir. Nasıl ki, galaksiler - gök cisimleri yani kozmik hayat uzay boÅŸluÄŸunda belirli bir yörüngede akıp gidiyorsa ve mikro âlemde de sürekli bir devinim söz konusu olduÄŸu gibi biz canlılar da bu kozmik yapının dışında deÄŸiliz, bizim de hayatımız bir takım yeniliklerle, (hayatın kolaylaÅŸtırılmasına iliÅŸkin) yeni yeni icatlarla akıp gidiyor.

Åžu hâlde biz Ä°slâm ümmeti olarak kendimize, "Biz geliÅŸmelere ne kadar ayak uyduruyoruz?" sorusu yerine, "Biz bu hayatın neresindeyiz?" "Biz, pozitif anlamda ve insanlığın yararına olmak üzere hayata ve eÅŸyaya ne kadar müdahil olup vaziyet ediyoruz?" sorularını sormalıyız!

Al-i Ä°mrân Sûresi'nin 110'ncu ayetinden mülhem yeryüzünde iyiliklerin tesisine ve olumsuzlukların bertaraf edilmesine (ümmet olarak) katkımız nedir? Yüce Yaratıcımız tarafından yaÅŸanır kılınmış bu dünyanın ekolojik dengesini bozan komprador burjuva sermayedarlarını durduracak bir yaptırım gücümüz var mı? Küresel ısınmanın, ozon tabakasının delinmesinin, çevre kirliliÄŸinin ve sera etkisinin baÅŸ müsebbibi vahÅŸi kapitalizmin sermaye baronları olmasına raÄŸmen piÅŸkince suçu nüfus çokluÄŸuna baÄŸlıyorlar. Ve bu nedenle ÅŸeytanî plânlar yaparak insan ırkının nüfusunu azaltmanın derdine düÅŸmüÅŸler.

Ä°nsanlık düÅŸmanları böylesine ÅŸeytanî plânlar yaparken 2 milyara varan nüfusu ile Ä°slâm ümmeti nelerle iÅŸtigal ediyor acaba? "Yeni bir dünya düzenine geçiyoruz, dijital çaÄŸa adım atıyoruz!" öyle mi?

Kimlerin, hangi çevrelerin inisiyatifi ile çipli yaÅŸama ve çaÄŸa geçiyormuÅŸuz? Allah aÅŸkına söyleyin, biz Ä°slâm ümmeti olarak bu modern çağın neresindeyiz? ÇaÄŸa yön, renk ve ÅŸekil vermemiz gereken biz hangi mahzenlerde, çağın hangi izbe dehlizlerinde dolaşıyoruz?" Biz ümmet olarak kirletilen, ozon tabakası delinen, küresel ısınma ile iklim dengeleri bozulan, GDO ile gıda maddeleri tahrip edilen tabiata ve yeryüzüne ne kadar sahip çıkıyoruz? Beyler, bize bu dünya hayatındaki tiyatro sehnesinde seyircilik görevi verilmedi. Pandomim (sessiz tiyatro) oyuncusu da deÄŸiliz. Ama ne yazık ki, hâlimiz bu...

Rabbimiz buyuruyor ki: "Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyi olanı tesis eder, olumsuz olanı bertaraf edersiniz." (Al-i Ä°mrân: 110) Biz ümmet olarak bu ilâhî sorumluluÄŸumuzun neresindeyiz? Yeryüzünde iyiliklerin tesisi, olumsuzlukların bertaraf edilmesi hususunda uluslararası siyasî arenada kurumsal olarak etkin bir gücümüz olmalıydı...

Rabbimiz, evrensel bir kural olarak buyuruyor ki: "Yeryüzü yaÅŸanır kılınmışken orada bozgunculuk yapmayın." (A'raf:56) Biz ise, misyonumuz gereÄŸi kötü niyetlilere ve bu tahribatlara, tahribattan önce engel olmalıydık. Yani bozma ve tahrip etme fırsatını onlara vermemeliydik. "Su uyur, düÅŸman uyumaz." sözü boÅŸuna söylenmemiÅŸ. Ama ümmet uzun yıllardan beri kış uykusunda! Yukarıda söz konusu ettiÄŸimiz deÄŸiÅŸimle ilgili söylemler David Rockefeller ve avanesine deÄŸil, bize ait olmalıydı. O söylemlerin içeriÄŸinde tedirginlik ve endiÅŸe verici unsurlar olsa da bir takım halk kitlelerine cazip de gelebilmektedir. Ä°nsandaki ontolojik temayül deÄŸiÅŸimden yana olmaktadır. Devinim hâlinde olmak, yeniliklere açık olmak fıtrî bir temayüldür. Ancak bu deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸümlere ön ayak olanlar hiç de insanlığın hayrını istememektedir. Onların maksadı sadece kendileri için yaÅŸanabilir bir dünyayı yeniden tesis etmek. Bu hedeflerine ulaÅŸmak için niyetlerini de gizlemiyorlar. Sermaye piyasasının gelirleri, borsa, para ve enerji kaynaklarının %'de 90'ı onların elinde, fakat onların sorunu, onların gayesi bu deÄŸil! Onlar küresel ısınmanın ve ekolojik dengenin bozulmasını insan nüfusunun çokluÄŸuna baÄŸlamaktadırlar. 8 milyara varan insan nüfusunu 500 milyona düÅŸürmenin hesabını yapıyorlar. Silah üretip insanları birbirine kırdırmakla hedeflerine ulaÅŸamayacaklarını gördüler. Buna raÄŸmen hâlâ savaÅŸ kışkırtıcılığı yapıyorlar, hâlâ taÅŸeron örgütleri savaÅŸa sürüyorlar, ama kitleler hâlindeki telefatı ve insan kaybını yeterli görmedikleri için; öte yandan doÄŸum kontrolü ve kısırlaÅŸtırma ameliyesinin de pek iÅŸe yaramadığını fark ettikleri için küresel çapta salgın hastalıkları tedavüle soktular...

Bazı uzmanların ısrarcı iddialarına göre koronavirüs biyolojik silah amacıyla labaratuvar ortamında üretilmiÅŸ. (Ä°smi eski olsa da diÄŸer virüslerden farklı özelliklere sahip olması iddiaları haklı çıkarmaktadır.) Ayrıca bunu iddia eden çevreler, bunun bir nabız yoklaması, bir prova olduÄŸunu ileri sürmekteler. Daha kötüsünü, etkilisini piyasaya sürecekleri iddia edilmekte. Rabbimiz niyeti bozuk olanlara fırsat vermesin. Bu iddialar ile geliÅŸmeler ve Rothschild ve Rockefeller ailelerinin beyanatları örtüÅŸmektedir. Bunlar ülke ayırımı gözetmeksizin tüm yeryüzü insanlığının nüfusunu azaltmak, insan ırkının sayısını 500 milyona çekmek niyetindeler. Yukarıda da ifade ettiÄŸimiz gibi, bunu gizlemeye de ihtiyaç duymuyorlar. Ve bunun adına da "ıslah" diyorlar. Siz onlara istediÄŸiniz kadar Allah Teâlâ'nın ikaz mahiyetindeki ayetlerini hatırlayarak, "Ekini ve nesli helâk etmeyin, yeryüzü yaÅŸanır kılınmışken bozgunculuk yapmayın" deseniz de onlar kendi bildiklerini okumaya, kendi ÅŸeytanî düÅŸüncelerini uygulamaya çalışacaklar. Nitekim Rabbimiz onlar hakkında ÅŸöyle diyor: "Onlara yeryüzünde bozgunculuk yapmayın' dendiÄŸinde, 'hayır, biz ıslah edicileriz' derler. Oysa onlar bozguncuların ta kendileridirler." (Bakara:11-12)

Nasıl ki, ÅŸeytanın amacı insanı aldatıp kötülük yaptırmaksa, bu ÅŸeytan mizacına sahip olan insanlar da yeryüzünü fesada vermenin plânlarını yapmaktadırlar.

Nasıl ki ÅŸeytan insana her yönden yanaşıyorsa, bunlar da çok yönlü hinlik ve desise peÅŸindeler. Buna mukabil Müslümanlar da her daim çok yönlü çalışmak ödevindeler. Hatta çalışmaktan öte, kötülük odaklarına karşı sürekli gardını almış olarak teyakkuz hâlinde beklemek zorundadırlar. Yani baÅŸtan beri ifade etmek istediÄŸimiz gibi, asıl yapmamız gereken kötülere fırsat vermemek.

Elbette, ümmetin içerisinde bulunduÄŸu bu hercümerç vaziyet karşısında, Bu iÅŸler nasıl olacak?" diye sorabilirsiniz. Net ifade edelim: "Tek çare Ä°slâm BirliÄŸi." Güç birliÄŸine gitmezsek bu ezikliÄŸimiz, bu zelil hâlimiz devam edecektir. BoÅŸuna söylenmemiÅŸ. "Birlikten kuvvet doÄŸar." Rabbimiz biz Müslümanları ÅŸöyle uyarmaktadır: "Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize düÅŸmeyin. Birlik olun. EÄŸer birlik olmazsanız gücünüz gider, zelil olursunuz." (Enfâl:46)

Ä°slâm ümmeti olarak 57 parçaya bölünmüÅŸ vaziyetteyiz. Bu hâlimizle ne uluslararası siyasî arenada, ne BirleÅŸmiÅŸ Milletler nezdinde hiçbir etkinliÄŸimiz, hiçbir inisiyatif kullanma hakkımız, hiçbir yaptırım gücümüz yok. Veto kullanma hususunda, ümmet olarak iki milyara varan nüfus potansiyelimize raÄŸmen (bırakın Amerika ve Rusya'yı) bir Fransa kadar etkinliÄŸimiz yok.

Sonuç olarak ifade edecek olursak, biz Ä°slâm âlemi olarak, insanlık düÅŸmanlarının kurmayı plânladığı yeni bir çaÄŸa adapte olmak yerine içerisinde bulunduÄŸumuz rehavetten ve zelil hâlden kurtulmak için silkelenip kendimize gelmeliyiz. Aidiyet deÄŸerlerimize yönelerek Ä°slâm BirliÄŸi'nin tesisi için canla - baÅŸla çalışmalıyız. Derdimiz, ızdırabımız ve önceliÄŸimiz bu olmalıdır. Akidemiz bunu zorunlu kılmaktadır. Başımızdaki siyasîlerden de öncelikli ve yegâne talebimiz bu olmalıdır. EÄŸer Ä°slâm BirliÄŸi'ni tesis edersek yeryüzü insanlığını huzura kavuÅŸturacak yeni bir dünya düzenine geçmiÅŸ olacağız bi iznillah. 

• Yeni-Bir-Dünya-Düzenine-GeçiÅŸ-Mi?
• hazım-koral