Virüs Krizi ve Muhtemel Sonuçları

MMAKALE 》SERDAR DUMAN

Bilim ve teknolojiyi kullanarak dünyaya tahakküm etme hırsı ile yanıp tutuşan egemenlerin sebep olduğu acı sonuçlardan biri ile bugünlerde yüzleşiyoruz. Eğer tabiattaki varlıkların fıtratları ile oynanırsa, tabiattaki denge bozulursa; vahim sonuçlarla karşılaşacağımızı söylemek kehanet değildir. Bir yandan canlıların genetik yapılarını değiştirecek çalışmalar yapacaksınız, bir yandan çevre kirliliği ve küresel ısınmaya yol açacak endüstriyel faaliyetlere devam edeceksiniz, bir yandan yaban hayatına müdahale edip yeni işgaller peşinde koşacaksınız; bütün bu cüretkarlığınızın, haddi aşmanızın bir bedeli olmayacağını mı düşünüyorsunuz?

Bir yandan etnik ve mezhebi farklılıkları ayrıştırmaya dönüştürüp dünyanın dört bir tarafında savaşları tetikleyeceksiniz, bir yandan kaynakları ve emeği sömürüp 3 milyar insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, her gün açlıktan ortalama 25 bin kişinin öldüğü bir dünya düzeni kuracaksınız, bir yandan insanı sadece üreten ve tüketen mekanik bir varlık olarak tanımlayacaksınız; bütün bu alçaklığınızın, zulmünüzün bir bedeli olmayacağını mı zannediyorsunuz? Bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeye bağlı olarak tanrılığını ilan eden küresel güçlerin bir virüs karşısındaki acziyetine hep birlikte şahitlik ediyoruz.

Koronavirüs süreci bir insanlık imtihanına dönüşmüştür. Hızla yayılan/bulaşan virüs sadece insanların bedensel sağlığını tehdit etmekle kalmamış; psikolojik sağlığı, sosyal ve ekonomik düzeni tehdit eder hale gelmiştir. Etki şiddetinden çok, hızlı bulaşması nedeniyle sağlık sistemini kilitleme riski bulunduğu için tüm dünyayı kuşatan bir krize yol açmıştır. Henüz hastalık için net tanımlanmış bir ilaç ya da aşı yoktur.

Dolayısıyla virüsün yayılmasının önüne geçebilmenin yegane tedbiri; insanlar arasındaki teması engellemek, yani sosyal izolasyondur. Virüsün yayılmasını önlemek için alınan tedbirlerle ilgili tüm haberler, açık oturumlar ve benzeri programlar, yani medya ve sosyal medyanın konu ile ilgili faaliyetleri bireyi ve toplumu bilgilendirmekten çok, paniğe sevketmiştir. Kritik bir konunun toplum önünde her gün 24 saat tartışılmasının doğuracağı psikolojik sorunlar büyük ölçüde göz ardı edilmiştir.

Doğru olan; bilgilendirmenin ve tartışmanın sürekli kılınması değil, mesajın alınmasını sağlayacak ve aynı zamanda psikolojik arızaya yol açmayacak yeterlilikte olmasıdır. Medya ve sosyal medyanın doğurduğu sorunların yanında sosyal izolasyonun oluşturduğu psikolojik sorunlar da söz konusudur. Ancak sosyal izolasyonun mutlak gerekliliği ve doğuracağı psikolojik arızaların virüsün etkisi yanında ihmal edilebilir düzeyde olması gerçeğini de fark etmek durumundayız. Özellikle de ekonomik tablo iç açıcı değildir. Büyük bir ekonomik türbülans yaşanmaktadır ve bu türbülans bize yeni bir ekonomik düzenin taşlarının dizilmekte olduğu intibası vermektedir.

Söz konusu olan insan sağlığı ise, ekonomi teferruattır deniyorsa da; mevcut ekonomik krizin ikinci dünya savaşı koşullarını hazırlayan 1929 büyük krizine benzediği her fırsatta ifade edilmektedir. Henüz krizin başında olunmasına rağmen, tüm dünya borsalarının çöktüğüne, varlıkların ortalama %30 oranında değer kaybettiğine, birçok şirketin iflas aşamasına geldiğine, büyük boyutlarda işten çıkarmalara, tüm para birimlerinin ve değerli metallerin dolar karşısında değer kaybettiğine tanıklık ediyoruz.

VİRÜS KRİZİ SONRASI…

Virüsün nasıl ortaya çıktığı veya çıkarıldığı sorusunun cevabı tartışmaya açıktır. Koronavirüs; Çinlilerin yarasalarla teması sonucu ya da Amerikalılar tarafından laboratuarda üretilip dronlarla Çin, İran gibi ülkelere yayılması ile ortaya çıkmış olabilir. Virüsün kasıtlı olarak Amerika tarafından üretildiği tezi daha makul görünüyor. Ancak virüsün Amerikan ve İsrail halkına dahi bulaşmış olması da insanı düşündürüyor. Üretilen virüsün yayılma aşamasında kontrolden çıkma ihtimali de dikkate alınmalıdır. Virüs nasıl ortaya çıkarsa çıksın, dünya egemenlerinin bu durumu fırsata çevirmenin hesabını yaptıklarına şüphe yoktur. Yeni bir sosyal ve ekonomik düzen tasarlandığına dair ciddi iddialar mevcut…

Virüs sürecinde 4 trilyon dolarlık döviz rezervinin ¼’ini kaybeden Çin, aynı dönemde tesadüfen olmadığını düşündüğüm petrol fiyatlarının 25 dolara kadar gerilemesi ile en önemli gelir kaynağında büyük darbe yiyen Rusya, zaten son derece zor durumda olan, petrol fiyatlarındaki gerileme ve virüs süreci ile iyice köşeye sıkışmış İran, bize ekonomik açıdan hedeflenen noktanın muhtemel koordinatlarını veriyor. Diğer taraftan kriz bittiğinde dijitalleşmenin yoğunlaştığı yeni bir sosyal düzenin bizi beklediğinin işaretlerini alıyoruz. Hepsinden önemlisi de, tüm insanlığın dijital olarak gözetlendiği bir sistemin dayatılacağı öngörülüyor. İnsanlık yol ayrımında…

Ya küresel hegemonya tüm insanları dijital tutsak kılacağı yeni bir dünya cezaevi kuracak, ya da dünya mazlumları direnerek özgür bir dünya kuracak! Mazlumlar zalimler kadar cesur olmadıkça özgür bir dünya kurulamaz. Eğer mazlumlar yeterince cesur olursa, Allah (c.c) onları yeryüzünün iktidarı ile nimetlendireceğini vadediyor.

Tıpkı Firavun ve Karun gibi, güçlerinin ihtişamına güvenerek kendilerini dünyanın rabbi ilan edenlerin aslında ne denli aciz olduklarının güncel bir ispatı ile yüzleşiyoruz. İngiltere kraliçesi de, Rockefeller ailesi de virüs karşısında acizdir ve kesin aşısı/ilacı bulunana kadar kendilerini izole edilmiş şatolarına hapsetmişlerdir. Şimdi Fil Suresi’ni yeniden okuma vakti…

Müstekbir Ebrehe ordusunun Allah’ın gönderdiği Ebabil kuş

• VÜRIS-ve-etkileri
• serdar-duman
• işlami-analiz