
Türkiye de bu savaştaki yerini almalıdır!
H24/ MAKALE/ Dr. Bekir TANK
İkinci haftasında olan Rus-Ukrayna Savaşı’nın görünen-görünmeyen ve bilinen-bilinmeyen yönleri üzerine yoğun tartışmalar yapılmakta ve yapılacaktır.
Kimin haklı veya haksız olduğu tabii ki önemlidir. Ama en az bunun kadar önemli olan diğer bir konu da bu savaşın Rusların ve Ukraynalıların iradesine rağmen kendilerine dayatıldığı ve dayatanın ise üst akıl dedikleri dip fesat ve hizmetindeki ABD olduğudur. Çünkü bunda çok yönlü hedefleri ve çıkarları vardır. Avrupa’yı hizaya getirdi.
Şimdiki süper güçlerin kimler olduklarına baktığımızda, karşımıza ilk olarak BM’nin 5 daimi ülkesi olan ABD, Birleşik Krallık, Çin, Fransa ve Rusya çıkıyor. Bunların üçü NATO ülkesidir. Çin ve Rusya ise, NATO ve artı AB ülkelerinin rekabet içinde oldukları karşı kamptır. Her ne kadar bu ülkeler son iki dünya savaşını kendi aralarında yaşadılarsa dahi, son 50 yıldaki rekabet ve vesayet savaşlarını Müslüman ülkelerde yapmaktadırlar. Aslında dönemin büyük güçleri Osmanlı Devleti’nin zayıflama ve yıkılış sürecinde sınırlarını kendilerinin çizdikleri ve yöneticilerini bile kendilerinin atadıkları yeni devletleri kendi aralarında paylaşmışlardı. O günden bugüne her biri kendi nüfuz alanındaki ülkeleri sömürmektedir. Rusya da Orta Asya’daki Müslüman coğrafyayı aldı ve SSCB dağıldığı halde buradaki nüfuzunu hala korumaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalistlerin Müslüman coğrafyada fitnenin fitilini ateşledikleri yerlerden biri -belki de ilki- Filistin’dir. O gün bugündür aralıksız kan akıtmaktadırlar. Ki israil bu anlamda bir terör devleti olmanın bütün sıfatlarını ve şartlarını fazlasıyla üzerinde taşımaktadır.
Emperyalistler Müslüman ülkeleri birçok antlaşma ve pakt ile de zapturapt altına almayı ihmal etmediler. Bununla da yetinmeyerek Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan ve diğer bazı ülkeleri işgal ettiler.
Şimdiki Rusya-Ukrayna Savaşında taraf olan güçlerin hepsi, evet hepsi aynı zamanda biz Müslümanların vatanlarını sömürenler ve dahi işgal edenlerdir. Bizi işgal konusunda müttefik olan emperyalistler, ayrı düştükleri bu savaşta da taraf olmamızı dayatmaktadırlar.
Örneğin, Türkiye’nin Ukrayna’nın safında savaşa girmesini alttan alta teşvik eden güç, üsleriyle de ülkemizi bir ahtapot gibi saran ABD’dir. Kendi yanında olmamızı isteyen Rusya ise, dün Afganistan’ı ve bugün de Suriye’yi işgal eden Rusya’dır.
Bize göre de Türkiye tarafsız kalmamalı, bir taraf olmalı! Ama bu taraf ne yeryüzünü fesada ve kana bulayan ABD ve müttefiklerinin yanıdır ve ne de onların kötülükteki diğer kardeşleri olan Rus ve Çin yanıdır.
Türkiye de bu gerçeği görmüş olmalı ki, taraf değil, denge politikasında ısrar etmektedir. “Dünyanın beşten büyük olduğunu” söyleyen Türkiye, bu söylemini her geçen gün daha fazla bir şekilde ete kemiğe büründürmeli ve küresel çetelerin bizi Adriyatik’ten Çin’e ve Kafkaslardan Arap Dünyasına kadar yeniden kuşatma ve sömürülerini tahkim etme emellerini boşa çıkarmak için üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmelidir.
Bunun da yolu kendisini düşmanlarına payanda yapan prangaları kırmak ve adaleti kuşanmaktan geçmektedir