TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

H24/Makale/ Mehmet Ali BİÇER 

Her insan bir değerdir. Bulunduğu yerde berrak pınar gibidir. Ancak tek başına bir kıymeti, bir kaliteyi ifade eder. Diğer pınarlarla buluşması gerekir ki dere olsun, ırmakla tanışsın ve denize ulaşsın, umman olsun da büyük imzalar atılmasına neden olsun. Bizim kültürümüzde yağ, un ve şekerin helvacıya olan ihtiyacı, hep hissedilmiş kalitelerin yönetilerek bir arada toplanması kana karışması istenmiştir. Parmaklar birleşince yumruk olur, kuvvete dönüşür.

“Toplam Kalite Yönetimi” değişimin üçüncü aşamasıdır. Öncesinde kişisel ve grup değişimi yer alır ki, bu yetersiz kalır. Bir öncünün (Vakıa:10) önderliğinde bütün değerlerin bir araya getirilerek, yönetilmesi bütün insanlığın refah, huzur, saadet bulması ile sevgi, barış, özgürlük dolu tertemiz bir toplum oluşmasıdır. Bu ifadeler kaynağını kutsal mesajdan (Rad Suresi:11) almaktadır. Eyleme dönüşmeyen fikirler, buzun üzerine yazılmış yazı gibidir.

Hemen herkesin kaliteli insanda aradığı nokta çalışkan, başarılı, uyumlu ve kendisiyle barışık olmasıdır. Günümüzde beynini kullanamayan insanın zeki olması da pek anlam taşımamaktadır. Çünkü beyin emirleri omurilikten alır. Beyin devre dışı bırakılırsa, o kişi otomasyona dönüşür ki artık onu içgüdüleri (açlık, cinsellik, barınma vb.) yönlendirir.

JAPONYA’NIN BÜYÜME SIRRI

126 Milyon insanımız “En Büyük Kaynağımızdır” diyen Japonya, insanların kalitesini inanç, gayret ve güven ile arttırma çabası üretim de çoğalmaya başlamıştır. Halbuki Güneş’e tapan Japonlar “Biz çalışmazsak, düşman yine gelir, bizi öldürür.” Sözünü toplumun bilnç altına iyice kazımışlar böylece asalaklığın, parazitliğin, pısırıklığın sonu olarak harakiri (intihar) yapma noktasına gelmişlerdir.

Her yıl en az bir defa olsun ilkokul öğrencilerini saatte 300 km. hız yapan trenlere bindirip, Amerika’nın ikinci Dünya Savaşı’nda atom bombası attıkları Nagazaki ile Hiroşima şehirlerini gezdiriyorlar. O günkü haliyle bırakılan ve bu günlere getirilen bu iki şehir gezisi sonunda “Bakın çocuklar, eğer bu ülkeye hizmet etmez, üretmeden tüketmeye kalkışırsanız sonumuz böyle olur.” diyerek öğrencilerini etkilemektedirler.

İşte bugün samuraylar bu ruhla tüccar olmaya başladılar. Ne yazık ki bizim öğrencilerimiz ise tarihiyle utanır hale getirildi. Metrekaresine 15-30 bin arası mermi düşen, 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale bu anlamda istenilen düzeye maalesef getirilemedi. Peygamberimiz Hz.Muhammed (S.A.V.)’in sözleri olan “İlim Çin’de dahi olsa gidin alın. İlim müminin yitik malıdır.” anlayışını kavramaktan da uzak kaldık.

TOPLAM KALİTENİN SIRRI

1)- Empati kurmak: (diğergâmlık ve isar ahlâkı) Kendini başkasının yerine koymak veya iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmak Hz.Talha (R.A.)’ın empati davranışı ile iniş nedeni olan Haşr Suresi 9.Ayet’i Kerime’yi iyi kavramaya çalışmak.

2)- Özgüven sahibi olmak:

Kişiyi aşağılamak, dövmek, ötekileştirmek özgüvenin kaybolmasına neden olur. Firavun, Mısır Piramitlerini bu yöntemi uygulayarak gerçekleştirdi. Biz adam olamayız, biz anlamayız, biz bilemeyiz algısıyla halk ahmaklaştırıldı. Bu mandacı ruh bugün aynı tornanın başka bir çıkıntısıdır. Güneş balçıkla sıvanmaz. Özgüveni olmayanlar, özgüveni olanların hakimiyetine girerler.

3)- Öziletişim sağlamak:

Monoloğdan diyaloğa geçerek, hür düşünce ortamında bilgiye dayalı olarak (Nahl Suresi:125) şura toplantısı ve istişareler ile sorgulamanın yapılması insanların kişilik kazanmasına, yeni cevherlerin açığa çıkmasına vesile olur. Böylece beyin, kalb ve omurilik tam kapasite ile çalışır.

4)- Özdenetimde bulunmak:

Muhasebesiz, denetimsiz işler akamete uğramaya, güdük kalmaya mahkümdür. Özdenetim; Yanlış yapmaların önüne geçer, işlerin ivme kazanmasını sağlar. Denetim, Peygâmberi bir metottur.

5)- Güven ortamı oluşturmak:

Şeffaflık, saydamlık güven ortamı kurulmasında biçilmiş bir kaftandır. Bu ortamda yalana, aldatmaya, ihanete asla yer yoktur. “Muhammed’ül Emin” sıfatını özümsemek, içselleştirmek gerekir.

6)- Moral ve heyecan duymak:

Ümitsizliğin olmadığı, yüksek moral ve heyecan ile dopdolu olmak. Moral ve heyecanın kaynağı ise inanç esasları ve şanlı tarihimizdir. İmam’ı Azam hapishanede kendini şu şekilde teskin etmiş, heyecanını, umudunu hiçbir zaman yitirmemiştir. Bizlere örnek bir moral kaynağı:

a)-Taktiri İlâhi böyle imiş. Burada benim rızkım varmış.

b)- Bu sıkıntılar, benim günahlarıma keffaret olur inşallah.

c)- Ahirette bunu delil olarak Allah’a sunarım.

d)- Cennet’te derecem yükseltilir inşallah. Sabretmeliyim.

e)- Hz.Yusuf (A.S.)’da buraya geldi. Ben Peygamberden üstün değilim.

f)- Kötü bildiklerimizde hayır olabilir. (Bakara Suresi:216)

7)- Ekip (takım) ruhu kazanmak:

Görev, sorumluluk ve yetkinin paylaşıldığı, kimin hangi işi yapacağı önceden belirlenmiş ekip çalışması şarttır. Aynen futbol maçındaki takım ruhunu yakalamak gerekir. (Saff Suresi:4)

8)- Koordineli motivasyon sağlamak:

Yukarıda sayılan maddeler, koordinatör tarafından motivasyon ile sağlanır. Böylece “Toplam Kalite Yönetimi” gerçekleşmiş olur. Koordinatör, bir nevi helvacı konumundadır. Başarının %93’ü bu maddeye bağlıdır. Olayların zahiri boyutu bilinir ancak, işin gizli yönü Cenab’ı Allah’a aittir.

DEMOKRASİNİN BEŞİNCİ KUVVETi

Bizim kültürümüzde, genelde başkalarına akıl vermek (ombudsmanlık) para karşılığı yapılmaz. Bilgi ve deneyim sonucu ile elde edilmiş bu açıklamaların bilhassa Beşinci Kuvvet olan Sivil Toplum Kuruluşlarının işine yarayacaktır. dikkate alınması daha iyi olur kanaatindeyiz.

• Demokrasi-kuvveti
• 5.-Kuvvet
• demokrasi