
SURİYE’NİN DÜŞMESİ KİMİN İŞİNE YARAR!
M.NecipYAVUZER
Özlü Söz: Emperyalistlerin bundan sonraki savaşı bizim topraklarımızda olacaktır. Savaşın ağırlıklı merkezi Abadan ve Dahran olacaktır.
SEYYİD KUTUP
________ 0 ________
Suriye elbirliğiyle ne hale getirildiğini 10 yıldır izliyor ve orada yaşanan insanlık dramını sadece izliyoruz. Peki, Suriye niçin bu hale geldi ve rejimin tek suçu zalimlik yapmak mıydı?
Eğer her zalimlik Suriye rejimi gibi cezalandırılması gerekiyorsa neden Siyonist İsrail rejiminin yaptığı insanlık dışı muamele ve zulümlere ceza verilmiyor?
Suriye’ye kesilen ceza onun halkına yaptığı zalimlik değildi. Dünyada halkına zulmeden tek devlette Suriye değildi elbette…
Ama Suriye ABD ve diğer emperyalist güçler ile Siyonist İsrail’in gözünde çok büyük bir suç işlemişti.
Evet, Suriye İran İslam Cumhuriyetine daha kuruluşunda kapılarını açmıştı. Bu şer güçler için büyük ve affedilemez bir suçtu ve cezasız kalmaması gerekiyordu…
Siyasi tecrübe ve strateji eksikliği ile deneyim sahibi olmayan Suriye ihvanının saflığından faydalanan dış güçler onları rejimi devirip yerine bir İslami rejim kurma üzerine harekete geçirerek Hama’da büyük bir katliama zemin hazırladılar…
Hedefleri halkın rejime karşı nefretini yükseltmek ve rejiminde olacak ayaklanma ve rejime yönelik hareketlere sertlikle cevap vereceği gerçeğini bilerek buna teşvikte bulunmaları bugün gelinen noktayı önümüze koymuştur…
İran, inkılâbını gerçekleştirdiğinde hedefine Büyük Şeytan Amerika ve Siyonist İsrail’i koymuştu… Bu onlar için yeterli bir sebepti…
İşte bu sebep Suriye’nin bu hale gelmesine yeterliydi ve getirildi…
ABD, Türkiye’nin Suriye ile savaşmasını daha ilk dönemde hesabına koymuştu. Bunu AKP’nin kurmayları “Üç ay içinde Şam’ın Emavi Camisinde birlikte Cuma namazı kılarız” demeleri boşuna değildi. Ama çekinceleri halktan gelebilecek bir tepkiydi bunu göze alamamışlardı…
Erbakan Hocadan kopup ABD’nin desteği ile iktidar olduklarında Erbakan onları uyarmıştı ama hiçbir zaman bu uyarıyı ciddiye almadılar ve bugün ne yazık ki Suriye ile savaşa girmiş oldular. Erbakan onlara ne uyarı yapmıştı;
Suriye'ye yönelik uluslararası müdahale yüksek sesle konuşulurken Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın yıllar önce yaptığı uyarı zihinlerdeki yerini koruyor. Erbakan Hoca, asıl maksadın “Büyük İsrail'in kurulması olduğunu belirtmiş ve Suriye'den sonraki hedefin Türkiye” olacağı yönünde tarihi bir uyarıda bulunmuştu.
Erbakan Hoca, "Gerçekten Türkiye bir felakete götürülüyor mu, götürülmüyor mu? Önce dış olaylara bir bakış yapalım. Son aktüel olaylar münasebetiyle dış mihraklar Arz-ı Mevud'u alıp İsrail‘e bağlamak için başladıkları planları şimdi Suriye‘yi hedef alıp yutmak üzere yeni adımlarla devam ettirme arzusu içindedirler. Bu maksatla kısa bir süre önce ABD Temsilciler Meclisi Suriye‘yi Cezalandırma Yasasını onaylamıştır. 4‘e karşı 398 oyla kabul edilmiştir. Oyu veren 4 kişi Suriye konusunda iddiaları gerçekçi olmadığına inanıyor ve buna mukabil dış mihrakların etkisinde olan Haçlı-Siyonist ittifakı içinde olan diğer üyeler ile Suriye’nin derhal işgal edilmesini istemişlerdir" ifadelerini kullanmıştı.
Erbakan’ın uyarısına bugün dahi ihtiyaç duymayan AKP iktidarı nihayetinde Suriye’de rejimle karşı karşıya geldi. Suriye topraklarında rejimi işgalci olarak gören bir anlayışla hareket eden AKP iktidarı kendini Suriye’de olaya müdahil olmada mecbur ve zorunlu olarak kabul ediyor.
Suriye müdahalesinin dahi ilk yılında o dönemde İran cumhurbaşkanı olan Ahmedi Nejat, Erdoğan’a; “Suriye meselesinin, Türkiye, İran, Mısır ve Suriye heyetleri olarak görüşelim emperyalistleri bu meseleye müdahil etmeyelim” teklifine Erdoğan sessiz kalmıştı. Şimdi Suriye rejim ordusunun müdahalesi sonucu 36 askerin öldürülmesi sonucunda Türkiye buna daha büyük bir karşılık vererek olayın boyutlarını büyüttü…
Konu ile ilgili MSB’nı Hulusi Akar şunları söyledi; “27 Şubat'ta gerçekleştirilen menfur saldırıyı müteakip başlatılan Bahar Kalkanı Harekâtı başarıyla sürdürülmektedir. Bugüne kadar 1 İHA, 8 helikopter, 103 tank, 19 zırhlı personel taşıyıcı, 72 top/obüs/ÇNRA, 3 hava savunma sistemi, 15 tanksavar/havan, 56 zırhlı araç, 9 mühimmat deposu ve 2 bin 212 rejim askeri ve unsuru etkisiz hale getirilmiştir. Atışlarımız ve faaliyetlerimiz planlandığı şekilde, başarıyla, Mehmetçiğin kahramanlık ve fedakârlığıyla devam etmektedir. Aynı zamanda Rusya ile görüşmelerimiz sürdürülmektedir. Gelinen aşamada Rusya'dan beklentimiz, garantör ülke olarak taahhütlerini yerine getirmesi ve bu kapsamda rejimin saldırılarını durdurması ve Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmesi için rejim üzerindeki etkilerini kullanmalarıdır.
Rusya'yla karşı karşıya gelmek gibi ne niyetimiz ne maksadımız var. Bizim oradaki tek niyetimiz rejimin katliama son vermesi ve böylelikle radikalleşmenin ve göçün önlenmesi, durdurulmasıdır. Açıkça ifade etmek gerekirse, garantör ülke olarak 'rejimin yapacağı saldırılardan sorumlu değiliz' gibi bir açıklamayı kabul edilebilir bulmuyoruz. Garantör ülkeler olarak gerilimin azaltılmasında mutabık kalınmakla birlikte Soçi Mutabakatı'nın tüm şartlarının yerine getirilebilmesi için her türlü gayreti göstermeliyiz."
Hulusi Akar’ın bu açıklamaları ile rejime yönelik bu saldırı sonucunda asker ve mühimmat zayiatı verilmesi Suriye rejiminin daha da zayıflamasına ve ABD’nin önüne bir yem olarak atılmasına zemin hazırlıyor… Suriye, İsrail’e karşı tutumu ve Hızbullah ile İran arasında gördüğü köprü vazifesi ABD’nin hiç kabul etmediği ve mutlaka her türlü çaba sonucunda bu rejimin yıkılmasını istediği bir stratejisi vardır. İşte ABD’nin bu stratejisine Türkiye ne yazık ki çanak tutmakta…
Daha da ilginci İdlib'de silahlı muhalif grupların Suriye uçağı diye yayınladığı görüntülerde düşen hava aracının Türkiye'ye ait ANKA tipi SİHA olduğu anlaşıldı. Muhaliflerin paylaştığı enkaz görüntülerini yorumlayan uzmanlar enkazın ANKA'ya ait olduğunu doğruladı.
(https://www.rasthaber.com/tr/haber/turkiye/muhaliflerin-dusurduk-dedigi-ucak-turk-siha-si-cikti-75199)
Türkiye’nin Suriye ile savaşa girmesini en çok arzulayan ABD olduğu gereçeğine değinmiştim işte onun ispatını ortaya koyan bir açıklama;
ABD Dışişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili, Türkiye'ye acil olarak Suriye'de istihbarat ve ekipman desteği vermenin yollarını aradıklarını bildirdi.
Reuters haber ajansında yer alan habere göre, isminin açıklanmasını istemeyen yetkili, gazetecilere açıklama yaparak, "Türklere destek verme yöntemleri üzerinde çalışıyoruz; ama bu, Amerikan birimlerinin askeri hareketini içermeyecek" dedi.
Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, "NATO müttefiki ve büyük bir askeri ticaret ortağı olarak Türklerle çeşitli istihbarat paylaşımı ve ekipman ilişkimiz var. Onlara acil olarak yardımcı olmak için neler yapabileceğimize bakıyoruz" diye konuştu.
"Mültecileri Türkiye'ye doğru yöneltme amacıyla yapılan bu saldırı..."
Esad güçlerinin Rusya'ya fazlasıyla bağımlı olduğunu ve Şam'daki yetkililerin Moskova'nın desteği ve onayı olmadan İdlib saldırısını yapamayacağını söyleyen yetkili, "Mültecileri Türkiye'ye doğru yöneltme amacıyla yapılan bu saldırının … Rusya'nın sadece izniyle değil Rus hava gücü olmadan da yapılamayacağını" ifade etti.
Yetkili, "Her tür stratejik hava ve füze saldırısının yakın koordinasyonu söz konusu. Bu kez de böyle mi oldu bilmiyorum, ama böyle olduğunu defalarca gördük" diye konuştu.
(http://www.islamianaliz.com/h/78021/-suriyede-elleri-ovusturan-amerika-turkiyeye-acil-olarak-istihbarat-ve-ekipman-destegi-vermenin-yollarini-ariyoruz)
ABD’nin bir yetkilisinin bu açıklamaları yapması acaba kaç kişinin kirli ilişki ve yapılmak istenen emperyalist bir amacın olduğuna inandırıcı olacak...
Hızını alamayan son dönemde AKP iktidarına yönelik sert eleştirileri ile adete günah çıkarmaya çalışan Abdurrahman Dilipak’ın son yazısında yaptığı düşündürücü açıklamaydı.
Şimdi o açıklamaya bakalım; Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, yeni bir saldırının hedefinin Şam olması gerektiğini yazdı.
Dilipak, "Yeni bir saldırıda hedef Şam olmalıdır. Hem sivillerin güvenliği, hem de Türkiye’nin güvenliği için bu şart." düşüncesini dile getirdi. Dilipak, "Türkiye bu konudaki kararlılığını Suriye’nin sınırı olan ülkelere, Rusya, ABD, İngiltere, Fransa ile birlikte BM, İİT, Avrupa Birliği, Arap Birliği, D8 ülkelerine, NATO’ya bildirmesi gerekir. Türkiye kendi kararını kendi başına uygulama kabiliyetine sahip bir ülkedir. Türkiye, batıya göç edecek bölge halkı için bir bariyer olmamalıdır. Batı bu konuda samimi ve dürüst davranmamıştır. Verilen sözler tutulmamıştır." görüşünü savundu. Dilipak, "Gelinen noktada görünen o ki ne ABD, ne Rusya, ne İngiltere, ne AB, ne NATO’nun ve bunların tetikçisi, işbirlikçisi ülkelerin ipi ile bu işe girilmez. Bu konuda tek tutunacağız ip “Allah’ın ipi / Hablullah' olacaktır. Her zamankinden daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olmak zorundayız." ifadesini kullandı.
İslamizasyon projesi ile akılları Amerikancı İslam’a adepte olan islamistlerin iflah olacağını beklemek beyhudedir…
Bunun yanı sıra kendi partisinde kimseye söz hakkı vermeyen ve bir olay karşısında sadece kendi fikirlerinin üzerinde hareket edilmesini isteyen bir anlayışı empoze eden Erdoğan’a bir itiraz olmuş ve o habere bakalım;
Eski bir Ak Parti milletvekilinin Erdoğan’a Esad’la görüşülmesini tavsiye ettiği öğrenildi. Milletvekilinin kim olduğu ise henüz bilinmiyor.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği İstanbul milletvekilleri toplantısında Suriye politikası üzerine bir tartışma yaşandı. Eski AK Parti milletvekili, “Suriye konusunda farklı yolların denenmesini” önerdi. Milletvekilinin “Şam yönetimiyle görüşülse daha iyi olmaz mı?” demesi üzerine Erdoğan’ın, “Bunu CHP’nin başındaki zat da söylüyor zaten, sen niye bunu söylüyosun ki” diyerek terslediği öğrenildi.
Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre, söz konusu milletvekili, “Şam yönetimiyle görüşülse daha iyi olmaz mı, en azından el altından bir temas kurulabilir?” görüşünü dile getirdi. Erdoğan’ın bunun özerine “Bu adam 1 milyon Suriyeliyi öldürmüş, diyalog çabalarımıza karşılık vermemiş. Aynısını, CHP’nin başındaki zat söylüyor. Sen niye böyle konuşuyorsun? Öyle bir niyetimiz yok” diyerek terslediği, toplantının açılışında yaptığı açıklamalara benzer şekilde Türk ordusunun Suriye’de olması gerektiğini savunduğu öğrenildi.
Şimdi düşünelim Suriye’nin bu hale gelmesinde Erdoğan’ın masumiyetine nasıl inanabiliriz. İran ve Hızbullah arasındaki köprü vazifesini gören Suriye’nin yıkılması için elbirliği içinde olmadılar mı?
Bu konuda kimseyi ikna edemezsiniz...
İkna ettiğiniz zenginleştirdiğiniz AKP’liler ve baraj altına düşmekten kurtardığınız MHP...
Başka...
Yok....
Savaşın bir an evvel bitmesi dileğiyle...