VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 26 January 2022 08:34:57

0 Yorum

Kez Okundu.

Siyasette İki Ateş Arasında Kalmak

SİYASETTE İKİ ATEŞ ARASINDA KALMAK!

H24/ Makale / 

Özlü Söz:Necip YAVUZER

Kendini beğenmiş kimseye nasihat etmek rüzgâra karşı ıslık çalmak gibi faydasızdır

. ________________ 0 ________________

Dünya’daki siyasi gelişim uygulama ve gidişata baktığımızda bizim ülkede uygulan siyaset ile karşılaştırdığımızda bizim ki çok yavan ve çok taklitçi görünüyor. Geçmişte dünya siyaset sisteminde bir karar menci olan belli bir siyasi gücü olan Osmanlının yerine kurulan batı yanlısı ve taklitçisi yeni devlet siyasette tamamen taklitçi duruma konumlanmış.

Bunu görmek için hemen hemen her gece televizyon ekranlarında sistemi iliklerine kadar savunan kişilerin konuşmalarını dinlediğinizde “–Bu iş ABD’de böyle yapılmış, Avrupa bu konuda bunu bu şekilde yaparak işi bir güzel çözmüş veya hukuken bu konuda bunu bu şekilde haletmişler” şeklinde sözleri çok duyarız.

Bunu şu basit mantıkla çözmek mümkündür. Her tıkandıkları noktada batı ve batının normlarını örnek alan bir ülke nasıl bağımsız olur ve yargısını adil bir şekilde oturtabilir. Başı sıkışan veya iktidar olmayı kafasına koyan her lider soluğu Amerika’da alıyor. Fakat her mitingleri ve her nutukları çok bağımsızmış gibi aldatma ile geçiyor.

Geçmişe siyasi partiler ve liderlere baktığımızda hemen hemen hepsi böyle yapmadılar mı?

Neden Demirel, Ecevit, Yılmaz, Çiller ve Erdoğan gibi liderler hep Amerika’ya gidiyorlardı…

Ne vardı bu Amerika’da…

Bunların içinde Amerika’nın gerçek yüzün bilen tek lider Erbakan’dı…

Erbakan Milli Nizam Partisini kurduktan sonra Amerikalılar ona Musa Saffet Bayramaşık adlı bir işbirlikçilerini göndererek eğer istediğimiz gibi davranmazsa partisini kapatırız şeklinde tehdit edici bir mesajın yanı sıra ona işbirliği teklif ediyorlar. Erbakan daha ilk dönemlerde onların işbirliğini tek kelime ile reddediyor.

Şimdi biraz olayı tahlil edelim…

Türkiye bağımsız bir ülkedir ve yargısı da bağımsızdır diyen sistem savunucuları o zaman Amerika nasıl oluyor da bir partinin kapatılması için karar verici olabiliyor?

Türkiye’deki siyasal iktidara rağmen onları hiçe sayıcı ve tepeden bakıcı bir üslup ve karar merci olarak böyle davranma salahiyetini kendinde nasıl bulabiliyor?

Buradan şu sonuç çıkıyor ki, Amerika’ya gidip iktidar desteği alan her parti iktidar olduğunda onların istek ve arzuları doğrultusunda hareket ederek gerek siyasi ve gerekse hukuki bütün arzu ve istekleri harfiyen yerine getirilmesinde tam teslim bayrağını çekmişlerdir.

Bu şekildeki davranış ve siyasi gidişatı Erdoğan’ın 20 yıllık icraatlarında çok fazlasıyla görüp şahit olduk.

Amerika, İslam coğrafyasında “Büyük Ortadoğu Projesine” hayatiyet kazandırmaya karar verdiğinde işe Kemalist zihniyetindeki siyasilerle işe el atmadı. İslami bir kökenden gelen ve en zirvede olma hırsını taşımayı bir hedef haline getirmeye çalışan birine ihtiyaçları vardı onu da bularak iktidara getirmede çok tereddüt etmediler.

Çünkü onlar açısında çok tehlikeli gördükleri bir Erbakan’ın “İslam Birliği Projesi” hayatiyet bulursa bütün emelleri suya düşecekti ve en nihayetinde Erdoğan’ı bularak bütün emellerini onunla hayata geçirdiler.

Suriye meselesi Erdoğan’ın müdahil edilmesi ile bu hale getirildi. Suriye, İran İnkılâbı gerçekleştiğinde bütün dünya ülkeleri onlarla irtibatlarını keserken onlar kesmedi. Bunu yakından takip eden Amerika, İhvanın siyasi zaafından yararlanarak Suriye’de Hama olaylarını çıkarmalarını sağladı. Eğer İhvanın siyasi bir tecrübesi olsaydı o dönemde Amerikan’ın bu fitnesini görüp başarılı olamayacağı ve çok kanların akmasına sebep olan o Hama olayını başlatmamış olacaktı…

İran, Suriye ile çok hayatiyet arz eden stratejik bir karara imza atmıştı. Suriye üzerinden Lübnan’daki Hızbullahın eli silahla güçlendirilecek ve eli güçlenen Hızbullah, İsrail’in herhangi bir durumda İran’a saldırısı önlenecekti. İran ve Hızbullah arasında bir köprü konumunda olan Suriye’nin Amerika tarafından mutlaka bertaraf edilmesi gerekiyordu. İşte Erdoğan tam bu devrede işbaşına getirildi ve bu köprünün yıkılması Beşar Esad’ın cephe değiştirilesi vazifesi Erdoğan’a verildi.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Esad’ın Türkiye’ye daveti ve Erdoğan’ın o dönemde Suriye’ye ziyarette bulunması bu senaryonun ilk parçasıydı. Bu ilk dönemlerde hiç kimse tarafından pek bilinen bir gerçek değildi. Bizler daha ilk dönemlerde bu meseleyi köşe yazılarımızda dile getirmemize rağmen kimse tarafından pek ciddiye alınmadı.

Bu konuda nihayetinde Amerika itiraf etmek zorunda kaldı…

Konu ile ilgili alıntı…

ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi ve eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, büyük şeytan Amerika’nın Suriye’de bulunma gerekçesini itiraf etti. Jeffrey, ''ABD birliklerinin el'Tenef üssünde (güney Suriye) bulunmasının nedeninin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a Tahran ve Şam arasındaki bağların kesilmesi için baskı yapmak olduğunu'' söyledi. Esad yönetimi, İran, Hamas ve Hizbullah hattına verdiği destekten ötürü Irak işgalinin hemen ardından Amerika’nın baskılarına maruz kalmıştı. Esad, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell tarafından uyarılmış, ‘Sonun Saddam gibi olur’ tehdidine muhatap olmuştu. Siyonist İsrail rejiminin ölen eski cumhurbaşkanı Şimon Peres ise, 2013’teki bir demecinde ‘Enver Sedat İsrail’i tanıdı. Ama Esad ailesi inat etti. Eğer İsrail ile barışsalardı bugün Suriye bu yıkımı yaşamayacaktı’ demişti. Kaynak: https://islamianaliz.com/haber/9181372/cok-konusulacak-sozler-abd-suriyede-bulunma-gerekcesini-itiraf-etti

Bugüne kadar Amerika ile işbirliğine giren kimse kazanmamış hemen hemen herkes kaybetmiştir. Erdoğan, iktidara geldiğinden bugüne kadar siyasi ve ekonomik başarısızlığı kendisine olan güveni ve istikrarı en alt düzeye getirmiştir. Anketlere yansıyan haliyle gelecek bir seçimi kazanması mucize olur. Hazinenin boşaltılması ve başına getirilen her bakanın kısa süreli olarak istikrar sağlayamaması Erdoğan açısından bir handikapa dönüşmüş durumda.

Dövizdeki çalkantı ve her kaleme yapılan aşırı zamların halka yansıması iktidarı için çanların çalındığını gösteriyor.

Bir şarkıcı parçasının ilk insan ve ilk peygamber ile eşine hakaret etmesi için gerekeni yapmayan AKP iktidarı Erdoğan’a hakaret eden bir gazeteciyi tutukladı.

Cumhurbaşkanına hakaret edemezsiniz…

Hiç kimsenin hiç kimseye hakaret etme hakkı yoktur…

Ancak AKP iktidarı hakaret ile eleştiriyi birbirine karıştırıyor…

Eğer hakarete tutuklama olacaksa o zaman şarkıcıyı neden tutuklayamadınız…

Yok, eğer bu konuda çifte standart uyguladınızsa Erdoğan’ı bir peygamberden daha üstün tuttunuz…

Diyorsunuz ki biz istediğimiz gibi davranacağız ama siz seyredeceksiniz..

Sizi Amerika iktidar yaptı…

İktidar oldunuz Irak ve Suriye karıştı…

Zinayı, domuz etini ve eşcinselliği meşrulaştırdınız…

Ekonomiyi batırdınız zam üstüne zam yaptınız alım gücü dibe vurdu…

Kürt meselesinde bazen melhem oldunuz bazen zehir ve birçok can gitti…

Akaryakıtı uzun süre dolara endekslediniz ama dolan oyununuz bitince dolar zirvedeyken yaptığınız akaryakıt zammını bir türlü geri almadınız üstelik daha sonra daha da zam yaptınız.

Şimdi canı yanan ve ekonomisi çöken her fert sizi eleştirerek yerden yere vururken siz herkesi terörist muamelesi yaparsanız yarın bu mantıkla seri tutuklamalara gidersiniz…

Gidişatınız gidişat değil ….

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER