VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 25 February 2022 10:12:22

0 Yorum

Kez Okundu.

SEÇİME DOĞRU GİDİLİRKEN MUHTEMEL İTTİFAK SENARYOLARI!

SEÇİME DOĞRU GİDİLİRKEN MUHTEMEL İTTİFAK SENARYOLARI!

Özlü Söz:

Bazen gecikmiş doğru bir karar, zamanında verilmiş yanlış bir karardan daha kötü sonuçlar verebilir.

SPURGEON

__________________ 0 __________________

1980 askeri darbeden sonra Amerika artık fiilen ve aleni olarak Türkiye’nin siyaset ve ekonomisine müdahil olmaya, yönlendirmeye başladı. Askeri darbenin sonrasında sivil hayata veya demokratik hayata geçilmeye başlandıktan sonra Amerika’nın siyasete fiili olarak müdahil olması ANAP ile başladı.

Özal’ı, askerlerin kurduğu partiye karşı destekleyen Amerika ANAP’ı yıllarca iktidarda tek başın tutarken hedefi çok başkaydı. Askeri darbe öncesi birlikte çalıştıkları BOP için askeri hem de Kemalist bir zihniyetle müdahil olmaları beklenemezdi. BOP’un hedefine ulaşabilmesi için Kemalist ve asker korkulu bir kafa yapısı ile iktidarda olan bir parti ile ortaklaşa müdahil olmaları ABD açısından mümkün olmayan bir stratejiydi.

İran İslam Cumhuriyetinin “İnkılabi” bir düşünce ile ortaya çıkması ve gelişmesi muhtemel olayların karşısında İslami bir mecraya kaymaması için Müslüman topraklarında önlem olarak “İslamizasyon Projesi” ile ancak karşı durulabilirlerdi. Kemalistlerde İslami bir eğilim ve beceri olmadığı için İslami kökenden gelen hırslı, yükselmek isteyen ve işbirliğine müsait olanlar bulunup iktidar yapılmalıydı. Yıllarca Kemalist bir zihniyetle Türkiye’yi yöneten askeri vesayet BOP için uygun değildi ve bunun yerine kısmi olsa dahi İslami bir kökenden gelen kadrolara yer verildi ve böylece ANAP iktidara getirildi.

ANAP’ın iktidarında yine karşılarına Kemalizm’den beslenen siyasiler olarak bir muhalefet konuldu. Yıllarca mecliste horoz dövüşü yaptırıldı. Ve en nihayetinde ANAP’ın işlevini yitirmesinden ve rolünü tamamlamasından sonra bu defa sahneye AKP sürüldü. AKP’nin ortaya çıkarılması öyle bir anda kendiliğinden olmadı. Hedef yine İslam coğrafyasında gelişen İslami yükselişin her cephede önlenmesi idi. Bunun için yeni proje ve senaryolar devreye sokulmalıydı. Ve öyle de yapıldı…

Erbakan, İslam Birliği Projesi ile siyaset sahnesine çıkması batı tarafından asla kabulü mümkün olmayan bir siyasi hareketti. Erbakan’ı birçok kez önünü kesme ve siyasi hareketini sekteye uğratma çabaları olduysa da her defasında akamete uğradı. Bu defa partiyi içten çökertme senaryosu devreye sokuldu. Ve AKP işte bu senaryonun meyvesidir.

20. yılına giren AKP iktidarı son dönemlerde yapmış olduğu ekonomik ve siyasi eylemleri halk üzerinde olumsuz bir etki bıraktı. Özellikle üst üste yapılan zamlar ve dövizin önlenemez yükselişi karşısında AKP halk nezdinde irtifa kaybetmeye başlaması yaklaşan seçimi kaybetmek adına AKP’de panik başladı. Bu panik ile birlikte MHP ile olan ittifakının yanına yeni birilerini almak ve seçime güçlü girebilmek için yapılan ataklar hep sonuçsuz kaldı. Saadet Partisinden Oğuzhan Asiltürk ile yapılan girişimler onun vefatı ile kesintiye uğradı. Gerçi Saadet Partisi bu konuda tabanı ile birlikte ittifaka pek sıcak bakmıyordu. Oğuzhan Asiltürk’ün girişimleri bir ittifaka ışık yakmış olsaydı parti tabanının %99’u bu ittifaka oy vermezdi. Nitekim Genel Başkan Temel Karamollaoğlunun, Erdoğan ile en son yapmış olduğu görüşmede söylediği söz çok manidardı. Şöyle demişti Karamollaoğlu; “Sayın Erdoğan ile yapmış olduğumuz en iyi anlaşma, anlaşmamamız oldu”….

Sanki dünyada çok büyük bir kriz varmış gibi ülkede öylesine bir kriz havası estirildi ki döviz bir anda günlük olarak yükselişe devam başladı. Özellikle akaryakıt sanki dolara bağlıymış gibi doların her yükselişinde akaryakıt zamlandı. Doğalgaz ve elektriğe yapılan aşırı zam bütün alanlarda insanları ekonomik olarak zora soktu. Özellikle doların tarihi zirveyi gördüğü 18 tl’yi aşan yükselişinden sonra bir müdahale ile 11 tl’ye kadar inmesine rağmen akaryakıt ve doğalgaza bir indirime gidilmediği gibi daha da zamlandı.

Bu durum ile Erdoğan’ın “Ben ekonomistim, faiz sebep enflasyon sonuçtur” sözleri ile ekonomi bizim kontrolümüz altındadır algısını vermeye çalışıldı. Oysa bu zamlarla birlikte ve bugünlerde de zamların geri alınması çalışmaların yapılması bana bir oyun gibi geliyor. Efendim! Dünyada bir kriz var ve bizde bu krizden dolayı bu durumlara maruz kaldık gibi siyasi ağızlarla yapılan açıklamalar hiçbir şekilde inandırıcı olmadı.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Erdoğan, İstanbul belediye başkanlığı döneminde suların kesileceği ve 5 gün şehre su verilmeyeceğini duyururdu. Sonra iş 2 günde bitirilir ve bu işi Erdoğan emretti ve 2 günde bitirildi algısını verirlerdi. Oysa iş zaten 2 günlüktü. Maksat Erdoğan’ın ne kadar konuya hâkim olduğunu ve emrini yerine getirmek için insanları nasıl seferber ettiği algısı verilmeye çalışılıyordu.

Son dönmede yapılan zamlarında geri alınması ve halkın rahat ettirileceği imajı estiriliyor. Seçime doğru gidilirken bu ayak oyunları ne yazık ki bize göstere göstere yapılıyor. Yine aynı algıyla zamları geri aldıran kahraman Erdoğan imajını ortaya çıkaracaklar. Maksat seçime doğru gidilirken seçimi kazanmak adına atılan adımlardan başka bir şey değildir bu yapılanlar.

Ülkenin ekonomik olarak bir yangın yerine geldiği bir ortamda 6 siyasi parti bütün siyasi görüş ve emellerini bir yana bırakarak ülkeyi geldiği bu felaketten kurtarmak adına bir araya geldiler. Siyasi geleceklerini bir kenara bırakan bu 6 siyasi parti ülkeyi Erdoğan’ın başkanlık sisteminden kurtarmak ve güçlü parlamenter sisteme geçmek için yan yana geldiler.

AKP ve MHP her zaman olduğu gibi bu girişimi alaya almaya ve özellikle Devlet Bahçeli ağırlığını dejenere ettiği devlet adamlığından uzak ve kirli siyasi bir dille eleştiri yapması siyaseti hangi noktaya getirdiklerini çok iyi göstermektedir. AKP bu konuda elbette ki seçimi kaybetmek adına hiç boş durmamakta ve yeni siyasi salvolarla uğraşı vermektedir. Tansu Çiller’e parti kurdurmak ve yeni bir algı ile 6 siyasi partinin önünü kesmek adına bir yerde halkın aklı ile oynamaktadırlar. Tansu Çiller mevcut siyaset zemininde hiçbir ağırlığı kalmamış bir siyasetçidir. Ondan medet ummak ve onun yapacağı siyasi bir adımdan faydalanmak havanda su dövmektir.

6 siyasi parti bir oluşum etrafında toplanırken HDP’yi içlerine almamaları ve HDP ile hiçbir görüşme yapmamaları AKP’nin onlara her zaman yaptığı gibi “terörist” damgası yememelerindendir. Bugün kadar muhalefet ne zaman HDP ile bir dirsek temasında bulunmuşsa AKP elindeki bütün gücü ile muhalefeti “teröristlerle işbirliği içinde” olduklarının temasını medyası ile duyurdu. Bütün siyasi partiler halk kendilerine oy vermez korkusu ile HDP ile bir ittifaka yanaşmamaktadır.

HDP bu durumda kilit bir noktada ve 6 siyasi partiden kendilerine bir çağrı gelmemesi onları sol bir ittifaka yönlendirdi.HDP, mevcut siyasi bir yasa ile kurulmuş, seçimlere girerek parlamentoda gurup kuracak çoğunluğa erişmiş ve aynı zamanda cumhurbaşkanı adayı çıkarabilecek bir tabana sahip olmasına rağmen mevcut siyasi platformda hep dışlanıcı bir tavır ve tutumla karşılanmıştır. Oysa parlamentoda vekillerinin yapmış oldukları konuşma ve önergelerde diğer siyasi partilerden daha olumlu bir çizgi sürdürmektedirler.

Gelecek seçim ittifaklar seçimi olacağı görünmektedir. Güçlendirilmiş bir siyasi parlamenter ittifakı sloganı ile yan yana gelen 6 parti 28 Şubat günü ilk adımlarının ilkelerini belirleyecekler. Bunun yanı sıra AKP’de boş durmamak adına uğraşılar peşinden koşarken kilit noktada her haliyle HDP görünüyor. HDP, sol bir ittifak kurduğunda ve üçlü bir ittifakın seçime girmesiyle cumhurbaşkanlığı için 50+1 çoğunluğu sağlanamayacaktır.

Bu konumda HDP yine kilit noktada olacak. Seçim tekrarlanması durumunda herkesin gözü HDP’de olacak. 6 siyasi oluşum bu defa HDP’nin oylarını yanlarına çekmek için nasıl bir kafa yoracakları çok düşündürücü olur. Çünkü ilk dönemde “terörist” damgası yememek için uzak durdukları HDP’den bu defa hangi yüzle oy isteyecekler…

Bu tür hesapların uzmanı olan AKP bu konuda şimdiden hazırlıklarını ciddi anlamda yapmıştır diye düşünüyorum. Seçimden önce Öcalan’ı hapisten çıkarıp ev hapsine alma hesabı ile birlikte HDP’nin ağır toplarını hapisten çıkarması HDP’ye kapalı kapılar ardından uzatılan bir el gibi olur. HDP ile anlaşarak değil bunu sanki normal şartlarda yaparak kendince bir zemin hazırlama olarak bunu yapar. Eğer böyle bir anlaşma aleni olarak yapılsa HDP bunu tabanına anlatamaz ve taban desteğini kaybeder. Seçim sonucu benim tahmin ettiğim gibi olursa ikinci turda HDP aday göstermez ve tabanını serbest bırakırsa hapisten bırakılanlar ile Öcalan’ın ev hapsine alınması hatırına ikinci turda AKP cumhurbaşkanlığını alır.

Buda demek oluyor ki 6 siyasi parti AKP’yi ciddi anlamda devirmek istiyorlarsa 28 Şubatta cumhurbaşkanı adayını çok iyi belirlemelidir. Çünkü zayıf konumda olan bir adayla girdiğinde olası her iki seçimde de kaybeder. Mademki siyasi emellerini bir tarafa bırakıp ülkeyi AKP’nin elinden kurtarmak ise işi çok sıkı tutmaları gerekir. Bu konuda benim en güçlü aday olarak gördüğüm Temel Karamollaoğludur. Çünkü AKP, cumhur ittifakının göstereceği bir adayı en zayıf noktalarını bularak vurmaya çalışır. Bu konuda zayıf noktalarını bulamayacakları tek lider Temel Karamollaoğludur. Temel bey, yılların deneyimi ve bilge kişiliği ile seçime girerse ilk turda seçilir. AKP bunu asla istemez ve leke bulamayacağı tek adayda odur.

Mevlam görelim neyler neylerse güzel eyler…

Selam ve dua ile…

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER