VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 11 August 2021 19:09:19

0 Yorum

Kez Okundu.

Oğuzhan Asiltürk Ne yapmak İstiyor

 

 

 

OĞUZHAN ASİLTÜRK NE İSTİYOR? 

 

Özlü Söz: Kimsenin görmesini istemediğin bir işi yalnız kaldığın zamanda yapma.  

                                                                     

    Hz. MUHAMMED (SAV) 

 

           ________________ 0 _________________ 

 

 

19 Yıllık iktidarından sonra uyguladığı siyasi ve ekonomik sistem sonucu inişe geçen Erdoğan tekrar bir seçimi kazanabilmek için siyasi destek ve güç arayışlarına geçti.  

 

İçinden çıktığı Milli Görüşü siyaset sahnesinden indirmek için uğraştı ama başarılı olamadı. Numan Kurtulmuş ile anlaştı onu Saadetin başına geçirip AKP’ye iltihak etmesi oyunu Rahmetli Erbakan Hoca tarafından bozuldu.  

 

Erbakan hocanın vefatından sonra genel başkan olan Mustafa Kamalak ve Temel Karamollaoğlunun AKP’nin Amerikancı politikasını eleştirmesi AKP kurmayları ve Erdoğan tarafından hiç iyi karşılanmıyordu. Bunun için iftira kampanyalarını trolleri ile karşı atağa geçti… 

 

Gerek dış politikada ve gerekse ekonomide yaptıkları beceriksiz uygulama ile ülkeyi geriye götürmesi muhalefet tarafından sürekli eleştiriye uğraması Erdoğan’ı zor duruma soktu. Milli Görüşün Saadet Partisini “Particik” diye tanımlamasının ardından Allah onu bu “Particiğe” muhtaç etti.  

 

MHP nasıl ki Meral Akşener’i içinden çıkardı ve sonra “evine dön” çağrısı yaptıysa Erdoğan da şimdi Saadet Partisini kendisine destek vermesi için güç birliğine çağırıyor… 

 

Oysa Saadet Partisinin çok sağlam duran ve AKP ile hiçbir platformda bile yan yana gelmeye istemeyen bir tabanı var. Ve bu taban AKP’nin ABD destekli iktidarı ile hiçbir şekilde bir ittifaka yanaşmıyor ve yanaşana da sert tepki gösteriyor. 

 

Erdoğan, bu durumu iyi bildiği için uzun yıllardır huyunu suyunu iyi bildiği Oğuzhan Asiltürk ile irtibata geçti. Onun iltifat ve methedilmeden hoşlandığını iyi bildiği için evinde ziyaret ederek bir bağ kurdu. Daha sonra sarayında iftar yemeğine davet etmesi ilişkiyi zirveye taşıdı.  

 

Oğuzhan Asiltürk bu girişimlerinde acaba yalnız başına mı hareket ediyor? Acaba daha evvel genel başkanlık yapmış Mustafa Kamalak onun bu girişimine nasıl bir tepki veriyor. Şimdiki genel başkan kendisi ile dünür olmasına rağmen onun Erdoğan ile bu irtibatlarına nasıl bakıyor? 

 

Kıbrıs gezisine davet edilmesi ve Bahçeli ile uçaktan kol kola inmesi hangi ilişki adımının nüvesidir. Temel Karamollaoğlu AKP’nin iktidarını yaptığı yanlış icraatları yerden yere vururken Erdoğan’ın Oğuzhan Asiltürk üzerinden Saadet Partisi ile böyle bir yakın ilişkiye girmesi ittifak konusundaki girişiminin adımları değimlidir? 

 

Her Milli Görüşçü çok iyi biliyor ki, Erdoğan’ın AKP’si ile bir ittifak kendini inkâr etmek demektir ve liderinin çizgisi dışına çıkmaktır. Çünkü Erbakan: “Beni AKP’nin günahlarına ortak etmeyin” ve “Kim AKP’ye oy verirse cehenneme bilet almış olur” sözlerini söylemiş ve böyle bir ittifak liderinin çizgisi dışına çıkmak demektir. 

 

Oğuzhan Asiltürk, Kıbrıs gezisi sonrası tabanından almış olduğu tepkiler ve YİK üyelerinin birçoğundan destek görmemesi üzerine Milli Gazetede bir yazı kaleme aldı. O yazısından bazı pasajları buraya alalım:  

 

“Millî Görüş Toplumunun hizmetini yüklenme görevi, Erbakan Hoca’mızdan sonra bana, teklif edildiğinde, bu görevi bir şartla kabul edeceğimi söyledim: 

“Sizden inançlarımıza uygun bir şey yapmanızı istersem, itaat edeceğinize söz veriyor musunuz”, dedim. 

Bu talebime yanıt olarak, o toplantıya katılanların tamamı “evet, sen bizden zaten yapmak zorunda olduğumuz şeyi istiyorsun, kabul ediyoruz” dediler. 

Erbakan Hoca’mız, önemli toplantılara Genel İdare Kurulu’yla birlikte bütün Millî Görüş  teşkilatlarını da çağırırdı. Aynı şekilde o toplantıya, Genel İdare Kurulunun yanında, Erbakan Hoca’mızdan sonra Partide şu anda görev yapmakta olan birçok arkadaşımızla birlikte parti teşkilatlarımızda görev yapan birçok arkadaşımız da katıldı. 

Erbakan Hoca’mızın yasaklı olduğu dönemlerde bir arkadaşımız Genel Başkan olarak görevlendirilirdi. Genel Başkan olarak görevlendirilen kişi, davanın başında bulunan Erbakan Hoca’mızdan habersiz hiçbir şey yapmazdı. Kendi görüşüne göre hareket etmezdi. Eğer Millî Görüş’ün bu mükemmel düzeni bozulursa Millî Görüş önce diğer partilerden biri olur, sonra da hiç olur. Erbakan Hoca’mız bu uyarıyı sık sık yapardı.” 

Kaynak: Oğuzhan Asiltürk: “En önde dalgalanan bayrağımız ahlâkî ve mânevî değerlerimizdir” - Son dakika haberler (milligazete.com.tr) 

Oğuzhan Asiltürk her ne kadar aşağıdaki sözleri söylüyorsa da durum dediği gibi değildir. Bakın bunları söylerken; 

“Millî Görüş Toplumunun hizmetini yüklenme görevi, Erbakan Hoca’mızdan sonra bana, teklif edildiğinde, bu görevi bir şartla kabul edeceğimi söyledim: 

“Sizden inançlarımıza uygun bir şey yapmanızı istersem, itaat edeceğinize söz veriyor musunuz”, dedim… 

Kendisi bu sözleri söylerken o dönemde durumun öyle olmadığını rahmetli Ahmet Tekdal kendisine gönderdiği mektupta bakın neler söylüyor: 

İşte Ahmet Tekdal tarafından Oğuzhan Asiltürk'e gönderilen mektup:

 

Mektubun yazılış tarihi 7 Mart 2011 

 

Aziz kardeşim Oğuzhan Bey, 

 

Dünkü Milli Gazete de yani 6 Mart 2011 tarihli Milli Gazete de, “Oğuzhan Asiltürk yüksek istişare kurul başkanı oldu” haberi yer almıştır. Aynı haberde Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu başkanlığına seçilen Asiltürk yeni dönemdeki ilk toplantısını Anadolu Gençlik Dernekliler ile yaptı deniyordu.

 

Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Saadet Partisi Tüzüğünün 26. Maddesinde YİK kurulu kendi içinden bir başkan seçer denmekte. Rahmetli hocamızın tensipleriyle devlet idaresi ve siyasi faaliyetlerde hizmeti geçmiş kişiler arasından 8 arkadaşımız Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olarak belirlenmişti.

 

Son genel idare kurul toplantısında istişare kurulunun 12 kişiden teşekkül ettiği ısrarla belirtilmiş. Böylece daha ilk günden itibaren merhum hocamızın koyduğu bir prensip ihlal edilmek istenmişti. 

 

Hocamızın belirlediği kurul tüzüğe uygun olarak sizi başkan seçmiş değildir. Hal böyle iken başkanını genel idare kurulu tarafından seçilmiş olduğu yorumu davamızın birlik ve beraberliğini zedeleyeceği endişesini taşımaktayız. Bu sebeple yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi için gerekenleri yapmanızı talep ediyoruz. Cenabı haktan davamıza en büyük başarılar lütfetmesi dualarımızla.  

                                            İmzalar 

Recai Kutan, Ahmet Tekdal, Fehim Adak, Şevket Kazan, Temel Karamollaoğlu. 

 

Oğuzhan bey mektubun muhatabı olduğu için haliyle onun imzası yok. Süleyman Arif Bey de İstanbul da olduğu için o da imza edemedi, Yasin Hatipoğlu bey de İstanbul’da olduğu için imza edemedi. Böylece Oğuzhan beyin dışındaki arkadaşlarımızın genel kanaati bu mektuba intikal ettirilmek üzere kendisine 7 Mart tarihinde mektup gönderildi. Ama o mektuba hiçbir cevap verilmediği gibi hiçbir işleme de tabi tutulmadan böyle oldubittiye getirildi. 

 

Şimdi değerli kardeşlerim bu bahsedilen 12 kişi kimlerdir? Muhittin beyin kendi el yazısıdır. İstişare kurulunun üyeleri şunlardır: 

 

Süleyman Arif Emre, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Fehim Adak, Yasin Hatipoğlu, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Tekdal. Bu sekiz kişiyi hocamız görevlendirdi. İstişare kurulu üyeliğine seçmişti, kendisi de istişare kurulu başkanı idi. 

 

Hatta ben kendisine sordum, efendim bendenizi istişare kurulu üyeliğine hangi şeyle kattınız, benim özel bir şeyim yok. Biz biliriz ki tüzük de bu husus var dolayısı ile istişare kurulu üyesisiniz. Diye bana cevap verdi, beyanı emir telakki ederek istişare kurulu üyesi olarak çalışmalara devam ettim.

 

Muhittin yıldırım kardeşimizin verdiği listede ise ilk iki kişi, yani Süleyman Arif Emre ve Recai Kutan onları emekliye ayırıyor, bunlar yok diyor. Arkasından gelen 6 kişiyi ilave ediyor ve bir 6 kişi de kendileri ortaya koymak suretiyle bunların da istişare kurulu üyesi olduğu iddiasında bulundular. Kim bunlar? 

 

Mehmet Karaman, Muhittin Yıldırım, Birol Aydın, Hasan Bitmez, İsmail Akkiraz, Atik Akdağ. Böylece 12 kişilik istişare kurulu olmuş iddiasında bulundular. Ve bu iddia üzerine bu mektubu Oğuzhan beye göndermek mecburiyetinde kaldık. Ama maalesef bu güne kadar hiçbir uygulama olmadı.

 

Biz tabii Oğuzhan beyin YİK başkanı olmasında herhangi bir karşı tavır alacak durumda değiliz. Yalnız Oğuzhan Bey aynı zamanda emirlik görevini de almak suretiyle adeta davanın emiri olduğu iddiasında bulunmaktadır.

 

Bizzat Fatih kardeşimiz olmak üzere çağırdığı insanlara “bana biat edeceksiniz”. Talebinde bulunmuştur. Şimdi Usul fıkıh usulünde bilindiği gibi birtakım şekiller, sebepler vardır, biatın nasıl olduğu kimlere yapılacağı fıkhen bellidir. Bütün bunlar dikkate alınmaksızın herhangi bir kimse çıkarak Ben emir olacağım bana biat edeceksiniz talebi bizim kanaatimizce isabetli değildir ve bunu gittiğimiz her yerde söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Bu itibarla bu meselelere çözüm getirilebilmesi için tek bir çözüm yolu var. Oğuzhan bey emirlik görevini bırakacak, bu görevin iddiasında olmayacak. İstişare kurulu başkanı olduğu iddiasında bulunmayacak 8 kişilik istişare kurulu kendi arasında toplanacak, gönül birliğinde Oğuzhan bey de dâhil olmak üzere istişare kurulu başkanını seçebilecektir, çözüm budur ve bunun dışında hiçbir çözüm yoktur. Ve bugün ortaya çıkarılan bütün bu tablolar bu yanlışlıklardan kaynaklanmaktadır. Böylesine bir yanlışlığa yönelinmiş ki; hocamız her zaman söylerdi: Bir topluluğun güç elde edebilmesi için heyecan gerekir heyecan. İtici tavırlarla bölücü tavırlarla ötekileştirici tavırlarla bu heyecanı kazanamayız.  

                                                                 Ahmet Tekdal  

                        Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi 

 

Açıklama yok.

   

 

Rahmetli Ahmet Tekdal’ın o dönemde Oğuzhan Asiltürke yazmış olduğu ve o dönemde yapılan yanlış adımın tezahürünün bugün karşımıza parti içi bir çatışma ve ayrılığa sebep olmasını hiç birimiz istemeyiz ama ne yazık ki gidişat ona doğru gidiyor.  

 

Oğuzhan Asiltürk ile birlikte hareket edip Temel Karamollaoğluna şirin görünenler bu işin yıkıcıları olarak tarihe geçeceklerdir. Çünkü çok çalışkan ve becerikli imajı ile genel başkanı ne yazık ki yanıltanlar vardır. 

 

Oğuzhan Asiltürk yaptığı açıklama ve o dönemde rahmetli Ahmet Tekdal beyin açıkladıkları birbiri ile örtüşmemektedir. Asiltürk acaba bu girişimleri ile ne yapmak istiyor. Bütün tabanının karşı olmasına rağmen AKP ile bir ittifak kurması Milli Görüşün dağılmasına sebep olmayacak mıdır? 

 

Kendisini YİK başkanlığına seçtirmesi usule ve kaidelere uygun mudur? 

 

Rahmetli Erbakan Hocamız parti genel başkanı olduğunda aynı zamanda YİK başkanıydı da… 

 

Oğuzhan Asiltürk bunu ayırması ile birlikte parti içinde iki başlılığın olması parti çalışmalarına bir dizginleme getirmemiş midir? 

 

Son dönemdeki YİK toplantısına Mustafa Kamalak hocamızın katılmamasını istememesi camiamızın kurallarına ne kadar uymaktadır? 

 

Eğer Milli Görüş sadece Oğuzhan Asiltürkün ağzından çıkacak her söze göre yönetiliyorsa AKP’nin tek adam zihniyetinden farkımız nedir o zaman? 

 

Milli Görüş sadık tabanının davasına hiç taviz vermeden ve gelecek fitneleri önleme dileği ile… 

 

 

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER