VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 19 January 2021 22:36:49

0 Yorum

Kez Okundu.

MUHAMMED ZÂHID EL-KEVSERÎ

 

20. YÜZYILDA EHL-I SÜNNET ALIMLERI: MUHAMMED ZÂHID EL-KEVSERÎ

 

 

 

 

 

 

 

 

Muhammed Zahid El-Kevserî Kahire'de Talebesi Merhum Abdülfettah Ebu Ğudde İle 

 

20. Yüzyılda Ehl-i Sünnet Alimleri:

 

Muhammed Zâhid El-Kevserî

 

Müfid Yüksel

 

Muhammed  Zâhid Bin Hasan Hilmî Bin Ali El-Kevserî, 20. yüzyılın en tanınmış Hanefi ulemasındandır. Nakşibendî-Hâlidî meşayihinin ünlülerinden, Şeyh Ahmed Ziyauddîn Gümüşhânevî’nin (Vefatı: 7 Zi’l-Ka’de 1311/13 Mayıs 1893) halifelerinden Hasan Hilmî Bin Ali El-Kevserî’nin oğludur. Kafkasya’nın  Şebjer (Kuban nehrinin kollarından  Şebjer Çayı üzerinde yer alan kasaba) nahiyesinden olan Hasan Hilmî Efendi çerkeslerin Gûser kabilesine mensuptur. Bu yüzden Gûserî nisbeti ile anılmıştır. Kevserî nisbeti Gûserî’nin mu’arrebidir. 1245/1829 yılında, Kafkasya’da  Şebjer’de doğan Hasan Hilmî Efendi, tahsilini memleketinde yapar. 1280/1864 yılında Kafkasyanın Rus işgaline uğraması ile Anadolu’ya hicret eder ve Bolu’nun Düzce kazasında tavattun eder. Orada Mevlana Hâlid’in hulefasından Şeyh Abdullah El-Mekkî silsilesinden gelen, Şeyh Devlet diye bir şeyhe intisab eder.  Ondan icazet alır. Bir ara İstanbul’a gelerek Şeyh Ahmed Ziyauddîn Gümüşhanevî ile sohbet eder, ondan Delâil-i Hayrât icazeti alır. İstanbul’dan da Hicaz’a gider. Mekke-i Mükerreme’de hulefa-yı Halidiyyeden Şeyh Musa El-Mekkî’nin hizmetinde bulunur. Bu zâttan da irşad icâzeti alır. Ardından İstanbul’a dönerek, Gümüşhanevî’den inâbesini tazeler ve ondan hilâfetnâme alır. Düzcelilerin talebiyle Düzce’ye yerleşir orada Yeni Cami ittisalindeki medresede  tedris faaliyetinde bulunur. Bu medrese’nin bitişiğine şeyhinin emriyle 1310/1892 tarihinde bir tekye inşa eder. Burada irşad faaliyetini de sürdürür. Şeyh Hasan Hilmî El-Gûserî (Kevserî) 1345/1926 yılında istanbul’da vefat etmiştir. 27 veya 28 Şevval 1296/14-15 Ekim 1879 Tarihinde Düzce’de dünyaya gelen Muhammed Zâhid El-Kevserî  tahsilini Düzce ve İstanbul’da yapmıştır. Önce pederinin yanında tahsil gören, Zâhid El-Kevserî, Düzce’de Şa’ban Fevzi ve Mehmed Nâzım Efendilerin yanında tahsil görmüştür. Tahsiline devam etmek üzere Hicri 1311 tarihinde İstanbul’a gelmiş.(Ahmed Hayri, 1999:5)

Ahmed Hayri M. Zâhid El-Kevseri ile ilgili biyografide bu şekilde belirtmişse de, elimize yeni geçen bir belgede Muhammed Zâhid Efendi, 20 Nisan 1316/3 Mayıs 1900 Tarihinde Düzce'de'dir. Belgeye göre o dönemde henüz talebe-i Ulûmdan olan Muhammed Zâhid Efendi o sırada vefat eden Düzce Mekteb-i İbtidaiyyesi Muallimi yerine Bolu Darulmuallimin şubesi komisyonunca imtihana tabi tutularak, eline bir i'timâdnâme verilerek bu mektebin muallimliğine tayin edilir. Muhammed Zâhid Efendi de bu i'timâdnâmenin Maârif Nezareti tarafıından tasdikini Nezaret-i Celileden bir arzla talep eder:

Huzûr-i Âli-yi Cenâb-ı Nezâretpenâhilerine

 

Devletlu Efendi Hazretleri

 

Bolu Sancağı, Düzce kazâsının mekteb-i ibtidâiyye muallimi vefatıyla mahlûl kaldığından buraya gelip imtihanım bilicrâ gidinceye kadar şâkirdânın emr-i ta’lîmi muattal kalacağından Bolu’da Dârulmuallimîn şu’besine mahsus komisyon huzurunda usûl-i imtihâniyemiz bilicrâ mekteb-i mezkûrda muallimliğe istihdam olunmaklığıma dâir bir kıt’a musaddak i’timâdnâme yedime bili’tâ elân ta’lîm-i sıbyân ile meşgul bulunmakda isem de, nezâret-i celîle-i maârifin işbu i’timâdnâmeye tasdiki münfehim olmadıkça müdahaleden hâli olmayacağı cihetle lütfen ve merhameten takdimine cür’et eylediğim i’timâdnâmenin tasdiki hususuna evâmir-i aliyyenin şeref-sudûr buyurulmasını istirhâm ederim. Ol bâbta ve herhâlde emr u fermân hazret-i men lehu’l-emrindir.

Fi 20 Nisan 1316

Düzce Kasabasında Talebe-i Ulûmdan

Muhammed Zâhid Bendeleri

 

347 /167 /364

683/316

İbtidâiyye İdâresine 20 Nisan Sene 1316

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

 

Muhammed Zâhid imzâsıyla takdim kılınan işbu arzıhâlde Bolu Dârulmuallimîn şubesince imtihânı icrâ ve yedine bir kıt’a i’timâdnâme i’tâ olunarak Düzce muallimliğine ta’yîn kılındığından ve elyevm ifâ-yı hizmet eylemekde bulunduğundan bahisle mezkûr i’timâdnâmenin tasdiki istirhâm olunmuş ve Dersaâdet ve taşra Dârulmuallimînlerinden me’zun ve müstahdem olanlar medrese-nişîn talebe gibi kur’adan muâf olduklarından müracaat vukuunda bu gibi şehâdetnâmeler tasdik edilmekde bulunmuş ise de, elviye ve kazâ merkezlerinde teşekkül eden muvakkat komisyonlardan Dârulmuallimîn şubesi nâmına  i’tâ kılınan i’timâdnâmelerin Dârulmuallimîn şehâdetnâmesi hüküm ve imtiyâzını hâiz olup olmayacağı muhtâcı tezekkür olmağla beraber müsted’i-yi mumaileyhin kaydına dahi dest-res olunamadığından, ba’dehu iktizâsı düşünülmek üzere evvel emirde kendisinin elyevm müstahdem olup olmadığının mahallinden isti’lâm buyurulması bâbında emr u fermân hazret-i veliyyu’l-emrindir.

Fi 22 Nisan Sene 1316

Mühür: Nezâre-i Maârif-i Umûmiye Mekâtib-i İbtidâiye Müdiriyeti

 

Mektebin Kalemine Fi 23 Nisan

Vurûdu: 24 Nisan Sene 1316

Safvet Bey’e Fi 24 Nisan

 

 İstanbul'a gelen Muhammed Zahid Efendi, Fatih'teki Kadıasker Hasan Efendi (Vefatı:1046) Medresesi’ne (Bu medrese, Fatih’te eski Zincirlikuyu , şimdiki Hasan Fehmipaşa caddesi üzerinde, Uşşakîzâde Abdullah Efendi Medresesi’nin yanında  bulunmaktaydı. H.Receb 1039/Şubat 1630 tarihinde Rumeli kazaskeri Hasan Efendi tarafından bina edilerek tedrisata açılmıştır. 1792 kayıtlarında beş (5) hücreli olan bu medrese, 1914 kayıtlarında ahşap olarak fevkânî ve tahtânî olarak onyedi (17) hücreden oluşmaktaymış. 1918’de harap duruma gelip Balkan muhacirlerine barınak olarak kullanılan medrese binası Cumhuriyyet devrinde yıkılmış olup, yerine halen mevcut olan Ahmet Rasim Lisesi binası yapılmıştır. Kütükoğlu, 2000:237-239)  girmiştir. Fatih’te Çekmeceli İsmaîl Zühdî Efendi’den Netâic ve Şerhu’l-Münye kitaplarını okur. Hafız Musa Kâzım Es-Sîrozî’den Kâfiyeyi, Belâğat ve Bedi’ okur. Karinâbâdlı Halil Efendi’de Vaz’iyye’yi okur. Sonradan Eğinli İbrahîm Hakkı Efendi’nin (Vefatı:H.27 Şevvâl 1318- Fatih Cami’i haziresinde Hocası Hafız Ahmed Şakir Efendi’nin yanında medfundur.) derslerine devam eder. Onun yanında Molla Cami’nin Kâfiye şerhini okur. Yine bu zâtın yanında fıkıh ve mantık kitaplarını okuyarak tamamlar. Gümüşhanevî’nin halifesi ve seccadenişîni Kastamonulu Hasan Hilmî Efendi’den (1240/1824-1329/1911) Gümüşhanevî’nin tasnifi olan Ramuz’u’l-Ehâdis’i okur. Ali Rıza Es-sa’dî Efendi’de Lüccetu’l-Esrar’ı okur. Yenikapı Mevlevîhânesinde, Selânikli Mevlevî Mehmed Es’ad Dede’nin yanında, Hafız-ı Şirâzî’nin Dîvân’ı başta olmak üzere bazı Farsça eserler tedris eder. Bunun yanısıra, Edirnekapı dışındaki Emîr Buharî Tekyesi Şeyhi Alsonya’lı Ali Zeynelâbidîn Efendi (Vefatı:H.1336), Silistreli El-Hacc Selîm Efendi, İstanbullu Ahmed Râmiz Efendi ve Konyalı Mustafa Hakkı Efendilerin yanında ders görmüştür. H.1324’te icra olunan ruûs imtihanını kazanarak Dersiâm olmuştur. Dört yıl Dersiâm olarak hizmetten sonra, 10 Sefer 1331/5 Kânûn-i Sânî 1328 (1913) tarihinde İstanbul Müderrisliği ruûsunu almıştır. Fatih Cami’i’nde Dersiâmlık yaparken, Darüşşafaka’da Arapça dersleri vermiştir. Dârulfunûn’da fıkıh ve tarih müderrisliği yaptığı gibi Süleymaniye medreselerinde Tabakâtu’l-Kurrâ ve Müfessirîn müderrisliğinde bulunmuştur. 15 Ağustos 1336/1920 tarihinde şu aşağıdaki belgeyle (İrâde-i Seniyye) Ders Vekîli olmuştur:

 

Bâb-ı Fetvâ

Dâire-i Meşîhat                                                                               Muhammed Vahîduddîn

 

Meclis-i Tedkîkât-ı şer’iyye a’zâsından Hasan Hulkî Efendi’nin afvıyla yerine ders vekîli Ahmed Hamdî ve ders vekâletine dersiâmdan Medrese-i Süleymaniyye Tabakâtu’l-Kurrâ Ve’l-Müfessirîn müderrisi Düzceli Zâhid Efendiler ta’yîn ve Medâris-i ‘İlmiyye İ’âşe Kalemi Müdîri Yunus Bahrî Efendi’nin açılacak bir me’mûriyyete ta’yîn olunmak üzere afvıyla yerine Darulfunûn me’zûnlarından ve Duyûn-i ‘umûmiyye müstahdemîn-i sâbıkasından Hasan Fehmî Efendi Ta’yîn olunmuşdur.

 

Bu İrâde-i Seniyye’nin İcrâsına Meşîhat Me’mûrdur. 29 Zi’l-Ka’de 1338/ 15 Ağustos 1336

 

Şeyhu’l-İslâm

 

Mustafa Sabrî

 

 

Bu arada Meşîhat müsteşarlığı ve Şeyhülislâm vekilliği de yapan Muhammed Zâhid El-Kevserî, H.1341/4 Aralık 1922 tarihinde Saltanatın kaldırılmasının ve Sultan Vahîduddîn’in İstanbul’u terkinin akabinde, İstanbul’u terk ederek Mısır’a hicret etmiştir. Sonra Şam’a yerleşmiştir. Bir süre Şam’da bulunduktan sonra tekrar Kahire’ye dönmüştür. Kahire Üniversitesi ve Ezher’de müderris olmuştur. Burada bulunduğu dönemde Selefî ve Modernist ekolün önde gelenleriyle tartışmalara girmiş, bu ekollere cevap niteliğindeki makale ve eserleriyle tanınmıştır. Bunun yanısıra Ehl-i Sünnet inancı ve mezhebine ilişkin çok önemli eser ve kaynakları tahkik ederek yayınlamıştır. Özellikle Selefî-Vahhâbi ekolüne karşı tarihte yazılmış birçok eseri gün ışığına çıkarmıştır. Mısır’da Şeyhülislâm Mustafa Sabrî ve Selâmetu’l-Kuda’î El-‘Azzâmî ile birlikte çalışmıştır. Ancak, Şeyhülislâm Mustafa Sabrî’nin Mısırda iken, Şafi’î ve Eş’arî mezhebini tercihi üzerine onunla da bazı tartışmalara girişmiştir. Ancak, Zâhidu’l-Kevserî, en çok Şeyh Muhammed Abduh ekolünden gelen modernleşmeci Ezher uleması ile  Selefî itikadına mensup olanlarla ciddi bir mücadele sergilemiştir. Son derece velut bir yazar olan Şeyh Muhammed Zâhid El-Kevserî 21 eserini İstanbul’da iken telif etmiş olup, bunlardan üçü basılmıştır. Diğerleri maalesef yazma halinde kalmıştır. İstanbul’da iken yazdığı en önemli eserleri, Nakşibendilikle ilgili olan “İrğâmu’l-Merîd”- 1328’de basılmıştır, Necmuddîn-i Kübra’nın Usul-i ‘Aşere’sine şerh-yazma halinde, “ Er-Ravzu’n-Nadiri’l-Verdî Fi Tercimeti’l-İmâm Er-Rabbânî Es-Serhendî”-yazma halinde , “Elbuhûsu’l-Vefiyye Fi Mufredâti İbni Teymiyye”-yazma halinde, “ Et-Ta’akkubu’l-Hasîs Lima Yenfîhi İbnu Teymiyye Mine’l-Hadîs”-yazma halinde- ve üç ciltlik yine yazma halindeki “ El-Medhalu’l-‘Amm Li ‘Ulûmi’l-Kur’ân” adlı eserleridir. Mısır’da iken ise 35 telif eser daha neşretmiştir. Bu eserlerinden de 5’i yazma halinde kalmış olup 30’u basılmıştır. Böylece toplam 56 telif eser yazmıştır. Bunların dışında 10 kitaba ta’likât yazmış olup, 57 esere mukaddime yazmıştır. Bu 57 eserin 23’ünü tahkik etmiştir. Mısır’da te’lif ettiği eserlerin en önemlileri, yazma halindeki “ Ref’u’r-Reybe ‘An Tahabbutâti İbni Kuteybe- İbn Kuteybe’nin Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs kitabına reddiye olup, Mısır’daki ilk telif eseridir-, “ Bulûğu’l-Emânî Fi Sîreti’l-İmâm Muhammed Bin Hasan Eş-Şeybânî-1355’te basılmıştır-. Bunların dışında en önemli çalışmaları Selefîliğin reddi niteliğinde, ta’lik ve tahkik ettiği eserlerdir. Ebu’l Ferec El-Cevzî’nin “Def’u’ş-Şubehi’t-Teşbîh” ve Takiyuddîn Es-Subkî’nin “ Es-Seyfu’s-Sakîl” İmam Beyhakî’nin ( Hafız Ebubekr Ahmed Bin El-Huseyn Bin Ali El-Beyhakî, Vefatı: H.458) “ Kitâbu’l-Esmâ Ve’s-Sifât”  adlı eserleri bunların başlıcalarıdır. Bunlar dışında, Cemaluddîn Ebu Muhammed Abdullah Bin Yusuf El-Hanefî Ez-Zeyla’î’nin (Vefatı:H.762) “ Nasbu’r-Raye Li Ehâdisi’l-Hidâye” kitabı , Muhammed Bin Mâlik Bin Ebi’l-Fezâil El-Hammâdî El-Yemânî’nin “Keşfu Esrâri’l-Bâtıniyye Ve Ahbâri’l-Karâmite” adlı eseri, İbn Asâkir Ed-Dimaşki’nin (Vefatı:H.571) “Tebyînu Kizbi’l-Müfteri Fi Ma Nüsibe İla’l-İmâm Ebi’l-Hasani’l-Eş’arî” adlı kitabı, Ebu Muhammed Abdurrahman Bin Ebi Hâtem Er-Râzî’nin (H.240-327) “ Adâbu’ş-Şâfi’î Ve Menâkibuhu” eseri, Kadı Ebubekr Bin Et-Tayyib El-Bâkillânî’nin (Vefatı:H.403) “El-İnsâf Fi Ma Yecibu İ’tikaduhu Velâ Yecûzu Cehl Bihi “ isimli risalesi, Allâme Kemâluddîn Ahmed El-Beyazî El-Hanefî’nin “İşârâtu’l-Merâm Min ‘İbârâti’l-İmâm” adlı mühim eseri  ve Ebu Mansur Abdülkâhir Bin Tâhir El-Bağdâdî’nin (Vefatı:H.429) “ El-Fark Beyne’l-Firak Ve Beyânu’l-Firkati’n-Nâciyeti Minhum” isimli eserleri tahkik edip mukaddime yazdığı mühim eserlerden bazılarıdır. Muhammed Zâhid El-Kevserî’nin yazdığı Mukaddimeler bir araya getirilerek, 1997 yılında “ Mukaddimâtu’l-İmâm El-Kevserî” başlığıyla Dâru’s-Süreyya neşriyatı tarafından Beyrut’ta basılmıştır. Ayrıca Muhammed Zâhid El-Kevserî’nin yazdığı makaleleri “ Makalâtu’l-Kevserî” adıyla üç kez yayınlanmıştır. Son kez, 1998’de önceki iki baskısı karşılaştırılarak, tashih ve tahkik edilerek Mısır’da Abdülkâdir Mahmud El-Bekâr tarafından Daru’s-Selâm yayınları arasında çıkarılmıştır. Makalâtın ikinci baskısının baş tarafında ve  üçüncü son baskısının arkasında, Muhammed Zâhid El-Kevserî’nin hayatını, eserlerini ve şahsiyetini inceleyen talebesi Ahmed Hayri tarafından yazılmış olan son derece kapsamlı ve değerli bilgileri içeren geniş bir bölüm mevcuttur. Ahmed Hayri'nin bu çalışması 1999 'da ayrı basım olarak, müstakillen neşredilmiştir. Ahmed Hayrî’nin yanısıra, Muhammed Ebu Zehre’nin, Pakistanlı Muhaddis Muhammed Yusuf El-Benurî’nin ve Şeyh Muhammed İsmail’in Zahid El-kevserî’yi tanıtan makaleleri mevcuttur. Fıkıh, Kelam, Hadis , Tefsir ve Nakil İlminde yed-i Tula sahibi olan Muhammed Zâhid El-Kevserî 19 Zi’l-Ka’de 1371 Hicri tarihinde (12 Ağustos 1951) pazar günü Kahire’de vefat etmiştir. İmam Muhammed Zâhid El-Kevserî, Kahire’de Hayyu’l-Besâtîn’de yer alan kabristanda, arkadaşı Şeyh İbrahîm Selîm Efendi’nin yanına defnedilmiştir. Kevserî’nin mezar şâhidesinde َArapça manzum şu kitâbe vardır:

 


 


 

 

 

الفاتحة

لروح محمّد الزاهد الكوثری وهوالقائل

يا واقفا بشفير اللحد معتبرا

قد صار زائر أمس اليوم قد قبرا

فالموت ختم فلا تغفل و كن حذرا

من الفجائة وادع للذی عبرا

فالزاهد الكوثری ثاوِ بمرقده

مسترحماً ضارعا للعفو منتظرا

 

توفّي نهار الأحد ١٩ ذا  سنة ١٣٧١  عن سنة  ٧٥

 

Manzum Kitâbenin Tercümesi

 

Muhammed Zahid El-Kevserî’nin Ruhuna El-Fatiha. O (şöyle) söyler:

 

Ey, lahdin kenarında ibret ve hayretle duran

Dün  ziyaretçi/zâir oldu, bugün ise, defn edilen

Ölüm bir nihayettir. Gaflette olma ve ansızın gelen ölüme karşı uyanıklık ve dikkat içinde ol, geçmiş olana da duâda bulun.

Merkadinde yatan Zahid El-Kevserî affedilme ümidi/beklentisi ile boynu bükük/tazarru ve niyazla istirhamda bulunur.

19 Zilka’de 1371 Senesinde, Pazar gündüz vakti 75 yaşında vefat etmiştir

Kevserî’nin talebeleri arasında, Şeyh Abdülfettah Ebu Gudde, Abdullah El-Ğumarî ve Ahmed Hayri gibi tanınmış kimseler bulunmaktadır. 

 

Talebesi Ahmed Hayri'nin Zahid El-Kevserî İle Alakalı Eseri

Merhum Abdülfettah Ebu Ğudde Zahid El-Kevserî'nin Talebesi İken

Arap aleminde siyasal selefîliğin yaygınlaşması dolayısıyle uzun süre unutulmaya yüz tutan  Zâhidu’l-Kevseri’nin tüm eserleri 200 ve 2001-2002  yıllarında, Mektebetu Câmiati’l-Ezher tarafından “ Min Turâsi’l-Kevserî” dizisi olarak yeniden neşredilmiştir. Türkiye’de ise, gerek Arap diline vakıf olanların fıkdanı, gerekse İlahiyatçı kesimin çoğunlukla Modernist-Selefî çizgide olanlardan oluşması ve 80’li yıllardaki Radikal İslamcı akımlar dolayısıyle Şeyh Kevserî pek tanınmadığı gibi eserleri de Türkçeye kazandırılmamıştır. ( Ahmed Hayri, 1999; El-Kazanî, 1307:181-185;El-Kevserî, İrğâmu’l-Merîd, 1328:87-11; Makâlât, 1994;1998; Mukaddimât, 1997; İbn Yemîn, 1396/1976; Gündüz, 1984:158-160; Albayrak, 1996:3/371-372;Kütükoğlu, 2000:237-239; Haddad, 2002)    

 
 

  

 

 

   

 

 
 
 
 
 

 

Not: Muhammed Zâhid El-Kevserî İle Alakalı Daha Kapsamlı Bir Çalışma Hazırlanacaktır

 

Bibliography

Ahmed Hayri, 1999. El-İmam El-Kevseri, Min Turâsi'l-Kevseri, El-Mektebetu'l-Ezheriyye Li't-Turâs, Kahire

 

Albayrak, Sadık, 1996. Son Devir Osmanlı Uleması, 3. Cilt, İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 

Gündüz, İrfan, 1984. Gümüşhânevî, Ahmed Ziyâüddîn, Hayatı-Eserleri-Tarîkat Anlayışı ve Hâlidiyye Tarîkatı,Seha Neşriyat, İstanbul

Haddad, Dr. Gibril Fouad, 2002. İmam Zahid Al-Kawtharî

İbn Yemîn, Muhammed Emîn Bin İbrahîm, 1396/1976. Ed-Durru’n-Nadîd Fi Şarhi’n-Nazmi’l-‘Atîd, Matbaatu’s-Sa’ade, Kahire

El-kazânî El-Menzilevî, Muhammed Murad Bin Abdillah, 1307. Zeylu Reşahâti ‘Ayni’l-Hayât, El- Matba’atu’l-Mîriyye, Mekke

El-Kevserî, Muhammed Zahid, 1328. İrğamu’l-Merîd Fi Şerhi’n-Nazmi’l-‘Atîd, Bekir Efendi Matbaası, İstanbul

El-Kevserî, Muhammed Zahid, 1414/1994 Ve 1418/1998.  Makâlâtu’l-Kevserî, İkinci Baskı: El-Mektebetu’l-Ezheriyye Li’t-Turâs, Kahire; Üçüncü Baskı: Dâru’s-Selâm Li’t-Tabaati Ve’n-Neşr, Kahire

El-Kevserî, Muhammed Zahid, 1418/1997. Mukaddimâtu’l-İmam El-Kevserî, Dâru’s-Süreyya Li’t-Tabaati Ve’n-Neşr, Dimaşk-Beyrut

Kütükoğlu, Mübahat S., 2000. XX. Asra Yatişen İstanbul Medreseleri, TÜSOKTAR -Türkiye'nin Sosyal Ve Kültürel Tarihi Projesi, Türk Tarih Kurumu, Ankara

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER