KUR'AN AYI RAMAZAN

HH24 MAKALE 》Hazım KORAL 

KÛR'ÂN AYI RAMAZAN

On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı bir nevi arınma ve yenilenme ayıdır. Bu yenilenme ameliyesi yoÄŸun bir ÅŸekilde Kûr'ân ile hemhâl olmakla olur. Bu nedenle hocalarımız sıklıkla dile getirir: "Ramazan ayı Kûr'ân okuma ayıdır." Hayat rehberimiz olan Kûr'ân ile elbette her daim hemhâl olmalıyız; fakat Ramazan ayında bu ilgi ve alâka daha bir yoÄŸunlaÅŸmalı. Ä°nsan oruçlu iken lâhûti bir atmosferi iç dünyasında daha etkin bir ÅŸekilde hissedebilmektedir. Bu yüzden Müslüman kiÅŸi bunu fırsata dönüÅŸtürüp Ramazan ayında calib-i dikkat içerisinde ve büyük bir iÅŸtiyak ile meâl ve hassaten tefsir okumalıdır. Büyük bir itina ile ayetlerin anlamlarını ve sunulan mesajları anlayıp idrak etmeye çalışmalıdır. Yüce Rabbimiz biz insanoÄŸluna sunduÄŸu ilâhî mesaj ile nasıl bir hayat yaÅŸamamızı istemektedir?

Yüce Rabbimiz, "Yakıtı insanlarla taÅŸlar olan cehennem azabından kendinizi ve ailenizi koruyunuz." (Tahrim:6) derken bu korunmanın nasıl olacağını da bildirmiÅŸ. Allah Teâlâ'nın emir ve yasakları aile yapısına iliÅŸkin olmakla birlikte kamusal alana da tekabül etmektedir.

Kûr'ân bireysel, ailevî ve toplumsal olarak Allah Teâlâ'nın rızasına uygun nasıl bir hayat tasavvuruna sahip olmamız gerektiÄŸini, aidiyet deÄŸerlerimizin hangi temel ilkelerden müteÅŸekkil olduÄŸunu ve bizlere sunulan nehyi ve emirleri bir paket program olarak bireysel ve kamusal alanda nasıl pratize edeceÄŸimizi Allah Resûlü'nün sunduÄŸu algoritma ile ortaya koymaktadır. Kısacası bireysel hayatımızı ve toplumsal dokumuzu Allah Teâlâ'nın boyası (sıbgatullah) ile nasıl boyamamız gerektiÄŸini Kûr'ân bize bildirmektedir.

Özellikle ümmet olarak uzun yıllardan beri bir fetret dönemi yaşıyoruz. Atalet ve ilâhî deÄŸerlere karşı büyük bir kayıtsızlık söz konusu. Ümmet olarak nice zamandır bölük pörçük ve hercümerç vaziyetteyiz. Bir taraftan aile yaÅŸamındaki ahlâkî erozyon, diÄŸer taraftan baÅŸta ticaret olmak üzere toplumsal iliÅŸkilerde güven sarsıcı muameleler, yalan dolan ve hile ile cürüm iÅŸlemeler, öte yandan siyasî hayatta Kû'rân'ın referans alınmayışı, Kûr'ân hükümlerinin tatil edilmiÅŸ olması her türlü istikrarsızlığı beraberinde getirmiÅŸ. Kısacası Kûr'ân'dan yüz çevirmek ümmetin büyük bir kesimini rüsvaylığa düçar etmiÅŸ. Bu yüzden biz Müslümanlar içerisinde bulunduÄŸumuz sosyolojik durumu ve aidiyet deÄŸerlerimizle münasebetlerimizi tekrar gözden geçirmek ödevindeyiz.

Bakınız Rabbimiz ne buyuruyor: "Ey imân edenler, imân ediniz" (Nisa:136) Demek oluyor ki, içerisinde bulunduÄŸumuz durumu iyi tahlil edip imân tazelemeliyiz. Zira deÄŸer yargılarımız zedelenmiÅŸ ve tahrifata uÄŸramış olabilir. Evet, Kûr'ân-ı Kerim tahrifata uÄŸramadan bütün orjinalliÄŸi ile kıyamete kadar bakiyetini koruyacaktır. Çünkü bu durum Yüce Rabbimiz'in teminatındadır. "Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuÅŸkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz." (Hicr:9)

Fakat öyle ki, insanların Kûr'ân'a yaklaşımları, onu yorumlama biçimleri farklılaÅŸmış. Mesajların özünden, hasılı tevhidî deÄŸerlerden uzaklaşılmış. Din belirli ritüellerden müteÅŸekkil seramonik bir hâl almış. Kimi kesimler aziz dinimize hayatı kuÅŸatan bir olgu olarak deÄŸil, kültürel çeÅŸni olarak bakabilmektedir. Batı toplumlarında din nasıl kiliselere hapsedilmiÅŸse bizim toplumumuzda da din adeta camilere hapsedilmiÅŸ. Din görevlilerine, hoca efendilere adeta papaz muamelesi yapılmaktadır. Papazlar nasıl kiliselerde her pazar günü ayin töreni düzenlemek görevineyse hoca efendiler de günlük namazlarla birlikte Cuma ritüelleriyle meÅŸguller.

Bakınız ufak bir durum deÄŸerlendirmesi yaptığımızda karşımıza nasıl bir manzara çıkmaktadır? Oysa keÅŸmekeÅŸlik sadece camilerin fonksiyonel yapısının garabetinden müteÅŸekkil deÄŸil. Tarihçilerimizin tespitine göre Sevgili Peygamberimiz'in döneminde cami ve mescitlerin 12 çeÅŸit müstakil fonksiyon ve etkinliÄŸin icra edildiÄŸi mekânlar olarak iÅŸlev görüyorlardı.. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın bir zamanlar camilerimizin bu fonksiyonel yapısının sadece bir türünü dile getirmek için ÅŸiir okudu diye hapse mahkûm edilmiÅŸti. Yine bir zamanlar, Kenan Evren'in diktatörlüÄŸü döneminde ilahiyat fakültelerine bile baÅŸörtüsü yasağı getirilince öz kardeÅŸim ve birkaç arkadaşı Bursa Ulucami önünde bildiri okudular diye tutuklanıp zindanlara tıkılmışlardı. Günlerce süren iÅŸkencelerden sonra çıkarıldıkları mahkemede savcı, kardeÅŸime soruyor, "Bildiri okuduktan sonra tekbir getirmiÅŸsin (Allah'u Ekber demiÅŸsin) doÄŸru mu?" KardeÅŸim, "Evet, tekbir getirdim, Allah'u ekber dedim" cevabını verince, "Maksat anlaşılmıştır, bunlar laik rejimi yıkıp yerine ÅŸeriat düzeni getirmek için teÅŸekkül oluÅŸturup cürüm iÅŸlemiÅŸ olmaktadırlar" diyerek idamla yargılamamak üzere Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sevk edilmiÅŸlerdi.

Daha sonraki mahkemeye bakan hakim insaflı çıkıp bu gençleri izinsiz gösteri yasasına muhalefetten yargılanmak üzere sivil mahkemelere sevk etmiÅŸti. Kısacası bir zamanlar bu ülkede Allah Teâlâ'nın emirlerine ve Kûr'ân-ı Kerim'e böylesine savaÅŸlar açılmıştı. Ki bu savaÅŸ kurumsal olarak diÄŸer haramların (faiz ve zina gibi) hukukî teminat ve güvence ile) devam etmektedir.

Biz bu mübarek Ramazan ayında Kûr'ân okurken, Kûr'ân hükümlerinin nasıl mahcûr bırakıldığını iyi tefekkür etmeliyiz. Kûr'ân'ın emir ve yasakları bizim kırmızı çizgimizdir. Kûr'ân bizim hayatımızın referans kaynağıdır. Kûr'ân bizim namus-u ekberimizdir.

Yukarıda da belirttiÄŸimiz gibi tekrar edecek olursak, "Ey imân edenler, imân ediniz." (Nisa:136) ayetinden mülhem mübarek Ramazan günlerini fırsat bilip Kûr'ân üzerinde yapacağımız tetkiklerle imânımızı tazelemeliyiz. Ä°mânımızın tehlikeye düÅŸmemesi için Kûr'ân'ın kırmızı çizgi olarak belirttiÄŸi tevhidî deÄŸerleri çok iyi bilip özümsemeliyiz.

Özellikle tevhidî deÄŸerlerin egemen olmadığı bir coÄŸrafyada yaşıyor olmamız bize daha çetin bir ÅŸekilde sorumluluklarımızı hatırlatmaktadır. Her türlü adaletsizliÄŸin, nifakın, her türlü ahlâksızlığın yaygın bir ÅŸekildiÄŸi yaÅŸandığı böylesi bir zaman dilimine tanıklık etmekteyiz. Kûr'ân-ı Kerim'in adalet ve insicam adına sunduÄŸu algoritma ile Ä°slâm ümmeti büyük bir tenakuz yaÅŸamaktadır. Bütün bu olumsuzlukların bertaraf edilmesi için Kûr'ân-ı Kerim'i sadece çağın idrakine sunmak deÄŸil, siyasetin ana merkezine koymak ödevindeyiz.. Yazımıza giriÅŸte belirttiÄŸimiz gibi bu mübarek Ramazan ayını fırsat bilip Kûr'ân'ı iyi bir ÅŸekilde tahlil ve tetkik ederek imân tazelemeliyiz. Zir bir yönüyle Ramazan ayı imân tazeleme ayıdır.

• Kuran-ayı-rsmazan
• ramazan-deveci
• Devlet-güvenlik-mahkemesi
• Kur-an-ı-kerim
• ölüm-oruçları
• Kadir-gecesi
• zekat
• Fıtre
• hazım-koral