İstanbul şözleşmesi, Bütün partilerin İTTİFAK'ı ile kabul edildi.
Sanatçı Adil Avaz İstanbul sözleşmesini yerle bir etti
Bu durum siyasi tarihimizde çok enderdir. Milletin hayrına olacak işlerde bu ittifak pek olmaz. Seçim ittifaklarında birbirlerini suçlayanlar, bu ittifakta dut yemiş bülbül oldular. İst sözleşmesini halkımıza "kadına şiddete karşı" başlığıyla yutturdular. Halbuki bu sözleşme her ne kadar her paragrafı "kadına şiddete karşı" diye başlasa da, içeriği öyle masum değildir. Bu sözleşmeye ille de bir başlık uydurulacaksa (içeriğine binaen):
CINSEL ÖZGÜRLÜĞÜN TEŞVİKİ VE KORUNMASI SÖZLEŞMESİ olmalıydı.
O zaman bizde ses çıkarmaz, kuzu kuzu cinsel icraatlerini izlerdik! İstanbul sözleşmesi, covid 19 gibi küresel sermayenin, kuzu kuzu veya öküz gibi, köle insanlar topluluğu inşa edici dürtülerinin eseridir. Aşılarla, chips'lerle, uzaktan kumandalı, cinsel özgürlüklü(!) (Tasmalı) yaratıklar
Yaratık diyorum zira, mesela Almanya bu sözleşmeden sonra, resmi yazışmalarında (dilekçe, sunum, tez vs), önceden kullandığı "sayın bayanlar ve baylar" şaplonunu kaldırdı.
Eğer bu şekilde yazarsanız dilekçeniz veya tez'iniz önceden red edilir. Türkiyede de iki yıl öncesine kadar mesela, "iş adamı", "iş kadını" denilen zümreye şimdi "iş insanı" diyorlar.
Zira iş dünyasında başka cinsler de olmalı artık. Bu anlaşmada "karı/koca" yok, partner vardır. Partner(eş)lerin cinsiyetleri sorgulanamaz!
Sokaklarımızda:"velev ki ibneyiz" pankartıyla yürüyüşleri yasaklıyamazsınız, zira bu anlaşma ile ibnelik, lezbiyenlik vs devlet güvencesindedir.
Kısaca, "istanbul sözleşmesi" kadına şiddete karşı bir antlaşma değildir.
Küresel sermayeye yularını kaptıranlar, tüzel ve şahsi kimlikleri ne olursa olsun, insanlığa ve ülkemize ihanet içindeler. Ben bunu yazmakla sadece görevimi yapıyorum.