Mücahit Gültekin Yazdı: Irkçılık ABD’nin kurucu ideolojisidir

ABD’deki ırkçılık ne sadece Cumhuriyetçilerle ne de Demokratlarla sınırlıdır. ABD’nin kuruluÅŸuyla Ä°srail’in kuruluÅŸu birbirine çok benzerdir...

Advert George Floyd’un bir ABD polisi tarafından öldürülmesiyle birlikte ABD’nin neredeyse bütün ÅŸehirlerinde ırkçılık karşıtı gösteriler baÅŸladı. “Nefes alamıyorum” ve “Siyahların yaÅŸamı önemlidir” bu gösterilerin iki ana sloganı.

Gösterilere pek çok beyaz da destek veriyor. ABD’deki ırkçılık ne sadece Cumhuriyetçilerle ne de Demokratlarla sınırlıdır. ABD’nin kuruluÅŸuyla Ä°srail’in kuruluÅŸu birbirine çok benzerdir: Yerli halkın katliamı ve sürgün edilmesiyle yoluyla iÅŸgal. Nitekim kıtaya ilk çıkan Püritenler “Yeni Ä°srail”i kuracaklarını söylemiÅŸlerdi.

Gerçekten de ABD’deki ilk yerleÅŸim yerlerinden birinin adı “New Canaan” yani Yeni Kenan’dır. Bundan yaklaşık iki asır sonra edebiyatçı Herman Merville de ÅŸöyle diyecektir: “Ve biz Amerikalılar, apayrı bir ulusuz; zamanımızın Ä°srail’iyiz; dünya özgürlüklerinin temel direÄŸini biz tutuyoruz.”

Katliam ve sürgünler, Ä°ngilizlerin Atlantik kıyılarında 1607’de Jamestown kasabasını kurmasıyla baÅŸlamıştı.

Kızılderili Åžefi Powathan Jamestown’ın liderlerinden John Smithle konuÅŸmuÅŸ ve ÅŸöyle demiÅŸti: “...SavaÅŸ ve barış arasındaki farkı ülkemdeki herhangi birisinden daha iyi bilirim. Neden sevgi ile alabileceÄŸiniz bir ÅŸeyi zora baÅŸvurarak alacaksınız?

Size yiyecek saÄŸlayan bizleri neden yok edeceksiniz?

SavaÅŸarak ne elde edebilirsiniz?

Neden bizi kıskanıyorsunuz?

Silahsızız ve dostça yaklaşırsanız istediklerinizi size vermeye hazırız...”

Kendilerine dostça ve misafirperverlikle yaklaÅŸan Kızılderililere iÅŸgalcilerin verdiÄŸi cevap kılıçtan geçirmek ve sürgün olmuÅŸtur. Bu katliamların korkunçluÄŸunu diller anlatmaktan acizdir.

Yine de bunu en iyi Florida’daki katliama ÅŸahit olan bir askerin sözleri anlatır: “Åžayet ÅŸeytan hem Florida’ya, hem de cehenneme sahip olsaydı, Florida’yı kiralar ve cehennemde yaÅŸamayı yeÄŸlerdi...” Irkçılık, ABD’nin kurucu felsefesi, temel inancıydı. Bu felsefeye “manifest destiny”, yani aÅŸikâr yazgı (takdir-i ilahi de denilebilir) deniliyordu. Bu kavramdan ilk bahseden Democratic Review gazetesinin editörü John O’Sullivan idi.

Åžöyle yazmıştı O’Sullivan:

“Her yıl sayıları milyonlarla artan insanlarımızın özgürce geliÅŸebilmesi için kıtanın her tarafına yayılmamız alnımıza yazılan bir takdir-i ilahidir (manifest destiny)...

AÅŸikâr yazgımızın hakkı, üzerimize düÅŸen büyük özgürlük deneyimi ve federatif kendi kendini yönetmeyi geliÅŸtirmek için Yaradan tarafından bize bahÅŸedilen kıtada yayılmak ve onun tamamına sahip olmaktır.

Bu, bir aÄŸacın büyüme yazgısının gerçekleÅŸmesi için gerekli toprak ve havaya sahip olma hakkı gibi bir haktır.” Manifest destiny inancının hararetli bir savunucusu olan politikacı Caleb Cushing, 1859›da Massachusetts Temsiciler Meclisi›ndeki ÅŸu konuÅŸmayı alkışlar içinde yapmıştı: «Biz mükemmel beyaz ırkın temsilcileriyiz.

ErkeÄŸin sahip olduÄŸu mükemmelleÅŸtirilmiÅŸ zekâsı, kadının sevme kabiliyetine yatkınlığı gibi beyaz ırkımızın gücü ve ayrıcalığı çok açıktır... Ben ancak benim gibi beyaz bir adamla -benim kanım ve ırkımdan olan- eÅŸit sayılmayı kabullenebilirim. Amerikan Kızılderilisi, Asyalı sarı ırktan olanı ya da Afrika’nın siyah adamını deÄŸil.» Manifest destiny, ABD sömürgeciliÄŸinin meÅŸrulaÅŸtırıcısıydı.

ABD BaÅŸkanı Kennedy de bu inançla yoÄŸrulmuÅŸtu. Åžöyle demiÅŸti bir defasında: «Amerikalılar istediklerinden deÄŸil, kader böyle istediÄŸi için dünya özgürlük kalelerinin nöbetçisidirler.» 20 Ocak 1961’de ise ÅŸöyle konuÅŸmuÅŸtu “...Tanrı’dan bizi korumasını ve bize yardımcı olmasını dileyelim ama unutmayalım ki yeryüzünde Tanrı’nın yapacağı iÅŸi yapmakla biz görevliyiz.” *** Bugün bazı basın organlarında ve kimi sosyal medya hesaplarında sanki tek sorun Trump yönetimiymiÅŸ havası yaratılıyor. Bu doÄŸru deÄŸildir. Irkçılık ABD’nin kurucu ideolojisidir.

Topluma yerleÅŸtirilen ırkçı kalıp yargılar yüzyıllardır devam eden sistematik bir iÅŸleyiÅŸin sonucudur, kurumsal bir olgudur. Bu kalıp yargılar o kadar güçlüdür ki, kendini ırkçı olarak tanımlamayan kiÅŸiler de bile zaman zaman zihnin derinliklerinden dışarıya sızmaktadır.

Cottam ve arkadaÅŸları Siyaset Psikolojisine GiriÅŸ kitabında buna iliÅŸkin ilginç bir örnek verir: “Bir arkadaşımız, arkasından gelen koÅŸma seslerini duyduÄŸunda kalabalık bir alışveriÅŸ merkezindeki bir bankta oturuyormuÅŸ. Dönüp baktığında, iki siyahî erkeÄŸin beyaz bir güvenlik görevlisi tarafından kovalanmakta olduÄŸunu görmüÅŸ. KoÅŸan kiÅŸilerden ilki onu yıldırım hızıyla geçmiÅŸ. Arkadaşımız ikinci koÅŸan kiÅŸiyi tutmak için tam zamanında yerinde fırlamış ve onu etkisiz hale getirmiÅŸ. Yerde nefes mefese kalmış olan siyahî adam, öfkeyle kendisinin maÄŸaza sahibi olduÄŸunu söylemiÅŸ.

Bu arada hırsız kaçmış. Kendisi beyaz olan ve yaÅŸamını ezilenlere yardım etmeye adamış olan arkadaşımız utanç içinde kalmış.”

Irkçılık sinsice geliÅŸen bir hastalık gibi bizzat kendi kurbanlarının zihnini bile dönüÅŸtürebilir. “Beyaz olma sanrısı” ismi verilen olgu bunun çarpıcı bir örneÄŸidir. John Lind’in 1914’te “renk kompleksi” üzerine yaptığı çalışmalar Afrika kökenli Amerikalıların “beyaz olma isteÄŸini” ortaya koymuÅŸtur.

ABD’deki ırkçı eylemlere karşı durmak bir insanlık borcudur. Ancak asıl yapılması gereken kurumsallaÅŸmış ve çoÄŸu zaman örtülü bir ÅŸekilde hareket eden ırkçı ideolojidir. Irkçılığa karşı dürüst ve tutarlı bir ÅŸekilde karşı koymanın yolu, ırkçı ideolojilerle kurulmuÅŸ her yapıya karşı durmaktır. Ä°srail bunun dünyadaki sembolik örneÄŸidir.

Ä°srail rejiminin dünyadaki en büyük destekçisinin ABD olması tesadüf deÄŸildir. BaÅŸta da söylediÄŸimiz gibi, her ikisi de aynı motivasyonla kurulmuÅŸtur. Irkçılığa karşı olup Ä°srail rejimini görmezden gelmek ya ikisi arasındaki baÄŸlantıyı görememek ya da iki yüzlülük demektir.

Ä°srail’in ırkçılığını görememek için ise sadece gözlerin deÄŸil, kalplerin de körleÅŸmiÅŸ olması gerekir.

• Irkcilik
• Abdullah-olçok
• Ideoloji
• Advert-george-floyd