İLAHİYATÇI NE İŞE YARAR

Yazılarımın kahir ekseriyeti Kur’an’la ilgilidir. İnsaflı takipçiler bunu bilirler. Bazen siyasi konulara değiniyorsam, dinin siyasi meselelerle de ilişkili oluşu sebebiyledir.

Siyasi parti anlamında ne iktidardaki partilerle ne de muhalefetteki partilerle bir mensubiyetim vardır. Bir ilahiyatçının görevi, toplumuna ve toplumunun yöneticilerine kendi alanıyla ilgili rehberlik etmektir. Yine kendi aleyhine bile olsa doğruyu söylemektir. Kültürümüzde genelde âlimin, yöneticilerin sofrasından uzak durmak esastır. Şayet yöneticilerin yanında yer alıyorsa dini konularda uyarmak için yer alabilir, denilmiştir.

Bu meselede günümüz ilahiyatçılarının önemli bir kısmı Müslüman âlim vakarını korurken bir kısmı yağcılık ve yalakalık yolunu tercih etmişlerdir. Reis, dinin güncellenmesi gerektiğini söyleyince bazı ilahiyatlarda destek mesajları verildi. Etrafındaki bazı kimseler din anlayışının güncellenmesi gerektiğini fısıldadılar. Önceleri böyle sözleri söyleyenleri dinde reformcular, oryantalistlerin uşakları diye nitelerken o yalaka ilahiyatçılar yeni bir şey keşfetmişçesine bu söyleme sarıldılar. O zaman da bu sayfada buna dikkat çekmiştim.

Bugünlerde Sezen Aksu’nun bir şarkısı gündemde… Meseleden uzak durmaya çalıştım ama yeni bir gelişme oldu. Camide Reis, zamanı geldiğinde böylelerinin dilini koparmaktan söz ediyor. AKP nereden nereye… İlk dönemlerde özgürlükler ve toplumun bütün kesimlerini kucaklayan parti değişti. Her türlü milliyetçilik ayaklarımın altındadır denilirken milliyetçiliğin bütün renkleri savunulmaya başlandı. Özgürlük söylemleri bağlamında başörtüsü sorunu çözüldü. İslam âlemiyle ilişkiler geliştirildi. Bir ara bundan vazgeçildi ama yeniden bir dönüş var gibi.

AKPliler o zamanlar Milli Görüş gömleğini çıkardıklarından söz ediyorlardı. Şimdi dini söylemler tırmanışta.

Şahsen dini söylemin tırmanışta olmasından mutluluk duyarım. Ancak zamanında ve doğru yolda olması şartıyla.

Yönetim güçlü olduğu bir sırada dini söylemin bir anlamı vardı. Seçim ortamına girerken dini söylemler gerginlikler yaratmak dine zarar verir.

Bu son meseleyi ele alalım:

Beş yıl öncesinin şarkısı. Havva ve Âdem’le ilgili sözlerin özensiz olduğu söylenebilir ama hakaret olduğunu söylemek zor. Selam gönderilmesi ve şarkının ismi hakaret olmadığına işaret ediyor. Şarkıda yasak ağaçtan yemelerine işaret edildiği belli. O ağaçtan yemeseydiniz neşeli ve mutlu hayatımız devam edecekti denilmek isteniyor. Yasak ağaçtan yediklerinde Âdem, peygamber değildir. Hatalı davrandıklarını Kur’an da söylüyor. Cahil kelimesinin anlamlarından biri hayat tecrübesi olmayan kimsedir.

Sezen Aksuyu savunmak için bunları söylemediğimi tekrar belirteyim. Hanımefendinin bizim mahalleyi taktığı yok. Veya ben duymadım. Değil laiklik yönetiminde İslami yönetimde bile herkes Müslüman olmak mecburiyetinde değildir. Kaldı ki Hz. Âdem, günümüzde ideolojik bir simge değildir.

Diyelim ki vaveyla koparanların dediği gibi şarkıda sarf edilen sözler bir peygambere hakarettir ve Sezen Aksu bundan dolayı dinden çıkmıştır. Hanefilere göre irtidat eden kadın cezalandırılmaz. Benim kanaatim erkek de cezalandırılmaz. Bu konuda daha önce bir yazı yazmıştım.

• İlahiyatçı-Ne-İşe-Yarar
• Konya-Selçuk-üniversitesi
• Mehmet-Sait-Şimşek
• ilahiyatçılar