İHLAS ve SADAKAT

Sadakat ve ihlasın somut bir güç haline gelmiş hali olan Milli görüş, sadakatin ve ihlasın mücessem hali olan mücahit Necmettin Erbakan, gurbetten sılaya dönmüşçesine kelimelere konuyor yürekler, bu kelimelerle kurulan cümlelere kucak açıyor. Şu hadisi şerifle mana buluyor.

Savaş, bir çatışmadır. Bir gün biz düşmanı yeneriz, öteki gün düşman bize galip olur, sonra Allah sadakatimizi görür de zaferi bize, yenilgiyi düşmana nasip eder.

Yıllar boyu ömürlerini ibadete veren, bugün hazan mevsiminin kurumuş yaprakları gibi İslam ağacından kopan, küfrün diyarlarına savrulan nicelerinin aksine. Basiret ve secaatin arzı olan şehit liderimiz gibi, asıl olan mücadelenin kendisiyle beslendiği Vahyin kaynaklardır.

Alnı nasır tutana kadar secdelere kapanmak değil, o secdelerin sahibinin emanetlerine sadakat, yolunda ilerlerken gösterilecek samimiyettir ihlastır. Kalbimizi halis kıldığımızda az bir amelin bize yeteceğini belirten, Resulullah s.a.v niceliğin değil niteliğin önemini belirtmiş, kıblesi şaşmış kıyamsız namazların, kıymeti olmadığını açıklamıştır.

Bugün dillerinden İslam’ı düşürmeden yolları, arşınlayan, içlerindeki şeytanı salıverdikleri için simaları geceden kara olan, azıkları insan ciğeri, eğlenceleri yüzdükleri insan derisinden seccadelerinde alınları ibadetten nasırlaşan kriptolu işbirlikçilerin.Ümmete karşı giriştikleri savaşı görünce. Necmettin Erbakan ve onunla mücessem olan Milli Görüş’ün değeri bir kez daha anlaşılmış oluyor.

Vahdet dininin itaatkar müminleri olarak, kendilerini dinlerinin ilahları olan siyonist mahfillere feda edenlerin, sadakat ve ihlaslarının kaynağı, kendilerine vaad edilen dünyalık makamlar mallar ve şöhretlerdir. Bunlar daima Allah’ın adını dillerinden düşürmeselerde, İlah olarak büyük şeytanı kastettikleri için, ne sadakatlerinin ne de ihlaslarının değeri yoktur.

Sadakatlerinin ve ihlaslarının sonucu, Müslümanların kan, gözyaşı, ülkelerinin tarumar ettirilmesi, büyük Siyon imparatorluğu için, ümmetin göğsündeki hançerinin daha da derine gitmesini sağlamaktır. Rızayı Hak için yapılan her türlü eylemi içinde barındıran İBADET kavramının, bunlardaki karşılığı, şeytan’ın rızasının sağlanmasıdır. 28 şubattan sonra bilfiil ülkemizde Milligörüşe ve Müslümanlara karşı, menşei, Siyonizm ve Süfyaniler olan, politik söylemlerini ve silahlarını kuşananların, Allah’ın rızasını kazanma yönünde bir çabaları olduğuna inanmak, abesle iştigaldir.

Kendi dilleri ile gömleklerini çıkarıp kimleri dost edindiklerini defaatle beyan etmelerine rağmen, bunlara inanma saflığına ve sonu hüsrana varan hüsnü-ü zanna gerek yoktur. Ayrıca; iftira, bühtan ve karalamalarıyla Milli Görüş’ün üzerine beton dökmek isteyen, münafıklar taifesi şer cephesinin ne sadakatleri, ne ihlasları, ne secdeleri nede şekilde İslamcılıkları kendilerine bir yarar sağlamamakta, habire her cephede yenilgiyi tatmaktadırlar.

Üstelik bu yenilgiler sadece maddi olmayıp, manevi dünyaları da çökmekte. Milligörüş’e sadakatini kaybetmemiş herkes, bu sefillerden beri olduklarını ve bu hakka susamış yiğitler Yeniden REFAH PARTİSİ safında olduklarını açıklayarak, çığ gibi büyümekteler. Yüce Allah. sadakat gösterenleri mükafatlandıracağını Hz.Kuran’da belirtmiştir.

Bu vaadin gerçekleştiği, bugün ayan beyan ortada iken, bunların hem madden hem de manen uğradıkları hüsran ne ile açıklanabilir? Allah’a sadık olanların şeytanın dostlarıyla dost olmalarının izahı nedir? Peki bunca secde ibadet bunca debdebe gerçek sadakati ve ihlası temsil etmiyorsa sadakat ve ihlas nedir kimler sadıktır ve kimler muhlistir bu maskeler çağında.?

Şunu hemen belirtelim ki bizler, ibadetlerimizde sıddıkların, abidlerin, ihlasına layık muttakiler olmalıyız. İbadetin manasını kavrayıp manevi iklimde yol bulurken, zahirde vazifelerimizi aynı ihlas ve aşk la yapmak zorundayız. Hangi ibadetlerin samimiyet ve ihlas barındırabileceğini iyi hesap etmeliyiz. İbadetlerimizin mayasını bozup ziyan etmeden, zahirde küfre rıza gösteren işbirlikçilerle olmayı itikadımızca sorgulamalıyız.

Ogün Kerbela’da şehitlerimizi kılıçtan geçiren, ibadetten alnı nasır tutmuşların secdesi ile, bugün Milligörüş’ü Erbakan sızlaştırmak için rahmetli liderimize ve Pak ailesine her türlü iftirayı atanların mecburen kapanmak zorunda kaldıkları secdeleri arasında bir fark yoktur.

Biz ibadetlerin azda olsa sürekli olanın makbul olduğunu bildiğimiz, yalnız Allah’a halis kılınmasının önemine, sadakat ve ihlasın sonuçlarına dikkat çekmeliyiz. Bu ibadetlerin çokluğu bizleri elbette Allah’a daha çok yaklaştıracak ve Allah’ın zafer vaadinin gelişini hızlandıracaktır. Bizler ismiyle müsemma olan, Allah’ın yardımıyla ümmetin yardımına, ittihadı islam’a koşan.

Necmettin Erbakan, bütün şeytanilerin varlığına rağmen, tek başına meydanlara çıkıp küfre, zulme meydan okuyan, liderimizden ve ömürlerini rahmaniler cephesi yolunda tüketip, ulaşabilecekleri tüm maddiyatları elinin tersiyle itip bu yoldan dönmeyen ilim ve hilim sahibi bu davanın sönmeyen kandilleri olan değerli şahsiyetlerden öğrendik sadakati ve ihlasın nelere kadir olduğunu.

Küfre iman edip bütün enerjilerini batıl için harcayan şeytanilerin, kendilerini ve yakınlarını tehlikelerden korumak adına türlü çabalar harcadıkları, çocuklarını CFR okullarında okutup, ümmetin başına musallat ettikleri, başkalarını fitne ve fesatlarla siyonizmin ılımlı kölesi ettikleri, iktidarında bulundukları ülkelerin tüm varlığını yağmaladıkları ve buna rağmen halkı düşünüyor muş gibi rol kesmede USTA oldukları tüm şerlerini ERLİK leri ile örtmeye çalışan, İslam ile ilgili ulu orta ahkam kestikleri bir dünyada.

Biz, secdelerinde miracı yaşayanlardan, yüzlerindeki nuru güneşin dahi kıskandığı, hak yolunda kendilerini, yakınlarını feda eden,bütün aileleri ile birlikte cihada koşan, İsmail’lerini mücadele meydanında kurban veren Necmettin Erbakan’dan, H.Nermin Erbakan’dan, M.A.Fatih Erbakan’ gibi şahsiyetlerden ve tüm Şehitlerimizden, öğrendik lidere, davaya, sadakati ve ihlası.

Bu Milligörüş mektebinin öğretmeleri ”kali” ”hale” çevirdiler, anlattıklarına olan imanlarını hayatlarıyla isbat ettiler bize. Allah’a verdikleri sözlerinde durdular. Sadakatleri ve ihlasları zaferlerinin anahtarı oldu. İhlas ile yücelen amelleri yüceltti onları. Onlar sırtlarını döndükçe dünyaya, kalpler onlara ram oldu .

Ne az oluşları ne de dünyevi anlamda güçsüzlükleri yollarından çeviremedi bu yiğitleri. Allah için amel ettiklerinden dolayı Allah kafi geldi. Allah’a dayananın, O’nun karşısında aczi-yetini ifade edenin, dünyada hiçbir güce boyun eğmeyeceğini de göstermiş oldular bizlere.

Lebbeyk Allahümme lebbeyk in manasını anlayanlar, manayı öğrettiler maddeye meyledenlere. Çoklukları ile övünen zalimlerin karşısında, Heyhat Minezzilleh i kuşanıp çıktıkları alanlarda, zaferi kucakladılar. Bu sadakat imtihanında verdikleri her bedel sıratı geçmelerine yaradı. Ve sur ellerine verildi zulmün sonunu haber vermeleri için.

Bugün tüm İslam coğrafyasında duyduğumuz bu ses. Alnı secde’ lerden nasır tutmuş, İslam’i posta bürünen münafık küfür cephesinin ve onların işverenleri Siyonizm’in kıyametinin müjdecisidir artık. Bırakın salyalı ağızları ile kussun en büyük iftirasını, nifakını münafıklar.

Bırakın ellerindeki davullarla haktan uzaktaklerin kulağına hoş gelecek türküler çığırsınlar. Ey Zafer muştuları ile süslenen. Kurtuluşun kendisi olan ”ihlası” kuşanan hakkın mücahitleri. Sadakat silahını kuşanarak yaklaşmaktayız zamanın sonuna.Önemli olan sadakat ve ihlastır bu yolda ve sadakate şahit olan Allah c.c Akıbeti, muttakilere sunacaktır inşallah.

Saygılarımla

Adil FIRAT ISTANBUL

• ihlas-ve-sadakat
• Adil-Fırat