Hayatın Bir Anlamı, Gayesi Olmalı

H24/ Havav KOÇ

Türkiye’deki seçimlere adım adım yaklaşıyorken, bu konuda bir iki kelam etmek istiyorum.

Partiler gelip geçici lakin parti için gönül kırmalar, incitmeler emin olun ki unutulmuyor, yıllarca sürebiliyor. Birbirine kendi doÄŸru bildiÄŸin fikri dayatmak kadar itici bir ÅŸey yok. Kendi bildiÄŸin doÄŸruyu, karşı tarafa anlatmak, sosyal medya platformlarında paylaÅŸmak olabilir lakin, dayatmak ne, hakaret ne? Saygı çok güzel bir kavram ÅŸayet eyleme geçerse…

Hayatın bir manası olmalı. Ä°nandığı yolda tek başına da kalsa yürümeli insan; Tarık Bin Ziyad gibi, kuyuya atılan Yusuf gibi, baltayı putun boynuna asan Ä°brahim gibi… ……

Ruhumuzun Temel Ä°htiyaçları Nelerdir

? Belki de henüz geç kalmadık; nesillerimiz üzerinde oynanan oyunları bozmak için. Masum, sabi çocuklarımızın üzerinde gezinen pis elleri yok etmek için. Çocuklarımızın üzerine oluk oluk akan kirli emelleri durdurmak, kurutmak için

. Nasıl mı?

Onlara kol kanat gererek, ruhlarını okÅŸayarak, yüreklerine dokunarak.

Ruhun üç temel ihtiyacı var, bunlar:

1 Görülmek (farkındalık)

2 Dinlenilmek (anlaşıldığını hissetmek)

3 KoÅŸulsuz sevilmek (kabul edilmek)

KoÅŸuÅŸturmalarımıza biraz ara verip çocuklarımızın farkına varıp görelim. Onların iç dünyalarında inip, neler yaşıyorlar farkına varalım. Yargısızca, infaz etmeden dinleyelim, anlamaya çalışalım. Anladığımızı, anlamaya çalıştığımızı hissettirelim. Sevelim çocuklarımızı, hem de hiç bir beklentimiz olmadan. Sevelim çocuklarımızı hem de çok sevelim. Hepimizin en çok da ihtiyacı bu deÄŸil mi? Mesela hepimiz için bir ödev versem ve bu ay bu konuya çok dikkat ederek üzerinde çalışsak nasıl olur?

Evlerimizde üç huyu terk edelim ve üç huyu kazanalım. Terk edeceÄŸimiz huylar: 

Çok konuÅŸarak, eleÅŸtirmeyi, kınamayı, iÄŸnelemeyi. Kazanacağımız huylar: – Sevecen olarak, yumuÅŸak huyluluk, kolaylaÅŸtırıcılık ve bağışlayıcılık. …….

GerçekleÅŸmeyen Vaatler, Umudunuzu Yaralar…

Sevgili “DoÄŸuÅŸ” okurları, özellikle genç kardeÅŸlerim, hep birlikte güzel ders çıkartabileceÄŸimiz bir anekdot paylaÅŸmak istiyorum:

Kral dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soÄŸuÄŸunda nöbet tutan muhafıza sordu:

“ÜÅŸümüyor musun?”

Muhafız: “Alışığım sayın kralım” dediÄŸinde

Kral: “Olsun, sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceÄŸim” dedi ve gitti. Ancak bir süre sonra saraya girdiÄŸinde emri vermeyi unuttu…

Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soÄŸuktan donmuÅŸ cesedini gördüler, duvarın üzerinde ÅŸöyle yazılıydı: “SoÄŸuÄŸa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü…”

Kimsenin vaat edici sözleri ile kendinizi oyalamayın. Kendi vaadinizi kendiniz verin, hedef belirleyin ve hedefe doÄŸru ilerleyin.

Hayatta kimseye baÄŸlı olmadan, bağımsızca, özgürce, kendi temponuzla ilerleyin. Aksi takdirde vaatlere bağımlı yaÅŸarsanız, umudunuz ölür, ardından sevgi, saygı, güven ölür dostluk ölür muhabbet ölür…

Yalnız Allah’a baÄŸlı olup, O’nun bizim, insanlık için indirdiÄŸi Ä°slam dinine sımsıkı sarılıp, hayatınıza ona göre yön verin.

Ve sonra…

Ä°ÅŸte sonra sadeliÄŸi savunacağız. Sade giyineceÄŸiz, sade olacak evlerimiz, çocuklarımızı sadelikle yetiÅŸtireceÄŸiz.

Sade bir nikâh, sade bir ev, sade bir hayat, sade arkadaÅŸlıklar. Dünya bütün cazibesi, parıltısı, ışıltısı ile karşımızda duracak ama biz ÅŸu hadisi ÅŸerifi mihenk taşı yapacağız: “Sadelik, imandandır.”