
EĞİTİM ÖĞRETİME BİR YIL ARA!
Covid-19 tehdidiyle insanlık daha önce örneği görülmemiş bir süreci yaşamaktadır. Virüs tehdidine bağlı yaşanan bu sürecin, bundan sonraki hayatımızda pek çok sektörü etkileyeceği aşikârdır. Bu sektörlerin başında ise ekonomi ve eğitim sektörü gelmektedir. Yaşamak için üretim, üretim için de eğitim olmazsa olmazdır. Bireyin ve toplumun hayatiyetini devam ettirebilmesi için insanınızı eğitmek, eğitilen insanın da eğitildiği alanda üretim yapması bir zorunluluktur. Tarladaki üründen, laboratuvardaki bilime kadar üretilen her değerin temelinde eğitim yatar. Yaşadığımız bu süreçte eğitime zorunlu bir ara verilmiştir. Eğitime verilen bu zorunlu ara, karmaşık bir süreci de beraberinde getirmiştir.
Okulların ne zaman açılacağı, telafi eğitiminin ne kadar süre ve nasıl yapılacağı sorularına henüz net bir cevap bulunabilmiş değildir. Şimdilik eldeki verilere göre virüs tehdidi, her ne kadar eğitim çağındaki gençlerimizi etkilemiyor gibi gözükse de bu grubun taşıyıcı olma ihtimali büyük bir risktir. Salgını tam kontrol altına aldık, alıyoruz derken bu grubun okullarda buluşturulması virüsün yeniden yayılmasına sebep olabilir. Görünen o ki gençlerin taşıyıcı olma ihtimali, okulların açılma tarihi önündeki en büyük engeldir.
Ülkemiz salgınla mücadelede şu an dünyadaki en başarılı ülkedir. Tedavi sürecindeki fedakârlıklar ile atılan doğru adımlar ve alınan tedbirler bu başarıyı getirmiştir. Tedaviye yönelik net bir çözüm bulunmadan yeni bir salgına zemin hazırlayacak kararları almak, yapılan onca çalışmanın ve verilen emeğin heba edilmesi demektir. Bu nedenle okulların açılması, adeta kılı kırk yardıktan sonra verilecek bir kararla gerçekleşmelidir. Uzmanların sonbaharla beraber ikinci dalga uyarısı da dikkate alındığında, okulların açılması muhtemel ikinci dalgayla beraber yeniden kapanmasını da beraberinde getirebilir. Yine yoğunlaştırılmış telafi eğitiminden söz edilmektedir. Bu eğitimden istenen verimi elde etmek mümkün müdür? Milli Eğitim Bakanının ilk dönemin notları ile çocukların bir üst sınıfa geçirileceğini açıklamasından sonra, öğrencilerin telafi eğitimine motivasyonları sağlanabilir mi? Telafi eğitimi eylül ayına kaldığında dört, sekiz ve on ikinci sınıflar bir üst eğitim kurumuna devam edeceklerinden dolayı telafi eğitimini nerede ve nasıl alacaklardır? Salgın tehdidi tam olarak ortadan kalkmamışken devam zorunluluğu da veli tercihine bırakılarak, haziran ayında okulları açmak kime ne kazandıracaktır?
Ulusal Okuma Yılı
Virüsün mutasyona uğrama ihtimali ve tedavi noktasında da zaman kazanmak için, adil olmak ve objektiflik boyutu da dikkate alınarak yapılması gereken, eğitim öğretim faaliyetlerini bir yıl süre ile dondurmaktır. “Oku” ilk emri doğrultusunda, bu bir yıl ülke genelinde okuma yılı ilan edilmeli, televizyonlara okuma saati konularak, aynı anda ortak yayına geçilmelidir. Öğrenciler bu bir yılı yoğun bir şekilde kitap okuma, geçmişe dönük tekrar yapma ve test çözme ile değerlendirmelidirler. Bu bir yıl içinde uzaktan eğitimle ileriye dönük yeni konu anlatımları yapılmamalıdır. Okullar 2021 Mart ayında açılarak, eğitim öğretim faaliyetlerine kaldığı yerden devam edilmelidir.
Dünya kamuoyundaki üst düzey ithamlar ve kendilerini seçkin kabul eden zümrenin hedefleri göz önüne alındığında, bu işin planlı bir biyolojik saldırı olduğunu söylememiz pekâlâ mümkündür. Bu biyolojik saldırıyı yapanlar, önümüzdeki sene başka bir virüs yayarlarsa ya da tedaviye dönük bir çözüm bulunamazsa ne yapacağız endişesi taşınıyorsa, o zaman önümüzde iki seçenek var demektir. Ya sürü bağışıklığına geçip günlük hayatımıza devam edeceğiz ya da tehlike tamamen ortadan kalkana kadar okulları kapatıp topyekûn uzaktan eğitime geçeceğiz. Unutulmamalıdır ki; virüs dünyaya bir kişiden yayılmıştır. O bir kişi iyileşene kadar…