VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 09 December 2021 02:57:32

0 Yorum

Kez Okundu.

Cumhurbaşkanı’nın Etrafımdaki Kadroyla Milletin Menfaati Zor

Bu saatten sonra sayın Cumhurbaşkanının ve etrafındaki kadronun milletin menfaatine iş yapabilmesi artık zor

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Habertürk TV’de, Ciner Medya Grubu Temsilcisi Muharrem Sarıkaya’nın sorularını yanıtladı

Erbakan’ın konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle: Biz Yeniden Refah Partimizi kuralı 3 sene oldu. Çok ciddi mesafe aldık. Seçime girme hakkını hemen 1 sene içerisinde elde ettik.

Büyük kongremiz tarihi bir genel kurul oldu. 81 il ve 900’den fazla ilçede teşkilatımız tamamlandı. Yaklaşık 300 bin üyemiz olduğunu ifade edelim, bu çok ciddi bir rakamdır. Gelenlerin yüzde 60’ı AK Parti’den istifa edenler. Eski Refah tabanından gelenler var. AK Parti’ye giden DYP ve ANAP seçmeni İYİ Parti’yi tercih edebiliyorlar.

"GÖNLÜMÜZDEKİ İLK SEÇENEK KENDİ BAŞIMIZA GİRMEK"

Bizim başından beri söylediğimiz, gönlümüzde yatan kendimizin gücüyle seçime girmesi. İl, ilçe, büyük kongrelerimizde büyük bir teveccüh, heyecan, katılım da çok yüksek oldu. Anadolu programları, Türkiye’yi karış karış geziyoruz. Bu hızla devam ettiğimiz takdirde, kendi gücümüzle ciddi bir aktör olarak seçimlere girebileceğimizi düşünüyoruz. Gönlümüzde yatan ilk seçeneğimiz bu. Eğer illa bir ittifak olacaksa, değişik alternatifler, kombinasyonlar düşünülebilir. İktidar çok ciddi algı oluşturuyor. ’Benim karşımdaki cephede HDP, CHP var, buraya geçenler kim olursa olsun onların vagonuna, kayığına biniyor’ diye kullanıyorlar.

"BİRBİRİNE YAKIN PARTİLER POZİTİF ENERJİ OLUŞTURABİLİR"

AK Parti’nin 19 senelik yanlışları ortada. İş başından gitmesi ve değişiklik olmasını isteyen partileriz biz. Buraya Saadet Partisi de gelebilir, dedik. Yeni kurulan partiler, Demokrat Parti, İyi Parti gelebilir dedik. Yeni sistem, insanları ittifaka mecbur bırakıyor diyorlar, mecbur olacak bir şey yok, bu sonuçta ayet değil. Mutlaka bir ittifakta olacağız diye bir şart yok. Mutlaka bir ittifak düşünülecekse birbirine yakın partilerle daha pozitif enerji oluşturabileceğini ifade ettik. Biz parti olarak Cumhurbaşkanı adayı gösterecek elbette genel başkan olarak bizim aday gösterilmemiz gayet doğal.

"BİZİ MAKSATLI OLARAK BİR NOKTAYA ÇEKMEK İSTEYENLER VAR"

Asıl istediğimiz kendi ismimizle, gücümüzle girmek. Seçime yakın zamanda değişik kombinasyonlar ortaya çıkabilir. 19 senelik icraattan sonra yaptıkları, yapacaklarının teminatı. Bu saatten sonra sayın Cumhurbaşkanının ve etrafındaki kadronun milletin menfaatine iş yapabilmesi artık zor. 2018’in sonunda partimiz kuruldu. 2019 yerel seçiminde girme hakkımız yoktu. Teşkilatımızı herhangi bir yere yönlendirmedik. Biz doğrudan doğruya iktidarın yanlışlarını ortaya koyuyoruz. Neden bir iktidar değişikliği olması lazım bunu verilere dayalı olarak ortaya koyuyoruz. Bizi maksatlı olarak bir noktaya çekmeye çalışanlar da var.

"YENİ KİTABIMIZDA 81 İLE AİT TOPLAM 634 PROJEMİZ VAR"

İlk etapta bu milletin bıçak kemiğe dayanmış durumundan kurtulması gerekir. 54. hükümet bunun örneği. Hatta Erbakan Hoca da ’Sadece 11 ayda adil düzenin kokusu, rüzgarı geldi’ demişti. 54. hükümetteki mantıkla borçsuz, zamsız, vergisiz atılacak adımlar kitabımızda toplandı. 81 ilimizde 634 proje var. Çarkların, dişlilerin olması önemli. Üretime, istihdama, ihracata yönelik, işsizliğin önlenmesi çok ciddi projeler. Doğuyu batıyı ayırt etmeden istihdam imkanları ve helal yolundan alnının teriyle geçimini sürdürmesi.

"CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN AYRI OLACAK DİYE BİR ŞARTIMIZ YOK"

Biz diğer partiler gibi sistem konusunu olmazsa olmaz görmüyoruz. Bizim bakışımız tek bir halkın seçtiği Başkan olabilir. Ama Meclis’in güçlendirilmesi önemli. Önemli olan içindeki sistem nasıl olacak. Meclis’in yasama yetkisi, Cumhurbaşkanının kararları şu anda çok müphem. Meclisi bu anlamda güçlendirmek lazım. Bütçenin Meclis’te görüşülmesi tamamen sembolik. Sayıştay denetim fonksiyonunu yerine getiremiyor. Kuvvetler ayrılığında problem var. Bu aksayan yönler düzeltilmesi halinde halkın seçtiği Cumhurbaşkanıyla devam edilebilir. Mutlaka Başbakan, Cumhurbaşkanı olacak diye bir şartımız yok.

"DOLAR 10 LİRA OLACAK DİYE YARGILANIRKEN DOLAR 11 LİRAYDI"

Uluslararası hukuk var, anlaşmalar, sözleşmeler sizin iç hukukunuzun üstünde. Bunlara uymayacağız demek abes oluyor. O zaman ben bu anlaşmalardan çekiniyorum diyeceksiniz. Ben hem AB’ye gireceğim, uygulamıyorum demek abes bir durum. Büyükelçilerin uyarısında da o durum var. Onların da ’Anayasa mahkemesine uyun’ diyordu. Bu onlara düşer mi, düşmez miydi ayrı bir şey tabii. "10 lira olacak" diyen biri yargılanıyordu, hatta duruşma günü 11’i geçmişti Dolar. Bugün 13’ü de geçti. Dövizin yüksek olmasının faydalarını, tabiri caizse fasülyenin faydalarını anlatır gibi anlatıyorlar.

"MİLLETİN BUNLARI DENEYECEK, BEKLEYECEK TAKATİ KALMAMIŞ"

Çin modelinde maksat şu; dolar yükselip, Türk lirası değersizleştirdikçe, ucuz iş gücü ihracatımız patlayacak, çok ciddi döviz girişi olacak. Bunun önünde 4 engel var. Bugün doları 50 lira da yapsanız, sizin ihracatınız 10-20 mislisine çıkamaz, çünkü kapasite var. Sizin Türkiye’de üretip ihracat ettiğiniz yüzde 82 oranında dışarıdan hammadde getiriyorsunuz. Sizin sürekli döviz ihtiyacınız devam edecek. İhracatınızın kg başına 1 dolar seviyesinde. Diğer bir konu doları fırlattınız, TL’yi değersizleştirdiniz, enerji fiyatları ne olacak? Girdi maliyetleri ne olacak? Çin buraya 30-40 senede gelmiş, ’6 ayda netice alacağız’ diyorlar. Milyonlarca insanın emeğiyle, perişan olmasıyla 30-40 sene gelmiş. Bunları deneyip de dayanacak, bekleyecek, takaati kalmamış milletin. Halkın yüzde 45’i açlık sınırında. Yoksulluk sınırı 13 bin lira olmuş. Emekli milletvekilleri de yoksul sınırına giriyor.

"ÖNCE DOLARA OLAN BAĞIMLILIĞINIZI KALDIRMALISINIZ"

Tayyip Bey’in ’faiznastır’ derken devletin alacağının faizleri düşürebiliyor musunuz? Faizin azı da çoğu da doğru değil. Ana paranın üstüne dört misli binmi. Tarım krediyi ödemedi diye hapse atılmış. Burada faiz nas değil, bu tarafa gelince faiz nas mı oluyor? Faizci kapitalist sistemin herşeyini kullanacağım, ABD dolarına bağlı kalacağım? Böyle olunca dolar patlıyor. İslam dinarına, otak paraya geçip dolara olan bağınızı kaldırmanız lazım.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

"BASACAĞINIZ PARANIN KARŞILIĞI YOKSA KRİZİN TEKİKLEYİCİSİ"

ABD Doları istediği gibi basıyor, karşılığı yok. Karşılıksız basılan doların tahakkümünden kurtulmak lazım. Bu aynı zamanda çok büyük sömürü. Bu sömürüye rıza gösterilmesi mümkün değildir. İslam dinarı deyince sadece Müslüman ülkeleri gibi algılanıyor. Ezilenlerin dinarı demiştim. Bütün ezilen ülkelerin bu tahakkümden kurtulması için dolardan bağımsız olmaları lazım. Bunun bir karşılığı olacak. Ya altın, ya gümüş, ya petrol olur. Karşılıksız oturdukları yerde yeşil kağıt basarak sömürünün önüne geçmek maksadıyla. Para eşittir mal olmazsa, kaydi para olmazsa krizlerin en önemli tetikçisi. Bir miktar faiz ortadan kaldırıldığı için nasıl bolluk bereketlilik oldu. İşçi, memur emekliye zamlar. Emekli amcamız dedi ’Allah Erbakan hocamızdan razı olsun, onun 11 ayda verdiğini bunlar 19 senede vermediler’ demişti.

"İŞE GİRSENİZ BİLE ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ALTINDA"

Üç temel giderleri var. Birincisi faiz ödemeleri. İkincisi çok eleştirdiğimiz imtiyazlı holdinglere aktarılan kaynaklar. 13 şehir hastanesini 57 hastane parasına yaptırmak. Bunun üstüne bu işleri yaparak müteahhitlere 128 kez vergi muafiyeti getirmek. İtibardan tasarruf olmaz adı altında yapılan israflar. Bu çerçevede işçiye, memura, emekliye, çiftçiye bir imkan kalmıyor. Milyonlarca diplomalı işsiz. Üç gençten bir tanesi ne çalışıyor, ne okuyor. İşe girdiniz diyelim, asgari ücret açlık sınırının altında. İki emekli maaşı açlık sınırının altında. 3400 TL olan gübrenin tonu şu anda 14 bin lira oluyor. Aynı şekilde mazot, elektrik pahalandı. Tohum ithal, dövize bağlı olarak arttı, tarım ihtiyaçları öyle.

"BU YAPILABİLİRSE GÜBRE İTHALATI ORTADAN KALKACAKTIR"

Denk bütçenin yapılıp, faiz giderlerin azaltılması. Elde kalan KİT’lerin faiz giderlerin kısaltılması, israfın önlenmesi, güneş enerjisinden istifade. Bilinçsizlik, ihmal, bilgi eksikliği. Almanların 60-70 megavatlık santral kurmuş. 40 milyar metreküp su kullanıyoruz. 20 milyar metreküpü tasarruf etseniz. Düşük kalorili kömürlerden sıvı gübre üretim projesi var. Çok verimli. Bir miktar yatırım ve devlet desteği lazım. Bu yapılabilse gübre ithalatı ortadan kalkacak. Devlet güvencesiyle tarım çiftlikleri var, kenevir ekimleri var. Birincisi işsizliğe çare bulmak için devlet öncülüğünde istihdam, üretim ve sanayiye yönelik adımlar atılması. Asgari ücreti arttıracaksın. İşveren sıkıntıya gider diyorsan asgari ücretten vergi alma. Memur, emekli maaşını arttıracaksın. Çiftçinin elektriğinden vergi almayacaksın.

"İFTİRA ATARSAN, DELİLE, ISPATA GEREK GÖRÜLMÜYOR"

6284 kanunun garabetinden oluyor. Tamamen beyana dayalı. Birçok gelişmiş ülkede kadının ispat yükümlülüğü var. Uzaklaştırma süresi 15 gün. Siz hiç ispat yükümlülüğü olmadan 6 ay uzaklaştırınca çocuklar, baba perişan oluyor. Hiçbir ispat, delil yok. Erken emeklilik yöntemi, evlen, iftira et, boşan, nafaka al. Kötü niyetli olursanız böyle bir yol. İftira atarsan delile, ispata gerek görülmüyor. 2 sene önce Ankara’da mağdur olan baba arabasında gece donarak öldü. Çocukların yaşadığı travmayı düşünün. Caydırıcı cezalar getirilmeli.

"MATERYALİST EĞİTİM SİSTEMİ İLE BU SONUÇLARA GİDİLİR"

Milli görüşte adil bakış var. Ne kadın ne erkek tahakkümü olsun. Bu kadar üzülüyoruz, lanetliyoruz, küçücük çocuklar tacize uğradı, öldürüldü o zaman idam cezasının konuşulması lazım. Gerekli şartlar oluşturulursa idam getirilebilir. Bunun caydırıcı etkisi çok daha fazla oluyor. Çok etkili olacağını düşünüyoruz. Alkol, uyuşturucu ile mücadelenin çok etkili yapılması lazım. Sadece şiddette değil trafik kazalarında karşımıza çıkıyor. Medyanın etkisini gözardı ediyoruz. Tanıdığımızın çocuğu diziyi izledikten sonra metal, demir eşyalarla annesine vuruyor. Eğitim sisteminin düzeltilmesi lazım. Materyalist eğitim sistemi ile bu sonuçlara gidilmesi mümkün.

"KADINI KORUYACAĞIM DERKEN YUVAYI YIKILMASIN"

Dünyacı değil, ahiret öncelikli, kuvveti değil hakkı üstün taşıyacak özelliklerin olması, boşanmaların azalması, şiddetin ortadan kalkması açısından önemli. Batıdan ithal, bünyemize, kültürümüze uymayan, oradan da yarım yamalak ithal edip aile ve sosyal politikalar yasaları yerine kültür, medeniyet, tarih ve toplumumuza uygun kadını, erkeği, çocuğu ve aileyi koruyacak düzenlemeleri yapalım. En ağır cezaları gerekiyorsa getirelim. Kadını koruyacağım derken yuvayı yıkan olmasın. İstanbul Sözleşmesi’ne baştan karşıyız. Onun uzantısı olan 6284 gibi düzenlemeler var. Bizim önerdiğimiz sistemle kadınlar daha çok mutlu olacak, daha iyi korunacak. 6284 geldikten sonra Türkiye’de kadın cinayetlerine bakın. Bu nasıl bir ilaç ki, 6-7 sene uyguluyorsunuz. Kanun olmasaydı hiç olmasa, bizim söylediğimiz tedbirler alınsaydı yuvalar yıkılmazdı.

"AŞI OLUP PERİŞAN OLAN, OLMAYIP KOLAY GEÇİREN DE VAR"

Aşı yaptırmadık, eşim korona oldu. Biz de temaslı olduk. Kekis suyu ve C vitamini ve kırgınlığı alacak ilaçla geçtik. Aşılama olmasaydı şimdiye çoktan doğal bağışıklıkla bu işten kurtulmuş olacaktık. Aşı yaptıkça virüs dirençli hale geliyor, yeni mutasyonlar çıkıyor. Afrika’da aşılama sayıları olmadığı zaman vaka da, ölüm sayısı da çok az. Avrupa’da vakalı ölüm sayıları patlıyor. Bu da bizim tezimizi doğrulayan bir durum. İnşallah Allah bu sıkıntıdan milletimizi kurtarsın. Gerçekten büyük bir müsibet. Bizim endişemiz bilimsel ve mantıklı. Modern tıbbı kökten reddetmedik. İlaç alıyoruz. Ama bunlar faz aşamaları geçilmiş, yan etkilerinin çerçevesi çizilmiş. Aşı olup perişan olan da var, aşı olmayıp çok kolay geçiren de var.

"AŞI OLUNDUKTAN SONRA NEDEN ANTİKOR SEVİYESİNE BAKILMIYOR?"

Sağlık Bakanımız aşılanma süreci tamamlanmamışlar yoğun bakımda diyor. Neyi kast ediyorsunuz burada? Aşı süreci tamamlanmamış olanlar var. Bir kere aşı olunması için antikor seviyesine bakılır. Birinci dozup olup tekrar antikor seviyesine bakılması lazım. Belki gerekli antikor gelişti. Faz aşaması tamamlanmamış, testleri tamamlanmamış isterse biz üretelim yine de güvenli olmaz. En az 5-6 senelik bir süreç bu.

 

 

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER